Yerli yazılım mümkün mü

Bilgisayar teknolojisinin hayatımıza girmesiyle bilişim alanında yerlileşme tartışması da başladı. ABD ile aramızda yaşanan kriz, bilişim alanında da boykotu getirirken vatandaşların yerli ve milli yazılımı dillendirmesi Türkiye’nin savunma sanayisinde olduğu gibi bilişim alanında da söz sahibi olmaya başlayacağının bir işareti.

ABD ile yaşanan kriz sonrası vatandaşlar arasında ABD mallarına boykot uygulanırken, dolar üzerinden fiyatı belirlenen ürünlere de bir mesafe koyuldu. Başta belediyeler olmak üzere bazı kamu kuruluşları teknoloji alanında birçok ABD menşeili ürünün kullanılmasını, milli ve yerli yazılımlar üzerinden protesto ediyor. Olanda hayır vardır derler. Uzun yıllar kısır bir tartışma olarak önümüze ısınıp ısınıp gelen yerli yazılım konusu, son günlerde kamu başta olmak üzere birçok kurumun gündeminde. Yıllar boyunca milyar dolarları aşan paraların harcandığı yazılım sektöründe yerli ve milli yazılıma geçiş dönemi başladı mı? Yazılım uzmanlarına, milli ve yerli yazılım nedir, Pardus tek başına yerlileşmenin içini doldurabilir mi, teknoloji alanında yerlileşmek mümkün mü sorularını sorduk.
TOBB Üniversitesi Öğretim Görevlisi ve adli bilişim uzmanı Halil Öztürkci, yerli yazılım konusunun uzun yıllardır konuşulduğunu ama devletin bu konudaki çalışmalarının hızlı ilerlemediğini ifade ediyor: “Teknolojik olarak baktığınızda Amerika birçok firmanın yer aldığı bir ülke. Yazılım konusunda teknolojilerimiz başkalarının elindeyse kendimizi ne kadar güvende hissedebiliriz? ‘Amerika’nın teknolojik bir yaptırımıyla teknolojiyi kullanamaz hale gelirsek ne olur’ sorusu çok kez gündeme geldi. Uzun zamandır devletin bu konuyla alakalı çalışmaları vardı ama bir türlü ilerlemiyordu. Savunma sanayisinde olduğu gibi teknoloji alanında da dışa bağımlılık çok ciddi bir sorun. Son yıllarda devlette gerekli bilinç oluştu.”
Linux tabanlı işletim sistemini Almanya’nın resmi kurumlarda zorunlu hale getirdiğini hatırlatan Öztürkci, Türkiye’de Pardus’a geçişi eylem planı çerçevesinde uygulamak gerektiğini vurguluyor: “Almanya, kritik kurumlarının tamamında Linux’a geçti. Açık kaynaklı bir işletim sistemi olan Linux’u alıyorsunuz, kendi ihtiyaçlarınız doğrultusunda özelleştiriyorsunuz. Pardus’a yüzde yüz yerli demek doğru değil ama geçilmesi de doğru bir tercih. Pardus’a geçiyoruz diyerek olmaz. Bir kere Pardus bu iş için olgunlaşmış ya da bunun desteğini verecek mühendislerimiz yetişmiş durumda mı? Nasıl bir geliştirme, iyileştirme yapacaksınız bunlar önemli sorular. Sistemi, bir takım eylem planları üzerinden hayata geçirmek daha doğru olur.”

DEVLET POLİTİKASI OLMALI

Devletin ve kurumların gerekli inisiyatifi alarak yatırım yapması gerektiğine değinen Halil Öztürkci, TÜBİTAK ve benzer kuruluşların destek için adım atmasının önemine işaret ediyor. “Pardus’u yaygınlaştırmak bir devlet politikası şeklinde ele alınmalı ve bütün paydaşlar için bir eylem planı çıkarılmalı. Yazılımcıdan yana bir sıkıntımız yok. Genç beyin sayımız fazla ve iyi durumdayız. Kaliteli yazılımcı olarak baktığınızda son zamanlardaki beyin göçü, sektörü sekteye uğrattı. Bizim hızlı bir şekilde, iş gücünü doğru kanalize edecek mentör programlarını duyurmamız lazım. Birçoğu genç olan bu beyinleri belirli bir süre işlemezseniz köreliyor. Aslında 2 temel mesele var. Birincisi yetişmiş kaynağı ülke içinde tutmanız, ikincisi de üniversite öğrencilerinin hazırlığını sağlayacak pratiğe yönelik programları hızlıca geliştirilip uygulamanız.”

KÜRESEL OLMAYAN YERLİ OLAMAZ

Millilik ve yerliliğin çok yanlış anlaşıldığını söyleyen Öztürkci, “Global bir dünyada yaşıyoruz. İnternetin herkesin evine girdiği bir çağda yaşıyoruz. İnternet kullanıcılarının sayısı milyarları geçmiş durumda. Bir şeyi başında kaçırdıysanız, ortasında değiştirmeye çalışmak sizi doğru bir yere götürmez. Dünyayla entegre olarak yerli bir ürün geliştirebilirsiniz. Bana göre küresel olmayan hiçbir şey yerli ve milli olamaz.
Yerli ve milli olma stratejinizin temelinde dışarıya bağımlı kalmamak olmamalı. Ülkenin ihracat yapabilecek ve cari açığını kapatabilecek projelerine aday olmakla gerçekleşecek strateji, doğru bir stratejidir. Sadece millileşmek, yerlileşmek adına yola çıkmamalısınız. Hedefiniz globalleşmek olmalı. Yani sadece milli ve yerli olarak dünyada doğru bir yere gelemez, uzun süre yaşayamazsınız.”

YAZILIM BİLİMİNE YERLİ KATKI

Web yazılımcısı Fatih Kadir Akın, her konuda yerlilikten bahsedilebileceğini ama yazılım konusunda düşünce biçiminin biraz değişmesi gerektiği vurgusunu yapıyor. “Yazılım konusunda düşünce biçimimiz biraz değişmeli. Yazılım, özünde çok hızlı gelişen, değişen, aynı zamanda da mühendislik pratikleri içeren çok geniş bir alan. Dünyadaki herkes bugün yazılım dünyasına bir değer katabilir. Bu nedenle diğer sektörlerden farklı olarak burada değişim çok önemli. 5 yıl önceki yazılım pratikleri günümüzde geçersiz kalmış olabilir ve tamamen yerlileşmek gibi bir durumda bu teknolojik gelişmelerden kopma noktasına gelebilir. Yazılımda her ne kadar yerlilikten bahsedebiliyor olsak da yazılım sektörünün kökleri ve dinamikleri global olduğu için izolasyonu çok fazla mümkün değil.”
Yazılım bilimine ülke olarak katkımızın öneminin altını çizen Akın, yerli yazılım ifadesinin ‘Türk matematiği’, ‘İngiliz fiziği’, ‘Fransız biyolojisi’ gibi çok da doğru bir ifade olmayacağını söylüyor. “Fakat yazılım bilimine yerli katkının artırılması ve yerli mühendislerin daha fazla yazılım üretmesi tabii ki önem arz ediyor. Yerli yazılımların ve yazılım mühendisliği eğitiminin iyi bir düzeye çekilerek, üretilen yazılımların kalitesinin yerli olmayan (yerli kaynaklarla üretilmemiş fakat yerli kullanıcılar tarafından tercih edilen) yazılımlar seviyesine çıkabilmesi gerekiyor. Bu hem mühendislik, hem iş gücü, hem de iş niteliği olarak yerli yazılımı ileriye taşır, fakat bunlar olmadan ‘yerli yazılım’ tabiri caizse gökten zembille inmeyecek.”

ALIŞKANLIKLARI DEĞİŞTİRMEK MÜMKÜN

Yerli yazılımın niteliğinin onu kullanmaya teşvik etme konusunda belirleyici olacağını da kaydeden Akın, yazılım ve yerliliğin birbirini direkt etkilememesinin yerli yazılım kullanma açısından da bir dezavantaj oluşturmayacağı fikrinde. “Yazılımın niteliği kullanma konusunda belirleyici unsur. Yazılımlar aslında belirli ihtiyaçları çözen ürünler. Kullanıcı, müşteri ya da kurum olarak öncelikli hedefiniz ihtiyacınızın giderilmesi. Bu noktada ihtiyacınızı en az hatayla ve yüksek oranda çözen ürünü, yerli ya da yabancı dikkate almaksızın tercih edersiniz. Eğer yerli yazılım gerçekten kaliteli bir ürünse ve kullanıcının ihtiyacını giderme konusunda tatminkâr ise tabii ki birçok avantajı mevcut. Her şeyden önce çok daha ucuza mal edilecek ve kullanıcının parası, verisi içeride kalacak.” Bilgisayar kullanıcıları teknoloji dünyasındaki birçok kavramın İngilizce olmasından yakınırken, yerli bir yazılım ile bu kavramların Türkçeleşmesine de katkıda bulunacağını düşünüyor. Web yazılımcısı Kadir Akın ise bu konuda zamanında çok çalışma yapıldığını ama kabul görmediğini, teknoloji üretenlerin bu dili zamanında kurduğu için bir değişikliğin kabul görmesinin neredeyse mümkün olmadığını ifade ediyor. “İnsanlar yazılımların tercihi konusunda ‘yerlilik’ noktasını dikkate almıyor. Çünkü insanların böyle bir eğilimi zaten yok. Dediğimiz gibi, öncelikli tercih sebebi ihtiyacın giderilmesi. Fakat ensemizi bu kadar karartmamız da doğru değil, ‘yabancı kaynaklı yazılımlara alıştık, yerlilere alışamayız’ fikri de tamamen doğru sayılmaz. Kullandığımız kelime işlemci programının muadili olan yerli kaynaklarla üretilmiş Pardus’un Libre Office yazılımı doğru strateji uygulayarak alışkanlıkları değiştirmek mümkün.”

ÖZGÜR YAZILIMA DESTEK VERİLMELİ

Akın, belirli ülkelere ya da şirketlere ait olmayan, kaynak kodu açık, şeffaf, kimse tarafından sahiplenilmemiş, kamuya mal edilmiş özgür yazımların yerli yazılımın önündeki en büyük fırsat olduğunu söylüyor. Devletin ve özel kurumların Pardus’ta olduğu gibi diğer yerli yazılımlara da destek vermesi, verenlerin desteklerini artırması gerektiğinin altını çiziyor. Bu sayede yurtdışında bulunan birçok yazılımcının geri dönme ihtimalinden de bahsederek gerekli ortamların oluşması halinde teknolojiyi kullanan değil, üreten bir ülke haline geleceğimizi de ekliyor.
“Günümüzde yerli yazılım adı altında birçok sahtekârlık ürünü ortaya çıkmaya başladı. Bunların gerçek yerli yazılımdan ayırt edilebilmesi için harekete geçmeli. Bununla beraber yazılım üretmek zaman alan bir iş ve bugün bir yazılım şirketi kurulduğu gün borç altına giriyor. Ürün geliştirme sürecinde yapılan borçların altından çoğu zaman kalkılamıyor. Yazılım firmaları bu nadas süresi boyunca desteklenmeli fakat bunu sağlarken devlet bu desteğin suistimal edilmesine de engel olacak tedbirler almalı.”

Benzer konular