Google, Amerika’daki her başarılı hikâyede olduğu gibi garajda doğdu. Ya da biz öyle zannediyoruz!
Kurucuları Sergey Brin ve Larry Page göre, Google’ın kuruluş amacı, ‘dünyanın bilgisini organize etmekti’ fakat geldiği nokta itibariyle Google yaklaşık 80 tane şirketi satın alan ve sadece 2018 yılında net kârı 30,74 milyar dolara ulaşan dünyanın en büyük şirketlerinden birine dönüştü.
Google’ın satın aldığı şirketler içerisinde Yapay Zekâ, Robotik Kol, İnsansı Robot, Akıllı Alarm gibi konu başlıklarını çalışan şirketlerin dışında Youtube ve Android de bulunuyor. Google 2005 yılında Android’i 50 milyon dolara satın aldıktan 3 yıllık bir çalışmanın sonunda sonra T-Mobile G1 isimli telefon ile Android mobil işletim sistemini duyurdu.
Bugün dünyanın en popüler mobil işletim sistemi ve Gartner’ın en son raporuna göre, 2018’in ilk çeyreğinde dünya çapında satılan tüm yeni akıllı telefonların yaklaşık yüzde 86‘sında Android işletim sistemi kullanılıyor. Android’in pazarda büyümesi ile birlikte Windows Phone, Symbian ve Blackberry OS mobil işletim sistemleri tarihin tozlu sayfalarına gömüldüler. Son birkaç yılda ‘akıllı’ saatler, giyilebilir teknolojiler, tabletler, televizyonlar ve otomobillerde de Android işletim sisteminin kullanılmasıyla birlikte Android pazarın neredeyse tamamına hâkim konuma yükseldi.
Milyarlarca kullanıcı ve bu kullanıcıların altından daha kıymetli olan verisi ile büyük bir ticari pazar önümüzde duruyor. Google Android işletim sistemi üzerinde çalıştırdığı birçok servis ile son kullanıcısına ait ciddi miktarda veri topluyor en basit anlamda; ne arıyorsunuz, nasıl arıyorsunuz, arama şablonlarınız, ilgilendiğiniz reklamlar, tıkladığınız bağlantılar, baktığını görseller, izlediğiniz videolar tek bir oturum açma ile kayıt altına alınmaya başlıyor.
Son kullanıcının yani bizlerin bu konuda fazla alternatifi de yok üstelik. Bir telefon satın almaya karar verdiğiniz zaman önünüzde üç seçenek var.
Ya akıllı olmayan bir telefon alacaksınız ya da
Akıllı bir telefon alıp bunun ios işletim sistemine sahip bir telefon mu
Yoksa marka bağımsız android işletim sistemine sahip bir telefon mu olacağına karar vereceksiniz.
Bu noktada kararınız kullanım alışkanlıklarınız, bütçeniz ve marka refleksleriniz sonucunda oluşacak.
Google’ın şu an dünyanın en büyük akıllı telefon satan ikinci şirketi olan Huawei’ye yönelik başlattığı ambargo ise akıllara Amerika ve Çin arasında süregelen ticaret savaşları için yeni bir cephe açıldığını ortaya koyuyor.
SAVAŞ TEK CEPHELİ DEĞİL
Bu ambargoyu Google başlattı fakat Intel, Qualcomm, ARM gibi şirketler de Huawei ile olan ilişkilerini askıya aldılar. Geçtiğimiz yıl Çinli elektronik devi ZTE’ye ambargo koyan Amerika Birleşik Devletleri bu ambargoyu 400 milyon dolar peşinat ve 1 milyar dolar ceza yatırılması karşısında kaldırdığını açıkladı.
Yine geçtiğimiz sene içinde Huawei’nin kurucusu ve sahibi Ren Zhengfei’nin kızı Meng Wanzhou, Kanada’nın Vancouver kentinde gözaltına alındı.
Şirketin küresel finans direktörlüğünü yapan Meng, ABD’nin İran’a yönelik yaptırımlarını delmekle suçlanıyordu. Aynı sıralarda ABD Adalet Bakanlığı, Huawei’ye, İran’a yönelik yaptırımları ihlal ettiği gerekçesiyle nisan ayında soruşturma açmıştı.
Olayın arkasında sadece bir işletim sistemi ve telefon meselesi olmadığı aşikâr. Huawei’i hafife almamak gerekiyor çünkü 2018’in ilk yarısında çalışan sayısı 180.000 kişi ve şirketin 2018 yılı geliri 47.4 milyar dolar civarında yani Huawei Google için dişli bir rakip gibi duruyor.
Google’in hamlesine karşılık Huawei ise şimdilik kendi işletim sistemini geliştirdiğini duyurdu.
Çin Ulusal Fikri Mülkiyet İdaresi’ne Huawei tarafından yapılan başvuru sonucunda ; “Huawei Ark OS”, “Huawei Ark”, “Ark” ve “Ark OS” isimlerinin yer aldığı görülüyor.
Huawei bu konuda başarılı olabilir mi bilmiyoruz. Fakat bildiğimiz şey şu, yazılım dünyasını kendi marketinize çekemezseniz başarı sağlayamazsınız. Microsoft ve Blackberry bu alanda başarılı olamadığı için kendisine yer bulamadı.