Kaşıkçı cinayetini İslam İşbirliği Teşkilatı soruştursun

Türkiye’nin Kaşıkçı cinayetinin uluslararası kurumlar tarafından soruşturulması çağrısının ardından olasılıklar konuşulmaya başlandı. Birleşmiş Milletler bu tür soruşturmalar için heyet oluşturabiliyor. Diğer yandan uzmanlar hem Türkiye hem de Suudi Arabistan’ın üyesi olduğu İslam İşbirliği Teşkilatı’nın da bu soruşturma için bir heyet oluşturabileceğini söylüyor.

Gazeteci Cemal Kaşıkçı’nın Suudi Arabistan’ın İstanbul Konsolosluğu’nda vahşice katledilmesinin üstünden neredeyse 2 ay geçti. Bu süre içinde Türkiye’nin cinayete ilişkin ortaya koyduğu kanıtlar, her ne kadar başta inkar etse de, en sonunda Suudi Arabistan’ı suçu kabul etmek zorunda bıraktı. Fakat Cemal Kaşıkçı’nın katledilmesinden sorumlu olduğu söylenen 18 kişiyi Türkiye’ye vermek niyetinde değil. Bu 18 kişiden 5 tanesinin idam cezasıyla yargılanacağı ifade ediliyor. Ancak Türkiye Kaşıkçı’nın infaz emrinin kimden geldiği ve cesedin nerede olduğu gibi sorulara cevap verilmemesinden rahatsız. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu “Suudi Arabistan’ın şu ana kadar bize bilgi vermemesi sebebiyle belki uluslararası soruşturma daha faydalı olabilir. Uluslararası soruşturma başlatılırsa biz Türkiye olarak iş birliği yaparız” diye konuşmuştu. Türkiye’nin cinayete ilişkin uluslararası bağımsız bir soruşturma başlatılması çağrısı sonrası BM İnsan Hakları Yüksek Komiserliği Sözcüsü Elizabeth Throssell, BM İnsan Hakları Yüksek Komiseri Michelle Bachelet’in Kaşıkçı’nın öldürülmesinin bağımsız ve tarafsız bir şekilde soruşturulması ve insan hakları ihlalleri yapan suçluların da hesap vermesi gerektiğini, ayrıca uluslararası uzmanların da delillere ve tanıklara tam erişiminin sağlanacak şekilde sürece dahil edilmesi gerektiğini söylediğini belirtti. Sözcü Throssell, Kaşıkçı’nın ailesinin ve kamuoyunun cinayete ilişkin tüm gerçekleri bilmesi ve adaletin mutlaka sağlanması gerektiğinin de altını çizdi. Bu gelişmeler üzerine uluslararası ceza hukuku uzmanlarına Kaşıkçı olayını danıştık. Uzmanlar, Suudi Arabistan ve Türkiye’nin, BM ve İslam İşbirliği Teşkilatı üyesi olduğunu, bu kuruluşlar bünyesinde genel sekreterliklerinin atadığı bağımsız, tarafsız bir soruşturma yapacak heyet kurulabileceğini söyledi.

***

Ceza Hukukçusu Buhari Çetinkaya

CİNAYETE KARIŞAN HERKES CEZALANDIRILMALI

Ceza Hukukçusu Buhari Çetinkaya ise cinayeti işleyenlerin Türkiye’de olmadığını, dolayısıyla bu kişilerin Suudi Arabistan’dan istenmesi gerektiğini söylüyor. Çetinkaya, “Örneğin Avrupa ülkeleri ile suçlu alışverişi yapıyoruz. Suçluların İadesine Dair Avrupa Sözleşmesi (SİDA) dediğimiz bir sözleşme var. Suudi Arabistan’la böyle bir sözleşme yok ancak geçmişte Suudi Arabistan’dan bize iade edilen suçlular oldu. Bu iadeler diplomatik kanallarla gerçekleşiyordu. Kaşıkçı cinayetini işleyen kişilerin de iadesi istendi. Ancak iade hukukuna ilişkin temel prensiplerden biri vatandaşın iade edilmemesidir. Dolayısıyla biz bir Türk vatandaşını nasıl başka bir ülkeye yargılansın diye iade etmiyorsak, Suudi Arabistan da çok büyük ihtimalle kendi vatandaşlarını buraya iade etmeyecektir. Bu durumda Suudi Arabistan’ın yapması gereken bu şahısları kendisinin yargılamasıdır. Suudi Arabistan’ın, kendi hukukuna göre adi bir kasten öldürme suçunun failleri ve azmettiricileri ne şekilde cezalandırılıyorsa, bu işin içindeki herkes aynı şekilde cezalandırılmalı” diyor.

BM HEYET ATAYABİLİR

Buhari Çetinkaya uluslararası bir yargılama deyince akla uluslararası ceza mahkemesinin geldiğini ancak hem bu mahkemenin sadece soykırım, insanlığa karşı suç, savaş suçu ve saldırı suçlarını yargılayabildiği için Kaşıkçı cinayetinin bu mahkemenin yargı yetkisinde olmadığını hem de Türkiye ve Suudi Arabistan’ın uluslararası ceza mahkemesinin tarafı olmadığını hatırlatıyor. Dolayısıyla uluslararası ceza mahkemesi bir alternatif olmaktan çıkıyor. Diğer bir seçeneğin BM Güvenlik Konseyi’nin soruşturma talebinde bulunması olduğunu söylüyor Çetinkaya. Ancak Amerika Başkanı Trump’ın söylediklerinden yola çıkarak böyle bir talebin gerçekleşmeyebileceğini söylüyor. Çetinkaya, “Suudi Arabistan ve Türkiye, BM ve İslam İşbirliği Teşkilatı üyesi. Bu kuruluşlar bünyesinde genel sekreterliklerinin atadığı bağımsız, tarafsız bir soruşturma yapacak heyet kurulabilir. Gerek BM Güvenlik Konseyi gerekse İnsan Hakları Konseyi geçmişte bu şekilde heyetler atamışlardı. Genel sekreter kendisi de görevlendirme yapabiliyor” diyor.

HEYETLERDE ESKİ YARGIÇLAR GÖREV ALIYOR

Peki böylesi bir heyette kimler yer alıyor? Çetinkaya’nın verdiği bilgilere göre böyle bir heyette uluslararası mahkemelerin emekli savcı ve yargıçları gibi duayen hukukçular görev alıyor. Heyet olayla ilgili her türlü delili araştırma yetkisine sahip oluyor. En nihayetinde bir rapor yayınlanıyor ve bu raporun neticesinde çıkan kararı kabul ettiklerine dair anlaşma sağlanıyor. Genel sekreterin ya da başka bir devletin arabuluculuğu ile özel bir araştırma inceleme komisyonu kurulabiliyor. Bu heyetler suçu işleyen şahısları değil, devletleri soruşturmak için kuruluyor. Burada arzu edilen, Suudi Arabistan’ın işlenen suçtan dolayı bir takım yükümlülükler altına girmesi.

SİYASİ YAPTIRIM MÜMKÜN AMA ZOR

Cinayetin uluslararası hukuk açısından soruşturulması bu şekilde olabilir. Ancak hukuki yöntemler dışında yaptırım gibi siyasi yöntemler de devreye sokulabilir. Fakat bunun için devletlerin istekli olması gerekiyor. Trump’ın yaptığı “Eğer Suudi Arabistan olmasaydı, Ortadoğu’da büyük bir üssümüz olmazdı. İsrail’e bakın, Suudi Arabistan olmasa İsrail çok büyük bir sorun içerisinde olurdu. Bu ne demek? İsrail ayrılıyor mu? İsrail’in ayrılmasını mı istiyorsun? Suudi Arabistan’da çok güçlü bir müttefikimiz var.” gibi açıklamaları Amerika’nın bakış açısının sadece menfaati çerçevesinde şekillendiğini gösteriyor. Ancak cinayetin ortaya çıktığı ilk günlerde Almanya silah satışını durdurmuş, pek çok ülke de Veliaht Prens Muhammed Bin Selman’ın Riyad’da düzenlediği ekonomi konferansını boykot etmiş, maddi desteklerini çekmişti. Çetinkaya, hem ülkelerin bireysel olarak, hem de uluslararası mercilerin silah satışının durdurulması, petrol alımının durdurulması gibi yaptırım kararları alabileceklerini söylüyor. Ancak bunun ülkelerin parasal ve diplomatik güçleriyle ilgili olduğunun altını çiziyor ve reelde çok olası görünmediğini ifade diyor.

***

Prof. Dr. Vahit Bıçak

SUUD YARGISIZ İNFAZ YAPTI

Prof. Vahit Bıçak ise cinayetin dünyanın neresinde işlenirse işlensin suç olduğunu ancak Suudi Arabistan hukukunun cinayete izin verdiğini söylüyor. Bıçak, “Suudi Arabistan’da yetkili merciler veya mahkemeler karar verdiği zaman, idamında kamu yararı gördüğü kişiyi infaz edilebiliyor. Kaşıkçı olayında ise şimdiye kadar infaz için bir yargı kararı ortaya çıkmadı. Dolayısıyla bir yargısız infaz olayıyla karşı karşıyayız” diyor. Bıçak’a göre cinayeti işleyenler de Suudi vatandaşı olduğu ve cinayet sonrası Suudi Arabistan’a döndükleri için vatandaşın iade edilmemesi çerçevesinde, iade edilemezler. Bıçak, “Vatandaş bir suç işlemişse mensubu olduğu devlet yargılar. Suudi vatandaşı Kanada’da, Türkiye’de ya da başka bir ülkede suç işlediğinde, orada yakalanırsa, yakalayan devlet mülkilik ilkesi gereği yargılayabilir. Ama kişi kaçar kendi ülkesinin sınırlarını geçerse ondan sonra iade olmaz. Dolayısıyla artık bu kişileri sadece Suudi makamları yargılayabilir” diyor. Suudi Arabistan’ın uluslararası ceza mahkemesine taraf olmadığı için bu mahkemede bir yargılamanın söz konusu olamayacağını ifade eden Bıçak, Birleşmiş Milletler bünyesinde de bir ceza mahkemesi olmadığı için uluslararası bir hukuki yaptırımın söz konusu olmadığını ancak siyasi ve diplomatik mekanizmaların işletilebileceğini belirtiyor.

***

Dr. Öğr. Üyesi Ali Emrah Bozbayındır

HAKSIZ FİİL TAZMİNATI İSTEYEBİLİRİZ

Dr. Öğr. Üyesi Ali Emrah Bozbayındır suçun ancak gerçek kişiler tarafından işlenebileceğini, dolayısıyla devletlerin bir suçun faili olamayacağını söylüyor. Kaşıkçı’nın öldürülmesi suçunu icra edenler ve varsa bu suça azmettirenlerin sorumlu olduğunu anlatan Bozbayındır, “Bu suçun Türkiye’nin egemenlik hakları çiğnenerek işlendiği açıktır. Bu durumda Türkiye, Suudi Arabistan’dan haksız fiil tazminatı talep edebilir” diyor. Suudi Arabistan’ın fail ve azmettirenleri yargılamaya muktedir veya istekli olmayacağı ihtimalinin kuvvetli olduğunu ifade eden Bozbayındır, Suudi Arabistan yetkililerinin çelişkili ve sürekli değişen ifadelerine bakarak bunu rahatlıkla söyleyebileceğimizi anlatıyor. Peki bu durumda ne yapılabilir? Bozbayındır, işlenen cinayetin bağlamı, önemi ve icra tarzı göz önünde bulundurularak, daha önce Lübnan Devlet Başkanı Refik Hariri Suikastında yapıldığı gibi, sadece Kaşıkçı cinayeti için BM Güvenlik Konseyi kararıyla özel bir mahkeme kurulabileceğini söylüyor. Bozbayındır, Türkiye’nin bugüne kadar cinayetin aydınlanması ve uluslararası toplumun doğru bilgilendirilmesi için üzerine düşeni yapmış olduğunu da ekliyor.

***

Av. Cihat Gökdemir

SUUDİ SAVCI HAKKINDA DA SORUŞTURMA AÇILABİLİR

Gazeteci Cemal Kaşıkçı’nın Suudi Arabistan’ın İstanbul Başkonsolosluğunda zorla alıkonulup, işkence edilerek öldürülmesi iddiasına ilişkin, bu fiiller Türk Ceza Kanunu’nda (TCK) düzenlenen çok sayıda suçun işlendiği anlamına gelir. Türkiye Cumhuriyeti topraklarında işlenen suçlarla ilgili yargılama yetkisi -suçlu ve/veya mağdur yabancı olsa dahi- Türk mahkemelerine aittir. Nitekim İstanbul başsavcılığı da bu konuya ilişkin soruşturma başlatmıştır ve yürütmektedir.
Suudi Arabistan’ın, cinayetin hemen arkasından ülkesine dönen Konsolosu ve öldürme timinde görev alanların Türkiye’ye iade etmesi gerekir. Ancak, Suudi Arabistan ile Türkiye arasında “suçluların iadesi anlaşması” bulunmamaktadır. Ülke olarak yargılamanın Türkiye’de yapılmasını sağlamak için uluslararası konjonktürde şu yapılabilir: Birleşmiş Milletler nezdinde Güvenlik Konseyi’nden bir karar çıkartılarak, Suudi Arabistan’ın bu suçluları Türkiye’ye iade etmesi mümkün olabilir.
Uluslararası soruşturma yürüten farklı mekanizmalar var. Kaşıkçı cinayetinin uluslararası soruşturmaya tabi olması bazı mekanizmalarda mümkün, bazı mekanizmalarda mümkün değildir.
Örneğin, Kaşıkçı cinayeti, Roma Statüsü’yle kurulan Lahey Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin yargılama yetkisine girecek bir suç olmadığından, Uluslararası Ceza Mahkemesi savcılığı bir soruşturma başlatmayacaktır. Ancak, Suudi Arabistan “BM Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesine” taraf olduğu için, BM İnsan Hakları Komitesi’ne aile bireylerinden birinin veya taraf devletler tarafından yapılacak bir “ihlal başvurusu” sonucunda Komite, Suudi Arabistan’ın sözleşmeyi ihlal edip etmediğine karar verebilir.
Cinayet sonrası ülkemize gelerek soruşturma kapsamında işbirliği yapması beklenen Suudi savcı, önce yerel işbirlikçi olduğu bilgisini vermiş, ardında da bunun doğru olmadığı anlaşılmıştır. Suudi savcının yalan bilgi vermesi nedeniyle, hakkında “suçu bildirmeme” suçundan Türkiye’de soruşturma başlatılabilir. Ancak eğer bu fiil Suudi Arabistan’da da suçsa, orada da soruşturmaya tabi tutulabilir.

Benzer konular