Geçtiğimiz hafta Japonya’nın Osaka kentinde düzenlenen G-20 zirvesine ABD Başkanı Donald Trump’ın danışmanı sıfatıyla katılan kızı İvanka Trump, zirveye dair sosyal medyada en çok konuşulan isimlerden biri oldu. Sebebi ise Fransa Cumhurbaşkanlığı iletişim ofisinin sosyal medyada paylaştığı bir video idi.
Görüntülerde, İngiltere Başbakanı Theresa May, Fransa Cumhurbaşkanı Macron, Kanada Başbakanı Justin Trudeau ve IMF Başkanı Christine Lagarde ayaküstü sohbet ederken, Ivanka Trump sohbete dâhil olmaya çalışıyor ancak bu çabası gruptaki hiç kimse tarafından kaale alınmayınca sakil kalıyor ve kendisini Christine Lagarde’ın olumsuz bakışlarına maruz bırakıyor.
Nisan ayında Associated Press (AP)’e verdiği bir demeçte, babası Donald Trump’ın kendisine Dünya Bankası Başkanı olmak isteyip istemediğini sorduğunu, kendisinin ise bu pozisyonla ilgilenmediğini ve reddettiğini söyleyen Ivanka Trump açısından söz konusu videonun çeşitli sonuçları oldu.
Başkan Donald Trump hariç Trump ailesinin geri kalan fertlerinin elde ettikleri siyasi pozisyonların ağırlığını henüz diğer batı ittifakının üyelerine kabul ettiremedikleri ifşa edildi. Bu ifşanın arkasında Fransa’nın olması da üzerinde hassasiyetle durulması gerekilen hususlardan biri. Her ne kadar videonun aldığı tepkilerden sonra Fransa Cumhurbaşkanı’nın ofisinden bir yetkili “Biz böyle bir tepki beklemiyorduk ve bir kez daha altını çiziyoruz, klibin kullanılış şeklinden biz sorumlu değiliz” diyerek bu vakada Fransa’nın sorumluluk kabul etmediğini belirtse de, o görüntülerin rastlantı sonucu paylaşıldığını düşünmek hayli naif olacaktır. Trump ile Macron arasındaki ikili ilişkilere baktığımızda, iki lider arasında inişli çıkışlı bir dostluğun olduğunu söyleyebiliriz.
BİR GARİP DOSTLUK
2017 yılında Macron başa geldiğinde iki liderin kurduğu sıcak ilişkiler, Trump ile Macron arasından su sızmayacağı yönünde yorumlanmış, George W. Bush’un Irak işgali sırasında kötüleşen ve sonrasında asla eskisi kadar iyi gitmeyen iki ülke ilişkilerinin tekrar rayına gireceği beklentisi oluşmuştu. Ancak geride bıraktığımız 2018 yılında işler tersine gitmeye başladı. Tüm dünya liderlerini kıskandıran “kankalar”ın arasına kara kedi girmeyi başarmıştı.
Fransa’nın başını çektiği yekpare Avrupa Ordusu fikri, Trump’ın hoşuna gitmemiş, Trans-Atlantik ittifakının ne kadar kırılgan olduğunu gösterircesine Macron’a sıkı eleştiriler getirmişti. Trump bununla da yetinmemiş, Kasım 2018’den beri Paris’in altını üstüne getiren ve Macron’un koltuğunu ciddi anlamda sallayan Sarı Yelekliler’in gösterilerini destekleyecek nitelikte açıklamalarda bulunmuştu.
Bu iki hâdise haricinde, iki liderin arasında birkaç ciddi fay hattı daha bulunmakta:
Birincisi, tüm dünyayı ilgilendiren iklim değişikliği ile ilgili Paris Anlaşması’nı Trump’ın kabul etmeyişi.
İkincisi de Trump’ın geçen yıl, İran ile 2015 yılında imzalanmış nükleer anlaşmadan ABD’nin çekilmesine ve yeniden İran’a yaptırım uygulanmasına yönelik kararı…
Irak işgalinin mimarlarından eli kanlı John Bolton gibi isimleri etrafında toplamaya başlayan Trump’ın İran konusunda attığı adımlar, akıllara Ortadoğu’ya yönelik olası bir Amerikan işgalini getirirken, İran’ı Avrupa Birliği’nin ticaret ağlarına çekmek isteyen Macron açısından bu kabul edilemez bir gelişme oldu.
Paris ve Washington İran’ın geleceği açısından zıt kutuplarda dururken, Macron da İran’a yönelik muhtemel bir Amerikan işgaline karşı Trump’a uyaran tonda açıklamalarda bulundu. Ancak iki lider bu fay hatlarına rağmen bir araya geldiklerinde aralarından su sızmıyormuşcasına davranmayı da ihmal etmiyor. Trump’ın bizzat yaptığı iki liderin ilişkisine dair şu açıklaması Macron-Trump arasındaki garip dostluğun geldiği boyutu anlatmaya yetiyor: “Bazen iyi, bazen o kadar iyi değil. Ancak tam şu anda olağanüstü, aramızdaki ilişki müthiş.”
Ancak görünen o ki, Fransa Cumhurbaşkanlığı tarafından paylaşılan basit bir video sayesinde bu “olağanüstü” ilişki tekrar yokuş aşağı gitmeye başlamış olabilir. Ancak iki liderin kişisel ilişkisinin ötesinde Paris, Ivanka Trump üzerinden ABD’nin ciddiye alınmadığı mesajını G-20 gibi önemli bir zirvede neden vermeye çalışır? Bu sorunun cevabını bulmak için belki de başka bir ülkeye bakmak gerekebilir: Almanya.
ERDOĞAN’IN VÜCUT DİLİ
Öte yandan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, zirvede bir araya geldiği ABD Başkanı Trump ile ikili görüşmelerde bulundu, birlikte verdikleri bir pozda her iki lider de “tamam” işareti yaptı. Her iki liderin olduğu fotoğraflar incelendiğinde, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Trump’la konuşurken, ABD Başkanı’nı sık sık kolundan tuttuğu ve yakın temasta tuttuğu görülebilir. S-400’lerle ilgili Trump’ın yaptığı açıklamalar, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ikili görüşmelerde kullandığı beden dilinin ikna gücünü göstermeye yetiyor. Aynı şekilde Erdoğan Macron ile ayaküstü sohbetinde de Fransa Cumhurbaşkanı’nı samimi bir şekilde omuzundan ve kolundan tutarak konuşuyor. Bu sohbetin sonuçlarını Akdeniz’de yakın zamanda görebiliriz.
PUTİN-TRUMP:KİM ÜSTÜN GELDİ?
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile yaptığı görüşmelerde ise Trump’ın Cumhurbaşkanı Erdoğan’a benzer bir yaklaşım sergilediği ve Putin’le sıcak bir temas sergilediği görülebilir. Özellikle sık sık Putin’in sırtını sıvazlaması, Trump’ın Putin’e olan samimi yaklaşımına bir işaret. Öte yandan ikilinin sohbetleri esnasında Putin’in Trump ile göz temasından kaçınması, Putin’in sıkıldığı ya da bir an önce basına kapalı ikili görüşmeye geçme arzusunu yansıtıyor olabilir.