ABD’nin Afrin’e düzenlenen Zeytin Dalı Operasyonu’yla beraber yapmaya başladığı açıklamalar, alt alta dizilince, sanki farklı ülkelerin politikacıları konuşuyormuş şaşkınlığına düşebilirsiniz. Gün gün birbirini yalanlayan, biriyle çelişen açıklamalar “ABD siyasetinde bir bütünlük yok mu?” sorusu kadar, “ABD ne yapmaya çalışıyor” sorusunu da akla getiriyor.
Pentagon’un yaptığı açıklamalar bazen aynı gün içinde bazen bir iki gün sonra Beyaz Saray tarafından ya da Dışişleri Bakanlığı tarafından yalanlanıyor veya tam tersi, bir siyasetçi (yetkili/bürokrat) PKK için “partnerimiz” ifadesini kullanırken, bir diğeri “Türkiye’nin sınırlarını koruması hakkı vardır” açıklaması yapıyor.
Trump başkan mı kukla mı?
Bu sürecin en üst düzey örneği Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’la ABD Başkanı Donald Trump arasında yaşandı. Suriye ve Zeytin Dalı Harekatı kapsamında telefon görüşmesi gerçekleştiren iki liderin görüşme sonrasında yaptıkları açıklamalar tartışma konusu oldu. Beyaz Saray, Erdoğan ile Trump görüşmesi sonrası yaptığı açıklamada “Afrin operasyonunda tırmanan şiddetten kaygı duyuyoruz” diyordu. Türkiye kaynakları, açıklamanın gerçeği yansıtmadığını belirtti ve “Trump Afrin operasyonuyla ilgili “tırmanan şiddetten kaygı” diye bir şeyden söz etmedi ifadelerini kullandı. Bilgi notları arasında yer alan belli başlı satırlar şunlardı:
-ABD tarafı, operasyonun belirli bir zaman dilimiyle sınırlı tutulması; Münbiç’te az da olsa ABD askerinin mevcudiyetinden bahisle oralarda bir sıcak çatışma ihtimaline mahal verilmemesi gerektiğine değindi.
-Türk tarafı da PYD/YPG unsurlarının daha önce söz verildiği üzere Fırat’ın doğusuna çekilmeleri gerektiğini; çekilme gerçekleştiğinde Münbiç’in olası DEAŞ tehdidine karşı Türk askeri desteğindeki ÖSO tarafından korunabileceğini belirtti.
-Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın terörle mücadele çerçevesinde PYD/YPG’ye ABD’nin silah desteğine son vermesi gerektiğine dikkati çekmesine karşılık olarak Trump ise PYD/YPG’ye artık silah vermediklerini, vermeyeceklerini söylemiştir.
-Trump “Türkiye’den gelen yıkıcı ve yanlış söylemler” diye bir ifade kullanmadı. Konuşmalarda ABD’nin açıkça eleştirilmesinin rahatsızlık uyandırdığına değindi. Buna karşılık Cumhurbaşkanı Erdoğan da terör örgütü PYD/YPG’ye silah verilmesinden FETÖ’nün başının himayesine kadar uzanan ABD politikalarının Türk kamuoyunda ciddi infiale neden olduğundan söz etti.
-Konuşmada Türkiye’deki OHAL’e hiç değinilmedi.
Bu yaşananlar son bir yılda ABD siyasetinin Türkiye’ye yönelik ikircikli hüviyetini ortaya koyuyor. ABD Başkanı Donald Trump, Ağustos ayında “Amerikan ordusunun Kuzey Kore’ye ‘atışa hazır’ olduğunu” söyleyerek gerilimi tırmandırmış, açıklamadan hemen iki saat sonra ABD Savunma Bakanı James Mattis “ABD’nin Kuzey Kore ile yaşanan krizi diplomasi ile çözmeyi umduğu” açıklaması yapmıştı.
Gerçek muhatap kim?
Terör örgütü PKK/PYD’ye desteği açığa çıkan ABD, örgüte olan silah yardımını bırakmak ve verdiği silahları toplamak yerine sahada top dolaştırmayı tercih ediyor. ABD ulusal güvenlik kurumları, başta Pentagon ve Dışişleri Bakanlığı olmak üzere, birbiriyle çelişen açıklamalar yaparak, zaman kazanmaya çalışıyor, bir yandan da silah yardıma devam ediyorlar. Bu iki bakanlık dışında CIA ve CENTCOM gibi kurumlar da devreye sokularak, su bulandırılmaya çalışılıyor. ABD Başkanını da yalanlarına alet eden kurumlar, Türkiye’ni gerçek muhatabı kim sorusuna sebep oluyor.
Görüşmenin ardından Erdoğan’ın yaptığı açıklama da buna dikkat çekiyor. Erdoğan, Trump’a terör örgütü PYD-PKK’ya silah yardımının devam ettiğini söylediğini belirterek, “Yanındaki güvenlik danışmanı ve generaline dönerek ‘Doğru mu?’ diye sordu. Yanındakiler sessiz kaldılar” dedi.
Silahları toplayacak mıyız?
1 Şubat günü ABD Genelkurmay Başkanlığı Sözcüsü Korgeneral Kenneth McKenize, ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon) Sözcüsü Dana White ile ortak basın toplantısında “Türkiye’ye yönelik her saldırıyı kınıyoruz” dedi ve PYD/PKK’nın paravanı SDG’ya verilen ağır silahların toplatılacağı sorusuna: “Bu silahlar DEAŞ ile operasyon bittiğinde toplanacak – ki biliyorsunuz DEAŞ’a karşı operasyonlar Fırat Vadisi’nde devam ediyor- bu ekipmanlar orada SDG tarafından iyi amaçlarla kullanılıyor” cevabını verdi.
Oysa Pentagon, ABD Başkanı Donald Trump’ın talimatıyla PYD/PKK’nın paravanı SDG’ye verilen ağır silah ve ekipmanların Rakka operasyonunun ardından toplatılacağını açıklamıştı.
Daha önce YPG’ye silah vermiyoruz diyen ve silah verdiği ortaya çıkan; bu bilgi ortaya çıktığında “Silah vermeyi durduracağız” diye açıklama yapan ve durdurmayan ABD yaptığı çelişkili açıklamalara SDG’ye verilen ağır silahları da ekledi.
Münbiç’ten çıkabiliriz de çıkmayabiliriz de
Üstelik Türkiye’nin bir terör tehdidi olarak hedeflerine aldığı Münbiç için de çelişki söz konusu. Dış İşleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun Afrin’den sonra Münbiç’e harekât yapacağını açıklamasının ardından Pentagon Sözcüsü Binbaşı Adrian Galloway 31 Ocak’ta, “Türkiye’yle her seviyedeki soruna çözüm için çaba gösteriyoruz. Bunu yaparken de Türkiye’nin güvenlik kaygılarını göz önüne alıyoruz ve DEAŞ’a yapılan baskının azalmamasını sağlamaya çalışıyoruz. Bu sorun ancak karşılıklı iş birliğiyle çözülebilir. NATO müttefikimizin yanındayız, Türk yetkililerle çözüm müzakerelerimizi sürdüreceğiz” açıklamasını yapmıştı.
Aynı gün, ABD Merkez Kuvvetler (CENTCOM) Komutanı General Joseph Votel, CNN International’a Münbiç’ten ayrılmayı düşünmediklerini açıkladı, “Münbiç’teki ABD askerlerini geri çekme konusunu düşünmüyoruz” dedi.
***
Gün gün çelişki
Açıklamaları alt alta dizerek bakalım:
14 Ocak 2018: The Defense Post sitesi, ABD öncülüğündeki uluslararası koalisyonun, Suriye’nin Türkiye ve Irak sınırlarında güvenliği sağlama iddiasıyla hâlihazırda yeni bir güç eğittiğini duyurdu. Siteye konuşan Birleşik Ortak Görev Gücü-Doğal Kararlılık Harekâtı sözcüsü, 30 bin kişilik gücün Demokratik Suriye Güçleri’nin (DSG) liderliğinde faaliyet göstereceğini ve yarı yarıya DSG’nin tecrübeli savaşçılarından oluşacağını söyledi.
16 Ocak 2018: Anadolu Ajansı muhabirine açıklama yapan Pentagon sözcülerinden Binbaşı Adrian Rankine Galloway, Afrin’de bulunan PYD/PKK unsurlarına ilişkin, “Onları DEAŞ mücadele operasyonlarımızın parçası olarak kabul etmiyoruz. Onları desteklemiyoruz ve onlarla hiçbir işimiz yok” ifadelerini kullandı.
16 Ocak 2018: Türkiye ve Irak sınırında terör ordusu kuracağını açıklayan ABD, Türkiye’nin kararlığı karşısında geri adım attı. Terör örgütüne binlerce tır silah gönderen ABD yönetimi, TSK operasyon hazırlıklarıyla ilgili açıklama yaptı. ABD öncülüğündeki DEAŞ karşıtı koalisyon sözcüsü Dillon Afrin’i destekleyip desteklemeyeceklerine yönelik soruya, “Afrin operasyon alanımız değil. Başta Ebu Kemal’in Kuzeyi ve Fırat Nehri’nin doğu yakasındaki alanlar olmak üzere Orta Fırat Vadisi boyunca kalan ceplerde DEAŞ’ı yenmek üzere ortaklarımıza destek veriyoruz” dedi.
17 Ocak 2018: Amerika Birleşik Devletleri Savunma Bakanlığı Pentagon (…) Suriye’de ABD’nin eğittiği güçlerin yeni bir ordu ya da sınır gücü olmadığını açıkladı.
18 Ocak 2018: ABD Dışişleri Bakanı Rex Tillerson, ABD’nin Türkiye’nin Suriye sınırında bir sınır koruma gücü oluşturmayı planladığı iddialarını geri çevirdi. Çarşamba günü açıklamalarda bulunan Tillerson, “Bazı kişiler yanlış konuştu. Bir sınır koruma gücü oluşturmamız hiçbir şekilde söz konusu değil” dedi.
18 Ocak 2018: ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Heather Nauert, muhtemel Afrin operasyonu konusunda Türkiye’yi böyle bir adım atmamaya çağırarak, “Herkes DEAŞ’a yoğunlaşmalı” dedi.
19 Ocak 2018: ABD’den yeni Afrin operasyonu açıklaması… ABD Dışişleri Bakanlığı yetkilisi, Türkiye’nin Afrin’e yönelik operasyonu hakkında, “(Suriye’nin kuzeyinde) Askeri bir operasyonun bölgesel istikrara, Suriye’nin istikrarına ve hatta Türkiye’nin sınır güvenliğiyle ilgili endişelerine hizmet edeceğine inanmıyoruz” dedi.
22 Ocak 2018: ABD Savunma Bakanı Mattis, Zeytin Dalı Harekâtı’na ilişkin “Türkiye’nin meşru güvenlik endişeleri var. Hava saldırısı yapmadan önce bunu yapacaklarına dair bizi uyardılar” dedi.
22 Ocak 2018: Türkiye’nin operasyonundan dolayı endişeliyiz” ifadelerini kullanan Tillerson, “İki tarafa da sivil kayıpları minimuma indirme ve itidal çağrısı yapıyoruz” dedi. ABD Dışişleri Bakanı Tillerson, “Türkiye’nin kendisini ve vatandaşlarını terörist unsurlardan koruma hakkını tanıyoruz” diye konuşurken, “Türkiye ile sorunları konuşarak bir çözüm bulmak için çalışacağız” ifadelerini kullandı.
26 Ocak 2018: ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Heather Nauert’ın tartışılacak Türkiye açıklaması. ABD sözcüsü, “Türkiye, Suriye’nin kuzeybatısında DEAŞ’tan gözünü çevirip PKK’nın peşine düştü” dedi. Türkiye’nin kendisini tehdit eden terör örgütleri YPG/PKK’ya karşı başlattığı Zeytin Dalı Harekatı sürerken, IŞİD’e karşı koalisyonun sözcüsü Albay Ryan Dillon’dan tepki çeken bir açıklama geldi. Son günlerde yaptıkları çelişkili açıklamalarla Türkiye’nin büyük tepkisini çeken ABD’li yetkililerin arasına katılan Dillon, YPG/PKK terör örgütü için “partnerimiz” ifadesini kullandı:
“Afrin’de koalisyon mensubu iki askerin öldüğü yanlış bir bilgidir ve tamamen yalandır. IŞİD karşıtı koalisyon, bölgedeki partneri olan Suriye Demokratik Güçleri’nin, (SDG) Fırat’ın doğusunda Elbu Kemal yakınlarında kalan IŞİD militanlarıyla mücadelesini desteklemeye devam etmektedir.”