ABD’nin bölgeden çekilme açıklaması bölgede oluşacak yeni denklemi düşünmemize yol açıyor. Bir yandan Suriye’deki askerini çekeceğini açıklayan ABD, herhangi bir durumda müdahale etmek için Irak’ta hazır bulunacağını söylüyor. ABD Dışişleri Bakanı Pompeo’nun Suriye’den çekilme kararıyla ilgili olarak İsrail’le işbirliğini etkilemeyeceğini söylemesi de atılacak adımların bir işareti. ABD’nin bölgeden çekilmesi bir boşluk oluşturacak mı, yada doğan boşluğu başka unsurlarla doldurmak isteyecek mi sorusu öne çıkıyor. Peki bu çekilme Türkiye’nin olası operasyonunu engelleme çabası olabilir mi?
Türkiye’nin kararlılığına karşı Amerika’nın yapacağı iki şey var; ya bütünüyle silahından, aklından, stratejisinden fiziki varlığından vazgeçerek terör örgütüyle olan bağını kopartacak ya da zamanı kullanarak Türkiye’nin siyasi iradesinin ve kararlılığının zayıflamasını bekleyecek. Amerika ikinci şıkkı seçerek siyasi iradenin yerel seçimde kan kaybetmesini bekliyor. İçerideki siyasi karmaşanın etkisiyle siyasi irade zayıflasın, dışarıdaki kararlılığını yitirsin istiyor.
Yeni Şafak Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni İbrahim Karagül Türkiye’nin Fırat’ın Doğu’suna operasyon sinyali vermesiyle oyalama taktiklerinin başladığını, Türkiye’ye farklı tekliflerin sunulduğunu aktarıyor. “ABD bir anda Patriot satışlarına onay veriyor, FETÖ konusunda Türkiye’ye bilgiler, gelişmeler servis ediyor, ‘Türkiye’nin güvenliği’ yönünde açıklamalar yaptırıyor. Türkiye ‘terör koridoru’ bölgesine ABD’nin yada bölgesel ortaklarının planları ne olursa olsun, müdahale etmek zorunda. ABD ve müttefikleri, ne zaman Türkiye’nin kararlılığını gördü, hep yeni bir oyalama taktiği geliştirdi, bunu yine yapacaklar.
Bölgede Trump’tan daha büyük bir oyun oynanıyor. Taktik manevralara inananlar hazırlıksız yakalandı. Bölgenin hafızası, coğrafi ve tarihi derinliği dışında güç alabileceğimiz başka bir kaynak yok. Ne zaman bu kaynaktan beslenip hareket ettiysek kazandık. Trump’ın ‘çekilme’ kararı, her ne kadar PKK’da paniğe yol açsa, ABD’de iç siyasi sarsıntı yapsa, Savunma Bakanı istifa etse de, ABD yerleşik sistemiyle terör örgütleri arasındaki ortaklık, Türkiye ve bütün bölgeyi tehdit etmeyi sürdürecek. Trump çekilmek istese de yerleşik sistem kendi oyununu oynamaya devam edecek.”
ABD’nin bölgede tutunamayacağı için güneyde yeni bir eksen kurduğunu söyleyen Karagül, Doğu Akdeniz hesaplarının Türkiye’nin operasyonları ile sekteye uğradığını vurguluyor. “Ne oyun oynarlarsa oynasınlar ABD’nin bu bölgede kalması mümkün değil. Suriye’nin kuzeyinden Akdeniz’e ulaşma hesapları Zeytin Dalı Operasyonu ve Türkiye’nin Irak’ın kuzeyindeki operasyonlarıyla kesildi. Doğu ve batı kapıları kapatıldı. Tam bu noktadan sonra ABD, S. Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Mısır ve İsrail güneyde yeni bir eksen kurdu. PKK ve diğer terör örgütlerine ne kadar destek verirlerse versinler kuzeyde tutunmaları zaten mümkün olmayacaktı.”
Bölgede yapılan operasyonlardan rahatsızlık duyanların, Erdoğan’ın Trump’la yürüttüğü görüşmeler çerçevesinde çekilmesinden de huzursuzluk duyduklarını ifade ediyor İbrahim Karagül. “Erdoğan Trump’la konuşup Suriye’de ve bölgede denklemi değiştirdiği gibi, içeride de bazı umutlara ağır darbe vurdu. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Trump’la konuşup, ABD askerlerinin Fırat’ın Doğu’sundan çekilmesini sağlaması, İsrail, S. Arabistan, BAE, en çok da ABD yerleşik sistemini rahatsız etti diye hüsran yaşayanlar var. Türkiye’nin gücü, etkisi ABD iç politikasını etkiledi. Erdoğan’ın, Türkiye’nin bölgesel ve küresel gücünü bir kere daha öne çıkarması onları şaşırttı. Bu diplomatik bir zafer.”
JEOPOLİTİK HESAPLAR ÇARPIŞIYOR
Suriye’nin kuzeyindeki terör koridorunun ortadan kaldırılmasın yönünde Türkiye’nin net bir irade ortaya koyduğunu ve bundan asla vazgeçmeyeceğini hatırlatan Karagül, ABD’nin verdiği hiç bir söze sadık kalmadığını da hatırlatıyor. “Cumhurbaşkanı Erdoğan, açıklamalarıyla Türkiye’nin duruşunu net biçimde ortaya koydu. PKK ve DEAŞ’ı temizleyecek kapsamlı yol haritasının netleştiğini duyurdu, harekete geçeceğini açıkça ilan etti. ABD çekiliyor diye Türkiye operasyondan vazgeçmez. ABD, bu bölgede Türkiye’ye verdiği hiçbir taahhüde sadık kalmadı. ABD’nin kendi içinde yaşadığı tutarsızlık bize güven vermiyor. Pentagon bağımsız bir irade gibi hareket ediyor. ABD’nin Suriye’deki birliklerini Beyaz Saray değil İsrail yönetiyor.”
Fırat’ın Doğusu’na müdahalenin ABD’nin çekilme açıklamasından sonra daha kararlı bir şekilde yürütülmesi gerektiğini söyleyen Karagül, “Karşımıza bir Arap, bir peşmerge gücü dikmeye çalışanların oyunu bozulacak. O koridoru Türk-Arap sınırı yapmaya, çalışanların planları çökecek. Arap gücüyse ABD’nin, S. Arabistan ve BAE ile yürüttüğü proje. Yani PKK’nın yanına, sınırlarımıza yeni bir Türkiye düşmanı yapıyı yerleştirecekler. Taktikler değil, jeopolitik hesaplar çarpışıyor. Bunun ‘göstermelik çekilme’ olduğunu kısa zamanda anlayacağız” diyor.
STRATEJİ DEĞİL TAKTİK DEĞİŞTİ
ABD’nin küresel jandarma rolünden vazgeçecek bir aktör olmadığını, Trump’ın olmasa bile ABD küresel iddialarının bu rolden vazgeçmeye fırsat vermeyeceğini söyleyen Yeni Yüzyıl Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yaşar Hacısalihoğlu, “Bu vazgeçilmez bir roldür. ‘Küresel üstünlüğündeki aşınma sürecindeyim, süreci durdurabilmek için temel hedefimi de diri ve canlı tutmalıyım’ diyor ve önümüzdeki süreçte de bunu gerçekleştirecek. Amerika stratejisini cepheden değil, enstrümanlaştırdığı örgütler, bir takım küçük devletçikler yada yapılar ve bir takım hükümet/devlet başkanları aracılığıyla yürüttüğü bir egemenlik anlayışı var. Bir takım aşınmalar ve yetersizlikler ortaya çıktığında yöntem değiştirebileceğini, taktiksel değişiklikler yapabileceğini unutmamak gerek. Ama taktiksel değişiklikleri, strateji değişikliği olarak okunmamak lazım.
Amerika, Ortadoğu’nun yeni egemenlik mücadelesinden çekilmiş değil. Egemenlik projesi; İsrail’in güvenliği, İsrail’in güvenliğini tehdit edebilecek unsurların bertaraf edilmesi, bölgenin yeni enerji oyununda aktif rol alabilmek, özellikle Doğu Akdeniz’de. Ve bütün bunları yaparken aracı kurumlara vekaletler verdi. Çünkü bir yandan da durdurmak istediği bir pasifik dünyası var. orada yeterince aracı kurum bulamadığı için doğrudan kendisi aktif olmak istiyor.”
ABD’nin bölgede desteklediği terör örgütlerinin bir koridor oluşturduğunu ve bu koridora iki operasyonla müdahale ettiğine dikkat çeken Hacısalihoğlu, Türkiye’ye karşı oluşturulmaya çalışılan eksene bu iki operasyonla engel olduğunu ifade ediyor. “Suriye’nin kuzeyinden başlayarak belki bir süre sonra Irak’ın kuzeyini de içine alacak şekilde terör örgütü eliyle bir koridor oluşturup, bir süre sonra bu koridoru müesses düzene dönüştürme çabasını gördük. Bu çabayı özellikle Suriye, Irak ve Doğu Akdeniz enerji jeopolitiğinin kaderine bağladı. Türkiye bu anlayışın batıya doğru ilerleyip, Türkiye’yi tamamen içe kapatacak, kuşatacak bir eksen olmasını engelledi. Ardından Fırat’ın doğusunda derinleşme ve kalıcılaşma eğilimi gösteren anlayışa seyirci kalmayacağını, olası bir müdahaleyle oradaki terör unsurlarını da bertaraf edeceğini açıkça ortaya koydu.”
YENİ OYALAMA YÖNTEMİ
ABD’nin Türkiye’nin terör örgütlerine karşı kararlı duruşuna rağmen hata yaptığını kabul etmediğini, bu örgütlere verdiği desteği geri çekeceğine dair bir garanti de vermediğinin altını çizen Yaşar Hacısalihoğlu, sürecin bir oyalama olduğunu ifade ediyor. “Bu yeni bir oyalama taktiği. Daha önce İdlib mutabakatı üzerinden benzer bir şey yaşanmıştı. Türkiye bunların farkında, meselenin sahadaki karşılığının ne olduğunu çok iyi biliyor. Türkiye bu konudaki kararlılığını ve direncini zayıflatma taktiği olarak da değerlendirilebilir. Türkiye’nin bu kararlılığına karşı Amerika’nın yapacağı iki şey var ya bütünüyle silahından, aklından, stratejisinden fiziki varlığından vazgeçecek, terör örgütleriyle olan bütün bağını kopartacak ya da zamanı kullanarak Türkiye’nin siyasi iradesinin ve kararlılığının zayıflamasını bekleyecek. İkinci şıkkı seçerek siyasi iradenin yerel seçimde beklenen sonucu almamasını bekliyor. Dışarıdaki kararlılığını yitirsin, içerideki siyasi karmaşanın etkisiyle siyasi irade zayıflasın istiyor. Türkiye’de ‘PYD sınırımızda olursa bundan rahatsızlık duymayız’, ‘Afrin’e girmeyin’, ‘PYD terör örgütü müdür değil midir biz bilemeyiz’ diyen bir siyaset dili var. Buradan bir siyasi damar bulma eğilimi gösterirler.”
Trump’ın çekilmeyi ülkesinde iç politik kazanç olarak gösterme kaygısı taşıdığını da belirten Hacısalihoğlu, bu durumun Amerika’nın bölgedeki planlarında yapacağı değişikliği şöyle özetliyor: “Trump’ın özel durumunu ıskalamadan bütün bunları değerlendirmek gerekir. Trump sonuçta Amerika’nın iç yapısı, müesses nizamı, Pentagon, istihbarat örgütleri ve diğer bütün lobileriyle bütünleşmiş, aynı noktada buluşmuş; stratejisiyle pratiğiyle attığı her adımla bütünleşmiş bir başkandan değil.
Irak ziyaretinde, ‘Suriye’de birşey yapmak istersek Irak’ı üs olarak kullanacağız’ sözü ‘Suriye’de hala bir şeyler yapabilecek durumdayız. biz aslında buradan çekilmedik, dikkatimiz burada. Aksine taktiksel olarak bir yer değişikliği yaptık ırakı biraz daha buradaki işlerimizi varlığımızı diri canlı tutarak belki de kuvvetlendirerek aslında yine buradan da Suriye’yi, Suriye’nin kuzeyini fıratın batısını doğusunda pozisyonumuzu sürdüreceğiz’ anlamına geliyor.”
HERKES POZİSYON ALIYOR
Doğu Akdeniz’de yükselen yeni enerji jeopolitiğin Irak ve Suriye’yi çektiğini söyleyen Prof. Hacısalihoğlu, ABD’nin bölgede yeni bir yöntem arayışını da şöyle açıklıyor, “Herkes bu zeminde pozisyonunu alıyor. Suriye Demokratik Güçleri diye bir kılıf oluşturup, PYD’yi gizleyebilecekmiş gibi üzerine geçirdi. Bir yandan Amerika basınında peşmerge gruplarından tekrar yararlanmak, paralı Arap milisleri oluşturmak, bölgede bunu karma hale getirmek PKK-PYD ile harmanlamak gibi yeni yöntemlerin deneneceği yazılıyor. Bunlar yapabileceği şeyler. Yani Irak’ı bir üs olarak kullanırız demekle bunların olabileceğinin işaretini vermiş oldu. Biz kimin ne ajandası var bilmeyiz, o ajandalar da hangi karanlık planları yaparlarsa yapsınlar, Türkiye istiklal yürüyüşünü, içeriden ve dışarıdan sekteye uğratmak isteyenlerle mücadelesini sürdürecek. Bunun da önünde kimse duramaz.”