Hepimiz Kudüs hakkında bir şeyler biliriz. Belki ziyarete gittik belki de gitmek için gün sayıyoruz. Gidenler bir kez daha gitmek isterken hiç gitmeyenler farklı nedenlerle bu ziyareti erteliyor. Zaman zaman yapılan yoğun Filistin ve Kudüs haberleriyle heyecanımız artarken, gündem bizi farklı alanlara sürükleyince de unutup gidiyoruz. Kudüs’e neden gitmemiz gerektiğini unutmamalıyız sorusunu Kudüs’e giden ve Kudüs’le ilgili çalışma yapanlara sorduk. Kudüs’e gidenlerin ortak bir sözü var: Oradaki zulüm sizi endişelendirmesin, Kudüs halkının yanında olmak bile yeter. Unutmayalım ki, ne dün, ne bugün kimse zulümle âbâd olamamıştır, bugünün Siyonistleri de, gelecekte de kimse olamayacaktır. Yine unutmamalıyız ki, Küdüs İslam’ındır ve öyle kalacaktır. Kudüs bize Allah (c.c.)’ın vaadi, Hz Muhammed Mustafa (s.a.v.)’in emanetidir! Kim Kudüs’e ihanet ederse asla âbâd olamaz! Kim sahip çıkarsa dünyanın efendisi olur! Müslümanların izzetlerine yeniden kavuşabilmelerinin yolu Kudüs’ün özgürleşmesinden geçiyor. Kudüs özgürse Müslümanlar da özgürdür. Hiçbir mazeret, Kudüs’ü ziyaret etmeye ve sahip çıkmamaya engel değildir. Bu vesileyle Gerçek Hayat’ın bu Kudüs-ü Şerif Özel sayısını Mübarek Kudüs’ün özgürlüğüne armağan ediyoruz!
Kudüs, yüzyılı aşkın zaman diliminde önce İngilizlerin, sonrasında ise işgal devleti İsrail’in siyasi, ekonomik, psikolojik ve dini baskılarına, her türlü imkânsızlıklara rağmen direnç gösteren, iki milyarı aşkın İslam dünyası adına Mescid-i Aksa’yı Siyonistlere teslim etmeyen insanların nefeslendiği topraklar. Etrafı mübarek kılınan topraklar. 400 yıl boyunca Osmanlı’nın yönetiminde selamet şehri olmuş bu kentin insanlarının, ülkemiz insanına karşı sevgisi ve hürmeti var. Bizim ise oraya gitmekte eksikliğimiz var.
Mirasımız Derneği Genel Başkanı Muhammet Demirci Kudüs halkının yanında olduğumuzu hissettirmek adına gitmemizin önemine vurgu yapıyor. “Bir asırdır her türlü baskıya rağmen onları ayakta tutan şey önce imanları, sonrasında ise (eksikleriyle beraber) onlara sahip çıkan Türkiye olmak üzere İslam dünyası. Kudüs sokaklarında gezip insanlarıyla sohbet ettiğinizde sizlerden ilk istekleri, Kudüs’e gitmeniz ve insanına, tarihine dokunmanız. Ayakta kalma mücadelesi verirken yalnız olmadıklarını onlara hissettirmeniz gerekiyor. Sadece bedenen değil, maddi ve manevi olarak yanlarında olduğumuz hissini bu insanlara yaşatmamız gerekiyor.”
İNSANLARI ŞUURLANDIRMALIYIZ
Kudüs’e gitmeyi teşvik etmek için etkinliklerin artırılması ve mukaddes toprakların öneminin anlatılması gerektiğini anlatan Muhammet Demirci, “Özellikle genç kardeşlerimizin Kudüs’le olan bağlarını sağlamlaştırmak zorundayız” diyor. “Gençlik üzerine çalışma yapan sivil toplum kuruluşları, gönüllü grupları, hemşeri dernekleri ve başta Diyanet İşleri Başkanlığı gibi kurumlar, gençlik çalışmalarının bir ayağına Kudüs’ü eklemeliler. Kültür turları etkinliklerinin bir ayağı da miracın durağı Kudüs olmalı. Cumhurbaşkanımızın ifadeleriyle “kırmızı çizgi” olarak Kudüs ve Mescid-i Aksâ’yı ülkemiz insanıyla buluşturacak etkinlikler düzenlemeli, insanımızı bu davaya sahip çıkmak hususunda şuurlandırmalıyız.”
İŞGAL DEVLETİ TEMİNAT PARASI İSTİYOR
İsrail’in Türk vatandaşlarına senede bir kez girme izni verdiğini söyleyen Demirci, tur düzenleyen firmaları zor duruma sokmak için kendilerinden para istediklerini de aktarıyor. “Geçtiğimiz yıla kadar seyahat engeli bulunmayan her Türk vatandaşı vize alarak senenin istediği zamanında Kudüs’e gidebiliyordu. Kişisel olarak başvurularda zaman zaman vize alma sorunu yaşasanız da turizm firmalarıyla grup vizesi almak daha kolay olduğu için seyahatler Kudüs Turları üzerinden gerçekleştiriliyor. İşgal devletinin geçen yıl yayınladığı talimatla Türk vatandaşlarına senede yalnız bir kere Kudüs’e gidebilme şartı getirildi. (Yeşil Pasaport sahipleri hariç). Kudüs’e tur düzenleyen şirketleri zor durumda bırakmak için tur başına işgal devleti, resmi hesaplarına üç ay saklı tutulmak kaydıyla 15 bin dolar teminat parası istiyor. Grup içerisinde herhangi birisinin dikkat çekecek söz veya eylemi olursa bu paraya el koyuluyor.”
Turlar, cuma namazı Kudüs’te kılınacak şekilde 3 gece 4 gün ya da 4 gece 5 gün olarak cuma namazı Mescid-i Aksâ’da kılınacak şekilde organize ediliyor. Pasaportu olan birinin vize müracaat süresi de yaklaşık 20 günü buluyor. Müracaat ve ziyaretle birlikte Kudüs’e gidiş geliş süresi bir ay kadar zaman alıyor. Kudüs turlarının maliyetiyse 600 ila 650 dolar arasında değişiyor.
YAPAY GÜNDEMLER KUDÜS’Ü UNUTTURUYOR
Burak Derneği başkanı Adem Yenihayat Kudüs’e gitmeye hevesli olmayışımızı şu ifadelerle anlatıyor: “Birkaç sebebi var bunlardan ilki, kamuoyunun bu konuyu bir dönem çok işleyip bir dönem hiç işlememesi. Bu heyecanı azaltıyor. Cumhurbaşkanımızın da teşvikleriyle Kudüs seferberliği olunca kamu ve özel sektörde bir Kudüs’e gitme heyecanı başladı. Kudüs gündemden düşünce, gündemi seçim atmosferi sardı ve Kudüs unutuldu.
Milletimizin şöyle bir algısı var, ‘Kutsal mescidimiz Mescid-i haramdır, hac ömründe mutlaka bir kere yapılmalı, onu söylemeye gerek yok zaten. Yanı sıra senede bir kere mutlaka umrelerle onu takviye etmeliyiz. İmkânı olan umreye gitmeli, bir kere giden zaten seviyor o ortamı ikinciye gitmeli’ diye düşünüyor. Bunların hesapları yapılıyor. Kudüs’e gidenler o kadar fazla olmayınca sohbet ortamlarında konuşulmuyor bile. Gündemin sıcaklığı ve soğukluğuyla ilgili olduğunu düşünüyorum.”
Kudüs’e ziyaretlerin azalmasını geçen sene yaşanan kur dalgalanması ve sınırda yaşanan olumsuzluklardan kaynaklandığını söyleyen Yenihayat, aileler çocuklarını Kudüs için teşvik etsin diyor. “Döviz piyasasındaki hareketlenmeler ve ekonomik sıkıntılar Kudüs’e gitmeye büyük bir engel oldu. Ocak’tan yaz aylarına kadar Kudüs’e talep çokken, Ağustos’taki kur dalgalanması bıçak gibi kesti. Fiyatı Türk Lirası üzerinden pahalı bulup erteleyenler, ilerde inşallah deyip bırakanlar oldu. Fiyat pahalılığı ikinci ya da üçüncü sırada. Medyada yer alan göz altı haberleri de gitme niyetinde olanların ertelemesine yol açıyor. Ama bu gibi durumlar çok nadiren olan şeylerdir. Asla kimseyi yıldırmamalı. Son zamanlarda Kudüs’le ilgili seminerler, çalışmalar, eğitim programları yoğunlaştıkça üniversite gençliğinin Kudüs’e gitme çabası oldukça arttı. Aileler olumsuz haberlerden etkileniyor, çocuklarının taleplerini geri çeviriyor.”
Kudüs’te yaşanan acılara şahit olmak en azından önemi hissettirerek bu bilinci uyandırmak gerektiğini vurguluyor Adem Yenihayat. “Kudüs’ün önemi hissettirilirse etkili olacağını düşünüyorum. Kuran-ı Kerim birçok ayette o bölgeyi işaret ederek ‘mukaddes ve mübarek’ ifadelerini kullanıyor. İnancın bir gereği haline gelmiş oluyor aslında. İki mucize olan İsra ve mirac hadisesinin orada yaşanması bizim Kudüs’e kayıtsız kalmamamız gerektiğini söylüyor. Bir de bizzat peygamberimizin ‘Oraya gidin, namaz kılın, gidemezseniz kandillerini yakmak üzere yağ gönderin’ sözünü derneğimizin çalışmalarının temeline oturttuk. Bu motivasyonu çok üst düzeye çıkartır diye düşünüyoruz, çünkü peygamberi bir tavsiyenin ötesinde ne olabilir ki? Yaşanan acıları düşündüğümüz zaman bir insanlık dramı da var. Göz göre göre topraklarından dışlanan, kovulan, sürgün edilen bir halk ve onların onurlu bir mücadelesi var. O mücadeleye en önden şahit olabilmek, hiç olmazsa yanlarında durmak için gitmek lazım. ”
KUDÜS’ÜN KANDİLİ: 350 BİN KUDÜSLÜ
Kudüs araştırmacısı Halis Mutlu ise Kudüs’e Peygamberin emrine uyarak gidilmesi gerektiğini düşünenlerden. “Çünkü Peygamberimiz (s.a.v.) ‘gidin’ diyor. Peygamberimizin (sav) ‘gidin’ emri Müslümanı bağlayıcı bir hal arz eder. Miraç sonrası Peygamberimiz (s.a.v.) sahabesine her fırsatta Mescid- Aksâ’dan bahseder. Hz. Meymune’nin (r.a.) ‘Ya Resulullah sürekli Mescid-i Aksâ’dan bahsediyorsun, oranın hükmü nedir’ sorusuna Peygamberimiz (sav) ‘Oraya gidin ve orada namaz kılın’ şeklinde cevap verir. Hz. Meymune valdemiz ‘ya gidemezsem’ diye sorduğunda ise Hz. Resulullah ‘o zaman kandillerinde yakılmak üzere zeytinyağı gönderin’ buyuruyor. Medine’ye zeytinyağı Kudüs ve civarından gider. Peygamberimiz burada, Mescid-i Aksâ’ya gidemeseniz bile denk gelecek bir şey yapmamızı istiyor.
Kudüs’ün kandilleri Mescid-i Aksâ için canları ve mallarından vazgeçen 350 bin Kudüslü Müslüman… 2 milyar Müslüman’ın izzetini omuzlarında taşıyan Kudüslülere sahip çıkmak, onların yanında olduğumuzu göstermek için Kudüs’e gitmeliyiz. Kudüs peygamberler yurdu ve orası Müslümanlara vadedilmiş. Birçok ayet bu hakikate işaret eder. Rabbimizin bizzat ismini verdiği, ilk kıblemiz üçüncü haremimiz Kudüs’tedir.”
DÜNYA SİYASETİNİN ALTIN ORANI
Allah’ın buyruklarını yerine getirmek ve Kudüs sloganlarının içini doldurmak için gidilmesi gerektiğini belirten Mutlu, “Kudüs dünya siyasetinin altın oranıdır. Kudüs’ü elinde bulunduran, dünyayı yönetiyor. Müslümanlar Kudüs’e yeniden uyanmalı ve ayet ve hadislerde burayla ilgili belirtilen meselelere vâkıf olmalılar. Kudüs’ü İsrailiyat kaynaklardan değil, bizim sahih kaynaklarımızdan okuyup anlamak zorundayız, yoksa Yahudi’yi kendi ellerimizle Kudüs’e ortak etmiş oluruz. Kudüs’e gitmeyi teşvik için Rabbimizin burası hakkındaki ayetleri ve Resulullah’ın buyrukları etki etmiyorsa başka ne yapılırsa yapılsın anlamsız olur, ziyaretler de ibadet değil, turistik maksâtlı olur. ‘Kudüs bizimdir’ sloganının içi doldurulmak isteniyorsa Müslüman bunun hakkını vermeli” diyor.
Kudüs’e gitme azmini hiçbir şeyin azaltmaması gerektiğini ifade eden Mutlu şunları söylüyor: “Ne yazık ki, Kudüs’e israil vizesi alarak gitmek durumundayız. Ama buna karşın Yahudiler Türkiye’ye vizesiz geliyor. 2018 rakamları çarpıcı. Türkiye’den Kudüs’e giden 43 bin kişi giderken, İsrail’den Türkiye’ye 500 bin Yahudi geliyor. Bu tablo bizim gitme azmimizi artırmalı. Yoksa bahaneler mukavvadan sığınaklardır. Kudüs’e giderken ucuz olan tur şirketini değil, orayı İslâmî hassasiyetle anlatacak rehberlerin bulunduğu tur şirketleri tercih edilmeli.”
GÖRDÜKLERİMİZİ ANLATMALIYIZ
Oradaki zulümleri görmek adına Kudüs’e gitmenin önemli olduğunu ifade eden MÜSİAD ve Filistin Platformu Kurucu Başkanı Erol Yarar, “Kudüs’e gitmeliyiz çünkü Kudüs bizim için kutsal bir mekân, hem de işgal altında. Filistinlilerin Türk halkına ve Türkiye’ye karşı çok derin bir muhabbeti var. Onlara hem moral vermek hem o kutsal mekânda Müslümanları uğradığı zulümlere şahitlik etmek ve ülkemize dönüp buradaki insanlara anlatmak önemli” diyor. İnsanların Kudüs’e gitmemesini emniyet kaygısına bağlayan Yarar, ziyaretçilerin İsrail’in sınırdaki zorluklarıyla karşılaşmak istemediklerini söylüyor. Bunun ziyaretçileri engelleyen bir sebep olduğunun altını çiziyor. Halk için güvenlik zafiyeti olmadığını söyleyen Yarar, “Gazze’ye gitmekte ve oradaki durumlara şahitlik etmekte fayda var” vurgusunu yapıyor.
GÖRMEME GAFLETİNE DÜŞMEYELİM
Erol Yarar, Kudüs’e gidişleri artırmanın yolunu ise o mukaddes toprakların önemini artırmakla olacağını aktarıyor. “Oranın dinen ehemmiyetini hatırlamak lazım. Hem tarihi bilgilerimizi yenilemek hem itikadi bilgilerimizi tazelemek açısından ehemmiyetini bilenlerin gazetelerde, internette etraflıca anlatması, bununla ilgili teşvik edici yazılar yazması lazım. Kaldı ki İsrail vatandaşları da Türkiye’ye geliyorlar. 1917’de terke mecbur kaldığımız mekânlarla tekrar buluşmayı diyorum ben. Kudüs, İslam tarihinde, İslam akaidinde çok önemli olan bizim için vazgeçilmez bir yerdir. Ve bugün dünyada zulmün merkezi olan bir yerdir, burayı görme imkânı olup da görmeme gafletine düşmemek lazım.”