Yoğun referandum gündemi, Almanya’da iptal edilen referandum bilgilendirme toplantıları ve bu sebeple Hollanda ile yaşanan kriz devam ederken, Avrupa Birliği Adalet Divanı ABAD, önüne gelen iki ayrı olayda, özel işyerlerinde, işverenlerin başörtüsü giymeyi yasaklayabilecekleri yönünde karar vererek, AB içerisinde yoğun bir tartışmanın fitilini ateşledi. ABAD, 2006 yılında Belçika’da yaşanan ve 2008 yılında Fransa’da iki ayrı olayda, işverenlerin, başörtülerini giymekten vazgeçiremedikleri iki ayrı Müslüman bayanın iş sözleşmelerini feshetmeleriyle davalar ABAD önüne kadar geldi.
ABAD Başsavcılığı, olaylarla ilgili hukuki mütalaasını yaparken konuya tamamen siyasi yaklaşıp, “İslam’ın temel esaslarını temsilen, Başörtüsü etrafında sürdürülen tartışmalardan hareketle, Başörtüsünün açık ve çoğulcu Avrupa Toplumlarının ortalamasında ne kadar katlanılabileceği ve bu tartışmalar etrafında ve belirli azınlıklardan (kastedilen Müslümanlar) ne kadar bu topluma uyum talep edilebileceği” demiş, ABAD’ın vereceği kararın hangi yönde olacağının ipuçlarını ortaya koymuştu.
‘Başörtüsü yasağı haklıdır’
ABAD, Belçika’dan önüne gelen olayda, güvenlik ve resepsiyon hizmeti veren bir şirkette çalışan Samira Achbita adlı Müslüman bayanın, 2006’da başörtüsü giyme kararı üzerine, işveren bayanın iş akdini feshetmiş ve iş akdini feshederken, şirketin bu konuda koyulmuş olduğu kuralları olduğunu, bu kurallara göre, dini ve siyasi sembollerin görünür şekilde giyilmesi/takılmasının yasak olduğunu ve bu sebeple fesih işleminin haklı olduğunu belirtmişti. ABAD, şirketin bu iddiasını haklı bularak, şirketin koymuş olduğu kurallar eğer dini, siyasi ve felsefi olarak tarafsızlığı (neutralitaet) amaçlıyorsa bu kuralların uygulanabileceğine cevaz vermişti.
ABAD’ın, Fransa’dan önüne gelen olayda verdiği karar ise oldukça ilginç. Fransa’da bir bilgisayar firmasında yazılım tasarımcısı olarak çalışan Asma Bougnaoui adlı Müslüman kadın, görüşmeye gittiği bir firma müşterisinin başörtüsünden rahatsız olması sebebiyle çalıştığı firmaya şikâyet edilmişti. Firma, Asma’dan en azından müşterilere görüşmeye giderken başörtüsünü çıkarmasını istemiş ve Asma bunu reddedince, 2009’da işinden olmuştu. ABAD, vermiş olduğu kararda, müşterinin arzusu doğrultusunda hareket ederek, işçisinden başörtüsünü çıkarmasını isteyen işverenin bu talebinin, meslekle ilgili önemli ve uyulması gereken bir talimat olarak görülmemesi gerektiğini ifade ederek, Fransa’daki olayda işvereni haksız buldu. Ancak ABAD, kararın devamında Belçika’daki olayı örnek göstererek, Samira olayında olduğu gibi dini sembollerin giyilmesini/takılmasını yasaklayan bir işyeri kuralı olmuş olsaydı, Asma’nın işten atılmasının doğru olacağını ifade etti.
ABAD, Belçika’daki olayda işyerinde genel herkese uygulanabilir bir işyeri yönergesinin olması halinde başörtüsüne yasak getirilmesini haklı bulurken, Fransa olayında her ne kadar Asma’nın işten atılmasını haksız bulsa da özel bir olaydan hareketle geneli ilgilendiren bir karara imza atarak adeta bir hukuk skandalına da imza atmıştır.
Almanya bir öyle bir böyle
Başörtüsü meselesi bu şekliyle ABAD önüne gelmeden önce, pek çok ülkede mahkemeler bu konuyla meşgul olmuş, zaman zaman yasak kararları çıkarken, zaman zaman da Müslümanların haklarını güçlendiren kararlar alınmıştır.
Başörtüsü sorununun uzun yıllardır tartışıldığı Almanya’da, 2003 yılında Federal Anayasa Mahkemesince verilen karardan sonra, nerdeyse Almanya’nın tamamında yasalar çıkartılarak -Anayasa mahkemesinin yol gösterici rol oynamasıyla- öğretmenlere yönelik okullarda başörtüsü yasağı getirildi. 2003 yılında başlayan başörtüsü için yasal yasaklama süreci 2015 yılında yine Alman Federal Anayasa Mahkemesinin vermiş olduğu kararla sonlandırıldı. Federal Anayasa Mahkemesi kararında, Almanya’da toptan bir başörtüsü yasağının olamayacağını ifade ederek müracaat sahiplerini haklı bularak, mevcut yasak getiren hükümlerin Anayasa’ya aykırı olduğunu ifade etti.
Yine 2016 Kasım ayında Federal Anayasa Mahkemesi bir anaokulu öğretmeninin yapmış olduğu şikâyette, işveren olan belediyenin anaokulu öğretmenine başörtüsü konusunda yasak getiremeyeceğine karar verdi.
Alman Federal Anayasa Mahkemesi, yasağı kaldırırken vermiş olduğu kararlarda, öğretmenlerin başörtüsü giymesinin -her ne kadar bir dini sembol olarak görülse bile-öğrencileri etkileyecek şekilde tek başına olumsuz bir etkisi olamayacağını, eğer söz ve davranışlarıyla da bunu destekleyici hareketlerde bulunuyorsa, özel durumlar da değerlendirilerek, velilerin şikâyetleri olması halinde yasağın okul içerisinde uygulanabileceğine hükmetti.
ABAD’dan sonra her yasak yasal
Federal Anayasa Mahkemesinin bu kararlarına rağmen, son dönemde Almanya’da yine başörtüsü sorunu yaşanıyor. Berlin’de staj yapmak isteyen bir başörtülü Müslüman kadına, başörtüsünden dolayı staj yapma imkânı verilmemesi, eyalet bazında da olsa münferit yasakların devam ettiğinin göstergesiydi.
Katı laik bir anayasal yapıya sahip Fransa’da kamuda çalışanlar başörtüsü ile çalışamıyor. Bu konu Strazburg’daki Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi önüne kadar gelmiş, yapılan yargılamada AİHM, Fransa Devletini haklı bulmuştu.
Son zamanlarda, hâkim ve polisler için yasal bir düzenlemeyle dini sembolleri giymenin, tarafsızlık ilkesini zedelediği gerekçesiyle başörtüsü yasağı getirmeyi düşünen Avusturya’da, ABAD’ın bu kararlarından sonra yasal düzenlemeye gerek kalmadığı yönünde görüş bildiren yetkililer, kararın bunu en üst düzeyde yerine getirdiğini ifade ediyor.
AB içinde en üst yargı organı olması sebebiyle ABAD’ın verdiği bu kararlar Avusturya örneğinde olduğu gibi içtihat kabul edilmekte ve 28 AB üyesi ülke için bağlayıcı olmaktadır. Bu kararların, tüm AB üyesi ülkelerde, sadece özel işyerlerinde çalışanların değil, artık kamu işyerleri için de referans olabileceğini ifade etmek gerek. Bilhassa başörtüsüne yönelik tartışmaların yoğun olarak yaşandığı Almanya’da, mevcut Federal Anayasa Mahkemesi kararlarına rağmen, rüzgâr Müslümanlar aleyhine esecek gibi görünüyor. Kararlar çeşitli platformlarda eleştirilse ve Avrupa’nın çoğulculuğunun önüne çekilen bir set olarak görülse de AB üyesi ülkelerde yaşayan Müslümanlar açısından endişe verici günlerin başladığını maalesef söylemek zorundayız.