Salgın, afetler, evler ve şehirler

Salgın can almaya, hasta etmeye, psişik rahatsızlık vermeye, işsiz bırakmaya, sosyal ve iktisadî hayata darbe vurmaya devam ediyor. Dileğimiz bir an önce bitmesi. Ölenlere rahmet, hastalara şifa, geride kalanlara sabırlar diliyoruz.

Görünen o ki Covid-19, Sars, Mers, Ebola gibi sürümlerin bir devamı. Önümüzdeki yıllarda farklı isimle yeni bir virüs dalgası kimseyi şaşırtmayacak. Öte yandan virüs, ister insan eliyle ister başka bir yolla üretilmiş olsun her an kontrol dışına çıkabileceğini ve türümüzü toptan tehdit edebileceğini göstermiş oldu. Salgının bize göre diğer önemli sonucu, büyük şehirlerin geleceğinin sorgulanmasına yol açmış olmasıdır.

Artık bugünden sonra salgın “nasıl ortaya çıktı”, “aşısı ne zaman bulunacak” suâlleri kadar “niçin büyük şehirlerde hızlı yayıldı”, “modern hayat tarzının bu sonuçta etkisi var mı” gibi suâllerle de yüzleşmemiz gerekiyor. Her şeye rağmen salgının neden ve sonuçları üzerinde doğru teşhisler konulabilir, makul değerlendirmeler yapılabilirse geride kalanlar için büyük bir tecrübe olabileceğini düşünüyorum.

Virüsler insanlık için bir tehdit ama tek tehdit değil. Önümüzdeki yıllarda iklim düzensizliği, suların yükselmesi, okyanuslarda asitlenme, kıtlık, kuraklık, zirai toprakların verimsizleşmesi, nükleer sızıntı, siber saldırı ya da henüz adını bile bilmediğimiz başka bir felaket türü ile karşılaşmak mümkün. Bu yüzden olası afetler/felaketler karşısında en dayanıklı ev/şehir/hayat modelleri üzerine durmamız gerekiyor.

Devamı Gerçek Hayat’ın 1020.sayısında.

Benzer konular