Camide kadına yer var mı?

“Geceleyin mescide gidip ibadet etmek için kadınlarınız sizden izin istediklerinde kendilerine izin verin.” (Buharî, Ezan 162)

Geçen hafta Eyüp Sultan Camii’nin hanımlar mahfilinin kapatıldığı haberi sosyal medyada tartışmalara yol açtı. Şikâyetçi olan kadınlar, camiinin kapısından çevrildiklerini, hanımlar mahfiline sokulmadıklarını anlatıyorlardı.

Bu şikâyetlerden birine bakalım:

“Bir vesileyle yolum o tarafa düştü. Bu arada ikindi vakti geldi ve felaha cemaatle birlikte gitmek istedim. Caminin ana giriş kapısından girip üst kattaki kadınlar mahfiline geçecektim. Kapıya güvenlik dikmişler, bütün hanımları bir başka tarafa yönlendiriyor, azarlar bir tavırla. Yönlendirdiği kısım hünkâr mahfili, yani cami yapılırken hünkârın ibadeti için ayrılan kısım, kadınlar için değil… Bir süredir kadınlar mahfiline girişin yasaklandığına dair duyumlar aldığım camide bizzat şahit olmuş oldum bu uygulamaya…”

En büyük sorun temizlik

Bu yazı kaleme alınırken, bu uygulama düzeltilmiş, hanımlar mahfili yeniden açılmıştı ama kadınlara ayrılan abdest yerlerinin bakımsızlığı, restorasyonlarda hanımlar mahfilinin kadınlara kapatılıp erkeklere açılması yeni değil. Hacı Bayram Veli Camii’nin restorasyondan sonra hanımlar mahfilinin erkeklere verilmesi, kadınlar için caminin altında yeni bir yer yapılması en tepki toplayan örneklerden.

Şehirleşmeyle beraber çalışan nüfusun artması, kadınların sokakta daha çok vakit geçirmesi ve en az iki vakit namazını dışarıda kılmak zorunda kalması anlamına da geliyor. Bu, mescit ve camilerde erkeklerin yaşadığı sıkıntıların ikiye katlanması demek. Kimi yerlerde tarihi camilerde kadınlar için yapılmış yerler erkekler bölümüne katılıyor, kimi yerlerde erkeklerin abdest yerleri yenilenirken kadınlarınki elden geçmiyor. Kadınlar için ayakkabı dolaplarıyla ayrılan ve cami dışında düzenlenen yerler bir başka sorun. Klima yetersizliği, çoğu bölümün havasız olması ya da çalışmayan pervaneler de bu listeye ekleniyor. Bütün bu yerlerin ortak sorunuysa, temizlik.

Erkek tuvaletinde tabure hizmeti!

Mesela Taksim’e yolu düşen bir kadının namaz kılmak için enerji sarf etmesi gerekiyor. İstiklal Caddesi girişinde bulunan mescidin hanımlar bölümü de erkekler bölümü de küçük ama tek musluklu şadırvanda abdest sırası beklemek ayrıca zor. Bu sınavı vermek istemeyenlerin ikinci alternatifi Ağa Camii. Yenilenen cami birçok açıdan iyi ama daralan hanımlar mahfili Taksim’in yoğunluğu da hesaba katılınca özellikle vakit namazlarındaki kalabalığı karşılayamıyor.

Daha tenha bir camiye gitmek isterseniz, 16. yüzyılda inşa edilen Kazancı Ali Ağa Camii var. Burası kadınların abdest alabilmesi için ayrı bir yere sahip değil. İsterseniz erkek tuvaletine bir plastik tabure koyuyorlar. Temizliğin pek uğramadığı lavaboda hem eşyalarınıza bir yer bulmanız, hem abdest almanız, hem üzerinizin kirlenmesini önlemeniz mümkün değil.

Erkekler namazda yukarı mı bakıyor?

Yine merkezi duraklardan Eminönü’nde de durum çok farklı değil. Yeni Camii’nin dışında düzenlenen abdest yerleri bu konuda büyük bir ihtiyacı karşılasa da, çevre camilerde kadınların abdest alması neredeyse imkânsız. 1473 yılında yapılan ve özgün mimarisiyle dikkat çeken Hobyar Cami, yine 1400’lü yıllarda inşa edilen Yavaşça Şahin Mehmed Ali Paşa Camii ve çinileriyle ünlü Rüstem Paşa Camii’nde namaz kılmak için abdestli olmak büyük bir avantaj.

Karşı kıyıya geçip İstanbul’un en eski camilerinden Arap Cami’ne gittiğinizde, yakın zamanda restore edilen camide kadınlara geniş bir yer ayrıldığını görüyorsunuz. Burada namaz kılmanın handikabıysa, kadın cemaati sürekli aşağıdan “geriye gidin” diye uyaran görevliler. İkindi namazını kılmak için buraya gelmiş Şeyma Hanım, bu duruma namaz bitiminde tepki gösterip “Erkekler namaz ortasında dönüp yukarıya mı bakıyorlar” diyor.

Tarihi camilerde pimapenli namaz

Şeyma Hanım’ın itirazı aslında birçok kadının da şikâyet ettiği meseleler arasında. Özellikle Ramazan ayında uzun teravih namazları boyunca, yukarıda bulunan ve kafesli olan kadınlar kısmına kalın perdelerin gerilmesi, camiinin havalandırmasının kadınlar kısmında etkili olmaması şikâyetlerin nedeni. Geçen sene bu yüzden sık sık terlediğini ve nihayet hastalandığını anlatan Fatma’ysa, bu yıl teravihlere giderken ferah bir camii arayışında olduğunu söylüyor:

“Her yıl fırsat oldukça teravih namazını dışarıda kılmaya çalışıyorum. Evimin konumu dolayısıyla en çok Mihrimah Sultan Camii’ni ya da Gülnûş Valide Sultan Camii’ni tercih ediyordum. Özellikle tadilattan önce Gülnûş Valide Sultan Camii sıcak Ramazan akşamlarında terasta kadınlar için yer ayırarak büyük bir ferahlık sağlıyordu. Ancak bu ortamı bütün camilerde bulduğumuzu söylemek imkânsız. Biraz ötedeki Kara Davud Camii’nde namaz kılmak isteseniz, abdest için tuvalete mecbur kalırsınız. Kadınlar bölümü caminin dışındadır. Mihrimah Sultan Cami’ndeki hanımlar mahfili de restorasyondan sonra küçültüldü. Abdest yeri nispeten düzeldi ama yine de çok yetersiz. Kadınların abdest alırken, pardösü, başörtü gibi kıyafetlerini koyabilecekleri yerler düşünülmüyor, uzun eteklerle ne yapacağınızı şaşırıyorsunuz. Dünyanın en zarif camilerinden Şemsi Paşa’da kadınlar için pimapenden yapılan yeri de bir görün.”

Yüksek lisans öğrencisi Tuğba da Doğuş Üniversitesi karşısında bulunan Ahmet Taci Büyükhanlı Camii’nde yaşadığı hadiseyi anlatıyor:

“Kışın üniversitede bir Hoca’yı görmek için okula gittim. Çıktığımda vakit daralabilir diye önce namaz kılmak istedim. Abdestimi tazelemek için aşağıya indiğimde büyük bir şadırvanla karşılaştım. Burası erkekler için ayrılmıştı ama ne camide ne abdest yerinde hiç erkek yoktu. Kapıda bulunan bir erkek kadınlar kısmının kilitli olduğunu, dilersem abdestimi burada alabileceğimi, kapıda durduğunu söyledi. Ben tam abdest almak için içeri girecekken, sonradan camii görevlisi olduğunu öğrendiğim biri, beni kadınlar tuvaletine yönlendirdi. Burası duvarları rutubetten simsiyah olmuş, üzerimdeki kıyafetleri asamayacağım pislikte, sabunsuz, peçetesiz, korkunç bir yerdi. Dışarı çıkıp burada asla abdest almayacağımı, beni buna zorlarlarsa şikâyet edeceğimi söyledim. Sonunda kapıda bir erkek beklerken erkekler kısmında abdest aldım ama dışarı çıktığımda görevli bana ‘Buna bir kereye mahsus izin verdiğini’ altını çize çize söyledi.”

‘Bağışları erkeklerden alsınlar!’

Dışarıda namaz kılmakla ilgili sorunları Zeynep de anlatıyor:

“Yaşadığım yerde büyük bir cami inşaatı var. Şantiyenin girişinde ‘Bağışlarınız için hesap numarası’ diye bir yazı asılı idi. Bu konudan ne kadar mustaripsem ‘Bağışı gitsin erkeklerden alsınlar, bana verecekleri 30-40 metrekarelik yer olur anca. Gider evde kılarım’ diye bir düşünce geçti. Gerçekten de büyük selatin camiler dışındaki camiler ‘sadece erkeklere aitmiş’ gibi bir hissim var. Kadınlara da sadece usulen bir yer verilmiş gibi. Çok fazla dışarıda namaz kılan bir insan olmadığım halde çoğu defa bir engelle karşılaşıyorum. En son gittiğim iki caminin tuvaleti kilitli idi. Abdest alamadım haliyle. Kilitli olmayanların maalesef hijyen sorunu var. En temel şeyler olan ve abdest almak için gerekli olan askılık, peçete gibi şeyler çok az camide var. Tuvaletler ücretli olduğu halde bu tip şeylerin eksik olması epeyce rahatsız ediyor insanı. Camilerin kadınlara ayrılan bölümünün küçük olması da bir başka sorun. Somut örnek vermek gerekirse, Taksim Hüseyin Ağa Camii’nde restorasyon sonrası kadınlara ayrılan bölüm tabiri caizse kuş kadar. Eminönü’ndeki Yeni Cami’de kadınlar için içeride abdest alınacak yer olmaması acayip şaşırtıyor beni. Vaktin çıkmasına az bir zaman kala gidip abdest anlamadığım için namaz kaçırmışlığım vaki. Taksim Mescidi’nde imam odasının kadınların namaz kıldığı katta üstelik tam abdest alınan yerle yan yana olmasının mantığını da anlamış değilim. Camilerde rastladığım ve beni rahatsız eden bir başka şey de kadınlar bölümünü ararken kazara caminin içinde birkaç dakika dolaşınca erkeklerin ‘bacım kadınlar bu tarafta değil, burası erkekler yeri’ diye azarlar tonda konuşması. Otobüste, işyerinde, yolda, kadınlarla sürekli birlikte iken sanki ilk defa kadınlarla camide karşılaşılıyormuş gibi davranılması baya baya absürt kaçıyor.”

Camileri kadınlara kapatmışız

İstanbul gibi kadınlar sürekli sokakta olduğu ve namaz kılmak için “mecburen” camiye gittiği bir şehirde bunlar yaşanırken, Ankara’da oturan Sinem Diyarbakır’da başına gelen bir olayı naklediyor:

“Ulu Cami’ye gittim. Caminin içine girmeye çalışmadığım halde, avluda dolanmamın bile rahatsızlığa neden olduğunu anlıyordum. Namaz için kadınlara ayrılan yeri gittiğimde, tavanı en fazla 180 olan çilehane gibi bir bölmenin kadınlara ayrıldığını fark ettim. Sıcaktan ve kokudan namaz kılmak çok zordu. En azla 7 kadını alabilecek yerde 15 kadın tıkış tıkış namaz kılmaya çalışıyorduk. Abdest için de dışarıda erkekler yerinin yanına perdeyle bir bölüm ayırmışlar. İki muslukta zor zar abdest alıyorlardı. En sonunda kaldığım yere vardım da, namazı rahat rahat orada kıldım.”

Çocuklarıyla camiye giden Merve, “Senin namazın çocuklar, önce onlara bak” uyarısıyla karşılaşmış. Kadınların şikâyetleri uzayıp giderken, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın bu konudaki tavrına da bakmak gerekiyor. Diyanet İşleri Başkanlığı camilerde kadınlara ayrılan yerin artması için çalışmalarını sürdürüyor. Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez bu konuda sık sık uyarılarda bulunuyor:

“Sevgili Peygamberimiz zamanında hiçbir vakit namazı yoktur ki hanımefendiler mescitte hazır bulunmasınlar. Hiçbir Cuma namazı yoktur ki Peygamberimiz ve ashabıyla birlikte orada hazır bulunmasınlar. Medine’de bütün hanımefendilerin katılmadığı hiçbir bayram namazı olmamıştır. Ama sonra her ne hikmetse biz camilerimizin kapılarını hanımefendilerimize kapatmışız. Tamamen örflerin, geleneklerin dinin önüne geçmesinden kaynaklanmıştır.”

Bir tarafta Diyanet İşleri Başkanlığı bu konuda çaba sarf etmeye devam ederken, kadınlar mescitlerin kapılarının onlara da açılacağı günü bekliyor.

 

Benzer konular