Yoldaki mühendis

Haziran ayı içerisinde Medrese-i Yusufiye arkadaşlarımdan birisi, birkaç kitap talep etti. Beyan Yayınları’ndan Tevfik Kardeşime rica ettim, kitapları temin etti ve kitapların arasında bulunan ‘Yoldaki Mühendis’ dikkatimi çekti. Cezaevine daha sonra göndermek üzere, okumaya başladım ve iki üç gün içerisinde okudum.

Kitap, Filistinlilerin Siyonist İsraillilerle mücadelesi hakkında, çarpıcı bilgiler sunmakta.

Düstur Gazetesi Başyazarı Yâsir Zeatire, önsözde şunları yazmakta:

“Filistinliler, işgal kargalarının zulümle, orantısız güç ve uluslararası çevrelerden almış oldukları yardımlarla Filistin topraklarına geldikleri andan itibaren savaşmayı, düşmana karşı direnmeyi terk etmediler. Bu süre zarfında Filistinli mücahitler, şehadet ve esirlik arasında sürekli gidip geldiler.

Esir düşenlere verilen hükümler farklılık göstermektedir. İşgal güçlerinin “elleri üzerinde kan var” veya “ellerine Yahudi kanı bulaşanlar” diye isimlendirdiği esirler, işgal güçlerinin safından öldürdüğü kişi sayısınca müebbet hapse mahkûm edilmektedir. Yaralılar için de ayrı cezalar uygulanmaktadır.

Yaklaşık olarak 8 sene önce İsrail mahkemesinden sâdır olan bir hüküm, İsrail işgal tarihinde eşi benzeri görülmemiş bir hüküm olarak tarihe geçti. Esir düşen bir mücahit hakkında tam tamına 67 kez müebbet ve 5200 sene hapis cezası verildi.

İsrail işgal mahkemesince suçlu görülüp bu kadar ağır bir cezaya çarptırılan kişiyi tanımak, bu kişinin kimliğini bilmek doğal olarak her insanının dikkatini ve ilgisini çeker. Çünkü bu acayip karar, eğer bir kabilenin bireylerine dağıtılırsa çocuklarına kadar hiç kimse hapishaneden canlı çıkamaz.

Tarihî cezaya çarptırılmış kahramanımız Abdullah Galip Bergusi, “Yoldaki Mühendis” olarak isimlendirdiği ve otobiyografi olarak değerlendirilebilecek bu kitabında, bizlere kendisini daha yalandan tanıma ve öz kimliğiyle tanışma fırsatı vermektedir.

Dostane, basit ve insanın yüreğine tesir eden bu hayat hikâyesinin kahramanı, 5 Mart 2003’te 3 yaşındaki en büyük kızı Tâlâ ile beraber arabasıyla giderken İsrail tarafından tutuklandı. Kızının babasına yazdığı bir mektupta kendisini arabada bırakıp ortadan kaybolma sebebini sorması üzerine kaleme alınan cevap, duygu yüklü bir mektuba dönüştü.

Abdullah Bergusi kendi hayat hikâyesini ele aldığı bu kitapta bizlere kelimenin tam anlamıyla insanlık ve mücadele ruhuyla donanmış, istisnai bir komutan ve kahraman ile beraber uzun bir yolculuğa çıkma imkânı vermektedir. Onun gibiler başka bir ülkede ortaya çıksaydı devleti tarafından kendilerine saygı ve hürmet amaçlı sinema filmleri çekilirdi. Çünkü buradaki kahramanlık tamamen gerçektir, sahteliğe ve yalana yer yoktur. Eskilerin dediği gibi: “Hak ve doğruluk, düşmanın bizzat gördüğü ve şahit olduğudur.”

Sanki kader, Abdullah Bergusi’yi, HAMAS’ın askerî kanadı Kassam’ın diğer bir komutanı ve kahramanı Yahya Ayyaş’a halef olması için yönlendiriyordu. Bu kahraman HAMAS ve İsrail arasında gerçekleşen son esir değişiminde Abdullah Bergusi ile beraber Kassam’ın önemli komutanlarından bazılarının serbest bırakılması İsrail Hükümeti tarafından reddedildi.

Bu hayat hikâyesi, en güzel tecellileriyle Filistin’in de hayat hikâyesidir.

Filistin tarihi; Gazze’ye uygulanan ambargoya ve zulme, Filistinlileri yok etmeye yönelen büyük savaş araçlarına karşı koymayı başarmış direnişçilerin tarihidir. Filistin tarihi, en modern silahlarla ve teknolojiyle donanmış düşmana karşı imanı ve iradesiyle başkaldırmış bir halkın tarihidir.

Abdullah Bergusi, yola koyulduğu ilk andan, hasta kızı Tâlâ ile beraber yolda giderken alçak bir İsrail ajanı, daha sonra yaptığının cezasını çekecektir, tarafından ihbar edilip tutuklandığı ana kadar, bizleri başka âlemlere ve dünyalara götürmektedir. Tutuklanıp hapse konulduktan sonra ise çekmiş olduğu çilelere ve zulümlere rağmen bizlere İsrail mahkemelerine karşı sebat, sabır, azim ve metanet dersi vermektedir. Abdullah Bergusi, 10 sene tek kişilik hücresinde karanlıklar içerisinde kaldıktan sonra uzun süre girmiş olduğu açlık grevini kazanarak oradan normal koğuşa geçmeyi başarmıştır.

Kahraman Abdullah Galip Bergusi’ye ve onunla beraber İsrail hapishanelerinde çile çeken ve işkence gören fakat davasından bir nebze olsun taviz vermeyen kahramanlara selâm olsun. Selâm olsun o yürekli insanlara. Kıyamet gününe kadar hepsine selâm…”