Kaşıkçı olayı ile birlikte gözler Suudi Arabistan’ın üzerine çevrildi. Dünya medyası haftalardır konuyu manşetlerden görmeye devam ediyor. Peki, Arap kamuoyu konuya nasıl bakıyor? Kaşıkçı olayı ekseninde Veliaht Muhammed bin Selman’ı, ABD’nin sürece müdahil oluşunu ve Suudi Arabistan’ın nereye sürüklendiği gibi önemli meseleleri Arap aydınlarına sorduk. Arap Sokağı yaşananlara nasıl bakıyor, Gerçek Hayat okurları için cevaplar derledik.
***
Adnan Abdürrezzak – Suriye El Arabiyyü’l Cedid yazarı: Kaşıkçı çok şey biliyordu
-Cemal Kaşıkçı olayında çok fazla tuhaflık yok mu? Örneğin siz olsaydınız o kapıdan içeri adım atar mıydınız? Hele Suudilerin konsolosluk gibi bir yerde bu işlere kalkışması enteresan değil mi?
Rahmetli Kaşıkçı’nın yerinde ben olsam herhalde o kapıdan içeri adım atmazdım. Özellikle de başından geçenleri kitaplaştırma niyeti bilinirken. Herkes rahmetlinin ne tür sırlara vakıf olduğunu az çok tahmin edebiliyor. Gerek Washington’daki elçilikte, gerekse Kraliyet Kurul’unda danışmanlık görevlerinde bulunmuş, Vatan gazetesinde genel yayın yönetmenliği yapmış, ülkenin önde gelen gazetecilerinden biri şüphesiz pek çok şeye şahit olmuştur. Yönetim açısından “kara kutu” olması, bir an önce susturulması için neden teşkil etmiş görünüyor. Milyarlarca dolara sahip koca bir devletin böyle bir suçu perde gerisinden karanlık örgütlere havale edip fazla dikkat çekmeden yapması mümkünken böyle aptalca kendi konsolosluğunda gerçekleştirmeye kalkışması başka bir gariplik. Hele böyle bir operasyonu, Türkiye gibi teknolojik açıdan gelişmiş ve güvenlik konusunda son derece titiz davranan bir ülkede yapmaya teşebbüs etmek ahmaklığın da ötesi bir durum.
-Babasından daha fazla medyada görünen Veliaht Muhammed bin Selman’ın süreç boyunca pek ortaya çıkmaması da ilginç. Ne dersiniz?
4 Ekim’de Bloomberg’e yaptığı açıklamadan sonra Pompeo ile görüşene dek yaklaşık iki hafta ortada görünmeyen bir Muhammed bin Selman profili var. Kaşıkçı olayı sorulduğunda o zaman ne demişti, hatırlayalım. “Önce Kaşıkçı’nın nerede olduğunu öğrenmek lazım. Eğer ülkemde olsaydı benim bundan haberim olurdu.” Bu açıklama sonrası ortadan kaybolmasını, çelişen açıklamalar yapmasını önleme babında görmek lazım. Burada bence bir müdahale var. Artık bizzat Kral Selman mı yoksa ABD mi müdahil oldu, onu bilemiyoruz tabii.
Cinayeti birilerinin üzerine yıkacaklar
-Cemal Kaşıkçı uluslararası arenada bilinen bir gazeteciydi. Tepkiler de o ölçüde büyük oldu. Bu süreç Muhammed bin Selman’ın bitişi anlamına gelir mi sizce?
Netice itibariyle korkunç bir suç işlendi. Kaşıkçı hadisesi, bir süredir Veliaht Muhammed bin Selman eliyle Suudi Arabistan’ta yaşananların devamı. Ülkedeki gelenekler ve teamüllerin ayaklar altına alınarak Muhammed bin Selman’ın veliaht ilan edilmesi ve sonrasında gelişen süreç Suud ailesi içerisinde bir fay hattı oluşturdu. Kaşıkçı benzeri krizler bu fay hattını derinleştirebilir hatta harekete bile geçirebilir. Kriz yeterince büyüdü. Çanlar Muhammed bin Selman için çalmaya başladı. Bir an önce işin üstünü Washington’a rüşvet vermek suretiyle kapatmak isteyecekler. Kaşıkçı cinayetini de ya konsolosun ya da ülkeden gelen ekibin üzerine yıkacaklar. Belki de Kral Selman oğlunu veliahtlıktan uzaklaştırmak zorunda kalacak.
Trump’ın tehdit dolu sözlerine El Arabiye kanalının yöneticisi Türki ed Dahiyl’den “Biz de ülkemizde Rus askeri üssü açarız” tepkisi geldi. Muhammed bin Selman sözcüsü aracılığıyla Trump’a meydan mı okuyor?
Türki ed Dahiyl’in ifadeleri Suud yönetiminin içine düştüğü panik halini çok iyi yansıtıyor. Dahiyl bilindiği gibi Veliaht Muhammed bin Selman’a oldukça yakın bir isim. İran ile yeniden ilişkiye geçme ifadesi de Amerikan politikasının en hassas noktasını hedef alıyor. Bu sözleri, bir meydan okuma, bir tehdit olarak görmek mümkün değil. Bu bir teklif aslında. Amerika’ya “Sen Kaşıkçı bahanesiyle bizim veliahdımıza dokunma, biz de eskiden olduğu gibi aynen sana uydu olmaya devam edelim” teklifi.
-Muhammed bin Selman veliahtlıktan azledilirse Suudi Arabistan’da bir iç karışıklık çıkar mı?
Muhammed bin Selman’ın Kaşıkçı hadisesinde oynadığı rol itibariyle babası tarafından veliahtlıktan azledilmesi gündeme gelirse, gerek ülkede gerekse Suud ailesi içerisinde taşlar yerinden oynamış olacak. Nerden bakarsanız bir buçuk yılı aşkın bir süredir ülkede yeni bir denklem kuruldu ve her şey Veliaht bin Selman’a göre yeniden formatlandı. En azından Kaşıkçı cinayetinden sonra Suudi Arabistan’ın bir daha eskisi gibi olmayacağını rahatlıkla söyleyebiliriz. Ülkedeki her şey bu gelişmelerden etkilenecek. Ekonomi, siyaset, sosyal doku hatta mevcut yönetime bağlılık düzeyi bu durumdan kendi payına düşen nasibini elbette alacak.
SELMAN DÜŞERSE ZAYED DE DÜŞECEK
-Trump’ın Dışişleri Bakanı Pompeo’yu apar topar Riyad’a göndermesi ne anlama geliyor?
Pompeo’nun Riyad ziyareti, Muhammed bin Selman’ın eline bulaşan kanı rüşvet karşılığında temizleme operasyonu olarak görülebilir. ABD, Kaşıkçı olayının üzerini kapatma eğiliminde. Nitekim Pompeo’nun sözcüsü Heather Nauert’in “Pompeo, Kaşıkçı hadisesinde kapsamlı ve şeffaf bir soruşturma için verdiği destekten ötürü Kral Selman’a teşekkürlerini iletti” ifadesi durumu gayet veciz bir şekilde ortaya koyuyor.
-Dünya çapındaki büyük şirketler de sanki Muhammed bin Selman’ı gözden çıkarmış görünüyor. JP Morgan ve Ford gibi markalar da boykota katıldı. Boykot devam eder mi?
Açıkçası ben boykot sürecinin devam edeceğini düşünüyorum. Google Cloud’un CEO’su da Riyad’daki yatırım konferansına katılmayacağını açıkladı. Bu halka daha da genişleyip uluslararası yaptırımlara doğru giden bir süreci tetikleyebilir. Katar’a boykot uygulayan Suudiler, bir sabah uyandıklarında kendilerini uluslararası bir ekonomik boykotla karşı karşıya bulabilirler.
-Son olarak ne söylemek istersiniz?
Bin Zayed ile Bin Selman’ın Ortadoğu’da yaptıkları saçma sapan işler Arap coğrafyasına daha önce benzeri görülmeyen ciddi zararlar verdi. Eğer Muhammed bin Selman bu denklemden düşerse Bin Zayed’in etkisi de kırılacak ve coğrafya büyük bir beladan kurtulmuş olacak. Arap coğrafyasının diktatör rejimlerden kurtulup özgür bir iklime kavuşması en büyük dileğimiz. Bin Selman’ın gidişi Katar krizini de büyük ihtimalle sona erdirecek ve Körfez bölgesi rahat bir nefes alacak.
***
Züheyr Atuf – Fas Siyaset bilimci ve akademisyen: Trump krizden para devşirme peşinde
Cemal Kaşıkçı gibi son derece akıllı birinin mevcut koşullarda konsolosluğa girme macerasını göze alması oldukça şaşırtıcı. İçerde öldürülmesi işin tuhaflığını daha da katmerliyor. Suudi Arabistan’ın acemice, sonuçlarını düşünmeden böyle bir suçu işlemeye yeltenmesi; üstelik mekân olarak konsolosluk binasını seçmesi akıl karı değil. Her yönüyle yanlış bir karar. Ülkenin bu olayla dünya kamuoyunda kendini düşürdüğü durum ortada.
Suudi yönetiminden Kaşıkçı olayına dair doğru düzgün bir açıklama gelmedi. Çünkü bu tür olaylarda genelde sessizliğini korumayı tercih eden bir ülke. Muhammed Bin Selman’ı aşan bir durum var ortada. Dolayısıyla onun da susması gayet doğal. Zaten olaya doğrudan babası Kral Selman müdahil oldu ve Erdoğan ile görüşerek mevcut gerginliği azaltmaya yolunu seçti. Kaşıkçı olayının Muhammed bin Selman’a bir maliyeti olabilir ancak veliahtlıktan azledilme ihtimali bence zor. Çünkü sistem şu anda tamamen onun üzerine kurulmuş durumda. Amerikan Dışişleri Bakanı’nın ziyaretinden de bunu anlamak mümkün.
Trump’ın niyeti krizi bir şekilde kendi lehine paraya çevirmek. Muhammed bin Selman’ın veliahtlığa geçişiyle birlikte ABD, Suudilerden daha fazla menfaat elde etmeye başladı. Niçin bu düzeni bozsun ki? Kaşıkçı olayı Trump açısından yeni bir kazanç kapısı. Dünyaca ünlü şirketlerin Riyad’daki yatırım konferansını boykot etmelerinin Muhammed bin Selman’a karşı bir tavır olduğunu sanmıyorum. İnsan hakları ve ifade özgürlüğü gibi evrensel değerler bir yana, dünya kamuoyu Kaşıkçı olayına dikkat kesilmişken Riyad’a gitmek hiçbir şirket için iyi bir tercih sayılmaz. Bir anda basının hedefi haline gelebilirsiniz. Kimse böyle bir risk almak istemez.
Kaşıkçı olayı, Suudi Arabistan yönetiminin güttüğü siyasetin ve yaptığı pek çok icraatın ne kadar yanlış olduğunu gösteriyor. Türkiye Kaşıkçı olayına soğukkanlı bir şekilde el atmasaydı Amerika’nın provokasyonlarıyla Suudilerin iyice zor bir duruma gireceklerine şüphe yoktu. Suudi yönetiminin artık zaman geçirmeden durumu kavraması gerekiyor. Suud Dışişleri Bakanı’nın medyaya yansıyan gizli Katar ziyaretini bu anlamda önemli görüyor ve Körfez ülkelerini derinden etkileyen krizin çözümü açısından bir başlangıç olmasını temenni ediyorum. Umarım Katar boykotu bir an önce sonlanır ve Suudi Arabistan hem Araplar hem de kendi halkı için gerçek görevlerini yerine getirmeye yeniden başlar.
***
Ahmed er Rezka – Yemen Belkıs TV Kanalı Müdürü: S. Arabistan BAE’nin kuklası oldu
Açıkçası ben Cemal Kaşıkçı’nın konsolosluktan içeri adımını atarken böyle bir sonla karşılaşacağını aklına getirdiğini sanmıyorum. Çünkü konsolosluklar kendi vatandaşlarına hizmet vermek için vardır, onları kaçırıp öldürmek için değil. Bu yeni bir terör türü. Evet, Suudi Arabistan’ın muhalif isimlere karşı uyguladığı aşırı sertlik biliniyor. Bu anlamda Kaşıkçı olayı bir ilk değil. Daha önce de Londra, Berlin, Kahire ve diğer elçilikler aracılığıyla başka ülkelerden muhalif isimleri kaçırıp ülkelerine götürdükleri sır değil. Bu muhaliflerin çoğunun akıbeti hala meçhul. Suudi Arabistan idaresi, kendi vatandaşlarına devlet aklıyla değil bir suç örgütü, bir mafya mantığıyla davranıyor.
Muhammed bin Selman’ın Kaşıkçı olayında ortalıkta görünmemesi sorumluluktan kaçış anlamına geliyor. Bu da aslında Kaşıkçı cinayetine müdahil olduğunu gösteriyor. Olayın nereye varacağını henüz kestirmek mümkün değil. Ancak Muhammed bin Selman’ın elinde Kaşıkçı’nın kanı duruyorken küresel siyaset arenasında ciddi bir imaj kaybına uğradığı bir gerçek.
Türki ed Dahiyl’in Trump’ın açıklamasına verdiği tepkinin bir önemi yok. Zaten Suudiler vakit geçirmeden özür beyanında bulundu. Çünkü Amerika’dan bağımsız olarak ayakta kalabilmeleri mümkün değil. Amerika’nın eli Suud ailesinin gırtlağında olduğu sürece kafa tutamazlar. Muhammed bin Selman da Amerika’nın kendisi için yazdığı senaryonun dışına çıkamaz. Suud içerisinde zaman zaman artan gerilimde bile Amerika’nın parmağı var. Suud ailesi içerisinde sürekli bir gerginlik ortamı oluşturup bunu kendi lehlerine kullanıyorlar. Bu onların stratejisi.
Uluslararası sistem adil ve gerçekçi olsaydı Muhammed bin Selman’ın yeri veliahtlık değil, işlediği suçlar dolayısıyla uluslararası ceza mahkemesi olurdu. Muhammed bin Zayed ile Yemen’i getirdikleri nokta ortada. Zaten Bin Selman’ı yöneten, ona akıl hocalığı yapan isim Bin Zayed. Koskoca Suudi Arabistan Muhammed bin Selman sayesinde Birleşik Arap Emirlikleri’nin uydusu haline geldi. Kendi müttefiklerini terk etti, bölgede Birleşik Arap Emirlikleri’nin ajandasına hizmet eden bir ülke oldu.
Muhammed bin Selman’ı iktidardan uzaklaştırmak kolay değil. Ülkeyi resmen avucuna almış durumda. Büyük bir terör estiriyor. Zaten onu aile üyelerinden oluşan konsey görevden alabilir. Oraya da hâkim olduğu için bu ihtimal devre dışı. İktidardan uzaklaştırılabilse ülke nefes almaya başlayacak. Yaptığı aptallıkların ve işlediği suçların cezasını maalesef ülkesi ve halkı ödemeye devam edecek.