72 yıldır Hindistan işgali altında yaşayan ve nüfusunun yüzde 70’i Müslümanlardan oluşan Cammu Keşmir bölgesi şimdi yeni bir bilinmeze doğru sürükleniyor. Keşmir’den, 4 Ağustos’tan beri süren telefon ve internet kesintisinden dolayı sağlıklı haber alınamıyor. İngiltere’nin, Pakistan’a mı yoksa Hindistan’a mı katılacağı konusunda referandum yapmasını istediği Keşmir halkı, kendisine yapılan ihanetin faturasını ödemekle bitiremedi. Aynı Keşmir şimdi ise Hindistan Başbakanı Modi’nin faşizan kararları karşısında açlık ve susuzluğa mahkûm. Detayları dosyamızda ve ilgili yazılarda göreceksiniz ancak son gelişmeler ışığında görüşlerine müracaat ettiğimiz bölge uzmanları, Keşmir’in yeni bir Filistin veya Doğu Türkistan yapılmak istenmesine dikkat çekiyor. ABD-Çin arasındaki ekonomik ve teknolojik savaş son hızıyla sürüyor. Hemen herkes Hindistan’ın Keşmir kararını, Amerika’nın etkisiyle aldığı konusunda hem fikir. Bundan murat edilen şeyse Çin’i çevrelemek. Alınan kararın mahiyeti ise İsrail’in Filistin’de yaptığı gibi Hint yerleşimcileri Keşmir’e getirerek demografinin değişmesini sağlamak. Bunun da bölgede sonu gelmez savaşlara yol açacağı muhakkak! İşte dünyanın sıcak noktası Keşmir’deki son durum…
Hindistan, nüfusunun çoğunu Müslümanların oluşturduğu tek eyalet olan Cammu Keşmir’in 72 yıldır sahip olduğu özel statüyü kaldırdı. İsrail’in Filistin’de, Çn’in de Doğu Türkistan’da uyguladığı “kaos” planının bir benzerini uygulayan Hindistan, Cammu adını vererek daha önce böldüğü Keşmir’i yeniden ikiye böldü. Anayasanın 370. maddesinin hükmünün, Cumhurbaşkanlığı emriyle kaldırılmasının ardından, bölgede yaşayan Müslüman halkta korku ve tedirginlik hâkim. Nüfusunun yüzde 70’i Müslümanlardan oluşan Cammu Keşmir bölgesi, Yeni Delhi yönetiminin geçen hafta aldığı olağanüstü önlemler sonucu adeta dünyadan tecrit edilmiş durumda.
Eyalette 4 Ağustos Pazar akşamından bu yana yaşanan telefon ve internet kesintisinin devam etmesi, bölgeden sağlıklı haber alınmasını da engelliyor. Hint hükümeti daha önce gönderilmesine karar verdiği 35 bin kişilik güce ek olarak 8 bin kişilik bir paramiliter gücün daha bölgeye gönderilmesine karar verdi.
EMRİ VAKİYLE KEŞMİR’E EL KOYDU
Keşmir, Hindistan ve Pakistan yönetimi arasında bölünmesi ve Çin’in de bir kısmını almasından beri, Hindistan ve Pakistan arasında bir gerilim kaynağı. Üzerinde güneş batmayan sömürge krallığı İngiltere 1947’de Hindistan’dan çekilirken, prenslik şeklinde yönetilen Keşmir’i Hindistan ya da Pakistan ile birleşme konusunda serbest bıraktı. Nüfusunun yüzde 90’ı Müslüman olan Keşmir halkı, 1947’de Pakistan’a katılmaktan yana tavır alsa da, dönemin Keşmir prensi Mihrace, Hindistan ile katılım anlaşması imzaladı.
Anlaşmaya göre, Hindistan, Keşmir’de yasayı ve düzeni sağlamak için birlikler gönderecek, katılım konusu için ise halka başvurulacaktı. Ancak Hindistan verdiği sözü tutmayarak orada halk oylamasına gitmedi ve emri vakiyle fiili bir durum oluşturarak, Keşmir bölgesinin kendisine ait olduğunu ileri sürdü.
BM SADECE GÖZLÜYOR
Bunun üzerine yakın bölgelerdeki kabileler bu kararı tanımayarak silahlı bir yürüyüş başlattılar. Belli bölgeleri ele geçirdiler. Pakistan ve Hindistan’ın bölgeye asker göndermesiyle taraflar ilk kez 1947’de savaştı. (İki ülke arasında yine aynı nedenle 1965 ve 1999’da savaş çıkmıştı.)
Hindistan’ın orada fazla bir askeri varlığı olmadığından, zaman kazanmak için Birleşmiş Milletlere müracaat etti. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi ateşkes kararı alarak, sorunun çözülmesi için halk oylaması yapılmasını istedi. Bununla ilgili gözlemci gönderdi. O gözlemciler hâlâ var ama referandum bugüne kadar yapılmadı.
Hindistan istediği zamanı kazandıktan sonra, bazı hukukî manevralarla bölgede önce bir parlamento kuruldu. Ve oradaki yöneticilerle anlaşılarak Keşmir’e, Hindistan’a bağlanması karşılığında, kimliğini ve demografisini korumak şartıyla özel bir statü tanıdılar. Malum 370. madde, Cammu Keşmir’de yabancıların mülk edinmesine ve eyalet hükümetinde iş sahibi olmalarına izin vermiyordu.
MODİ HÜKÜMETİNİN İLK İCRAATI
Mevcut durumda yüzde 45’i Hindistan, yüzde 35’i Pakistan’ın kontrolünde olan Keşmir’in yüzde 20’sine ise Çin hâkim durumda. Hindistan ele geçirdiği bölgeleri “Cammu Keşmir” eyaleti adında kendine bağladı. Cammu Keşmir, şu anda Hindistan’da Müslüman nüfusun çoğunlukta bulunduğu tek eyalet. Pakistan ise kendi kontrolündeki Keşmir’e “Azad Keşmir (Bağımsız Keşmir)” ve “Gilgit Baltistan” olarak iki özerk bölge statüsü verdi.
Hindistan Başbakanı Modi liderliğindeki milliyetçi Hindistan Halk Partisi (BJP) hükümetinin temel hedeflerinden bir tanesi kendi kontrolündeki Cammu Keşmir’e tanınan ayrıcalıklı statüye ilişkin anayasanın 370. maddesinin kaldırılmasıydı. İlk dönem yeterli güce sahip olmadıklarından dolayı gerçekleştiremedikleri bu vaadi, ikinci dönem seçilir seçilmez ilk icraat olarak yerine getirdiler.
Hindistan’ın 5 Ağustos tarihinde iptal ettiği Keşmir’in özel statüsü, kendi kontrolü altında tuttuğu bölgeye vermiş olduğu statüydü. Uzmanlar, uluslararası bağlayıcılığı olmadığı halde kaldırılan bu statünün, uluslararası etkileri olacağını belirtiyor. Bölgeyi çok iyi tanıyan ve özel statü olsun olmasın, uluslararası gözlemciler tarafından bu bölgenin nükleer alevlenme noktası olarak bilindiğini söyleyen yazar Mahmut Osmanoğlu, “Bu Hindistan’ın belki iç meselesi ama diğer taraftan Pakistan, Keşmir meselesini yarım kalmış bir iş olarak görüyor ve BM bünyesinde referandum yapılmasını istiyor” ifadelerini kullandı.
BÖLGEDEKİ GRUPLAR BİRLEŞTİ
Gelişmelerle ilgili bilgisine müracaat ettiğimiz Mahmut Osmanoğlu şunları kaydediyor: “Keşmir’in etrafında nükleer bir kümelenme var. Hindistan ve Pakistan da bunlardan birer tanesi. Diğer taraftan bölgede Rusya ve Çin olduğu gibi, geniş bir şekilde baktığımızda Kuzey Kore de var. Konuyla ilgilenen insanlar veya uluslararası taraflar böyle bir savaşa giremezler. Böyle bir savaş olursa 150-200 milyon insan ölür diye söylüyorlar ama öngörmek çok zor. Nitekim geçtiğimiz aylarda Hindistan’la Pakistan arasında havada uçaklar arasında gerilim yaşandı. O tür şeyler daha da fazla yaşanabilir, çünkü her iki ülke de bunu psikolojik bir faktör olarak ve uluslararası millî bir mesele olarak görüyor. Orada kaybedilecek her bir toprak, iki ülkeyi de çok derinden etkileyecektir.”
Cammu Keşmir’in özel statüsünün kaldırılmasının ardından, bölgede geniş çaplı protesto gösterilerinin yaşanması beklenirken, iletişim kanallarındaki kesintiler sebebiyle halkın durumu nasıl karşıladığı bilinmiyor. Bölgeden edinilen bilgiye göre, kimse, eyaletin diğer bölgelerinde ne tür gelişmelerin yaşandığını bilmiyor, kimseyle iletişim kurulamıyor. Osmanoğlu, bu kararın olası etkilerini şu şekilde açıklıyor:
“Hindistan içerisinde ve Hindistan’ın kontrolü altında tuttuğu bölgede kesinlikle sosyal mânâda hareketlenmeler söz konusu olacak. Oradaki çeşitli gruplar ki, bunlardan bazıları bağımsızlığı isterler, bazıları Pakistan taraftarıdır, bazıları da Hindistan’la iş tutarlar, Hindistan’ın almış olduğu kararın karşısında bir araya geldiler. Protestolar olacaktır ve Hindistan bu protestoları bastırmaya çalışacaktır. Zaten bu protestolar on yıllardır sürüyor.
TÜRKİYE, İNCE BİR ÇİZGİDE
Bu bölge dünyanın en fazla militarize olmuş bölgesi. Hatta geçtiğimiz bir hafta içerisinde 35-40 bin takviye asker gönderildi. Zaten olağan üstü bir şey olacağı belliydi. Bazı tahminlere göre bu bölgede 500-700 bin arasında Hindistan askeri var. Hint ordusunun neredeyse yarısı bu bölgeye yığılmış durumda. Bu gösterileri bir demir yumrukla ezmek isteyecektir ama oradaki sivil hareket bu tür darbelere dayanıklı. Din ve bağımsızlık faktörü gibi sebeplerden dolayı halk tamamıyla mukavemet edecektir. Hindistan eskisi gibi kendisine orada taraftar bile bulamayacaktır. Diğer taraftan buradaki militan faaliyetler artabilir. Bu da Hindistan ordusuna yönelik faaliyetleri ve zayiatları gündeme getirecektir.
Pakistan tarafından baktığımızdaysa, Pakistan buna çok sert tepki gösterdi ve göstermeye de devam edecek. Hindistan üzerindeki baskıların artması için dost ülkeleri, İslam İşbirliği Teşkilatını, BM’yi devreye sokacak. Çin’in ve diğer büyük güçlerin tavrı da burada devreye girecektir. Dolayısıyla bölge yeniden biraz daha tansiyonu yükselmiş bir duruma gelecek gibi gözüküyor yakın dönemde.
Bir tarafta dost ve kardeş ülke Pakistan, diğer tarafta Hindistan’la olan ticari ilişkileri açısından Türkiye ince bir çizgi üzerinde politika yürütmeye çalışıyordu. Bir taraftan Pakistan’a destek verirken, diğer taraftan da Hindistan’la ilişkileri fazla örselememe noktasında oldukça ihtiyatlı bir dil ve politika izlemeye devam edecektir.”
KEŞMİR’İN DEMOGRAFİSİ DEĞİŞEBİLİR
Keşmir halkına yansıyan tarafı ne olacak sorumuz üzerine Osmanoğlu, demografik durumun değişmesini büyük tehlike olarak gördüğünü belirtiyor. “Zaten Pakistan cephesinden yapılan açıklama da bu minvalde. Hindistan, Keşmir’i Asya’nın yeni Filistin’i yapma yolunda adımlarını sıklaştırdı” diyen Mahmut Osmanoğlu’na göre demografi de değişebilir:
“O dönemki politikacılar bir taraftan Hindistan’a yaklaşırken, diğer taraftan kendi bölgesinin etkinliklerini korumak için bu özel maddeyi koydurmuşlar anayasaya. Bunun iptal edilmesiyle birlikte, zaten okyanusta bir damla gibi olan Keşmir’in demografik olarak dengeleri bozulabilir. Hindistan’ın diğer tarafından bu bölgeye insanlar gelir. Zaten amaç da bu diye düşünüyorum. İsrail’de gördüğümüz gibi oraya belli bir nüfus kaydırmasıyla gelecek olan yerleşimcilerle birlikte, buradaki demografik durum değiştirilebilir. Demografik durum değiştikten sonra da Hindistan ‘referandum yaptırmak istiyordunuz, buyrun yapalım’ diyebilir. Demografik etkiden dolayı Keşmirlilerin ellerindeki topraklar gidebilir.”
YENİ BİR DOĞU TÜRKİSTAN VAKASI
Güney Asya Uzmanı Abdullah Zerrar Cengiz, Cammu Keşmir’in özel statüsünü Hindistan’ın kafasına göre kaldırmasını yeni bir Doğu Türkistan vakası olarak görüyor.
Keşmir bölgesinde sivil halkla mücadele noktasında İsrail’in ciddi bir desteği olduğunu ve Filistin’de uyguladıkları yöntemleri Keşmir’in özerk bölgesinde de uyguladığını dile getiren Cengiz, “Ciddi insan hakları ihlalleri var, eğitim yapılamıyor, dükkânlar açılamıyor. Ciddi sıkıntılar var. Tabi Pakistan da Çin de buna sessiz kalmayacaktır” diyor.
Keşmir’in özel statüsünün kaldırılmasını, Trump Amerika’sının Çin’i çevreleme politikasının bir parçası olarak gören Cengiz, “ben yaptım, oldu” politikasıyla Keşmir bölgesini dizayn ettiklerini söylüyor.
Abdullah Zerrar Cengiz’in Keşmiş gelişmeleriyle ilgili görüşleri şöyle: “Hindistan, Amerika’dan bir güç almamış olsaydı, bu girişimde bulunamazdı. Amerika özellikle Çin’e karşı elini güçlendirmek amacıyla stratejik olarak Hindistan’ı yanında görmek istiyor. Onu okyanusta silahlandırıyor ve Afganistan’da Amerika tarafından sağlanan ciddi bir etkinliği var. Bütün bunları dikkate aldığımızda 60 yıllık müttefiki Pakistan’ı teröristlere güvenli bir liman olarak suçlaması, özellikle Keşmir bölgesinde ‘Taliban’ gibi radikal örgütlerin kendilerine yer buluyor olması, bu anlamda Hindistan’ı ciddi şekilde rahatsız ediyor. Bu durum, 18-19 yıldır Afganistan’da bir başarı elde edemeyen Amerika’nın, Keşmir konusunda Hindistan’la aynı düşünme noktasına geldiğini gösteriyor.
ABD-ÇİN SAVAŞINDAKİ PİYON
Pakistan-Çin ekonomik koridorundan bahsetmek de önemli burada. Biliyorsunuz Çin, dünyanın en fazla nakliyat gemilerine sahip filosu olan bir ülke. Körfez ülkelerine, sıcak denizlere inebilmesi için Asya’yı dolaşması gerekiyor. Ama Yeni İpek Yolu projesiyle Gawadar Limanı’na direkt kara yoluyla inebilecek. Bu sadece yol masraflarından Çin’e yılda on milyon dolarlık bir kâr sağlayacak. Pakistan’ın da bu yollardan elde edeceği gelir, bölgenin gelişmesine ciddi katkısı olacak. Zaten dünyanın her yerinde ABD-Çin ticari çatışmaları, nüfuz savaşları ayyuka çıkmış durumda. Yeni İpek Yolu’nun bir kısmı Keşmir’den geçeceği için, bunun da önü alınmış olabilir.
Birkaç ay önce dile getirilen Trump’ın arabuluculuk teklifi Pakistan tarafından ciddiye alınsa da Hindistan tarafından kabul görmedi. Hindistan elinin zayıf kalacağından dolayı hiçbir zaman ‘masaya oturalım, bu işi çözelim’ politikasında olmadı. İkili ilişkilerini kullanarak bu meseleyi oldubittiye getirmeye çalışıyor.
TÜRKİYE İÇİN KIBRIS NEYSE PAKİSTAN İÇİN KEŞMİR AYNI
Keşmir meselesi Pakistan için neyse, Kıbrıs meselesi Türkiye için aynı noktadadır. Dolayısıyla Pakistan’ın Keşmir’den vazgeçeceği düşüncesinde değilim. Pakistan’ın sessiz kalmaması demek, o bölgeden başlayan ciddi bir sıkıntının, belki ciddi bir savaşa sebebiyet verecek bir ortamın hazırlanması anlamına gelebilir. Bir tarafta ABD-Hindistan ittifakı, diğer tarafta Çin-Pakistan ittifakı diyebiliriz.
Siyasi bir çözümün olacağı konusunda endişelerim var. Hindistan’ın emri vakilerle, oldubitti politikalarıyla yüzde doksan beşi Müslüman olan bir halkın özgürlüğünü, kendi kendine idaresini fırsat tanımayan bir harekette bulunmuş olması, artık bu dünyanın güçlülerin kontrolünde olduğu, zayıfların yaşama, yönetme hakkı olmadığı kanısını halka yerleştirecektir. Bunu birçok bölgede görüyoruz. Bu kanı ilerlediği müddetçe dünyada huzur ve barış olmayacaktır. Bu huzur ve barışın olmaması da maalesef bugün itibariyle en çok Müslümanlara zarar verecektir. Ezilen bir sınıfın olduğu bir dünyada, onları ezen elit idareciler de rahat yüzü göremezler.”
ABD İLE ANLAŞMALAR YAPILMIŞ OLABİLİR
Hindistan’ın kurulduğu günden beri Çin’e karşı kendisini zaaf içerisinde hissettiğini söyleyen uluslararası ilişkiler uzmanı Muharrem Hilmi Özev ise bu hamlenin Çin’i kontrol etmek amaçlı yapıldığı kanaatinde. “Bütün Hindistan-Çin hudutları boyunca arada tampon bölgeler vardır. Nepal, Bhutan, Tibet gibi. Tibet’te defalarca savaş yaşandı ve hemen hepsinde de Hindistan Çin’e karşı kaybetti. Bu çerçevede Hindistan Çin’le arasında Keşmir’i de stratejik tampon bölge olarak görüyor. Aynı zamanda Keşmir, Hindistan’ın Afganistan üzerinden Orta Asya’ya erişimini de sağlayan bir bölge. Bunun da ötesinde Rusya’yla bağlantılarını devam ettirebilmesi açısından önemli” diyen Hilmi Özev, şunları kaydediyor:
“Bölge sadece Hindistan için değil, aynı zamanda Çin için de önemli. Çin’in bütün dünya ile ticaretini sorunsuz bir şekilde devam ettirebilmesi için Güney Çin denizinden, Hint Okyanusuna sorunsuz açılabilmesi gerekir ki, bu su yolları ABD tarafından kontrol ediliyor. Çin de kuşak yol projesiyle başka arayışlar içerisine girdi. Çin’i kontrol etmek amacıyla ABD ile açık ya da örtülü anlaşmalar olabilir. Hindistan’da İngiltere döneminden beri batılıların inşa etmiş olduğu bir kapasite var ve ABD bu kapasiteyi kullanıyor. ABD’nin arabuluculuk yapması noktasında neler yapabileceğini bu minvalde tahmin edebiliriz.”
ZATEN FİİLİ OLARAK İŞGAL ALTINDAYDI
Keşmir’in özel statüsünün kaldırılmasıyla birlikte Keşmir halkının karşılaşacağı zorlukların Müslümanların geliştireceği politikalara bağlı olarak etkileneceğini söyleyen Özev, özel statünün kaldırılması kararının etkilerini ise şu ifadelerle açıklıyor: “Zaten Hindistan’ın orada ordusuyla fiili bir işgal durumu söz konusuydu. Hindistanlılara sorsanız, bunun asla bir işgal olmadığını, bunda bir takım hakları olduğunu, Pakistan’ın orada terör faaliyetleri yürüttüğünü, onu engellemek için yaptıklarını söyleyerek faaliyetlerini meşrulaştırmaya çalışıyorlar.
Müslümanlar ne kadar rasyonel davranabilirse bu süreci o kadar iyi yönetebilirler. Hindistan’ın tek taraflı olarak özerklik ilan etmesi normal koşullarda çok fazla bir şey değiştirmez. Ama irrasyonel davranışlar ortaya çıkarsa, mesela Hindistan’ın Müslümanları mağdur edecek davranışlarda bulunması gibi durumlar gelişirse, o zaman iş zorlaşır.
KEŞMİR SORUNUNDA HİNDİSTAN’I DA İHMAL EDEMEYİZ
Burada Pakistan’a da büyük sorumluluk düşüyor. Ama maalesef Pakistan’da da her ne kadar demokratik seçimlerle iş başına gelinmiş olsa da şu anda bir askeri yönetim söz konusu. Rasyonel politikalar geliştirilemiyor.
Dalga dalga diğer ülkeleri ilgilendiren yönü de var. Bu sorundan en fazla mağdur olan ülkelerden biri 70 yıldır Türkiye Cumhuriyeti. Batıya mahkûm olmuş bir ülkeyiz. Alternatiflerimiz çok kısıtlı. Pakistan’la dost bir ülkeyiz ama yaptığımız hiçbir şey yok. Ne ticaretimiz var, ne başka alanlarda işbirliği yapabiliyoruz. ABD’nin Pakistan’la soğuk savaş döneminde geliştirdiği ilişkiler de önemli. Pakistan-Türkiye ilişkileri her ne kadar sorunsuz gitse de Türkiye’nin dış politikasına katkısı son derece sınırlı kalıyor. Bunun en önemli nedeni Keşmir sorunu. Çünkü Keşmir sorununda, bulunduğumuz coğrafyada Ortadoğu’yu, İran’ı ihmal edemediğimiz gibi, Hindistan’ı da ihmal edemeyiz. Aksi takdirde alternatiflerimiz son derece sınırlı kalır.”