Yeni Şafak Gazetesi’nin hazırladığı 15 Temmuz dijital kütüphanesi, herkesi o geceye götürdü. O gece nelerin yaşandığını bu çalışma sayesinde daha net görebildik. Ve Albayrak Medya Grubu olarak o gece neler yaptığımızı da bu çalışma sayesinde idrak ettik.
O gecenin tüm televizyon görüntülerini temin edip defalarca izledim. Yeni Şafak Gazetesi, internet sitesinden FETÖ’cü hainlerin darbeye kalkıştığını saat 22.37’de duyurdu. Savaş uçakları Ankara semalarında saat 22.15’te ilk alçak uçuşlarını yapmıştı. Yeni Şafak, alçak uçuşun üzerinden 20 dakika geçmeden hainlerin yüzünü açığa vurmuştu. TVNET de Yeni Şafak’ı kaynak göstererek saat 22.50’de paralelci hainlerin darbe girişimini duyurdu.
Hainliğin zirvesi 15 Temmuz
7 Şubat’ta MİT Müsteşarını tutuklamak, Gezi sürecinde perde arkasından ülkeyi yangın yerine çevirmek isteyen, 17-25 Aralık’ta yargı darbesine girişen bir terör örgütü, elbette askeri darbeye de girişecekti. Ancak TSK içerisinde böyle bir güçlerinin olup olmadığı bilinmiyordu. Zaten gizlenmeyi düstur edinen bir örgüt, TSK’da çok daha iyi gizlenecekti. Nitekim 15 Temmuz’da TSK’ya ne kadar çok sızdıklarına ve hainliklerinin zirvesine şahit olduk.
Darbeye niye erken kalkıştılar?
17-25 Aralık sonrası birçok kurumda ve bürokraside az ya da çok, eksik veya fazla kısmi bir FETÖ temizliği yapılmıştı. Ancak TSK’dan hiç FETÖ temizliği haberleri gelmiyordu. Dolayısıyla bütün gözler TSK’ya çevrilmişti. Yaklaşan YAŞ nedeniyle herkes “Ne olacak TSK içerisindeki FETÖ’cü yapılanma?” sorusunu sorarken, ilk haber İzmir’den geldi. İzmir Başsavcı Vekili Okan Bato, TSK içerisindeki Fetullahçı yapılanmaya yönelik başlattığı operasyonda Harp Okulu imamı sözde gazeteci Tarık Toros ile aralarında Tümamiral Mustafa Zeki Uğurlu’nun da bulunduğu bazı muvazzaf askerler hakkında gözaltı kararı verdi.
Hırsız içerde olunca kapı kilit tutmazmış
Okan Bato demişken, onun yürüttüğü soruşturma ile ilgili çok önemli bir ayrıntıyı yazmakta fayda var. Başsavcı Vekili Bato, FETÖ’cü yargıçların yürüttüğü ve yüzlerce kişiyi haksız şekilde mahkûm ettirildiği İzmir Casusluk soruşturmasını çok iyi incelemiş, oradan yola çıkarak TSK içerisindeki Fetullahçı yapıyı tespit etmişti. Ancak Bato’nun önemli bir şanssızlığı Genelkurmay Adli Müşaviri Muharrem Köse’nin de FETÖ’cü olmasıydı. Bato, Genelkurmay’a yazdığı yazıların hiçbirine cevap alamıyordu. Ancak Adli Müşavir Muharrem Köse, Bato’dan gelen yazılar sayesinde yargının enselerinde olduğunu anladı. Bu yüzden Köse, darbe planlayıcılar arasında yer aldı. Enselenmemek için darbeye giriştiler. Eğer 1 Ağustos’ta yapılan YAŞ’ta tasfiye edilmeyeceklerini düşünselerdi, YAŞ’ta kendi adamlarını terfi ettirip, kendilerinden olmayanları tasfiye ederek, Kasım-Aralık aylarında çok daha güçlü bir darbe yapma planı içindeydiler.
Bahçeli topa tuttu, Perinçek karıştırdı
Yeni Şafak, FETÖ ile mücadele sürecini en iyi takip eden yayın organıydı. Gezi sürecinden dershane krizine, 17-25 Aralık’tan 15 Temmuz’a kadar FETÖ’nün hain yapılanmasını adım adım izleyen Yeni Şafak gazetesi, 15 Temmuz’un ilk saatlerinden itibaren en doğru ve en hızlı refleksi veren yayın kuruluşu oldu. MHP lideri Devlet Bahçeli, “Eğer Doğu Perinçek ve hayırcı yoldaşlarıyla Recep Tayyip Erdoğan arasında bir tercih hakkımız olursa, kesinlikle ve istisnasız Sayın Erdoğan’ı tercih edeceğimizi herkes bilmeli ve kafasına sokmalıdır” deyince, Vatan Partisi Genel Başkanı Perinçek’in kimyası bozuldu. Karıştırıcı özelliği ile bilinen Perinçek, önce “Erdoğan’ı tercih etseler Doğu Perinçek’i tercih etmiş olurlar” dedi. Ardından Yeni Şafak’ı tartışmanın içine çekmeye çalıştı.
Uğur ile görüşürken, ihbarcı MİT’teydi
Doğu Perinçek, emekli Albay Hasan Atilla Uğur’un 15 Temmuz’da Yeni Şafak gazetesine gelişini “Darbeyi Genel Başkan Yardımcımız Sayın Atilla Uğur, gitti Yeni Şafak Gazetesi’ne bir gün önce bildirdi” diye takdim etmek istedi. Hâlbuki Hasan Atilla Uğur bir gün önce değil, 15 Temmuz saat 15.00’te gelmişti gazeteye. Yani biz Hasan Atilla Uğur ile sohbete başladığımızda Kara Havacılık’taki ihbarcı binbaşı çoktan MİT’e gitmiş ve darbeyi ihbar etmişti bile. Hatta bizim sohbetimizin 3-4 saat sürdüğünü varsayarsak, MİT Müsteşar Yardımcısı’nın ihbarı Genelkurmay’la paylaştığını bile söyleyebiliriz.
Bütün gözler TSK ve YAŞ’taydı
Hasan Atilla Uğur ile yollarımız nasıl kesişti? Herkes gibi gazeteci olarak, biz de en çok TSK içerisindeki Fetullahçıları ve onlarla mücadeleyi merak ediyorduk. Tabi yaklaşan YAŞ bu merakımızı daha da depreştirmişti. Darbe söylentileriyle bu merak peşinde koşarken, karşılaştık. Bu vesile ile çok değerli insanlar tanıdım. Özellikle FETÖ yüzünden TSK’dan ayrılanlar, Fetullahçıların durumunu daha çok merak ediyordu ve YAŞ’ta mutlaka bir şeylerin yapılması hususunu dile getiriyordu.
Merak etmeyin İzmir’de bir soruşturma var
Yine bir sohbet sırasında mevzu yaklaşan YAŞ ve TSK’daki Fetullahçı yapılanmaya geldi. Ben de yargı muhabirimiz Osman Özgan’ın, -yukarıda bahsettiğim- İzmir Başsavcı Vekili Okan Bato’nun başlattığı soruşturmaya ilişkin haberinden bahsettim. O süreçte yaşananları Yeni Şafak’ta geçen hafta şu cümlelerle ifade etmiştim:
“Merak etmeyin İzmir’de öyle bir soruşturma var ki; 1 Ağustos öncesi tamamlanırsa Fetullahçıların hepsi emekli edilir” dedim. Bunun üzerine özellikle asker emeklisi isimler, “Senin dediğin gibiyse bunlar darbeye kalkışır” dediler. “Ne darbesi bu çağda darbe mi olur” diye karşılık verdim. “Başaramayacağını bilseler bile teslim olmazlar, kamikaze hareketi yaparlar yine de kalkışırlar” cevabını aldım.
14 Temmuz günü telefonum çaldı. Telaşlı bir ses: “Hüseyin Bey filan yerdeyiz acil gelmen lazım”. Yukarda bahsettiğim ekip, herkesin yüzünde müthiş bir telaş: “Hüseyin Bey, bunlar darbeye girişecek. Bunun önüne geçmek artık imkânsız. Halkı bilinçlendirecek bir haber yapılmalı. Ancak halk durdurabilir bu hainleri”. Şaşkınlıkla, “Nasıl yani! Böyle bir haber yapılamaz” dedim. “Hüseyin Bey siz durumun ciddiyetinin farkında değilsiniz!” dediler. “Tabi ki farkındayım ancak böyle bir haber dili olmaz. Ancak, bu söylediklerinizi bir uzman dile getirirse söyleşi olarak haberleştirilebilir” karşılığını verdim.
“Hasan Atilla Uğur ile röportaj yapar mısın?” diye sordular. “Ergenekon’dan AK Parti hükümetleri dönemlerinde hapis yatmış birisi. Olmaz” karşılığını verdim. “Tamam, başka isim düşünelim” dediler. Bu ara kendi kendime sesli düşündüm: “Neden olmasın! AK Parti döneminde hapis yatmış, siyaseten de AK Parti’ye muhalifliği açık bir isim bütün bunları söyleyecekse neden olmasın”. “Tamam, röportaj yaparım ama Genel Yayın Yönetmeni ile konuşmam lazım” dedim. Genel Yayın Yönetmenimiz İbrahim Karagül ile konuyu paylaştım. Ve 15 Temmuz saat 15.00’te Hasan Atilla Uğur ile randevulaştık.
Ancak Erdoğan’la aşarız
Hasan Atilla Uğur, 15 Temmuz saat 15’te geldi. Hoşbeş ve hal hatırdan sonra söze girdik. “Beni tanıyorsunuz. Siyaseten Recep Tayyip Erdoğan’dan çok farklı düşünüyoruz. Ancak Türkiye büyük bir tehlikeyle karşı karşıya, bunu ancak Tayyip Erdoğan ile aşarız. Dolayısıyla hepimiz onun etrafında kenetlenmeliyiz” dedi. Sonrası malum röportajı darbe olduğu için daha sonra yayınlayabildik. FETÖ’nün bir darbeye veya bir kamikaze hareketine girişebileceğini söyledi o gün Hasan Atilla Uğur. Öyle birilerinin ya da Perinçek’in ima etmeye çalıştığı gibi gün saat içeren bir bilgi değildi Atilla Uğur’un anlattıkları. Yazının başında da belirttiğim gibi nitekim biz sohbet halindeyken süreç zaten başlamıştı.
O geceye çok katkısı oldu
Evet, Hasan Atilla Uğur darbenin saatini ve gününü söylememişti ama anlattıklarının darbe gecesinde haberciliğimize çok değerli katkıları oldu. Sohbetten sonra eve geçip, yemekten sonra yorgunluk çayı içerken, Ankara semalarında uçaklar gözüktü. Eğer Atilla Uğur darbe ihbarında bulunmuş olsaydı ve o gece darbe olacağını söyleseydi, herhalde eve geçip yorgunluk çayı içmek gibi bir planımız olmazdı.
Darbe haberini kim verdi?
Bunca laflardan sonra darbe haberini kimin verdiğini itiraf etmezsek ayıp olur. Darbe olacağı bilgisini kimden aldığımı açıklıyorum.
1- Faruk Mercan: Zaten TSK imamı olduğunu bildiğim Mercan’ın sosyal medyadaki mesajlarını yakinen takip ediyordum. Mercan, Giresun’daki helikopter kazasından sonra yaptığı paylaşımlarda adeta darbe geliyor diyordu. Mercan, “Türkiye çok kritik bir zaman diliminden geçiyor. Jandarma komutanlarının şehit olduğu olayın perde arkasında iç ve dış bazı odaklar olabilir” şeklindeki paylaşımıyla paniklediğini çok belli etti. Nitekim, kazada yaralı kurtulan Tuğgeneral Mustafa Doğru’nun darbe için önemli görev üstlendiği daha sonra ortaya çıktı.
2- Faruk Arslan: Namı diğer köpükçü Faruk, adına açtığı web sayfasında 28 Şubat’ın Genelkurmay Başkanı Hakkı Karadayı ile fotoğraflarını paylaşarak, darbe tehditleri savuruyordu. Köpükçü Faruk da “Erdoğan ve Kirli Askeri Vesayet’in Selefi Terörü Business’ine hayır diyen ve direnişe hazırlanan askerlerimizi öldürmeye başladılar. Kötü!” mesajıyla hem Giresun’daki kazaya farklı anlamlar yükledi, hem de direnişe hazırlığın işaretini verdi.
3- Asıl haber kaynağım Nam-ı Geda isimli Twitter hesabıydı. Fuatavni’vari bir hesap olan Nam-ı Geda hesabından 13 Temmuz’da şu mesaj yayınladı. “Paramparça olan saltanatınızın artıklarını; kartallar savursun İnşallah. En yakın zamanda yerle bir olun. Allah her şeye ‘Kadir’dir.” Kadir’i niye tek tırnak içine aldı bilmiyorum ama o gece savaş uçaklarını ilk gördüğümde nedense bu mesaj aklıma geldi ve “Fetullah’ın …leri darbe yapıyor” dedim.