Tarih sürekli bir dönüm noktası barındırır. Türk halkının belki de uzun zaman sonra vatan müdafaası yaptığı 15 Temmuz da o dönüm noktalarından birisi ve belki de modern çağdaki savunmalardan en kıymetlisi. İstanbul adına özelleştirmek gerekirse Fatih Sultan Mehmet Han’ın fethine kadar bu işi götürebiliriz. Abdülnasır Vatansever, İstanbul’un fethi ve 15 Temmuz arasındaki o yansımayı Gerçek Hayat için anlattı.
Tam 563 yıl sonra aynı yerde aynı hâdisenin yaşandığını duysanız nasıl yorumlardınız? Mucize? Mesaj? Benzerlik? Cevabı bir yere not edip haberin sonunda kontrol edin. Kalenderhane esnafından olan Abdülnasır Vatansever, Makedonya göçmeni bir aileye mensup. Yaklaşık 70 sene önce İstanbul’a gelen Vatansever ailesi uzun zamandır Fatih civarında ticaret yapıyor. 15 Temmuz gecesi yaşananların da birebir şahidi. Vatansever’le buluşup “Onsekiz Sekbanlar” ile “15 Temmuz iç savaş ve işgal girişiminde yaşananlar arasındaki benzerlikleri konuştuk.
18 Sekbanlar Kabristanı İstanbul’un fethinde şehit olanların medfun olduğu ilk şehitlik olarak kabul ediliyor. İstanbul Belediye binasının hemen yanı başındaki Kadı Hüsamettin Çamaşırcı Hacı Mustafa Efendi Camii yanında bulunan mezarlıktaki şehitlerden sadece Hamza bin Hızır’ın ismi biliniyor.
Abdülnasır Bey, Onsekiz sekbanın hikâyesini şöyle anlatıyor: “İstanbul fethi sırasında asker şehre girmiş ama tüm alanlara hâkim olamamış. Surlardan içeriye girdiklerinde ufak tefek çatışmalar devam etmiş. Bu ufak çatışmalarda Bizans askeri yerin altına girip Türk askerinin beklemediği anda yerden çıkarak askerlerimizi şehid ediyorlar. Ve bu şehit ettikleri yer, şimdiki İstanbul Büyükşehir Belediyesi binasından Şehzade Camisine kadar olan yer. İBB’nin yan tarafında bulunan bu şehitlik 18 Sekbanlar Kabristanı diye geçer. 18 Osmanlı askeri bu bölgede şehit ediliyor ve şehit edildikleri yere de kabirlerini yapıyorlar.”
MANEVİ ATMOSFER AYNI
Onsekiz sekbanın şehit düştüğü alanda 15 Temmuz günü sıcak çatışmanın yaşandığını ve o ruhla sokağa çıkan yüzlerce insan gördüğünü söyleyen Vatansever, o geceki ruhun Fetih ruhuyla, Çanakkale ruhuyla aynı olduğunu ise şu cümlelerle ifade ediyor:
“15 Temmuz’da burada da çok büyük mücadele verildi. Caddede kan seli vardı, sanki kovalarla kan dökülmüştü. O gece biz Vatan Caddesindeydik. Saraçhane’ye sabah ezanına bir saat kala geldik. Bütün çatışmalar bitmişti ama çok sayıda yaralı vardı. Şehit olanların sayısı ise 17 idi. Aynı bölgede yaralanan Ramazan Sarıkaya ise 40 gün sonra şehit oldu. 15 Temmuz’daki şehit sayısı Sarıkaya ile 18’e çıktı ve fetihteki şehitlerin sayısına ulaştı. Aynı yerde, 15 Temmuz’da yine 18 kişi şehit oldu. Belki abartıyor olabilirim ama İstanbul’un fethindeki mânevi atmosfer neyse 15 Temmuz’daki mânevi atmosfer de aynı derecedeydi. Hatta bunu kısmen Çanakkale’ye de bağlayabiliriz.”
15 Temmuz hain darbe girişiminin yapıldığı gece sokağa çıkan halkın Allah’ın ilhamıyla çıktığını ve mânevi bir güçle kurşunlara bedenini siper ettiğini, bunun da ancak bir fetih ruhuyla olacağını Aktaran Abdünnasır bey şunları kaydetti: “Hep dediler ki, 15 Temmuz gecesi ‘cahil cühela takımı sokaklara çıktı.’ Burada Profesör İlhan Varank hocamız şehid oldu, Şehzade Camisine de kabrini yaptılar. Alt tabakadan üst tabakaya kadar tüm toplumun bu davayı sahiplendiğini, bunun herhangi bir parti meselesi olmadığını, insanların sokaklara akın etmiş olduğunu gördük. Sokaklarda o kadar farklı insanlar gördüm ki, ‘Ne darbesi ulan’ deyip sokaktan yokuş aşağı koşa koşa gelen insanlar vardı. Bütün toplumun tek yürek olduğunu hissettik. O an yaşanan ve yapılan ne varsa, Allah’ın ilham etmesiyle oldu. 15 Temmuz bütün vatandaşların kalbine ilham edildi. Yoksa aynı anda bütün Türkiye’de böyle bir hareketin meydana gelmesi söz konusu olamazdı.”