PKK, çözüm sürecini 7 Haziran seçimlerinden sonra sonlandırıp, devlete karşı başlattığı şehir savaşında çok büyük kayıplar verdi. Sur, Cizre ve Silopi’de yaklaşık 65 gündür devam eden çatışmalarda binden fazla terörist etkisiz hale getirildi. Barikat ve çukur savunması ile güvenlik güçlerine karşı uzun bir süre set oluşturan teröristlerin hücre evlerine yapılan baskınlar, örgütün tarihindeki bir gerçeği de tekrar gözler önüne serdi. İç infazlar.. PKK’nın genlerinden gelen bu hukuk sistemi yoğun çatışmalara rağmen işleyişine devam ediyor. Operasyonların bitme aşamasına geldiği Cizre’nin Nur Mahallesi’ndeki operasyonlarda PKK’lı teröristlerin sözde mahkeme olarak kullandığı binanın ortaya çıkarılması da bunun göstergelerinden birisi. Mahkeme gibi düzenlenmiş evde, bir bölümü yanmış çok sayıda tutanak ele geçirildi. Abdullah Öcalan’ın posterleri, örgütün sözde bayrak ve flamaları bulunduğu evde alınan infaz kararlarının uygulandığı ise güvenlik güçlerinin tespitleri ile ortaya çıkarıldı. Örgüt, operasyonlarla sıkıştırılan ve teslim olmak isteyen teröristleri çatışma esnasında bile olsa infaz ediyor.
İsyankar YDG-H’lılar infaz ediliyor
PKK sadece militanlarını değil, doğal tabanı olarak gördüğü bölge halkını da bu süreçte vahşice öldürüyor. Evlerini militanlara açmayanların kurşuna dizilmesi ise örgüt içinde tartışmalara neden oldu. Kandil’den gelen ‘kıdemli’ teröristlerin talimatları ile yapılan bu sivil infazlar PKK’nın gençlik yapılanması olan ve yaşları 16 ile 20 arasında değişen YDG-H’lılardan tepki görünce infazlar yargısız yapılmaya başlandı. Evlerini boşaltıp çatışma bölgelerinden göç eden sivillerin hedef alınması yönündeki emirlere itiraz eden ve karşı duran genç teröristlerin şehir merkezlerinde tek tek infaz edildiği ortaya çıktı. Cizre’de 22 yaşındaki YDG-H mensubu Ahmet B, başından tek kurşunla vurulmuş halde bulundu. Güvenlik güçleri cinayeti, YDG-H’ye bağlı bir grup tarafından işlendiğini ortaya çıkardı. Siirt’te ise geçtiğimiz günlerde güvenlik güçleriyle girilen çatışmada yaralanan teröristlerin çatışma bölgesinden çıkamayacakları endişesiyle infaz edilmesi terör örgütü içinde infiale yol açtığı belirlenmişti. Bu olayın ardından 40 teröristin silahlarını bırakarak örgütten kaçarken ikisi ihbar sonucunda yakalandı.
Örgütün kurucusuna mezarını kazdırdılar
Terör örgütü PKK bu zamana kadar yüzlerce militanı ve yöneticisini infaz etti. Celal Aydın ve Haki Karer PKK’nın ilk infazlarından. Örgütün, PKK’nın kurucularından olan Celal Aydın’a önce mezarını kazdırdığı ardından ise kafasına sıkarak infaz ettiği yıllar sonra TBMM’ye sunulan raporla ortaya çıktı.
İnfazların en önemli tanığı sanık
Aldığı ömür boyu hapis cezasını Diyarbakır Cezaevinde çeken PKK’nın ikinci adamı konumundaki Parmaksız Zeki kod adlı Şemdin Sakık, 2012 yılında yayınlanan ‘İmralı’da bir tiran Abdullah Öcalan” isimli kitabında, Abdullah Öcalan’ın talimatıyla gerçekleştirilen infazları tek tek açıklamıştı. Ali Doğan Yıldırım, Mehmet Turan, Ali Ömürcan, Yıldırım Merkit gibi PKK’nın kurucularının da aralarında yer aldığı 33 önemli infazı kitabında gün yüzüne çıkartan Sakık, idamlar öncesinde yürütülen ‘hukuki süreci’ ise şöyle anlatıyor: “Öcalan’ın koyduğu kurallara olduğu gibi uymayan kişiyi anında aykırı ve münafık ilan eder ve mümkünse hemen, koşullar el vermiyorsa bir süre sonra uygulamaya alır, yani cezaevine koyardı. Eline kalem kâğıt tutuşturulur, kişiliğini çöz, sen partiye, önderliğe karşısın, bu halinle hem objektif hem sübjektif ajansın, denilerek itiraflarda bulunmaya zorlardı. Kişi uygulamada uzun süre kalır, başlangıçta biraz direnir, iddiaları reddeder ama dayatmalara fazla dayanmazdı.”
Ortak suçlama: İhanet
12 Eylül öncesinde başlayıp günümüze kadar devam eden infazlarda kullanılan yargılama yöntemi ve suçlamalar ise birbirinin kopyası olarak karşımıza çıkıyor. Son olarak Cizre’de tespit edilen ‘mahkeme evlerinde’ görülen davalar, suçlu olan kişinin, ‘alçak’, ‘hain’, ‘işbirlikçi’ gibi ifadeleri ile huzura çağrılması ve savcının iddianamesini suçlunun yüzüne okuması ile başlıyor. Genellikle tek düze bir metin olan iddianamelerdeki suçlamalar da hep aynıdır. Sakık, bu metni şöyle aktarıyor: “Bu unsur, partimizin üslubunu bozacak, parti önderliğinin yüce çizgisini boşa çıkaracak özelliklere sahiptir. Kemalizm’in, faşizmin bütün özelliklerini kendi bünyesinde muhafaza eden bu alçak, özel savaşın bir piyonu olarak buraya gönderilmiştir. Yaptıklarının bilincinde bile olmayan bu zavallı, kendi yoz üslubunu parti ortamımıza dayatarak, bu yoz üslupla partiyi bozmak, gerilla savaşını durdurmak, çizgiyi boşa çıkartmak istemiştir. Tüm bu suçlarından dolayı soruşturma komisyonu adına idamını istiyorum.”
Öcalan 15 bin infaz yaptırdı
İdamların gerçekleşmesinin ardından, eğer infaz duyurulacaksa PKK yanlısı yayın organlarının klişe başlığı değişmez: “Ajanlar hak ettikleri cezayı aldı.” TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu bünyesinde 2012 yılında kurulan ‘Terör ve Şiddet Olayları Kapsamından Yaşam Hakkı İhlallerinin İncelenmesi Komisyonu’na bir rapor sunan Kürt hareketinin önemli isimlerinden siyasetçi-yazar İbrahim Güçlü, Öcalan’ın “Biz 15 bin infaz yaptık” dediğini de aktardı.
Romantik devrimcilerin hazin sonu
PKK başta olmak üzere sol örgütlerin iç infazlarını, kendi tanıklıkları, raporlar ve şahitlerin anlatıları ile ‘Yoldaşını Öldürmek’ isimli kitabında detayları ile aktaran Aytekin Yılmaz’ın satıları ise okuyanları dehşete düşürüyor. Kitabına, “Tanıdığım bütün romantik devrimciler, bir zalimden kurtulayım derken başka bir zalim iktidarın kurbanı oldular” analizi ile başlayan Yılmaz, 1990-2000 yılları arasında cezaevlerinde 30’dan fazla örgüt içi infaz yapıldığını söylüyor. Sol şiddet yönünü gözler önüne seren bu infazları örgütlere göre de ayıran Yılmaz, 10 yıl içinde cezaevlerinde DHKP-C’nin 16, PKK’nın 15, TİKKO’nun 3, MLKP’nin 2 olmak üzere 36 mensubunu infaz ettiğinin bilgisini de paylaşıyor.
Öldürüp heykelini diktiler
Geçtiğimiz yıl Diyarbakır’ın Lice ilçesinde PKK mezarlığına dikilen heykel trajikomik bir gerçeği de ortaya çıkarmıştı. Heykelin mahkeme kararı ile yıkılması üzerine çıkan olaylarda 1 kişi ölüp iki kişi yaralanırken, Kürt halkının gözünde ölümsüzleştirmek istenen Mahsum Korkmaz’ın 1986 yılında Öcalan’ın emri ile infaz edildiği saptanmıştı. Kürt siyasetçi Galip İlhaner, Korkmaz’ı kendisine rakip gören Abdullah Öcalan tarafından öldürtüldüğünü açıkladı. Korkmaz’ı sırtından vurarak infaz eden diğer terörist Fevzi Aydın bir yıl sonra örgütün İran sorumlusu yapıldı. Öcalan’ın örgüt içi tetikçisi Fevzi Aydın’ın akıbeti ise bilinmiyor.
Kadın teröristlerin infazını itirafçı ortaya çıkardı
PKK’nın toplu infazları da gün yüzüne çıktı. 8 kadın teröristin Kandil’e “çığ düşmesi” sonucu öldüğü açıklansa da bu ölümlerin örgüt içi infazlar olduğu kısa sürede ortaya çıkmıştı. 4 Mart 2012’de gerçekleştirilen infazın emrini ise PKK’nın Kandil’deki lideri Murat Karayılan verdi. 8 teröristin ailesi, Kandil ile görüşüp, çocuklarının cenazelerini almak istedi. Ancak ailelerin “Cenazemizi sınıra gönderin. Köyümüzde toprağa verelim” talebi kabul edilmedi. İstihbarat birimlerinin ulaştığı bu bilgiyi doğrulayan diğer toplu infaz ise 2011’in Kasım ayında gerçekleşmişti. Şilan Uğur, Leyla İkincisoy, Hazine Şeker, Leyla Gündoğdu ve Miyaser Marangoz adlı teröristlerin, jeneratörden sızan gazdan zehirlenip öldüğünü duyuran PKK’ya yakın haber sitelerinin algı operasyonu yaptığı, Jiyan kod adlı teröristin itiraflarıyla ortaya çıkmıştı. İtirafçı terörist, 5 kadın örgüt elemanın kaçarken yakalanıp, işkenceli sorgu ile öldürüldüklerini ortaya çıkardı.