Çöllerin Kraliçesi

Gertrude Bell, tam adıyla Gertrude Margaret Lowthian Bell, arkeolog, seyyah, dağcı, yazar, diplomat ve sekiz dil bilen Ortadoğu uzmanı bir kadın casus. 1868 yılında İngiltere’nin kuzeyindeki Durham kasabasında doğdu. Oxford’u birincilikle bitiren ilk kadın olarak okul tarihine geçti. Asil bir aileye mensup olmanın rahatlığıyla seyahatlere çıktı. İlk gittiği yer, yakın bir akrabasının büyükelçilik yaptığı Tahran oldu. Daha sonra Suriye, Filistin ve Anadolu seyahatleri birbirini izledi. Arkeolog olarak Anadolu ve Arap coğrafyasında birçok kazıya katıldı. Ortadoğuyu avucunun içi gibi bilmesi, savaşın başlamasıyla birlikte onu İngiliz istihbaratının saflarına çekti. Kahire’deki Arap Bürosu’nda Osmanlı’yı bölgeden çıkarma planlarına iştirak etti. Savaş sonrası Irak Krallığı’nın kuruluşunda büyük rol oynadı ve tahta çıkardığı yakın dostu Faysal b. Hüseyin’in danışmanlığını yaptı. Fırtınalarla dolu hayatına uyku haplarıyla son verdiğinde elli sekiz yaşına sayılı gün kalmıştı.

Mektupları

Ölümü sonrası aynı zamanda yazar olan üvey annesi Lady Florence Bell tarafından iki cilt olarak yayınlanan mektupları Gertrude Bell’i daha iyi tanımak isteyenler için bir başvuru kaynağı. Babası ve üvey annesine gönderilen mektuplar, 25 Eylül 1874 tarihiyle başlayıp ölümünden sadece beş gün önce, 7 Temmuz 1926’da son buluyor.
Altı yaşında yazdığı ilk mektubunda Mopsa adındaki haylaz İran kedisinin evde yaptığı yaramazlıkları konu edinen Gertrude Bell, son mektubunda ise kendisine gönderilen fotoğraflar için teşekkür ederken eli değip kendi fotoğraflarını bir düzene koyamadığından yakınıyor.

Türkler hakkında yazdıklarından birkaç örnek

23 Mart 1900 tarihli Filistin’den gönderilen mektubu.

“Saat yedi buçukta Mutasarrıf Efendi fotoğraf çektirmek ister mi diye hükümet konağına doğru yola çıktım. Yeni elbiselerini giymeye fırsat bulamayacak kadar meşgul buldum kendisini. Fotoğraf işini ben dönünce halletmek üzere sözleştik. Efendi Kerak’a dek yanıma bir asker vermekte diretti. Hiç gereği yoktu ama sanırım bu, benim gibi seçkin sosyal sınıflara ait bir tür ceza. Türkler, milliyetim nedeniyle olsa gerek benden çok korkuyorlardı. Muhtemelen aklımın bir köşesinde topraklarını işgal etmeye dair projeler olduğunu düşünüyorlardı.”

11 Şubat 1905 tarihli Suriye’den gönderilen mektubu.

“Yolculuğum hakkında planlar yapmaya koyulduk. Bu arada Gabtan bana Türk askerleriyle herhangi bir çatışmaya girmeyi düşünüp düşünmediğimi sordu. Böyle bir durumda silahına davranmaktan kaçınmayacağını da ekledi. Ben de böyle bir niyetimin olmadığını, Sultan ile açık bir zıtlaşmaya girmek istemediğimi ve askerlerden uzak durmayı umduğumu ifade ettim.

10 Ekim 1920 tarihinde Irak’tan gönderilen mektubu.

“Geçen gün Sason Efendi’nin gelinini ziyaret için gittiğimde bütün adamları orada konuşmaya can atar gördüm. Sason Efendi Irak’ın başına yerli birinin geçmesini diğerleri kıskanacağı için sakıncalı görüyordu. Tartışmak için farklı görüşler ortaya attı. Şerif Hüseyin’in oğlu, Mısır Hidiv ailesinin bir üyesi veya Osmanlı soyundan birisi bu iş için uygun olabilir miydi? Ben, Sir Percy’nin bu tercihlere aldırış etmeyeceğini ama kendi payıma Osmanlı soyunun artık bir hükmünün kalmadığını, en uygun ismin bir Arap prensi olacağını söyledim.”

22 Kasım 1920 tarihinde yine Irak’tan gönderilen mektubu.

“Adam adama er meydanında, korkusuzca şunu diyebiliriz ki, bir İngiliz danışman Türk’ten daha iyidir. Biz, bu ülkeye verebileceğimiz en iyi şansı vermek istiyoruz. Mesele Arapları bu şansı kabul etmeye ikna etmek. Olaylar kontrolümüzden çıkıp bizi şimdiki yerimizden etmedikçe bunu başarabiliriz. Eğer şimdi yapmaya koyulduğumuz işi 18 ay önce yapmış olsaydık sorun çok daha basit olacaktı.”

İlgisizlik ve yine ilgisizlik

Gertrude Bell’in mektupları neredeyse bir asır önce yayınlanmış olmasına rağmen henüz Türkçe’ye çevirilmemiş olması üzerinde düşünülmesi gereken bir durum. Tarihimizin son derece kritik evrelerine dair şaşırtıcı bir ilgisizlik söz konusu. Akademik çevrelerde bile ciddi bir hareketlilik görülmüyor. Örneğin çok da kalburüstü sayılmayacak bir yazar olan D. H. Lawrence üzerine ülkemizde onlarca tez yazılıyorken bir dönemi doğrudan ilgilendiren T. E. Lawrence hakkında maalesef tek bir tez bile ortaya konulmuş değil.

Kapak

Kitap Adı:
The Letters of Gertrude Bell

Yazarı:
Gertrude Bell

Yayınevi:
CreateSpace Independent Publishing Platform

Yayın Yılı:
2014

Benzer konular