Kasım 2019’da Çin’in Vuhan kentinden yayılan ve aylar içinde milyarlarca kişiyi evine hapseden korona, dünyaya yeni bir düzen dayatıyor. Etkileri itibariyle 1929 Buhranı ve 2008 Finans Krizini şimdiden sollayan salgın, 2. Cihan Harbi sonrası kurulmuş tüm yapıları altüst edecek gibi görünüyor. İnsanların dışarı çıkamaz hâle geldiği, üretimin durduğu, yeraltından petrol/neft vakumlamanın artık bir işe yaramadığı, solunum cihazı ve tıbbî ekipmana parası olanın bile ulaşamadığı, teknoloji devi ülkelerin dahi can derdine düştüğü şu korona günleri, bereketli toprağa yaslanmanın, güvenli gıda yetiştirip bunu insanlara hızla ulaştırabilmenin, temiz havayla gelen sağlığın, bahçeli müstakil evlerin ve daha sakin bir yaşamın önemini beynimize iyice nakşetti.
Varlığı tartışmalı olduğu hâlde 3,5 milyon insana bulaştığı iddia edilen korona nedeniyle öldüğü açıklananların sayısı şimdiden 250 bine dayandı. Daha düne kadar dünyaya yön verdiğini iddia eden ‘süper güç’ler salgınla birlikte darmadağın oldu yahut bize öyle pazarlanıyor. Tek dişi kalmış canavarın makyajları dökülürken, “süper güç” bile Türkiye’nin tıbbi desteğine muhtaç durumda.
AMERİKA’YA BAĞIŞ YAPTIK
2. Cihan Harbi sonrasında Marshall yardımıyla bizi ve tüm dünyayı zehirleyen ABD’ye biz bugün tıbbî “Erdoğan yardımı” gönderdik. Çok sayıda Avrupa ülkesi de dâhil 54 bölgeye yardım ulaştıran Türk kargo uçaklarının rotasına birkaç gün önce Washington da eklenmesi hayli ilginç bir gelişmeydi. 500 bin maske, 400 bin önlük, 2 bin litre dezenfektan, 500 adet yüz koruyucu ve 400 tane N95 tipi maske ile 1500 koruyucu gözlük taşıyan A400M tipi askerî kargo uçağı ABD’ye ‘bağış’ için iniş yaptı. Niceliği küçük ama niteliği oldukça büyük olan yardımın ardından Beyaz Saray kabinesinin Türkiye’ye teşekkür mesajı için sıraya girmesi ise o trajik Rakka ve Musul fotoğraflarını getirdi akıllara…
Sadece 2,5 yıl önce, kendi kurdukları DEAŞ terör örgütünün varlığını gerekçe göstererek Suriye’nin Rakka şehrini yakıp yıkan, örgüt kuşatmasındaki halkı enkaz altında ölüme terk ederken DEAŞ’lıları kamyonetlere bindirip ‘başka görevler’ için güvenli bölgelere yollayan Amerikalılar, harabeye çevrilmiş şehri PKK/YPG’li teröristlere teslim etmiş ve onlar da bu ‘zaferi’ yıkık binaların önünde toplu halayla kutlamıştı. PKK’nın halayı sırasında binlerce Müslüman, evlerinin enkazı altında çığlık atıyordu. Ve sadece 3,5 yıl önce: Irak’ın kadim Musul şehri, İsrail destekli Büyük Kürdistan projesi için DEAŞ tarafından işgal edilmiş, ABD uçakları orayı örgütten ‘kurtarmak’ adına uçaklarla toplu katliam yapmış, on binlerce kişi ölmüş, İslam eserleri tahrip edilmiş, aralarında Türk konsolosluk binasının da bulunduğu sembolik mekânlar havaya uçurulmuştu.
Devamı Gerçek Hayat’ın 1020.sayısında.