Yeni bir dünya kuralım…

24 Haziran seçimleri, Halkı Müslüman olan ülkelerde büyük bir dikkat ile takip edildi. Erdoğan’ın başkan seçilmesi İslam dünyasında büyük sevince vesile oldu. İslam dünyasındaki bu sevinç ve coşku dalgası haberlerini izlerken, Muhammed İkbal aklıma geldi.

Muhammed İkbal ile ilgili olarak Nisan ayı içerisinde eski adı Darüşşafaka Lisesi yeni adıyla Fatih Sultan Mehmet Uluslararası İ.H.L.’de bir program düzenlenmişti. Programda İmam Hatip Lisesi’nden Arapça öğretmenliğimizi yapan Muhterem Hocamız Yusuf Karaca ve sevgili arkadaşımız Turan Kışlakçı katılmıştı. Muhammed İkbal hakkında doyurucu bilgilere vakıf olmuştuk. Yusuf Hocamızın CEBRAİL’İN KANADINDAN İLHAMLAR ve MUHAMMED İKBAL adlı eserini okurken, dikkatimi çeken bir şiirini, sizlerle paylaşmak istiyorum:

İslam’ın Yeniden Doğuşu

Muhammed İkbal bu şiirini, Müslüman Türk Milletinin İstiklal Savaşında, Hıristiyan batının temsilcisi olan ve onun kışkırtması ile Anadolu’ya çıkan Yunan’ın kesin yenilgiye uğrayıp Anadolu’yu terk etmesi üzerine yazmıştır. 1924 yılında İlk defa yayınlanan “Bang-ı Derâ” isimli eserinin son şiiridir. İkbal’in şiirleri içinde bu şiirin çok büyük yeri vardır. Coşku dolu, ümit dolu, iman yüklü bir şiirdir. Urdu Dilinin en güzel edebi örneklerinden uzunca bir şiirdir. Biz ancak onun bir bölümünü okuyucularımıza sunuyoruz. Ana dilindeki dil ustalığının, edebi güzelliğinin Türkçeye yansımasının, çok zor olacağını herkes takdir eder. Bizim amacımız; onun bize aşılamak istediği İslam aşkı, coşkusu, İslam idealine ulaşma azmi ve aksiyonudur.

* * *

Yıldızların sönüşü, parlak bir sabahın doğmakta olduğuna delildir.

Ufuktan yükselen güneş, İslam dünyasını derin uykudan uyandırmaktadır.

Doğu milletlerinin kurumuş damarlarında hayat kanı harekete geçti,

Bu sırrı ne Râzi, ne Farâbî gibi dahîler anlayamaz.

Batı milletlerinin saldırışı Müslüman’ı, Müslüman yapıp uyandırdı.

İncilerdeki parlaklık, denizlerin dalgalanması sonucudur.

Türk’ün haşmeti. Hintlinin keskin zekâsı, Arabın büyüleyici tatlı anlatışı

Allah tarafından Müslüman’a yeniden ikram olarak verilmek üzeredir.

Tomurcuklarda hâlâ uyku sersemliği varsa ey bülbül

 

Onları coşturacak harekete geçirecek nameyi daha da yükselt

Şakı gülistanda, yuvada dalda.

Sen milletine âşıksın, âşığın heyecanı ondan uzak kalamaz.

Lâle çiçeğinin içindeki aşk fenerini yak

Gül bahçesinin her parçasına kaybettikleri haşmeti ele geçirme azmi aşıla

Allah’a yalvar yakar, ağla ey Müslüman

Çünki senin gözyaşın Nisan Yağmuru gibidir.

Allah’ın sevdiği bu milletin denizinde, yeniden İnciler ortaya çıkacaktır.

İslam Milletinin ahengi düzene girmekte, derlenip toparlanmaktadır.

Bu Haşimî dalı yeşerip meyve vermek üzeredir.

Eğer Osmanlılar üzerine bir felâket dağı çökmüşse ümitsiz olma

Çünkü yüz bin yıldızın şehid olması ile seher aydınlığı ortaya çıkar

Güzel şarkılar söyle ey bülbül ki, senin nağmelerinden

Güvercinin zayıf vücûdunda batıya karşı koyma cesâreti doğsun.

Sinende gizlenmiş olan hayatın sırrını, hayatın dinamizmini anlat

Müslümanlara hayat mücadelesini, şerefli yaşamayı anlat

Ebedi olan yüce Allah’ın kudret eli sensin, hikmet dili sensin.

Ey gafil Müslüman şüpheye yeniksin, güçlü ve kesin iman elde et.

Dünya fânidir, yaşayanlar da fânidir. Ezel ve ebed ise senindir.

Sen Allah’ın en son mesajına sahipsin.

Ey Müslüman sen ölümsüzsün.

Lâlenin kına yakmış gibi olan rengi senin ciğer kanındandır.

Sen Kabe’yi onaran İbrahim (A.S.) yolundasın, dünyayı onaracak mimar sensin.

Şerefli İslam ümmetinin tarihini okuyunca iyice anlaşılır ki,

Asya Kıtasının Milletlerinin bekçisi, öncüsü sensin

Öyleyse yeniden, doğruluk, cesâret ve âdalet dersi al İslam’dan

O zaman, Allah seni dünyaya önder bir millet kılacaktır.

Renk ve kan putlarını kırarak İslam milleti içinde bütünleş

Türkçülük, İrancılık, Afgancılık ortadan kalksın artık

Bizans İmparatorlarının, İran Şahlarının zulüm idarelerine son veren

Hz. Ali’nin gücü, Ebuzer’in fakirliği, Selman-ı Fârisinin doğruluğu değil miydi?

Şunu unutma ki; dünyada güçlü şerefli bir hayat ancak sağlam imanla elde edilir.

Sağlam imanından dolayı Türkler, Almanlardan daha dayanıklı çıktı

Köle, efendi ayrımı, sınıf farkı insanlığın felaketidir, ey Müslüman

 

Ey zulmeden kişi dikkat et, Allah’ın intikamı çok sert, çok çetindir.

Türklere kartal gibi saldıran Yunanlının ne kadar ödlek olduğu ortaya çıktı.

Akşam yıldızı gibi haşmetli görünen Yunanlı, kan deryasında boğulup gitti,

Silahlarına, tekniklerine güvenen Yunanlı ayaklar altında toz duman oldu.

Alınlarını secdeye koyan Osmanlı evladı ne kadar güçlü çıktı,

Mekke şerifi Hüseyin’in Türklere yaptığı ihanetten Kâbe utandı.

Türk yiğidi İslam Mücâhidleri ne kadar anlayışlı, uzak görüşlü çıktı.

Yeryüzündeki bütün Müslümanlar ve yerden göğe doğru uçup giden melekler diyorlardı ki;

Bu Türkler ne kadar yiğit, cesur ve mert kimseler çıktı.

İslam yiğitleri, iman ehli olanlar bu dünyada güneş gibi hayat sürer.

Burada batarsa orada doğar, orada batarsa burada doğar.

Bugün insanoğlunu, nefsani istekler parça parça edip eritmiştir.

Sen, ey Müslüman onlara sevgiyi anlat kardeşliği öğret,

Bu Hindistanlı, o Türkistanlı, bu Afganlı o Turanlı olduğunu söylüyor.

Ey sahil heveslisi, ummana açıl da sahilsiz koca bir deniz ol.

İslam bayrağını elinde tutan; kalk, dünyaya İslam davasını anlat

Çünkü bu çağın insanları İslam öğretilerini kabul etme noktasına geldi.

Bu devrin insanları bin bir sıkıntı içinde perişandır, huzursuzdur.

Sen Kur’an’ın buyruklarını her tarafa yay da insanlığı kurtar.

Gel ey Müslüman her tarafa gül saçalım, insanlığa şifalar sunalım.

Başka bir inkılap yapalım, yeni bir dünya kuralım.

***

Muhammed İkbal Kimdir?

9 Кasım 1873 tarihinde Pakistan’ın Pencap Eyaleti’nin Siyalkut şehrinde dünyaya geldi. İlk Kur’an eğitimini mutasavvıf anne ve babasından aldı. Kur’an eğitimini medresede yaptı, bu arada babasından dini eğitim de aldı. Lise döneminde İslam Edebiyatı ile ilgilenmeye başladı. Arapça ve Farsça öğrendi ve Lahor’da yüksek öğrenimini bitirdikten sonra, Doğu Dilleri Fakültesi’nde bir müddet öğretmenlik yaptı. İlk şiirleri bu dönemde yayınlanmaya başladı.1905 yılında İngiltere’ye gitti ve Londra Cambridge Üniversitesi’nin Felsefe ve İktisat Fakültesi bölümlerini bitirdi. Lonra’da Arap Dili ve Edebiyatı Fakültesi’nde dersler verdi. Bu arada Hukuk tahsili yapıp savcılık diplomasını aldı. Daha sonra Almanya’ya Münih’e giderek Münih Üniversitesi’nde Felsefe doktorasını yaptı.

Avrupa’da ilim ve kültür hazinesiyle donandıktan sonra, 1908 yılında 32 yaşındayken Hindistan’a döndü. Uzun müddet avukatlık yaptı. İstiklal Mücadelesi döneminde Anadolu’ya da büyük destek verdi. Bu zor dönemlerde kendi zorluklarını, yoksulluklarını düşünmeden milyonlarca sterlin toplayıp Anadolu’ya gönderdi. Kurtuluş Savaşı yıllarında, Pakistan halkını, Türk milli mücadelesine destek vermek için örgütleyerek, milli mücadelede kullanılmak üzere Pakistan halkından toplanan paraların Ankara hükümetine yollanmasına öncülük etti. İkbal, milli mücadelede kullanılmak üzere Pakistan halkından 1.5 milyon sterlin toplayıp Ankara hükümetine yollatmıştır.

1930 yılında İslam Birliği Başkanı seçildi. Pencap’ta yasama meclisine aza seçildi. 1932 yılında Londra’da toplanan “Müslüman Kongresi ”ne katıldı. Kendisine İspanya ve İtalya’dan davetler geldi. Bu davetleri kabul ederek bu ülkeleri gezdi. Madrid’de “İslam Sanatı” adlı konferanslar verdi. Kurtuba Mescidinde gözyaşları dökerek namaz kıldı.

Avrupa seyahati dönüşünde Kudüs’ü ziyaret etti. Kudüs’te İslam Genel Kongresi’ne katıldı. Dönemin Afganistan Kralı Nadir Han’ın daveti üzerine Afganistan’a gitti, Kralla uzun süreli sohbetler gerçekleştirerek İslam dünyasının sorunlarını konuştu.

21 Nisan 1938 yılında Muhammed İkbal’de hakkın rahmetine kavuştu.