Yeni yıl için ajandanızı satın aldınız mı?

Lise yıllarımda yeni yıla yeni bir ajanda ile başlamayı âdet edinmiştim. Her gün benim için önemli gördüğüm işleri bu ajandaya kayıt ediyor, aynı zamanda bir günlük gibi başımdan geçen olayları ve hissiyatımı kaleme alıyordum. O vakitler güzel, rahat ve mutlu günlerimdi, daha ziyade mutluluğa dair notlar aldığımı hatırlıyorum.
Bir zaman sonra kız kardeşimin bu notları okuduğunu fark ettim. İşi epey ilerletmiş olmalı ki, notlarımın üzerine beğenisini ve eleştirisini yazacak duruma gelmişti. Bunun hoşuma gittiğini söyleyebilirim. Bu beni daha özenli notlar tutmaya sevk etmiş, yazma tutkumu daha da derinleştirmişti.
Evlenince ajandamı da yanımda götürdüm. Fakat eşimin ajandaya ilgi duyduğuna hiç şahit olmadım. Okumaya yeltendiğini de sanmıyorum. Bu da yazmam için farklı açıdan bir doping oldu. Kimsenin gözetlemediği, bana ait bir dünyada sereserpe yazmak başka bir güzellikti.
Çocuklar büyüyünce yeniden ajanda edinip günlük yazma merakım depreşti. Bunun da güzel tarafı şu oldu: Benim günlük yazdığımı keşfeden çocuklarım da ajanda satın alıp kendi günlüklerini tutmaya başladılar. Her yılbaşı yaklaştığında çocuklarımla birlikte Humus şehrinin o büyük kitap-kırtasiye mağazasına gidip ailecek hep birlikte ajanda satın almak senelik ritüellerimizden biri olup çıktı.
Çocuklarıma günlük tutma sevgisini aşılayabilmek benim için büyük bir mutluluk oldu. Bu sayede okuma ve yazma tutkuları gelişti. Kendilerini daha güzel cümlelerle ifade edebilir hale geldiler. Bu da özgüvenlerini pekiştirdi, kendilerini her ortamda rahat hissetmelerine neden oldu. Karşılaştıkları sorunlarla mücadele etmeyi ve başarı kazanmayı öğrendiler. Okullarında iyi notlar aldılar. Okul hayatları boyunca bana pek sorun yaşatmadılar.
Büyük kızım birkaç gün önce ilk kitabını burada, Türkiye’de çıkardı. Esed rejimi tarafından şehid edilen büyük oğlum aynı zamanda şairdi, şiir kitapları yayınlanmıştı. Küçük kızım da önümüzdeki bahar ilk kitabını çıkarıyor olacak. Bunun için hazırlıklar devam ediyor. Durum bu minvalde ve ben bir anne olarak çok mutluyum. Bu arada her yılbaşı ailecek yine aynı ritüele İstanbul’da devam ettiğimizi söylemeliyim.

HEDEFLERİMİZ NASIL GERÇEKLEŞİR?

Gazeteler ve internet siteleri başarı konusunda, hedeflerimizin nasıl gerçekleşeceği konusunda tavsiyelerle dolu. Ben kendi adıma şu noktalara temas etmek isterim.
– İnsan ruh, beden ve akıldan oluşmuş bir varlıktır. Ben burada beden sağlığına ilişkin sözler edeceğim. Beslenme programına riayetkâr, sıhhatli gıdalar tüketmeye dikkat eden birisi olarak spor yapmayı da ihmal etmeme taraftarıyım. Sağlıklı yaşlanmak, kaliteli bir hayat ve bu da kaliteli şeyler üretmek için fırsat demektir, unutmayalım.
– Allah-ü Teâlâ ile münasebetimizi her daim diri tutmak önemli. İbadetlerimizi muntazaman yerine getirmeli, zikir ile meşgul olarak iç huzurumuzu temin etmeliyiz. Allah ile irtibat, iç huzurunun yegâne teminatıdır, bunu not alalım.
– Okumaya, yazmaya, yeni şeyler öğrenmeye her zaman açık olalım. Akıl sağlığı için açık bir zihin gibisi yoktur. Yeni yıla yeni okuma programıyla, yeni kitap listeleriyle girmeye gayret edelim.
– Suriyeli kardeşleriniz olarak evini barkını yitirmiş, vatanlarından uzakta yaşayan bizler rızık verenin Allah-ü Teâlâ olduğuna iman ediyor, ona tevekkül ediyoruz. Fakiri ve düşkünü gözetmeyi, Allah için vermeyi aklımızdan çıkarmayalım. Malın bereketini sağlayan sadakadır. Düzenli şekilde mali cetvel tutmayı ihmal etmeyelim.
– Sosyal ilişkiler, sadaka vermek, akrabaları gözetip sılayı rahimde bulunmak önemli hususlar. Bunlara riayet edelim.
– Son olarak şu dünyadan göçüp gitmeden önce bir şeylere imzamızı atalım derim. Bu ya yazarak yahut resim ve müzik ile uğraşarak veya spor ile, güzel sanatların diğer dalları ile meşgul olarak gerçekleşebilir.
Her ne ile olursa olsun, insan vaktini bir meşguliyet çerçevesinde geçirmeli, kesinlikle boşa harcamamalı. Kendisini geliştirmeye özen göstermeli. Nerede konumlanacağını bir plan dâhilinde kendisi belirlemeli. Bu arada kendini sorgulayacak bir zamanı da illaki bulabilmeli.
Bir yolda yürüdüğümüz kesin. Peki, hiç kendimizi sorguladık mı acaba, yürüdüğümüz yol gerçekten bize göre mi? Yoksa zaman ve emek kaybı mı? Kendimize, ailemize ve vatanımıza faydalı olabiliyor muyuz?
Günlük koşturmacanın içinden başımızı yükseltip kendimiz ve çevremiz için daha iyisi ne olabilir, nasıl olabilir diye sorabilmek lazım. Yeni yıla girerken, gelin, işe bununla başlayalım.