Geçtiğimiz günlerde Norveç’te düzenlenen Trident Javelin-2017 Tatbikatı’nda NATO bir skandala imza attı. Türkiye’ye müdahale senaryosuyla yapılan tatbikatta düşman tablosuna Atatürk fotoğrafı konuldu, RTerdogan şeklinde Cumhurbaşkanı Erdoğan adına açılan hesapta ise düşman kuvvetler ile işbirliği yaptığı ve füze anlaşmalarına girdiği iddia edildi. Bu cüretkar tavrın arkasında ABD’nin, Türkiye’nin Rusya’dan S-400 almasına yönelik tehdit mesajı yatıyordu. NATO’nun ABD’nin mesajının kuryeliğine soyunması aslında çok şaşırtıcı bir durum değil. Çünkü zaten NATO, yarım asırdır CIA’in yönlendirmesiyle tüm Batı Avrupa ülkelerinde gizli örgütler kurarak, ülkelerin iç işlerine müdahale ediyor.
SOL ÖRGÜTLERİN ÜZERİNE YIKILMIŞTI
Takvimler 31 Mayıs 1972’yi gösterirken, İtalya’nın jandarma güçlerine Peteano Köyü yakınlarındaki ormanda şüpheli bir araç olduğuna dair kimliği belirsiz bir ihbar geldi. Şüpheli aracı kontrol etmeye giden jandarmaların, kaput kapağı kaldırmasıyla birlikte bubi tuzağı ile yerleştirilmiş bomba patladı. 3 jandarma hayatını kaybederken, biri de yaralandı. 2 gün sonra polise gelen kimliği belirsiz telefon, saldırıyı devletin üst düzey yetkililerine düzenledikleri soğukkanlı suikastlar ile tanınan komünist devrimci terör örgütü Kuzey Tugayları’nın yaptığını söylüyordu. Bunun ardından örgütün 200 üyesi gözaltına alındı. İtalyan halkı uzun süre bu bombalı saldırının Kızıl Tugaylar tarafından işlendiğini düşündü.
CEPHANELİK BULUNDU
Saldırıdan 12 yıl sonra, yani 1984’de İtalyan savcı Felice Casson, Peteano saldırısı davasının yalan yanlış bilgilerle kapatıldığını görüp hayretler içinde kaldığında dosyayı yeniden açmaya karar verdi. Bomba düzeneğinin Kızıl Tugaylar tarafından yapıldığı şeklindeki sahte raporu, İtalyan polisinin bomba uzmanlarından, İtalyan faşist Ordine Nuovo terör örgütüne mensup Marco Morin hazırlamıştı. Bomba ise NATO tarafından kullanılan, dönemin en güçlü patlayıcısı C-4 ile yapılmıştı. Savcı Casson, bombalama olayında kullanılan malzemenin, 1972 yılında olayın gerçekleştiği bölgede şans eseri bulunan, yer altına gömülmüş cephanedeki malzeme ile aynı olduğunu tespit etti. Araştırmaları sonucu Peteano saldırısının faili olarak Ordine Nuovo üyelerinden, terörist Vincenzo Vinciguerra’ya ulaştı. Vinciguerra, bu saldırının yanı sıra 60-80 arası gerçekleştirilmiş bir çok bombalı saldırı ile bağlantısını itiraf etti ve ömür boyu hapse mahkum edildi. Vinciguerra ifadesinde polis teşkilatı, gizli servisler ve hükümetin olaydan haberdar olduğunu ancak üstünü örttüklerini söyledi.
GLADİO İTALYA’DA DEŞİFRE EDİLDİ
Çalışmalarını derinleştiren Casson, İtalya’da kuşkulu tüm terör ve cinayet olaylarının ardındaki gücün CIA tarafından örgütlenmiş Gladio adlı yeraltı örgütü olduğunu ortaya çıkardı. Skandal tüm NATO ülkeleri ile bazı Avrupa ülkelerine yansıdı. Örgütün İtalya Cumhurbaşkanı Cossiga, P-2 Mason Locası ve Başbakan Andreotti’yle ilişkileri de ortaya çıkmıştı. Soruşturma sonucunda Gladio’nun 622 üyesi, 139 gizli silah deposu ve Sardinya Adası’nda bir eğitim kampı ortaya çıkarıldı. Daha sonra savcı Casson, bu yapıyı şöyle anlatacaktı: “İtalyan gizli askeri servisler, yüzlerce kişiyi gizli bir şekilde eğitebiliyor ve özel eylemler yapmak üzere hazırlayabiliyordu. Gizli depolarında silah, mühimmat ve sabotaj malzemeleri vardı. Eğitim alan bu gruplar, bu malzemeleri kendilerine verilen talimatla istenilen yerlerde kullanıyorlardı. Aldıkları eğitim sonucu yabancı ülkeler tarafından işgal edilmiş herhangi bir ülkeye girip istedikleri kişiyi o ülkeden kaçırabiliyor ve casusluk faaliyetlerinde bulunabiliyorlardı. Casusluk faaliyeti yürütenlere ‘gladyatör’ deniyordu, çünkü bunlar da Gladio’ya bağlıydılar. Gizli ve yasadışı bir yapıydı bu. Parlamento bu yapıdan haberdar değildi. Hükümetler de bilmiyordu. State Behind (Derin Devlet) dediğimiz bu örgüt 40 yıl kadar sürdü. 40 yıl boyunca bu gizli yapıdan hiç kimsenin haberi olmadı. Bu yapı özünde bir NATO oluşumu değil, bir CIA oluşumudur. Böyle bir yapı ortaya çıkınca, bunları savunanlar ‘Biz bu örgütü İtalyan halkını Sovyetlerin istilasından korumak için kurduk’ dediler. Bu yapı, NATO’ya bağlıydı, ama sadece bununla bitmiyordu. Bu yapı aynı zamanda CIA’e bağlıydı. İtalyan Gizli Servisi ve CIA arasında bir antlaşma yapılmıştı.”
AVRUPA ÜLKELERİNDE HÜCRE YAPILAR KURULDU
İtalya’da deşifre edilen Gladio’nun, Avrupa’da da NATO’ya bağlı olarak kurulan gizli örgütler şeklinde faaliyet gösterdiği sır değil. Bu örgütleri İkinci Dünya Savaşı’nın ardından İngiltere ve Amerika kurmuş, savaş sonrası ise komünist devletlere ve hareketlere karşı kullanmaya karar vererek, NATO’nun da kurulması ile aynı çatı altında toplamışlardı. Barış zamanı oluşturulan gizli hücreler sayesinde, herhangi bir savaş durumunda sabotaj, terör eylemi yapılabilecekti. Bunun için toprağın altına gömülü silah depoları ve cephanelikler de hazırlanmıştı. Gladio küçük, büyük, önemli önemsiz ayrımı yapmadan tüm Avrupa ülkelerinde örgütlendi. Bu örgütler İngiltere’de Secret British Network, Danimarka’da Absalon, İspanya’da GAL, Avusturya’da Schwert, Norveç’te ROC, Fransa’da Rüzgar Gülü, Almanya’da Gehlen, İsviçre’de Gizli Müdafaa Örgütü, Belçika’da Glaive ya da SDRA8, Hollanda’da NATO Command, Yunanistan’da “Sheepskin” (Koyun Postu), Avusturya’da “Özel Proje” adını aldı.
ÜLKELERİN TARİHİNİ YAZDILAR
Daha çok askerin içinde örgütlenen bu yapıların sivil ayağı da vardı. Sağ ve sol siyasetten çeşitli isimler bilerek ya da bilmeyerek Gladio için çalıştılar. Ordudan ve istihbarat servislerinden devşirilen elemanları örtülü operasyonlar ve çatışmalarda kullanılmak üzere eğitildi. Bazı ülkelerde bu örgütler faaliyet göstermeden varlığını sürdürürken bazı ülkelerin tarihini yazdı. Başta komünist devletlere karşı bir örgütlenme diye düşünülen yapılar, zaman zaman darbe, suikast ve terörist eylemlere kadar bir dizi operasyonla iç siyaseti de yönlendirdiler. Almanya gibi bazı ülkelerde, aşırı sağcılar ve Nazi Partisi üyeleri bile Gladio tarafından kullanıldı. Fransa’da Rüzgar Gülü (Rose des Vents) olarak bilinen gizli ordu özellikle emniyet teşkilatında kadrolaşmış, Barış ve Özgürlük (Paix et Liberte) adını taşıyan gizli birimler kurmuştu. Fas ve Senegal’de eğitim kampları vardı. Danimarka’daki gizli örgütün adı ise Absalon’du. 1950’lerin başında kurulan bu örgüt, hücreler şeklinde örgütleniyor, olası bir istila için hazırlanıyor ve ülkedeki sosyal gelişmelere müdahale ediyordu.
SPONSOR CIA
İspanya’daki gizli örgütün adı Anti-Terör Kurtarma anlamına gelen GAL idi. Bir İtalyan Gladio üyesi İspanya televizyonunda, ABD askerleri tarafından İspanyollarla birlikte eğitildiklerini ve benzeri bir gizli örgütün İspanya’da kurulduğunu söyleyince İspanya’daki Gladio açığa çıkmış oldu. Bir soruşturma esnasında, 1983-1987 yılları arasında 23 kişinin ETA üyesi olduğu gerekçesiyle GAL tarafından kaçırılıp, öldürüldüğü ortaya çıktı. Almanya’daki gizli örgüt Gehlen harekatı adını Alman İstihbarat Örgütü BND’nin de başkanlığını yapan emekli Nazi generali Reinhard Gehlen’den alıyordu. Stay Behind ya da Sword isimleri ile de anılan Gladio’nun CIA tarafından finanse edildiği söyleniyordu.
SORUŞTURMALAR KAPATILDI
Başbakan Giulio Andreotti, İtalya’daki yapılanmayı kabul etmek zorunda kalınca bunun İtalya’ya has bir durum olmadığını ve tüm Batı Avrupa ülkelerinde Gladio bulunduğunu söyledi. Bunun üzerine Avrupa Parlamentosu üyelerine, bu gizli örgütleri ve karıştıkları terör olaylarını soruşturmaları ve deşifre etmeleri çağrısı yaptı. Belçika ve İsviçre’de, Gladio’nun araştırılması için meclis komisyonları kuruldu. Ancak sonuç elde edilemedi çünkü bilgiler çoğu “devlet sırrı” kabul edildi. ABD’ye göre ise bu sadece İtalya’nın meselesiydi. İngiltere güvenlik meselelerini tartışmayacakları gerekçesiyle konuya hiç girmedi. İspanya ve Portekiz Savunma Bakanları ise ülkelerinde Gladio’nun olmadığını açıkladı. Lüksemburg ve Almanya’da konunun araştırılmasına dair yapılan girişimler akim kalırken, Hollanda Savunma Bakanı Relus ter Beek önce istihbarat birimleri ardından da meclisle görüşüp, Gladio’nun gölge şebekesinin kapatıldığını açıkladı ve sadece iki kişi tutuklandı. Almanya’da ise Başbakan H. Kohl önce tüm iddiaları yalanladı, seçimleri kazanınca bu kez gizli orduların 1990 yılında dağıtıldığı gibi bir açıklamada bulundu. Yunanistan’dan ise gizli ordunun 1955’te kurulduğu ancak 1988’de kapatıldığı açıklaması geldi. Yani Avrupa’da Gladio konusu araştırılamadı. 1990’da başlayan soruşturmaların bir kısmı devlet sırrı olduğu gerekçesiyle kapatıldı, bir kısmı hiç başlayamadı.
TÜRKİYE’DE KONTRGERİLLA
Türkiye’de ise Gladio’nun hep Özel Harp Dairesi olduğu söylendi ve kamuoyu tarafından Kontrgerilla olarak isimlendirildi. Türkiye’de Kontrgerilla’nın 27 Eylül 1952’de kurulan Seferberlik Tetkik Kurulu olduğu ifade ediliyor, yani NATO’ya girişimizden 5 ay sonra kurulduğu, daha sonra ise Özel Harp Dairesi adını aldığı söyleniyordu. Daha sonra örgütün devamının, JİTEM, Susurluk ve Ergenekon olduğu gibi iddialar dillendirildi. Günümüzdeki iddialardan biri de Kontrgerilla’nın FETÖ olduğu ve bu yüzden Gülen’e henüz 25 yaşında iken Komünizm ile Savaş Derneği kurdurulduğu yönünde.
İLK ECEVİT İFŞA ETTİ
Bu örgütün varlığı biliniyordu ancak ilk kez 28 Kasım 1990 tarihinde Bülent Ecevit’in Milliyet’e verdiği röportajla görünür oldu. Ecevit verdiği röportajda, “1974’teki başbakanlığım sırasında, zamanın Genelkurmay Başkanı rahmetli Orgeneral Semih Sancar başbakanlığın örtülü ödeneğinden acil bir ihtiyaç için birkaç milyon istedi. Benden istenen miktar örtülü ödenekteki paranın tümüne yakındı… Genelkurmay’dan bu paranın ne amaçla istendiğini sormak zorunda kaldım. ‘Özel Harp Dairesi için istiyoruz’ yanıtı geldi. Öyle bir resmi dairenin o zamana kadar adını bile duymamıştım… ‘Şimdiye kadar bu dairenin giderleri nereden karşılanıyordu’ diye sordum. O zamana kadar dairenin tüm giderlerini bir gizli ödenekle ABD’nin karşıladığı; ancak artık ABD’nin bu parasal katkıyı kestiği, o nedenle Başbakanlık’ın örtülü ödeneğinden para istemek zorunda kalındığı bana bildirildi… Özel Harp Dairesi’nin nerede bulunduğunu sordum. ‘Amerikan Askeri Yardım Heyeti ile aynı binada’ yanıtını aldım… Hayrete düşmem ve kaygılanmam herhalde doğaldı… Bu dairenin işlevleri ve kuruluş biçimi hakkında bilgi istedim… Benim için bir brifing düzenlendi. Bilgi vermek üzere de rahmetli Genelkurmay Başkanı Semih Sancar’la, o sırada Özel Harp Dairesi Başkanı olduğunu öğrendiğim General Kemal Yamak ve bir-iki subay katıldı” sözleriyle bu örgütten o dönem haberdar olduğunu anlatmıştı.
YAMAK GİZLİ ÖRGÜT İDDİALARINI KABUL ETMEDİ
Ecevit 25 Aralık 1996 yılında Hürriyet’de yer alan haberde ise dönemin Milli Savunma bakanı Hasan Esat Işık ile olayı üstüne yürümeye karar verdiklerini ancak o sırada Kıbrıs Barış Harekatı’nın gerçekleştiğini söylemişti. Ecevit, “1978’de Başbakan olur olmaz Genelkurmay Başkanı Kenan Evren’i konuyla ilgili görevlendirdim. Bu devlet içinde devleti gösteren bir durum. Bunu mutlaka hukuk devleti sınırları içinde çözmek gerekir” dediğini anlatmıştı. Özel Harp Dairesi başkanlığı yapan Kemal Yamak ise hatıralarını anlattığı kitabında dairenin varlığının Ecevit’in anlattığı şekilde tesadüfen öğrenilmediğini, Genelkurmay Başkanlığı’nın kendi istek ve teklifiyle Bülent Ecevit’e bir brifing verdiğini iddia etmişti. Ayrıca Ecevit’in devlet arşivlerinde bu daire ile ilgili bilgi olmadığını söylediğini, ancak Milli Savunma Bakanlığı ve Genelkurmay Başkanlığı’nda da bu bilgilerin olduğunu açıklamıştı.
DAHA ÇOK ÜLKEYİ KARIŞTIRACAK
NATO örgütlerinin ülkelerin siyasetini dizayn etmek için kullanıldığı, yeri geldiğinde darbe bile yaptıkları biliniyor. Buna rağmen bu gizli örgütlerinin dağıtılması oldukça zor. Hemen hemen hiçbir ülkede de tam olarak Gladio’nun tasfiyesinin yapılamadığı düşünülüyor. Bu gizli örgütlerin mensupları bilinmediği gibi, arkasında CIA olduğu bilinse de tam olarak nasıl finanse edildikleri bilgisi de ortada yok. Yani görünen o ki varlığı tüm dünyada sorgulanmaya başlanan NATO dağılıncaya kadar, CIA güdümlü örgütleri ile gerek algı operasyonları gerekse terör örgütleri kisvesinde ülkeleri karıştırmaya devam edecek.