Virüs maskeleri düşürdü

Korona yahut nam-ı diğer Covid 19 denince gözlerimin önünde siyah giysili, uzun saçlı, elinde kocaman bir asası bulunan; şehirlerin, kasabaların ve köylerin üstünde uçup geride simsiyah kül yığınları bırakan bir dev beliriyor. Bu, son derece kasvetli ve ürkütücü görünüme rağmen yine de suratında kötülük emaresi bulunmayan bir dev ama. Belki de görünüşündeki dehşet, işin hakikatini keşfetmekten bizi alıkoyuyor. Yine de itiraf etmeli ki, hiç de sanıldığı kadar kötü niyetli değil.

Koronanın her şeyden önce insanlığa isyan olarak ortaya çıktığı aşikâr. Devletlerin milyonlarca asker ile koruduğu sınırlarla alay edercesine canının istediği yere alıp başını gidiyor. Sadece sıradan insanlarla değil, belki daha fazla önemli şahsiyetlerle ilgileniyor. Ne kadar koruma altında olursa olsun, bir şekilde onların yakasını çaplıyor. Teknolojik gelişmelerle, konforla, zenginlikle başı dönen, büyük bir kibre kapılan insanoğluna zavallı bir mahlûk olduğunu; hiç de sandığı gibi güvende olmadığını hatırlatıyor.

ZENGİN FAKİR AYIRMIYOR

Hepimizi dehşetten şaşkına döndüren koronanın; zengin-fakir, zayıf-güçlü, siyah-beyaz, kadın-erkek, kültürlü-cahil ayrımı yapmadığı ve son derece adil davrandığı söylenebilir. Bir de hiç kimsenin kapısını saygısız bir şekilde çalmayacak kadar anlayışlı. İnsanlar kendileri çağırıyorlar onu. Belki de en önemli vasfı ise sürekli maskeler ardına saklanan insanların gerçek yüzlerini ortaya sermede gösterdiği hüner. Sadece insanların da değil. Devletlerin ve uluslararası teşkilatların da…

Bakalım, korona kimleri, ne hallere düşürmüş…
 Beyaz Saray sakini Trump, halkına bir çağrı yaparak “Önümüzde zorlu bir iki hafta bizi bekliyor” dedi. ABD’de ölümlerin daha önce görülmemiş bir şekilde artacağı söyleniyor. Cesetleri muhafaza etmek için New York sokaklarında soğuk hava kamyonları dolaşmaya başladı. Hastaneler önümüzdeki haftalarda sayıları yüzbinleri bulacak ölüleri tolere edecek durumda görünmüyor.

Şu manzara karşısında siyah elbisesi içerisindeki heybetli devin alaycı bir şekilde tebessüm ettiğini hayal ediyorum. Öyle ya, hani Beyaz Saray bütün dünyayı iki parmağı arasında oynatıyordu. Hani yeryüzünü hükmü altına almış, astığı astık, kestiği kestikti?

 Tıpkı Beyaz Saray gibi Kremlin de gözümüzde ne büyük görünüyordu, öyle değil mi? Propaganda bize Putin’i eşsiz bir deha olarak takdim ediyor, servis edilen görüntülerde ayılarla, kaplanlarla bir arada görülüyor, en sert sporları yaparken, askeri birlikleri tunç bir heykel gibi soğuk bakışlarla süzerken takdim ediliyordu. Şimdiyse Putin’e hastane gezisinde refakat eden doktorun koronaya yakalandığı ortaya çıktı. Daracık asansörün içinde kendisiyle başbaşa kalan ve el sıkışan doktorun durumunu öğrenen Putin’in ne hallere düştüğünü hayal bile edemiyorum.

İNGİLTERE VELİAHTI OLSAN DA FAYDASIZ

 İngiltere Veliaht Prensi Charles ile başbakan Boris Johnson, etraflarındaki o kadar özenli korumaya rağmen yakalarını koronaya kaptırmaktan kurtulamadılar. Demek ki Scotland Yard, MI5, MI6 filan hepsinin hükmü buraya kadarmış.

 Korona sayesinde AB denilen oluşumun gerçek yüzünü de görmüş olduk. İtalya hastalıkla pençeleşirken AB ülkeleri tek kuruşluk yardım göndermeyi bırakın sınırlarını sımsıkı kapatarak İtalyanları kendi kaderleriyle baş başa bıraktı. “Avrupa Birliği” idealinin pamuk ipliğine bağlı olduğu, milli menfaatlerin ve sınırların bu idealden çok daha güçlü olduğu böylece ispatlandı.

 Yine korona sayesinde insanlığın pek iftihar ettiği bilimsel gelişmelerin ne kadar noksan, ne kadar sınırlı ve ne kadar yalan olduğu gözler önüne serildi. Bilimsel çalışmaların aslında insanlığı hiç mi hiç önemsemediği, gerçek ihtiyaçlara değil para ve iktidar sahiplerinin ajandalarına hizmet ettiği anlaşıldı.

 Koronanın düşürdüğü maskelerden biri de “medenileşme” oldu. İnsanlığın medenileşme yolunda aldığı gerçek mesafe son birkaç aylık icraatta net olarak ortaya çıktı. Bilhassa Batılı ülkelerde yaşlıları, yoksulları ve evsizleri ölüme terk eden zihniyet, kâinattaki en vahşi mahlukun insan olduğu gerçeğini bir kez daha gözler önüne serdi.

DÜNYA DÜZENİ DEĞİŞİR Mİ?

Peki, koronavirüs mevcut dünya düzenini değiştirir mi? Bu durum büyük bir dünya savaşına doğru gitmezse bunun muhtemel olmadığı söylenebilir. Şu anki durumda üç büyük dünya gücünün (ABD, Rusya ve Çin) böyle bir savaşı istediğini sanmıyorum. Gaybı elbette Yüce Allah bilir. Belki daha önce olduğu gibi umulmadık bir kıvılcım büyük bir savaşa sebebiyet verebilir. İşin doğrusu, şu bozuk düzenin altüst olması Müslümanlar olarak bizi ne tasalandırır, ne de korkuya sevk eder. İslam dünyasına ait olan zenginlikleri yağmalayarak Müslümanları aç ve açıkta bırakan, cahil bırakan şu bozuk düzen değil mi? Ülkelerimizi yangın yerine çeviren, yaşanmaz kılan bir düzenin yıkılması bizi niye tedirgin etsin? Yıkılması, ayakta kalmasından daha kötü olmaz herhalde.