“Bitişik evdeki kitap, dolu bir silahtır. Yakın gitsin. Silah ateş edemesin. Adamın kafasını koparın. İyi okumuş bir adamın hedefi olmayacağından kim emin olabilir ki? Ben böylelerini hazmedemem, bir dakika bile. Sonunda tüm dünyada, evlerin hepsi yanmaz duruma getirilince itfaiyecilere eski amaçlarıyla ilgili gerek kalmadı. O zaman onlara yeni bir görev verildi, barışın koruyucuları olarak. Resmi sansürcüler, yargıçlar ve infazcılar oldular onlar. İşte sen ve ben de bunlardan biriyiz.” (Ray Bradbury – Fahrenhayt 451)
Ünlü bilim-kurgu yazarı Ray Bradbury, Fahrenhayt 451’de itfaiye erlerinin kitap yaktığı bir distopya düşlemişti. Dünya edebiyatının önemli eserlerinden olan Bradbury’nin trajik hayalinin gerçeğe oldukça yaklaştığı olayların sayısı hayli fazla. Bunlardan birini geçtiğimiz hafta Şırnak’ta gördük. Güneydoğu’da devam eden operasyonlar nedeniyle iyice köşeye sıkışan PKK Şırnak’ın tek kütüphanesini de içinde barındıran Şırnak Kültür Merkezi’ni ateşe verdi. Dersliklerde çalışan öğrenciler ve binlerce kitapla beraber… Çevredeki vatandaşlar ve görevliler sayesinde can kaybı yaşanmadı. Buna rağmen iki öğrencinin durumu halen ağır. 37 bin 714 kitap ise kül oldu. Şırnaklı öğrenciler “Şimdi nerede ders çalışacağız?” telaşında. Çeşitli STK’lar vasıtasıyla kütüphanenin yeniden yapılandırılması söz konusu.
Şüphesiz bu ne ilk, ne de son “kütüphane katliamı” olacak. Değişime, gelişime, barışa karşı çıkanlar, yine “barış” ve “protesto” gibi bahanelerle tarihin her devrinde olduğu gibi kitapları yakmaya devam edecek. Bergama’da, Bosna’da, Almanya’da, Irak’ta olduğu gibi. Kimileri Romalıların İskenderiye Kütüphanesi’ni yakarken, Cengiz Han’ın ele geçirdiği topraklardaki binlerce eseri ateşe verirken veya İspanyolların Endülüs’ün kıymetli eserlerini parçalarken yaptığı gibi buna siyasi sebepler de bulabiliyor. Bugün olduğu gibi… Kazanma hırsının insanoğluna verdiği en büyük zararlardan biri de bu olsa gerek. Kaybettiğimiz eserlerin dünya hafızasında oluşturdu boşluğa atıfta bulunarak ‘kütüphane katliamları’nı yeniden hatırlatmak istedik.
Kütüphanede IŞİD vahşeti
IŞİD, yakın dönemdeki en büyük kütüphane katliamının sorumlusu. Geçtiğimiz Şubat ayında örgütün militanları Musul Kütüphanesi’ni tahrip etti. Bir yetkiliye göre binada bulunan 112 bin 709 el yazması ve kitaptan birçoğu kayıp. Kayıp olan ya da yandığı tahmin edilen kitaplar ve el yazmaları arasında, UNESCO’nun nadir eserler listesinde kayıtlı el yazmaları ve kitaplar da bulunuyordu. Kütüphanenin kayıtlı koleksiyonunda ise Osmanlı döneminden kalma kitaplar, nadir el yazmaları, Irak’ın 19. yüzyılın başında kurulan ilk matbaasında basılan eserler var. IŞİD Irak’ta da birçok kütüphaneye zarar vermişti.
İki milyon kitaba kıydılar
2014 yılının Şubat ayında, Bosna Hersek’in Gezi Parkı eylemleri sayılacak bir dizi olay patlak verdi. Binlerce kişinin katıldığı işsizlik protestoları ülkenin birçok kentine yayıldı. Eylemciler önce Saraybosna’daki Cumhurbaşkanlığı binasının ilk katını ateşe verdi. Buradaki yangın zemin katta bulunan Bosna Hersek Devlet Kütüphanesi’ne sıçradı. Bu alan devletin hafızası pozisyonundaydı ve yüzlerce yıllık kitaplar ve belgeler barındırıyordu. Özellikle de Osmanlı Devleti döneminden kalan son derece önemli eserleri… Yangına eylemciler yüzünden müdahale edilemedi. Binlerce kitap, belge, evrak kül oldu. Arşiv direktörü olan Adamir Jerkoviç olanları şu sözlerle yorumladı: “Bu, kültüre karşı Bosna Hersek’in tüm halklarının kültürüne karşı bir suçtur. Eşsiz, yeri doldurulamaz bir arşiv yandı.” Yangının ardından tarihçilere göre, Avrupa’nın en önemli imparatorluk kayıtları ve belgelerinden yoksun kaldı. Türkiye ise yanan arşivler için TİKA vasıtasıyla harekete geçerek 150 bin Avroluk bütçeyle restorasyona katkıda bulundu. Not etmekte fayda var. Bu, Bosna’daki ilk kütüphane katliamı değil. Dünya, en büyük kütüphane vahşetlerinden birine 1992 yılında yine Bosna’da şahit olmuştu. Bosna Savaşı sırasında Sırpların ülkenin en önemli devlet kütüphanesini yaktı. Saldırıda 2 milyon civarında eser yakıldığı tahmin ediliyor. Tarihçiler bunun tek seferdeki en büyük toplu kitap katliamı olduğunu söylüyor.
Irak’ın tarihi ABD’nin elinde
Irak, 1991’deki Körfez Krizi sırasında başlayan savaşta yağmalanan kütüphanelerinde binlerce önemli eserini kaybetti. Yağmalanan eserlerden bazıları koleksiyoncuların eline geçerken bazıları da ünlü kütüphanelere satıldığı söyleniyor. ABD’nin 2003 yılında başlattığı Irak’ı Özgürleştirme Operasyonu’nun yüzlerce vahim sonucundan biri de yine kütüphane katliamıydı. Operasyondan kısa bir süre sonra ABD askerleri tarafından kullanılan ve binlerce yıllık eserlere ev sahipliği yapan Bağdat Kütüphanesi yağmalandı. El yazmalarının bulunduğu Bilgelik Sarayı da alev alev yakıldı. 282 davaya ilişkin Hamurabi Yasaları’nın belgeleri yandı mı, çalındı mı hala bilen yok. 5 bin yıldan eski Sümer vazosu olan Varka, yine en az 5 bin yaşındaki Akadlardan kalma Uruk heykeli yağmadan nasibini alanlardan. Eserlerden bir çoğu ilerleyen dönemde ABD’de ele geçirildi. UNESCO ise eserlerin bulunması ve iadesi için çalışma başlattığını duyurdu. Bazı eserler kütüphaneye geri dönse de binlercesi hala ‘kayıp’. Ülkedeki diğer önemli kütüphaneler de bu savaştan zarar gördü. 600 bin cildin üzerinde kitap barındıran, el yazmalarıyla ünlü Basra Kütüphanesi’ndeki zarar bugün bile netleşmiş değil.
İnsanları da eserleri de yaktılar
Ünlü Alman şair, Heinrich Heine şöyle diyordu, “Bugün kitap yakanlar, yarın insanları da yakarlar.” Heine haklı çıktı. Bu sözlerinden yaklaşık 100 yıl sonra Nazi Parti’sine bağlı gençler, kütüphanelerde bulunan “zararlı” olduğunu düşündükleri binlerce kitabı yaktı. Ardından da insanları. 1933 yılının Ocak ayında Nazilerin iktidara gelmesinden sonra ülkede iktidara muhalif yazarların, aydınların kitapları kütüphanelerden, kitabevlerinden ve evlerden toplatılmıştı. Kitapların yakıldığı ilk gün Berlin opera meydanında 70 bin kişi kitaplar alev alırken alkışlarla izledi. Bu katliamlar farklı şehirlerde onlarca kez tekrarlandı. Yakılan kitaplar arasında çoğunlukla Karl Marx, Thomas Mann, H.G.Wells, Heinrich Heine, Erich Maria Remarque gibi yazarlar bulunuyordu.
Sıkıyönetim mağdurları
Kuşkusuz Türkiye’deki en büyük kitap katliamları darbe dönemlerinde yaşandı. Bu adeta darbecilerin bir geleneğiydi. Sıkıyönetim ilanları sırasında bazı kitaplar da sahipleri tarafından ‘korku’ nedeniyle yakıldı. Aynı dönemde Milli Güvenlik Konseyi’nden çıkarılan “müsadere edilen kitapların imhasına olanak tanınması” yasası katliamları arttırdı. On binlerce kitap, dergi ve gazetenin SEKA’ya gönderilerek imha edildiği biliniyor.
Talihsiz/zengin kütüphane
Tarihte gördüğümüz en talihsiz kütüphane yangını ise ABD’de yaşanmıştı. 1800 yılında kongrenin koruma kararı aldığı kitaplardan büyük bir kütüphane kurulduktan 12 sene sonra 1812’de ülkede İngiliz işgali yaşandı ve kütüphane Beyaz Saray ile beraber yakıldı. Kütüphanede sadece 3 bin kitap vardı. Ama facia daha büyük bir facia doğurdu. Takvimler 1815’i gösterdiğinde ABD’nin üçüncü başkanı olan Thomas Jefferson bu kaybı telafi etmek amacıyla kendi koleksiyonundan özel el yazmalarının da bulunduğu 6 bin 500 kitabı kütüphaneye verdi. Ancak nakliye sırasında bir kaza yangınıyla kitapların 3’te 2’si tamamen yandı. Şu an kütüphanenin koleksiyonunda 470 dilde, 29 milyondan fazla kitap, 58 milyon el yazması, içlerinde Gutenberg İncili’nin de bulunduğu Kuzey Amerika’nın en büyük nadir kitap koleksiyonu, bir milyonun üzerinde hükümet belgesi, son üç yüzyılda, dünyada yayınlanmış bir milyon gazete sayısı, 500 bin mikrofilm, 6 binin üzerinde karikatür dergisi, dünyanın en büyük hukuki belgeler koleksiyonu, filmler, 4.8 milyon harita, müzik notaları ve 2.7 milyon işitsel kayıt bulunuyor.