CHP’den kopan kazan kaldırıyor

CHP’ye genel başkan olduğu 2010 yılından beri girdiği her seçimi kaybeden Kemal Kılıçdaroğlu, başarısızlıklarını parti içerisinde öne çıkan, potansiyeli olan isimleri tasfiye ederek örtbas etmeye çalışıyor. Kılıçdaroğlu’nun Önder Sav ile başlayan ve yıllar içerisinde uzayan tasfiye zincirinin son halkası Öztürk Yılmaz oldu. CHP içindeki farklı fraksiyonlardan isimler Kemal Kılıçdaroğlu’nu ve şekillendirdiği CHP’yi sorgulayan çok ağır eleştiriler yapıyor.

Son yıllarda ortaya koyduğu vizyon, ürettiği politikalar ve ülkenin daha parlak bir geleceğe ulaşması adına çizdiği yol haritasıyla gündeme gelemeyen CHP, parti lideri Kılıçdaroğlu’nun eylem ve söylemleriyle sıkça tartışılır oldu. Koltuğa oturduğu ilk günden bu yana parti içerisinde mutlak hakim olmak isteyen Kılıçdaroğlu -aradan geçen 9 yılda 9 seçim kaybetmesinin de etkisiyle olsa gerek- hakimiyet kurmak bir yana, yanından ayrılan isimlerin çok sert eleştiriler yürüttüğü bir lider durumuna düştü. Deniz Baykal’dan Umut Oran’a, Selin Sayek Böke’den Gürsel Erol’a ve Eren Erdem’den Öztürk Yılmaz’a kadar farklı fraksiyonlardan isimler Kemal Kılıçdaroğlu’nu ve şekillendirdiği CHP’yi sorgulayan eleştiriler yapıyor.
Türk siyasi tarihinde ‘kazandığı tek seçim partisinin kongresi’ olan belki de tek ana muhalefet lideri olarak anılan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, AK Parti iktidarlarına yapmaya çalıştığı ‘sert muhalefetin’ çok daha çetinini parti içerisindeki isimlerden görüyor. Genel başkanlık koltuğuna oturduğu 2010 yılından bu yana tüm seçimleri kaybeden ve Muharrem İnce’nin meydanlarda “Çıkmışsın yenmiş, çıkmışsın yenmiş, yenmiş de yenmiş, yenmiş de yenmiş” cümleleriyle adeta alay ettiği Kılıçdaroğlu’nun parti içindeki dengelerle arası en başından beri sorunlu oldu.

İlk tepki Baykal’dan
Deniz Baykal’ın yaşadığı sürecin ardından bir anda önü açılan Kılıçdaroğlu, kendisine uzatılan mikrofonlara “Kesinlikle aday olmayı düşünmüyorum” dedikten 24 saat sonra CHP’nin başına geçeceğini açıkladı. Partililerin ‘efsane başkan’ olarak gördükleri Baykal’dan koltuğu devralan Kılıçdaroğlu’nun ilk icraatlarından biri eski liderinin ekibini tasfiye etmek oldu.
O dönemde tasfiye edilen isimler arasında CHP’nin ağır topları Önder Sav, Kemal Anadol, Mehmet Sevigen, Yılmaz Ateş, Berhan Şimşek, Hakkı Süha Okay, Onur Öymen, Mustafa Özyürek ve Ali Topuz gibi isimler vardı. Baykal’ın “Bu CHP Mustafa Kemal’in değil Kemal Kılıçdaroğlu’nun CHP’si. Anlaşılıyor ki Kılıçdaroğlu CHP’yi Gürsel Tekin’e emanet etmiş” tepkisi, Kılıçdaroğlu’na parti içinden yüksek sesle dile getirilen ilk tepki olsa da, son olmayacaktı. Partinin başına geçtikten sonra Önder Sav gibi güçlü bir teşkilatçıyı tasfiye eden Kılıçdaroğlu, bu kararı ile “CHP’de değişim oluyor” mesajını vermiş ve büyük de destek görmüştü. Fakat bu destek, değişimin başarıyı getirmemesi ve tasfiyelerin sistematiğe dönüşmesi ile parti içi muhalifliğe dönüştü.

“Tam bir hayal kırıklığı”
Kılıçdaroğlu’nun yönetiminden rahatsız olan isimlerden biri de partinin farklı kademelerinde görevler üstlenip, CHP Genel Başkan Yardımcısı koltuğuna da oturan Umut Oran’dı. Oran, Kılıçdaroğlu yönetimindeki CHP’nin AK Parti’ye benzeyerek onlardan oy çalmaya çalıştığının altını çizdi, CHP yönetiminin amacının seçimi kazanmak değil, parti içi dengeleri korumak olduğunu vurguladı.
Seçimlerdeki ağır mağlubiyetlerin ardından her seferinde ekibini toplayıp bir rapor yazdıran ancak bir sonraki seçimde yine mağlup olan Kılıçdaroğlu’nun 24 Haziran’daki seçimlerin ardından düzenlediği Abant toplantısı ve ardından gelen rapor da tepkilere neden oldu. Oran, söz konusu raporu “Tam bir hayal kırıklığı” ifadeleriyle yerden yere vurdu.

Topluca kazan kaldırdılar
Kılıçdaroğlu, aradan geçen yıllarda seçimleri bir bir kaybetmeye devam ederken, CHP’deki erime tabanı da rahatsız ediyor, hemen her ay farklı bir milletvekili ya da il yönetimi ‘merkez’e isyan bayrağı çekip, kazan kaldırıyordu.
Bu yaşananlar çoğu zaman şahısların ötesinde bir anlama bürünüp, son tüzük kurultayı öncesinde olduğu gibi 48 milletvekilinin tamamının Kılıçdaroğlu karşısında imza toplamasına kadar varabilecek bir sürecin fitilini de ateşledi.

Gençlik Kolları eylem bile yaptı
Kılıçdaroğlu’nun tutarsız ve gayri milli siyasetini eleştirenlerden biri de CHP’nin 41 yıl sonra milletvekili çıkardığı Elazığ’dan, Gürsel Erol’dan gelmişti. “Partimizin koltuk adamlarına değil dava adamlarına ihtiyacı var” diyerek Kılıçdaroğlu’nu istifaya davet eden Erol’un bu çağrısı Kılıçdaroğlu üzerinde değil belki ama CHP Gençlik Kolları üzerinde etkili oldu. O dönemde adeta her saat başı CHP içinden Kılıçdaroğlu’na yönelik eleştiriler yükselirken, CHP Gençlik Kolları da toplu bir karar alarak, Genel Merkez’in önünde oturma eylemine başladı.

Eren Erdem mahkemede adını verdi
Hemen her seçim döneminde Almanya başta olmak üzere yurtdışı ziyaretlerinde bulunan ve kendisine telkin edilen isimlerle yoluna devam eden Kılıçdaroğlu’nun bir zamanlar ‘prensi’ olarak kabul edilen isimlerden biri de Eren Erdem’di.
MİT TIR’ları davasının ardından ‘silahlı terör örgütüne bilerek yardım etmek’ suçlamasıyla tutuklanan Erdem, Kılıçdaroğlu’ndan beklediği desteği göremeyince mahkemede Genel Başkanıyla ilgili önemli bilgiler vermiş, ihanetle suçlandığı sürecin tüm aşamalarında Kılıçdaroğlu’nun bilgisi ve onayı olduğunu ima etmişti.
Erdem çıktığı son duruşmada, sonu Kılıçdaroğlu’na çıkan yolun taşlarını döşeyerek, bir sonraki mahkemede önemli şeyler anlatacağına dair ipuçları da verdi.

Bilderberg’li Böke: Kılıçdaroğlu pasif
Kılıçdaroğlu’nun ‘prensi’ Eren Erdem ile bozulan arasını bu kez büyük umutlar bağlanan ve ekonomiye ilişkin tüm sürecin emanet edilmesinin yanında parti sözcülüğüne de ‘uygun görülen’ Selin Sayek Böke ile yaşananlar takip etti. Çok ilginç uluslararası bağlantıları olan Böke’yi bir zamanlar yanından ayırmayan Kılıçdaroğlu, ‘mevcut yönetimin bir parçası olmayı uygun bulmuyorum’ cümlesiyle yine parti içinden bir isim tarafından hedef oldu. Böke’ye göre Kılıçdaroğlu pasifti, geleceği öngöremiyordu, parti içi demokrasiden yana değildi, siyasi kararlılık ve net duruş gibi konularda nasibini almamıştı. CHP’nin kurultay sürecinde de Böke’nin ismi sıkça gündeme gelmiş, kurultay öncesinde ‘Gelecek İçin Biz’ manifestosunu duyuran vekillerden Selin Sayek Böke’ye Kılıçdaroğlu’nun MYK üyeliği teklif ettiği ancak ret cevabı aldığı öne sürülmüştü.

Kapının önündeki son isim Yılmaz
Aradan geçen zaman içinde sadece CHP tabanının değil, diğer parti seçmenlerinin de ‘aşina’ olduğu Kılıçdaroğlu ile CHP’li vekillerin kavgası son olarak Öztürk Yılmaz’ın zehir zemberek açıklamalarıyla farklı bir boyuta taşındı. Daha önce Kılıçdaroğlu’na, “Ne yaparsan yap, istifa etmiyorum. Tarih seni yargılayacak” diyen Yılmaz, disipline sevkinin ardından CHP’den ihraç edildi. İhracın ardından da hız kesmeyen ve Kılıçdaroğlu’na yönelik açıklamalarına devam eden Yılmaz, geçtiğimiz günlerde Kılıçdaroğlu’nun 15 Temmuz hain darbe girişiminin yaşandığı gece sergilediği duruşu gündeme getirdi. Atatürk Havalimanı’nda açıklama yapan Öztürk, “Birileri o gece beni bırakıp tüydü buradan” diyerek Kılıçdaroğlu’nu hedef aldı. Bununla da yetinmeyen Öztürk, “CHP’nin başındaki zat bir projedir. CHP’yi bitirmek için gelmiştir” cümleleriyle CHP Genel Başkanı’nın partide milletvekilliği yapmış birinin gözünden dahi nasıl göründüğünü bir kez daha gözler önüne serdi.

Benzer konular