Hristiyan Avrupa tarih olacak

Dini eğilimler konusundaki son 20 yıldaki araştırmalar, dünyada Hristiyanların oranının azaldığını, ateistlerin ve Müslümanların oranının ise arttığını gösteriyor. Geçen hafta açıklanan, 19- 29 yaşları arasındaki bireylerin katıldığı araştırmanın sonuçları ise yüz yıl içinde Hristiyanlığın Avrupa’nın temel normlarından biri olmaktan çıkacağını gösteriyor. Aynı araştırmaya göre İngiltere’deki Müslüman genç nüfusun oranı, kendisini yerleşik kilisenin mensubu olarak tanımlayan genç nüfusun oranına neredeyse eşit.

Dünyada sekülerleşme ile birlikte dini inançların azalacağı öngörülüyordu. Yapılan son araştırmalar ise bu öngörünün beklenenden daha çabuk bir şekilde gerçekleşebileceğini gösteriyor. Geçtiğimiz hafta Londra’daki St Mary’s Üniversitesi’ndeki din sosyolojisi profesörü Stephen Bullivant tarafından yapılan Avrupa’nın Genç Yetişkinler ve Dinleri raporu yayınlandı. Avrupa sosyal araştırması 2014-16 verilerine dayanan raporun sonuçları Hristiyanlık inancının Avrupa’da gittikçe azalacağı düşüncesini doğrular nitelikte. Önümüzdeki yüzyıl içinde Avrupa’nın artık “Hristiyan Avrupa” olarak anılamaması mümkün. Cemaat yokluğu yüzünden Avrupa’da binlerce kilise kapanma ve satışa çıkarılma tehlikesiyle yüz yüze geliyor. Ancak araştırma bir başka noktaya daha işaret ediyor: Hristiyanlık inancı azalıp, ateizm artarken, İslam’a inananların sayısı da artıyor. Bu sonuçlara bakarak İslamofobi’nin yükseliyor olması tuhaf görünebilir ancak bu durum dindar kişilerin de giderek radikalleşmesi ile açıklanabilir.

11 Eylül sonrası dikkati çeken artış

Dünyada dinlerin nasıl bir seyir izlediğini, yapılan araştırmalar üzerinden takip etmek mümkün. 11 Eylül’de Amerika’da gerçekleşen İkiz Kuleler terör saldırılarının Müslümanlarla ilişkilendirilmesinin ardından İslamofobi yükselmiş, Müslümanlara terörist gözüyle bakanların sayısı artmıştı. Fakat bu durumun öngörülemeyen bir sonucu da oldu. 11 Eylül saldırıları ardından İslamiyet’i seçenlerin sayısında artış görülüyordu. O güne kadar İslam ile hiç ilgilenmemiş insanlar, “Nasıl olur da bir din terörü onaylar” düşüncesiyle İslam’ı merak edip araştırmaya başlamıştı. Karşılaştıkları ise düşündüklerinden bambaşka bir dindi. Bu din “Bir masum insanın ölümü, insanlığın ölümüdür” diyordu. Diğer yandan o güne kadar kendi içinde kapalı yaşayan Müslümanlar da kabuğundan çıkma ihtiyacı hissetmiş ve çevresindekilerle iletişime geçerek İslam’ı anlatmaya başlamıştı. İslam’ı araştıranların sayısı, Kur’an-ı Kerim satışları arttı, bunların sonucu olarak da İslamiyet’i seçenlerin sayısı arttı.

The New York Times (NYT) bunu 22 Ekim 2001’de “11 Eylül’den önce ve sonra binlerce Amerikalı İslam’ı tercih etti” haberiyle duyurmuştu. 2004 yılındaki haberinde ise Avrupa’da en hızlı büyüyen dinin İslamiyet olduğunu belirterek 11 Eylül’ün ardından Müslüman olan Batılı sayısında artış olduğunu vurguladı.  The Observer’ın 1 Eylül 2002 tarihli “11 Eylül’den sonra İslam’a büyük ilgi var” başlıklı haberi, Chicago Tribune’ün 24 Nisan 2004 tarihli “Hıristiyanlıktan İslam’a giden bir inanç serüveni” başlıklı haberi, San Antonio Express’in 25 Ocak 2005 tarihli “11 Eylül’den sonra merak ettiği için İslam’ı araştıran çok sayıda İspanyol asıllı Amerikalı Müslüman oldu” başlıklı haberi ve bunun gibi birçok haber de bu durumu işaret ediyordu. Uzmanlara göre İslam’a girenlerin sayısı iki katına çıkmıştı.

Seküler yaşam din bağını kopardı

Bunun sonrasında gerek göçler, gerek Müslümanların nispeten daha çok doğum oranlarına sahip olması ve sonradan İslamiyet’i seçen Batılıların sayısının artışı ile Avrupa ve Amerika’daki Müslümanların sayısının artışı devam etti. Ancak dünyada hızla yayılan başka bir akım vardı: Ateizm.

Sekülerleşme arttıkça modern insanın dinle bağı kopuyordu. Pek çok Avrupalı kilisenin kapısını açmıyor, kendini ateist olarak tanımlamayanlar bile ibadetlerden uzak duruyor ve din ile arasında bir bağ kurmuyordu. ABD’deki bağımsız düşünce ve araştırma kuruluşu Pew Araştırma Merkezi’nin Din ve Kamu Yaşamı Forumu, “2010 Dünyanın En Önemli Dini Gruplarının Büyüklüğü ve Coğrafi Dağılımı” adlı raporunda ateistlerin sayısı 1,1 milyar (yüzde 16) olarak gözüküyordu. Dinsizler, Hristiyanlar ve Müslümanların ardından en büyük üçüncü gruptu. Rapora göre sekülerleşme arttıkça dünyada herhangi bir dine inanmayanların sayısı da artıyordu.

Pew’in 2015 yılında yayınladığı “Dünya Dinlerinin Geleceği: Nüfus Artış Öngörüleri 2010 – 2050” raporunda ise 2100 yılında dünyada Hristiyan’dan fazla Müslüman olacağı öngörüsü yer aldı. Raporda, İslam dinine mensup kişilerin dünyanın en hızlı büyüyen nüfusu olduğu ifade edilirken, 2050’de Avrupa nüfusunun yüzde 10’unun Müslüman olacağı, Müslüman nüfusunun ABD’deki en kalabalık ikinci din olan Yahudiliği geçeceği ve Hindistan’ın en çok Müslüman barındıran ülke haline geleceği belirtiliyordu. 2050 yılında 66 milyon Hıristiyan’ın ateist olmasının ya da din değiştirmesinin beklendiği söyleniyordu. Raporun iddiası 2100 yılında yeryüzünde yaşayan insanların yüzde 35’inin Müslüman, yüzde 34’ünün Hristiyan olacağı şeklindeydi.

Amerikalılar yeni inanç peşinde

Yine 2015 yılında aynı kurum tarafından yapılan bir başka araştırma ise “Amerika’nın Değişen Dini Manzarası” adını taşıyordu ve anket sonuçlarına göre 2000’li yıllardan sonra ABD nüfusunun Hıristiyanlıktan vazgeçerek inanç üzerine yeni bir arayış içerisine girdiği ifade ediliyordu. Araştırmada 2007-2014 yılları arasında ateist, agnostik ya da belirli bir inançla kendini tanımlayanlar yüzde 16 arttı. 2007’de kendisini inançsız olarak tanımlayanların oranı yüzde 25 iken bu oran yüzde 31’e yükseldi. Raporda kendini inançsız olarak tanımlayanların artışa geçtiği gözükse de başta İslamiyet olmak üzere başka inançlarda da artış gözlemlendiği vurgulanıyordu.

Araştırma kuruluşu WIN/ Gallup International Association ise 2014 Yıl Sonu Araştırması sonuçlarına göre dünyada her 10 kişiden 6’sı dindar olduğunu açıkladı. Her 5 kişiden biri dindar olmadığını belirtirken her 10 kişiden 1’i de kendisini ateist olarak tanımlıyordu. Rapora göre 2014 yılında dünya genelinde kendini dindar olarak tanımlayan ülkelerin başında yüzde 94 ile Taylan gelirken en az dindar ülke ise Çin’di. Çin’de dindar olduğunu söyleyen kesim sadece yüzde 7 idi, ateistlerin oranı ise yüzde 31’i buluyordu. Avrupa’da ise ateistlerin en fazla olduğu ülke %30’la Çekya görünüyor, ardından % 20 ile Fransa ve % 18 ile Belçika geliyordu. 68 ülkede 66 binden fazla kişiyle yapılan bu araştırma 18-24 yaş arasındakilerin yüzde 74’ünün tanrıya inanırken, 65 yaş ve üstü kişilerin yüzde 67’si tanrıya inandığını gösterdi. Benzer şekilde, ankete katılan gençlerin yüzde 60’ı ölüm sonrası yaşama inandıklarını belirtirken, bu oran 65 yaş ve üzeri insanlar için yüzde 45’ti.

Yeni din dinsizlik!

2016 yılında National Geographics tarafından yayınlanan rapor ise dünyada dinsizliğin arttığını ilan ediyordu. Avrupa ülkelerinde yapılan araştırmada dini inançların gerilediği, Allah inancının bulunmadığı türde bir sekülerlik anlayışının, yani dinsizliğin yükselişe geçtiği belirtiliyordu.

Akademisyenlere göre dünya çapında yapılan araştırmalarda dinsizlik en hızlı ve geniş ölçekli yayılan düşünce biçimiydi. Dünya genelinde kiliseler kapanıyor, seküler bir anlayışı benimseyenlerin sayısı artıyordu. İnsanlar ibadetlerden uzaklaşmakla kalmıyor, zihinsel olarak da ateist ve agnostik bir anlayışa yaklaşıyordu. Bunun en belirgin örneklerinden biri İngiltere idi. St. Mary’s Üniversitesi’nde din sosyolojisi ve teoloji öğretim üyesi Prof. Stephen Bullivant’ın 2017 tarihli “Britanya’nın ‘Dinsiz’ Nüfusu” adlı çalışmasına göre nüfusun yüzde 48.6’sı kendisini “dinsiz” olarak görüyordu. Çalışmaya göre kendisini Hristiyan olarak tanımlayanların oranı 1983 ila 2015 arasında yüzde 55’ten yüzde 43’e düşmüştü. Hristiyan kökenli nüfusta dinsizlik artarken Müslümanların ve Hinduların sayısı ise dörde katlandı. Bullivant’ın çıkardığı kıta haritasına göre eskiden çoğunluğunun Hristiyan inancına sahip insanların oluşturduğu ülkenin yüzde 50’lik bir kısmı şimdi neredeyse hiçbir dine inanmıyor, diğer yüzde 50’lik bölümde ise Hristiyan, Müslüman ve Hindular yer alıyordu. Hiçbir dine inanmayanlar genellikle genç ve beyaz erkeklerden oluşurken en çok da Anglikan inancına sahip olanların dinsizleştiği görülüyordu.

Avrupalı gençler dine sırt çevirdi

Yine Prof. Stephen Bullivant tarafından yapılan Avrupa’nın Genç Yetişkinler ve Dinleri çalışması ise geçtiğimiz hafta yayınlandı. Araştırma Avrupa’nın 100 yıl sonra Hıristiyan olmayabileceğini ortaya koydu. Araştırma 2014 ve 2016 yılları Avrupa Sosyal Araştırması verilerine dayanılarak hazırlanmış. 16 ve 29 yaşları arasındaki gençlerle yapılan çalışma Avrupalı gençlerin neredeyse yarısından fazlasının hiçbir dine inanmadığını söylüyor. Oran ise yüzde 59. Gençlerin bazıları bir dine mensup olduğunu söylese bile dinin yükümlülüklerini yerine getirmediklerini belirtiyorlar. Pek çok genç sadece özel günlerde kiliseye geliyor. Konuyla ilgili The Guardian’a konuşan Bullivant, “Din can çekişiyor. Hristiyanlık norm olarak yok oldu; belki de ebediyen yok oldu -ya da en azından önümüzdeki 100 yıl için” dedi.

Müslümanlar arttı

Araştırma sonuçlarına göre, daha önceki araştırmaların gösterdiği şekilde, Avrupa’daki en az dindar ülke Çekya. Bu yaş grubundakilerin yüzde doksan birinin herhangi bir dinle bağlantısı yok. Estonya, İsveç ve Hollanda’daki katılımcıların yüzde 70 ila 80’i herhangi bir dini bağları olmadığını ifade ediyor. Litvanya’daki gençlerin yüzde 25’i, Polonyalı gençlerin ise yüzde 17’si dinle bağlantısı olmadığını söylüyor ki bu da Polonya’yı en dindar ülke yapıyor.

İngiltere’de gençlerin sadece yüzde 7’si kendini Anglikan olarak tanımlarken, yüzde ondan azı ise kendilerini Katolik olarak sınıflandırıyor. Yüzde 6’lık dilimdeki Müslümanlar, kendilerini ülkenin yerleşik kilisesinin bir parçası olarak görenleri sollamanın eşiğinde. Bullivant’a göre, birçok genç Avrupalı vaftiz edildikten sonra bir daha asla kilisenin kapısını çalmayacak. Bullivant, Avrupa’nın yeni varsayılan ayarının dinsizlik olacağını ve dindar azınlığın kendilerini akıntıya karşı yüzüyor gibi gördüklerini anlatıyor.

İslam’ı seçenler iki kata çıktı

Pek çok araştırmada ortaya konulan gerçek Müslüman sayısındaki artış. Ancak pek çok kişi bu artışı doğum ve göç oranlarına dayandırma eğiliminde. Peki gerçek öyle mi? İngiltere’de son yıllarda İslam’ı seçerek Müslüman olanların sayısında iki kat artış olduğu söyleniyor. İnanç Meseleleri isimli düşünce kuruluşunun araştırmalarına göre her yıl ortalama beş bin İngiltere vatandaşı Müslüman oluyor. Erkek bebekler için en çok kullanılan isimlerden biri Muhammed. Fransa’da İslam giderek daha görünür hale geliyor. İçişleri Bakanlığı’nın bir araştırması başka dinlerden Müslümanlığa geçenlerin sayısının arttığını gösterdi. Göçmen kökenli Müslümanlar arasında da ibadete verilen önemin arttığı görülüyor. Katoliklerden kilisede ayinlere katılanların oranı yüzde 5’ken, Müslüman gençlerden namaz kılanların oranının yüzde 30’a çıktığı belirtiliyor.

Benzer konular