Bir fotoğraf karesi… Lazkiye ile Esed ailesinin baba ocağı Kardaha arasında toplu taşıma hizmeti veren bir minibüsün arka camını neredeyse kapatan bir posteri gösteriyor. Posterin üzerinde büyük puntolarla Arapça bir yazı var: “İyyakum ve Suriye”. Yani “Suriye’den uzak durun”.
Yazının hemen üzerinde üç adam ve işaret parmağını uzatmış haldeki tehditkâr pozları… İşin garibi, bu üç adamdan yalnızca birisi Suriyeli. Onun da sevmeyeni, seveninden misliyle fazla.
Suriyeli şahıs, tabii ki Kardaha’nın hemşerisi Beşar Esed. Diğer ikisi, Hasan Nasrallah ve Vladimir Putin.
O posterin anlamı
O posterin bugün için ifade ettiği anlamı sorgulamak bir yana, onu oraya yapıştıran “Suriyeli Çiçek Abbas” acaba ne kadar farkında? O poster, Suriye’nin geleceği adına neyi ifade ediyor? Veya herhangi bir gelecek ifade ediyor mu?
Hayatı partizan bir körlük içinde “muhayyel” bir pencereden seyre durmak, belki bir an için “safları sıklaştırma” adına işlevsel durabilir ama her halükarda gelmesi mukadder yarınların teminatı olmaya yetmiyor, yetmeyecek. Ne Hizbullah, Suriye gerçeğinin sosyolojik bir ürünü, ne de binlerce kilometre ötedeki Rusya. Bir gün nasılsa bu tufan da bir şekilde geçip gidecek. Tabii ki hiçbir şey eskisi gibi olmayacak ama o posterin bugün birileri için ifade ettiği anlam da yerinde kalmayacak.
Esed, daha düne dek “Ha düştü, ha düşecek” adamken, bugün Rusya’nın da oyuna dâhil olmasıyla zafer naraları atıyor görünebilir. Ama ibret almadan yaşanmış hayatların tekmili, aslında birer tekerrürden ibaret. Nitekim dün Rusya’nın âli menfaatleri uğruna cephelere koşup tıpkı bugünkü Esed gibi günlük zaferlerle mest olan pek çok insan perişan vaziyette öylece durmakta.
Kimden mi bahsediyoruz? Ukrayna’da savaşan Rus gönüllülerden.
Ukrayna’da savaşanların akıbeti
2014 yılında Putin’in medya operasyonu sonucu Avrupa’nın ilk beşinde yer alan Lenta.ru Haber Sitesi’nin tepesindeki işinden kovulan Galina Timchenko, bağımsız habercilik yapabilmenin artık mümkün olmadığı Rusya’yı terk edip, Riga merkezli Meduza Haber Sitesi’ni kurmuştu. Sitenin mottosu oldukça anlamlı: “Gerçek Rusya, Bugün”. Rusya’da dile getirilemeyen gerçekleri dünya kamuoyuna sunma gibi bir misyonu üstlenen site, geçtiğimiz günlerde bir dosya yayınladı. Doğu Ukrayna’da Ayrılıkçı Güçler’in safında savaşıp eve dönen Rus gönüllülerin hikâyelerinden oluşan dosya çarpıcı itiraflar içeriyor. Rus gönüllüler, eve döndüklerinde baş başa kaldıkları psikolojik ve fizyolojik sorunlara karşın devletin onları yalnız bıraktığını belirtiyorlar. Geçen sene resmi ateşkes sonrası bitmiş gözüken bölgesel düşmanlığın beşeri maliyeti 7.000 ölü ve 17.000 yaralı. Ateşkes sonrası dikkatini Suriye üzerine yoğunlaştıran Rusya, Ayrılıkçılar ve destekçileri tarafından Doğu Ukrayna’yı “gözden çıkarmakla” suçlanıyor.
Fiili savaş halinin sona ermesiyle birlikte geri dönen Ruslar, hiç de bekledikleri gibi kahraman edasıyla karşılanmadılar ve buna çok kızgınlar. Öyle karşılanmadılar, çünkü Rusya ne sınırın öte tarafında bir askeri varlığı olduğunu, ne de “Gönüllü Savaşçıları” resmi olarak kabul etti. Dolayısıyla bu savaşçıların hiçbiri, devletten herhangi bir maddi-manevi destek alabilmiş değil. Hemen hepsi ciddi fiziksel yaralar veya psikolojik travmalar yaşadıkları şu günlerde devletten uzanacak bir elin beklentisi içindeler.
Hayat eskisi gibi değil artık
Eve dönenlerden birisi:
“Eve döndükten sonra normal hayata uyum sorunu yaşadım, hiç kolay olmadı. Karım, aklımı yitirdiğimden endişeleniyordu. Ne zaman içmeye başlasam oradaki savaş ve arkadaşlarım aklıma geliyor. Hala yatıştırıcı olarak “Corvalol” kullanıyorum. Ukrayna’da savaşanların pek çoğu, medyanın ilgisiz yaklaşımından dolayı şu an öfke içinde.”
Cepheye gönüllü giden eski bir ordu mensubuna kulak verelim.
“Başta bize otomatik silah bile verilmedi. Ancak ilk çatışma sonrası bunları alabildik. Üniforma ise tamamen sadece seni ilgilendiren bir konuydu. Paran varsa satın alabilirdin. Yiyecek bulmak başlı başına bir işti. Yerli Kazaklar olmasa halimiz perişandı. Bize yardım ettiler ve yiyecek verdiler. Terk edilmiş bahçelerdeki sebzeleri talan ederek karnımızı doyurduk. Zor günlerdi.
Yaralanan insanlar için üzgünüm. Hepimiz bir şekilde, ya psikolojik veya fizyolojik açıdan yaralar aldık. Uzuvlarını kaybedip sakat kalan çok insan var. Devlet bunlara elini uzatmalı.
Bizim gibiler için hayat artık eskisi gibi değil. Savaşta yaşananlar yüzünden kimimiz ağır alkolik oldu çıktı. Kimimiz sinir hastası haline geldi. Kimimiz içinse çok geç, onlar zaten ölü.”
Ateşkes, Esed’e suni teneffüs
Ateşkes ilanı ve eş zamanlı bir manevrayla gündeme getirilen haritalar, Esed’i suni teneffüsle hayatta tutma çabasından başka bir hedefe matuf değil. Hâlihazırda ülkesinin büyük bir bölümünde sözü geçmeyen, halkının kahir ekseriyeti tarafından nefretle anılan bir liderin ayakta kalabilmesi için yapılan bunca çaba, Suriye daha yaşanılır bir ülke olabilsin diye pekâlâ verilebilirdi. Ama “Daha yaşanılır bir Suriye” çabası bizzat ülkenin lideri için anlam ifade etmeyince dünyanın da pek umurunda gözükmüyor. Suriye için biçilen konsept, şu sıralar tam da Esed sülalesinin en başından beri savunduğu çizgiye gelmiş durumda, “Daha yönetilebilir bir Suriye”.
El Muhaberatı, Şebbihası ve yakası açılmadık işkence teknikleriyle on yıllar boyu sürdürülen iktidar, gün gelip halkı canından bezdirince “Daha yönetilebilir bir Suriye” için ülkeyi bölmek dâhil her seçenek cazip duruyor. Dâhili ve harici koltuk değnekleriyle yürüme pahasına hem de.
Dâhili koltuk değneği YPG
Geçenlerde rejimin önde gelen isimleri, BM Daimi Temsilcisi Caferi ve Esed’in Medya Danışmanı Şaban, rejimin YPG ile ortak hareket ettiğini peş peşe deklare ettiler. Şaban bir adım daha ileri giderek “YPG, Suriye ordusunun bir parçasıdır” şeklinde beyanat verdi. Geçtiğimiz Eylül ayında BM Genel Kurulu’nda bir konuşma yapan harici koltuk değneği Putin de benzer şeyler söylemiş, “DAEŞ’e karşı gerçekte savaşan ve desteklenmesi gereken iki güç var. Birisi Kürtler, diğeri de Suriye ordusudur.” deyivermişti.
YPG, Kürt kimliğini inkâr pahasına Esed’le ortak çalışıyor. BAAS zihniyetinin kimlik vermeyi bile reddettiği Kürtleri, Esed’in kuyruğu haline getirmeyi vazife edinmiş durumda. Daha en başta, Esed karşıtı gösterilere katılan Kürtleri acımasız yöntemlerle tasfiye ederken kendisine biçilen rolün aslında ne olduğunu cümle âleme ilan etmişti. Esed ve YPG, geçmişte bölgedeki demografik mevcudiyetlerinin zayıflığını birbirlerine yaslanarak telafi etmeye çalışırken, diğer yandan gevşek duran zemini güçlendirici manevraları birbirlerine kopya vermekten geri durmamışlardı.
Demografik manevralar
Ateşkesin zamanlaması neredeyse mükemmel. Suriye krizi başladığında Esed ve YPG için yetersiz bir sosyolojik taban vardı. Esed’den hazzetmeyen milyonlar ülke dışına kaçmak zorunda bırakıldı. Ülke içerisinde de Esed’in lehine işleyen yoğun bir demografik hareketlilik söz konusu.
Kuzeye bakıldığında benzer tablo var. YPG’nin elinde tuttuğu toprakların demografik gerçekliği günden güne değişerek bu günlere gelindi. Kuzeyin Arap ve Türkmen unsurlarına zorla göç ettirildi, direnenlerin evleri buldozerlerle başlarına yıkıldı. Kürt YPG’nin elinden diğer Kürt kardeşleri de salim kalamadı. Esed karşıtı ve kendi ideolojisine muhalif düşüncedeki Kürtleri öldürdü, çoluk- çocuk, kadın-yaşlı demeden Kuzey Irak’a sürgün etti. Şu an hem Suriye, hem de kuzeydeki YPG kuşağı, tam da istenilen demografik kıvama getirilmişken ateşkesin çözüm olarak kapıya dayanması planın tıkır tıkır işlediğinin bir göstergesi mi sayılmalı?
Kaçınılmaz sona doğru
Bu planın tutacağı varsayılıyor. Tutması için ABD’si, Rusya’sı, İran’ı, falanı ve filanı elinden geleni yapıyor. Ne kadar üzerinde oynanırsa oynansın bölgeye dair sosyolojik gerçekler, Lazkiye-Kardaha minibüsünün arka camındaki poster ve Ukrayna’da savaşan Rus gönüllüler bize bu planın tutup tutmayacağının ipuçlarını çoktan vermiş durumda.
Esedgillerin “Daha yönetilebilir bir Suriye” tezi çökeli beş sene oluyor. Bu tezde ısrarcı olmak, kum saatini kendi sonuna ayarlamakla eşdeğer. Bugünün kazanımları, Suriye halkının hafızasından asla silinmeyecek kanlı bir dönemin üzerine sünger çekmeye yetmeyecek. Ve bu dipdiri hafıza var oldukça hiçbir ateşkes, hiçbir plan, dâhili ve harici hiçbir koltuk değneği Esed’in geleceğini garanti edemeyecek.
Esed’in akıbeti tıpkı Ukrayna’da savaşan Rus gönüllüler gibi olacak. Onlar da sırtlarını Rusya’ya dayadıklarını, güçlü ve yenilmez olduklarını sanıyorlardı. Onlar da bir zamanlar zafer şarkıları söylüyorlardı. Derken rüyalar âlemi sona erdi ve gerçeklerin katı dünyasıyla yüzleşmek zorunda kaldılar. Ne demişti içlerinden birisi, hatırlatmakta fayda var.
”Bizim gibiler için hayat artık eskisi gibi değil. Savaşta yaşananlar yüzünden kimimiz ağır alkolik oldu çıktı. Kimimiz sinir hastası haline geldi. Kimimiz içinse çok geç, onlar zaten ölü.”