Tarihi yüz karası olaylara dolu olan ABD, başta Vietnam, Japonya, Kore, Afganistan, Irak ve Suriye olmak üzere yüz binlerce sivili öldürüp, dünya tarihinin en büyük vahşetlerine attığı imzalarla meşhur. Buna rağmen sivillere zarar gelmemesi için maksimum dikkat sergileyen ve bütün harekat planını buna göre yapan Türkiye’ye ABD’nin Savunma Bakanlığı olan Pentagon’un sözcüsü Galloway, “Afrin’de artan şiddet, sivillerin yerinden olması ve ölümleri artırma riski taşıyor” cümlesini sarf etmekten çekinmedi. PKK/PYD eliyle yürütülen bu kara propagandaya destek vermek dünyanın polisliğine soyunan Amerika için havalı gözükse de, Amerika’nın rezillikler haritası herkesin malumu.
Kızılderililere soykırım uygulayan, Japonya’da savaş suçu işleyerek tarihin en büyük vahşetlerinden birine imza atan, Vietnam’da bir medeniyeti katleden, kimyasal silahlar kullanan, sivilleri gözü kapalı vurup, bir de haklılık payı çıkartan Amerika, bugün Ortadoğu’da da aynı politikayı güdüyor. Üstelik bunları yaparken, barış görüşmeleri yaparak, kendi çıkarlarına uymayan teröristlerin ölümlerini kınayıp göz boyamaya devam ediyor.
15 Temmuz darbe girişimi de dahil olmak üzere ABD’nin desteklediği darbelerden dolayı ölen sivil insanlar ise saymakla bitmez. ABD’nin yardım sağladığı ve silahlandırdığı İsrail hükümeti, yüz binlerce, hatta belki de milyonlarca (tahminler değişkendir) Filistinliyi öldürdü. Bir de bunlara son zamanlarda desteklediği teröristlerin eliyle yaptığı katliamları eklersek, Amerika sistematik bir şekilde cinayetlerine devam ediyor diyebiliriz. En son YPG-PYD kontrolündeki Afrin bölgesinden ateşlenen 2 roket, Hatay’ın Reyhanlı ilçesine düşerek 17 yaşındaki Fatma Avlar’ın ölümüne sebep oldu.
Suriye’de taşeron örgütlerle cinayet
ABD öncülüğündeki Batılı Koalisyon tarafından fiilen işgal edilen Irak, Suriye ve Afganistan başta olmak üzere Arakan, Filistin ve Yemen’de, 2017 yılı içerisinde katledilen Müslüman sayısı 180 bini aştı. Sadece 2017 yılında Musul ve Rakka’ya yönelik gerçekleşen saldırılarda günlük ortalama 55 ila 80 ton arasında bomba kullanan Pentagon güçlerinin kara ve hava bombardımanlarında ölen sivil sayısı 38 bin. Batılı ittifakın yeni haçlı saldırıları olarak değerlendirilen işgal ve yağma sürecinde DEAŞ, PKK-PYD ve Boko Haram gibi taşeron örgütler eliyle katledilen sivil sayısı ise 8 bini aştı. Suriye ve Irak’ta batılılar adına faaliyet gösteren PKK bu alanda en fazla sivil katleden örgüt oldu. Suriye İnsan Hakları Ağı tarafından hazırlanan raporda, Deir ez Zor, Rakka ve Halep kırsalında ABD desteği ile girdiği beldelerde sivil katliamı yapan PYD, 4 binden fazla sivilin ölümüne sebep oldu.
ABD’nin rezil tarihi
1945 yılında Japonya’ya iki atom bombası atarak yüz binlerce masum sivili öldürüp dünya tarihinin en büyük vahşetini yapan ABD’nin katliamları saymakla bitmez. Dönemin ABD Başkanı Harry Truman’ın “Tarihin en büyük olayı” diye adlandırdığı Hiroşima katliamında tek bir bombayla 146 bin kişi öldürüldü. ABD yüksek komutanlığının Japonya’nın yenildiğini ve ABD’nin teslim koşullarını kabul etmeye hazır olduğunu bilmesine rağmen tamamen gereksiz olarak ve ileri derecede suç teşkil edecek şekilde atom bombalarıyla düzenlenen vahşi saldırıları unutmak mümkün değil. Şehirdeki 90 bin binadan 60 bini patlamanın etkisi ile yerle bir oldu. Bir hafta boyunca şehre asit yağdı. 5 yıllık süre içinde 60 bin kişinin ölümü ile Hiroşima’da ölenlerin sayısı 200 bini buldu. Ölümlerin haricinde on binlerce insan ise sakat kaldı. Hiroşima’da hızını alamayan ABD, üç gün sonra Nagasaki kentine de atom bombası atarak 80 bin kişinin daha ölümüne sebep oldu.
Hiç tahmin edilmeyen şeyler
1950-1953 yılları arasında Amerikan savaş uçakları tarafından üç yıl boyunca havadan bombalanan Kuzey Kore var bir de. Sol ve Sovyet müttefiki iktidarın yönetimi altında ulusal birleşmeyi engellemek adına 4 milyon insan öldürüldü. Amerikalı tarihçi Bruce Cumings, bombardımanlar sırasında sivil halkın gözetilmediğine, ABD’nin bununla savaş suçu işlediğine dikkat çekmişti. Şimdilerde ABD Başkanı Donald Trump frenlenemeyen bir öfke ve iktidar hırsı ile Kuzey Kore’ye tehditler savurup, Kuzey Kore’nin başına “Hiç tahmin edemeyeceği şeylerin” gelebileceğini söylediğinde, bu ifadeler tarihi tecrübelere hiç de aykırı düşmüyor.
Çarmıha gerilme sırası
Liderleri değişse de dünyaya vaziyet edip, katliam yapma zihniyeti değişmeyen ABD’nin Vietnam katliamı en büyük sivil katliam olarak listede başı çekebilir. Noam Chomsky’nin Güneydoğu Asya’nın çarmıha gerilmesi olarak tanımladığı Vietnam katliamı, ABD ve müttefikleri tarafından 1962-1975 yılları arasında gerçekleşti. Tüm dünyada kendisini barışın sembolü olarak göstermeyi başaran Amerika, Vietnam’da yaptığı My Lai Katliamı’nda en az 3 milyon Vietnamlı, Kamboçyalı ve Laosluyu öldürdü.
Barışı hızlandıran ölümler
Tarihler 3 Temmuz 1988’i gösterirken USS Vincennes gemisi İran karasularına girdi ve bir İran sivil uçağını düşürerek 290 kişiyi havada öldürdü. Uçaktaki 66’sı çocuk yaşta olan toplam 290 kişiden hiçbiri kurtulamadı. Çoğu kişinin cesetlerine üzerinden 25 yıl geçmesine rağmen hala ulaşılamadı. Kruvazör Komutanı Andrew Anderson uçağa bir mesaj göndererek “Dost musunuz, düşman mı, kendinizi tanıtın!” sorusuna “Yolcu uçağıyız” cevabını alması katliama engel olmadı.
Amerika’nın İran Air 655 uçağını düşürmesinin amacı, İran İslam Cumhuriyetini ateşkese ve savaşı sonlandırmaya zorlamak ve baskı yapmaktı. Amerika’nın o zamanki Başkanı Ronald Reagan daha sonraları, Amerika tarafından İran yolcu uçağının düşürülmesinin barışın sağlanması gerekliliğini azami şekilde iki kat hızlandırdığını itiraf etti.
Amerika’nın haklı(!) katliamları
Amerika’nın katliam yaparak barış getirmesi her dönem görülen bir şey. 1991 yılında ABD, Kuveyt’in işgali üzerine Irak’a girdiğinde de barış getirecekti. 6 haftada 85 bin ton bomba atıldı. Ürdün Kızılayı’na göre savaşta 113 bin sivil Iraklı öldü. 1991’den 1998’e kadar ise, kötü beslenme ve hastalık nedeniyle yarıdan fazlası çocuk olmak üzere 1 milyonun üzerinde Iraklı hayatını kaybetti. Bunu takiben ABD, Saddam paniği yaşayan Arap yarımadasına, 100 milyon dolarlık silah ve uçak sattı.
ABD, 1991 yılında Birinci Körfez Savaşı olarak adlandırılan savaşta Irak’ı işgal ederken çok sayıda katliama imza attı. Bunlardan biri de binlerce sivilin katledildiği ve tarihe “ölüm otoyolu katliamı” olarak geçen saldırı oldu. 26 Şubat’ı 27 Şubat’a bağlayan gece Kuveyt’ten çekilen Irak askerleri ile savaştan kaçmaya çalışan çok sayıda Iraklı ve Filistinli sivilin bulunduğu konvoy, ABD ordusu tarafından çok ağır bir bombardımana tabi tutuldu. Binlerce araç, içindeki insanlarla birlikte parçalandı, yanıp kül oldu. Katliam Highway 80 isimli yolda gerçekleştiği için “Ölüm Otoyolu (Highway of Death)” denildi.
Lübnanlı-Amerikalı gazeteci Joyce Chediac’ın tanıklığına göre “ABD kuvvetleri, bütün insanlar ölünceye kadar konvoylara bomba bırakmaya devam etti. İç kısımdaki yolun üzerinde o kadar çok uçak doluşmuştu ki, havada trafik tıkanması meydana geldi ve hava muharebesi kontrolörleri havada çarpışmalar meydana gelmesinden korktu… Kurbanlar direniş halinde değildi… Bu yalın bir şekilde, karşılık verme ya da kendisini savunma olanağı olmayan on binlerce kişinin tek taraflı olarak katledilmesiydi.” ABD’nın Irak’taki işgale katılan ve bombardımanı yöneten komutanlarından General Norman Schwartzkopf katliamdan dört yıl sonra kendisi ile yapılan bir söyleşide, yolda savaş araçları olduğu için bombardıman emri verdiğini söyleyerek her zamanki gibi kendilerine haklılık payı çıkartmaya çalıştı.
Ortadoğu’da bitmeyen savaşın mimarı
Bir milyondan fazla Iraklıyı katlettiği İkinci Körfez Savaşı’na ABD “Irak’ı Özgürleştirme Operasyonu” adını verdi. Savaş öncesinde ABD ve Birleşik Krallık hükümetlerinin Irak’ın kitle imha silahlarına sahip olduğu ve bu silahların koalisyon ülkeleri başta olmak üzere birçok ülkenin güvenliğini ciddi şekilde tehdit ettiği gerekçesiyle 20 Mart 2003’te Irak’ı işgal etti. Fakat sözü edilen kitle imha silahları hiçbir zaman bulunamadı. İşgal boyunca 4.7 milyon Iraklı evini terk etmek zorunda kaldı. 5 bin sivil insanın katledildiği Felluce saldırısı da 2004 yılında ABD askerlerinin uluslararası savaş kurallarını ihlal ederek kullandığı silahlarla oldu. Felluce halkına karşı zehirli gazlar ve kimyasal silahlar kullandı.
İşgal altındaki Irak’ta yer alan Ebu Gureyb Cezaevi’nde tutuklulara çeşitli işkenceler yapıldı, tecavüzler edildi. Ortaya çıkan fotoğraflarda ABD’li askerlerin tutukluları çırılçıplak soydukları ve vücutlarına elektrik verdikleri görülüyordu. İşgalin başlamasından kısa süre sonra düzenli Irak ordusu yenildi, neticede Saddam Hüseyin yakalanarak idam edildi. ABD’nin Irak’ı işgal etmesinin sonuçları, mezhep çatışmalarıyla ortaya çıkan terör örgütleri katliamları vasıtasıyla hala devam ediyor. Bugün Ortadoğu’daki karışıklık ve bitmeyen savaş, büyük ölçüde ABD’nin eseri.
***
Yanlışlıkla vurduk
ABD’nin katliam yaptığı ülkelerden biri de Afganistan. ABD öncülüğündeki koalisyon 2007 yılında Taliban’ı hedef aldığını açıkladığı hava saldırılarında 90 sivili öldürdü. 4 Mayıs 2009’da da Afganistan’da düzenlediği saldırıda 140 kişinin ölümüne neden oldu. Afgan yetkililer saldırıda sivillerin katledildiğini açıklarken, ABD operasyonda Taliban savaşçılarını öldürdüğünü iddia etmişti. Daha sonra ise sivilleri öldürdüğünü kabul etmek zorunda kaldı.
4 Ekim 2015’te yine “Taliban ile mücadele” gerekçesiyle Afganistan’ın Kunduz eyaletinde Sınır Tanımayan Doktorlar (MSF) örgütüne ait bir hastaneyi yarım saat bombaladı. MSF, koordinatlarını önceden bildirmelerine rağmen yaşanan katliamda, aralarında doktorların da olduğu 9 sağlık görevlisi ile 3’ü çocuk 7 hastanın hayatını kaybettiğini açıkladı. Daha sonra ölü sayısının 20 olduğu açıklandı.
Bu olaydan tam bir yıl sonra aynı eyalette ABD yine sivil katliamı yaptı. Afganistan’ın kuzeyindeki Kunduz vilayetinde Taliban’a karşı gerçekleştirilen operasyon sırasında, ABD uçakları sivilleri de bombaladı. 30 sivilin hayatını kaybettiği saldırıda, ölenlerin çoğu kadın ve çocuktu. Saldırı sonrası ABD’den yapılan açıklamada, “Yanlışlıkla vurduk” ifadeleri kullanıldı.