Sultan I. Ahmet’in kızı olan Ayşe Sultan, tam altı kez izdivaç yapmış lakin eşlerinin art arda vefat etmesi nedeniyle bir türlü saadeti yakalayamamış talihsiz bir sultandı. İlk evliliğini padişahın iradesiyle Sadrazam Nasuh Paşa ile gerçekleştiren Ayşe Sultan’ın mutluluğu sadece üç yıl sürmüş, Nasuh Paşa bir rivayete göre eşinin gözleri önünde yine padişahın emriyle boğularak idam edilmişti (1614). Genç yaşta dul kalan Ayşe Sultan’ı, neyse ki biraderi II. Osman unutmadı ve kız kardeşini Hafız Ahmet Paşa ile nikâhladı. Ancak Hafız Ahmet Paşa, Sultan IV. Murat devrinde İstanbul’da Kapıkulu askerlerinin çıkardığı bir ayaklanmada öldürülünce Ayşe Sultan hayatının baharında bir kez daha dul kalmış oldu.
Hanedana mensup olmanın verdiği sıkıntıları yaşamak zorunda kalan ve iki eşini de kaybeden Ayşe Sultan için bu kez damat adayı Diyarbakır Valisi Murtaza Paşa idi (1635). Murtaza Paşa ile evlendikten sonra her fırsatta etrafına bu izdivaçtan memnun olmadığını anlatan Ayşe Sultan, hastalıklı bir adam olan eşini en yakınlarına sürekli şikâyet etmişti. Sultanın bu evliliği de fazla uzun sürmedi ve Murtaza Paşa Revan seferinde şehit düştü (1636). Aradan üç yıl geçtikten sonra Ayşe Sultan, bu sefer Halep ve Şam valiliklerinde bulunmuş Ahmet Paşa ile bir evlilik yaptı. Ahmet Paşa’nın, Şam valisi iken bir kişiyi haksız yere öldürttüğü gerekçesiyle malının müsadere edilip hapsedilmesi ve ardından 1644 yılında vefat etmesi Ayşe Sultan’ın bu evliliğinde de mutluluğu yakalayamamasına neden oldu. Otuz yıllık bir süre içerisinde dört defa dul kalmış olan talihsiz Sultan, bu sefer 1645 yılının Mart ayında Vezir Voynuk Ahmet Paşa ile nikâhlandı. Bu evlilikle beraber Kaptan-ı Derya makamına getirilen Ahmet Paşa, 1649 yılında Girit’te Suda Kalesi kuşatılırken düşmanın attığı bir topun yakınına isabeti sonucu şehit düştü. Ayşe Sultan, böylece en çok sevdiği söylenilen eşi Ahmet Paşa’yı da kaybetti ve bir kez daha dul kaldı.
Ömrü acı çekmekle geçti
Ayşe Sultan, beşinci eşinin ölümünden beş ya da altı sene sonra İpşir Mustafa Paşa ile nikâhlandı. İpşir Mustafa Paşa, önce devletin önemli makamlarında görev yapmış ancak daha sonra Anadolu’da Asi Abaza Hasan Paşa ile birlikte hareket edip etrafa korku salmış bir devlet adamıydı. Kontrol altına alınabilmeleri ancak kendisinin Halep Valiliğine, Abaza Hasan Paşa’nın da Türkmen ağalına getirilmesiyle olmuştu. Hatta bir süre sonra, Sadrazam Derviş Mehmet Paşa’nın felç olması ile sadaret mührü kendisine verilmiş, İstanbul’a gelerek eşinin sarayına yerleşmişti. Ancak sadrazamlığın ağırlığını kaldıramamış olacak ki İpşir Paşa’nın askerle arası çok geçmeden bozuldu. Yeniçeri ve sipahi ileri gelenlerinin isyanıyla önce hapsedilen Paşa, 1655 Mayısında da idam edildi. Altıncı eşini de kaybeden Ayşe Sultan bir yıl sonra vefat etti ve dünya hayatında mutlu bir gün görmeden babasının türbesine defnedildi.
Hem evlatlarını hem eşini kaybetti
Sultan Abdülmecit, farklı bir muhabbetle sevdiği kızı Fatma Sultan’la bizzat yakından ilgilenmiş, onun iyi bir tahsil ve terbiye görmesi için azami düzeyde gayret göstermişti. Evlilik çağı geldiğinde de birçok damat adayını beğenmemiş, kızı için en son Sadrazam Mustafa Reşit Paşa’nın oğlu Ali Galip Bey’de karar kılmıştı. Bu kararını bir Hatt-ı Hümayun yayınlayarak herkese bildiren Sultan Abdülmecit, müstakbel damada vezirlik vererek Meclis-i Vâlâ-yı Ahkâm-ı Adliye Azalığına tayin etmişti.
1854 yılının Ağustos ayında 14 yaşındaki Fatma Sultan ile 24 yaşındaki Ali Galip Paşa’nın nikâhları Hırka-i Saadet dairesinde, Şeyhülislam Arif Hikmet Bey tarafından kıyıldı. Fatma Sultan’ın çeyizi Çırağan Sarayı’nda iki gün boyunca davetlilere gösterildi. Yeni evli çift, daha evvel Mustafa Reşit Paşa’ya ait olan, ancak Sultan Abdülmecit tarafından satın alınıp kızına tahsis edilen Baltalimanı Sarayı’nda oturacaklardı. Fatma Sultan, büyük bir düğün alayı ile Baltalimanı Sarayı’na götürülmüş, tüm devlet erkânına müzik eşliğinde enfes bir ziyafet verilmişti. Geline düğün hediyesi olarak kıymeti büyük muhtelif eşyalar verilirken Sultan Abdülmecit de damadına inci bir tespih ve pırlanta yüzük hediye etmişti. Lakin Fatma Sultan, evliliğinde hayal ettiği mutluluğu yakalayamadı. Genç çiftin Cemile adını verdikleri kızları, dünyaya geldikten birkaç gün sonra yüksek ateş sebebiyle hayatını kaybetti. Bu acı olayın ardından 1857 yılında önce Sultan’ın eşi Ali Galip Paşa, ardından kendisi ağır bir hastalığa yakalandı ve uzun süren tedavilerin ardından ancak toparlanabildi. Fatma Sultan’ın üzüntüsü maalesef bununla da sınırlı değildi. 1858 yılının Eylül ayında Ali Galip Paşa’nın, gece vakti bir davetten dönerken Yeniköy önünde bir römorkun bindiği kayığa çarpacağını zannederek denize atlaması, boğularak hayatını kaybetmesine neden oldu. Yapılan arama sonunda naaşı Beykoz tarafında balık ağı içinde uşağı ile birbirine sarılmış vaziyette bulundu. Aynı yıl vefat eden babasının Beyazıt Camii’nin haziresinde yer alan türbesine defnedildi…
Baltalimanı Sarayı’nda göz hapsi
Genç yaşta hem evlat acısını hem de eşinin acısını yaşayan Fatma Sultan’ın yeniden evlendirilmesi hususu bir müddet sonra sarayda konuşulmaya başladı. Sultan Abdülmecit, talihsiz kızını bu defa Mabeyinci Nuri Bey’e vermek arzusundaydı. Babasının isteğini yerine getiren Fatma Sultan, Nuri Bey’le evlenmeyi kabul etti. Bu evliliğinden Fuat Mehmet isminde bir oğlu, Emine Lütfiye adında da bir kızı dünyaya geldi. Lakin talih yine Fatma Sultan’a gülmemiş, kızı iki buçuk, oğlu ise üç yaşında iken vefat etmişti. Fatma Sultan, saadeti yıllar sonra çok sevdiği kardeşi V. Murat’ın tahta geçmesi ile yakaladı. Ancak bu mutluluğun ömrü de Sultan II. Abdülhamit’in padişah olmasıyla kısa sürdü. Eşi Nuri Paşa, Yıldız Mahkemesinde Sultan Abdülaziz’in ölümüyle ilgisi olduğu gerekçesiyle idama mahkûm edildi. II. Abdülhamit idam kararını müebbet hapse çevirerek Nuri Paşa’yı Taif’e sürdü, Fatma Sultan’a da kocasını boşama emrini verdi. Nuri Paşa sürgün yolunda ruhi bunalıma girmiş ve hayatını kaybetmişti (1890). Bu olaydan sonra küçük biraderi Sultan Abdülhamit’e karşı sert bir tutum içerisine giren Fatma Sultan, Baltalimanı Sarayı’nda göz hapsinde yaşamaya mahkûm edildi. 26 Ağustos 1884 yılında 44 yaşında iken Hakkın rahmetine kavuşan bu talihsiz Sultan, Yenicami Türbesine defnedildi.