Bir ülkede Milli İradenin en açık tezahürü sayılan demokratik seçimlerin başka ülkeler tarafından belirli bir amaç uğruna etkilenmeye ve manipüle edilmeye çalışılması, uluslararası ilişkiler disiplininde bilinen ve üzerine hayli çalışılmış bir “silahtır”. 20.yy’da batılı ülkeler kendi çıkarlarına en uygun adayın seçilebilmesi için seçimlere çeşitli yollarla müdahale etmiştir. İnternet öncesi dönemlerde bu stratejiler, istihbarat servisleri ve onların profesyonel ajanları tarafından uygulanmaktaydı. Müdahalelerin çeşitli şekilleri olmakla birlikte en sık başvurulanları yerli basın ve yayın organları üzerinden gerçekleşmiştir.
Kamusal alanda faaliyet gösteren ve halkın kanaatini belirli yönlere çekebilmek amacıyla gazeteler, radyolar ve televizyonlar, yabancı ajanların en çok üzerine mesai harcadıkları mecralar olmuştur. Köşe yazarları, muhabirler, genel yayın yönetmenleri çeşitli dönemlerde belirli istihbarat servisleri tarafından maaşa bağlanmış ve sözkonusu ülkenin çıkarlarına hizmet edecek şekilde çalıştıkları basın kuruluşlarından da yayınlar yapmışlardır. Bunun dışında sinemalarda “eğlence amaçlı” gösterime giren yabancı kaynaklı filmler bile bir toplumun siyasi fikrini doğrudan etkilemek amacıyla sıkça başvurulan yöntemlerden biri olmuştur.
İnternetin dünya çapında yayılmasıyla birlikte basın ve gazetecilik de dijital dünyaya geçiş yapmış, kamuoyuna yön verecek bilgi ve kanaatlerin de yayılma hızı ve çapında muazzam bir büyüme yaşanmıştır. Bununla birlikte manipülasyon ve dezenformasyon taktikleri de aynı çapta büyümüş, sosyal ağların hayatımızda vazgeçilmez bir noktaya gelişiyle birlikte de Soğuk Savaş döneminde ne KGB’nin ne de CIA’in hayalini bile kuramayacağı olanaklara sahip olmuşlardır. Bu pastanın üzerine konan son mum ise yapay zeka ve makine öğrenimi denilen tekniklerle “yetiştirilmiş”, otonom programların sosyal medyayı ele geçirmesi olarak görülebilir.
ALGI YÖNETEN BOTLAR
Kamuoyunu yönlendirme amacıyla uygulanan yeni yöntemler içerisinde en sık başvurulanları yalan haber ve bot hesap yönetimidir. Bot olarak tabir edilen şeyler, internet üzerinde belirli görevleri yapmak için tasarlanmış programlardır. Kullanıcının isteğine göre çok geniş bir yelpazedeki görevleri herhangi bir insan müdahalesi olmadan yerine getirebilirler. Örneğin arama motorları, interneti yeni siteleri keşfetmek amacıyla taramak ve fihristlerine eklemek için bot kullanırlar. İnsan eliyle taramak çok meşakkatli ve maliyetli bir işlemken, üç-beş satırlık bir koddan oluşabilen botlar, saliseler içerisinde aynı işlemi sıfıra yakın bir maliyetle yerine getirebilirler.
Faydalı işler için kullanılabilecekleri gibi, zararlı faaliyetler için de kullanılabilirler. Otomatik olarak sosyal medyada kendilerine hesap açabilen ve kendilerine “öğretilmiş” içerikleri bir insandan farksız şekilde yerel dili kullanarak paylaşabilen bot hesaplar üzerinden dezenformasyonun yayılması ve sosyal paylaşım sitelerinde suni kamuoyu yaratma artık çok kolay hale gelmiştir. Bunun başlıca sebepleri arasında kamuoyunun tarafsız ve doğru şekilde bilgi alabilmesini sağlaması gereken konvansiyonel basın kuruluşlarının dijital çağ ile birlikte ticari anlamda sürdürülemez hale gelerek işlevlerini yitirmeleri ve kapanmaları yatmaktadır. Sosyal medyada aniden peydahlanan yalan haberlerin hiçbir süzgeçten geçmeden çok hızlı bir şekilde doğrudan “takipçilere” erişebilir hale gelmesi, sadece siyasi değil toplumsal sağlık açısından da korkunç sonuçlara yol açabilmektedir, ayrı bir yazının konusudur. Sonuç itibariyle gazeteciliğin bir meslek olarak dijital çağda öleyazması ile sosyal medyanın çıkışı sayesinde yalan haberlerin yayılması kolaylaşmış, zamanında müdahale ile zarar vermeden düzeltilebilmesi ise imkansız bir hale gelmiştir. 5 dakikada yayılan bir söylentinin yıllarca düzeltilemediğini ve toplum hafızasında yanlış bir şekilde yer ettiğini Ergenekon Davaları sürecinde “Bunlar Boru” sözüyle bizzat görmüştük.
ÇEREZLER VE MİKRO HEDEFLEME
Peki yeni çağda dezenformasyon çarkı nasıl dönmektedir? Facebook, twitter ve Instagram gibi platformların parasal geliri reklamlardır. Reklam verenler için biçilmiş kaftan olan bu platformlarda, tanıtımını yapmak isteyen şirket, istediği parametrelere uygun herkese kolaylıkla erişebilir. Ve bu parametrelerin haddi hesabı yoktur. Örneğin spor ayakkabıları üreten bir firma yeni ürününü pazarlamak için Facebook reklam paneline girdiği bilgilerle 20-35 yaş arası, hane geliri en az 3.000 TL olan, yeşil gözlü, 70 kg’nin altındaki erkeklere reklamını akşam 7 ile 10 arası gösterebilir hale gelmiştir. Detayın sonu yoktur.
Facebook ve diğerleri hakkınızda bu kadar bilgiye nasıl sahip? Bunun iki yolu var. Bir, sizin veya arkadaşlarınızın sizin hakkınızda yaptığı paylaşımlar sayesinde. İki, internette ziyaret ettiğiniz sitelerin kullanıcıları hakkında bilgi toplayabilmek için bilgisayarınıza yüklediği “çerezler” (cookies) sayesinde. Çerezlerin sisteme yüklenmesiyle bilgisayarı kullanan kişinin aratma geçmişi de dahil olmak üzere internet davranış profili oluşturulur ve tercihleri hakkında bilgi toplanır. Daha sonra bu bilgiler internet üzerinden ya satılır ya da hackerlar tarafından ele geçirilir. Mikro hedefleme olarak tabir edilen bu sürecin sonunda mesajınızın ulaşmasını istediğiniz belli özelliklere sahip kitlelere aynı şekilde yalan haberlerin ulaştırılması da mümkündür.
HEDEF ODAKLI OLTALAMA SALDIRILARI
Mikro hedefleme yöntemi seçimlerde seçmenleri etkilemek isteyen herhangi bir yapı açısından biçilmiş kaftandır. Bunun dışında sadece oy verenler değil, adaylar da hedef tahtasına oturabilir. ‘Hedef odaklı oltalama saldırıları’ olarak da bilinen ’Spear Phishing’ adı verilen yöntemde önemli pozisyonlarda bulunan bürokratlar, siyasiler ve memurlar hedef alınır. Kendilerine gönderilmiş ve aslında sabote edilmiş bir bağlantıyı veya yazılımı farkında olmadan çalıştıran bu kişiler, hackerların bilgisayar ve telefonlarına erişebilmesine olanak sağlar. Bu sayede bilgiyi toplayan odak, daha sonra kendilerine çalışması amacıyla bu kişilere şantaj yapabilir.
Seçimleri etkilemek üzere kullanılan bir başka yöntem de, arama motorlarında arama sonuçlarına yapılan müdahaleyi içerir. Seçimleri kazanmasını istemediğiniz aday hakkında yapılan aramalarda en başı negatif sayfaların alması hedeflenir. Böylece seçmen o kişiyi arattığında ilk intibası her zaman negatif olacaktır. Bu diğerlerine nazaran çok daha zor bir yöntemdir keza Google gibi büyük bir şirketin güvenlik yapısını atlatıp, sistemini değiştirmek hayli zordur. Bunun yerine Arama Motoru Optimizasyonları üzerinden arama sonuçları değiştirilmeye çalışılır ki, bu daha uygulaması kolay bir yöntemdir.
Sonuç itibariyle vatandaşların cep telefonları üzerinden sosyal medyaya erişimleri, milli siyaseti büyük oranda yerli ve yabancı müdahalelere karşı kırılganlaştırmıştır. Bunun üzerine bir de yapay zeka eklenince, denklem içinden çıkılması imkansız hale gelmiştir. Şu anda sadece seçimlere karışıyorlar. Oysa gelecekte direkt adayları belirlemenin yolunu arıyorlar.