Suudi Arabistan ve BAE’nin Yemen’de kullanılmak üzere 1 milyar dolarlık rekor insanî yardım vaadinin 4 ay geçmesine rağmen henüz gerçekleşmediğini dehşetle okudum. Hadi diyelim ki söz konusu büyük miktar bir para ve toplanması biraz zaman alabilir. İyi de, o zaman her iki devletin Sudan Cumhurbaşkanı Ömer el-Beşir’in Nisan ayında darbe ile görevden alınmasından hemen sonra Sudan merkez bankasına yaptığı 2,5 milyar dolarlık yardımı nereye koyacağız?
Suudi Arabistan ve BAE’nin Yemen’de kullanılmak üzere 1 milyar dolarlık rekor insanî yardım vaadinin 4 ay geçmesine rağmen henüz gerçekleşmediğini dehşetle okudum. Hadi diyelim ki söz konusu büyük miktar bir para ve toplanması biraz zaman alabilir. İyi de, o zaman her iki devletin Sudan Cumhurbaşkanı Ömer el-Beşir’in Nisan ayında darbe ile görevden alınmasından hemen sonra Sudan merkez bankasına yaptığı 2,5 milyar dolarlık yardımı nereye koyacağız?
Ne Suudiler, ne BAE, ne de Sudan’ın komşusu Mısır için Hartum’da sokağa çıkan halkın talepleri bir mânâ ifade ediyor. Bu ülkeler için Sudan askeri cuntasına verilecek destek çok daha önemli. Bu üçlünün Libya’yı kaosa sürükleyen eylemleri de cabası.
VAAT VAR İCRAAT YOK
Yemen’de savaşın ıstırabını milyonlarca kadın, yaşlı ve çocuk yaşamaya devam ediyor. Şubat ayı sonlarında BM, Yemen’de insanî kriz yaşayan 15 milyon kişi için kullanılmak üzere 4.2 milyar dolara ihtiyaç duyulduğunu ifade etmişti. O vakit BAE ve Suudi Arabistan devreye girmiş, şimdiye dek yapılacak en büyük yardımı taahhüt etmişlerdi.
Aradan dört ayı aşkın bir zaman geçti. İnsanî yardım görevlileri ile iki ülke lideri arasında birkaç toplantı yapıldı. Mayıs ayında BM yardım şefi Mark Lowcock sahaya indi, bu amaçla bir ziyaret gerçekleştirdi. Gel gör ki, para hâlâ ödenmiş değil.
Yardım kuruluşları Yemen’deki insanî trajediyi dindirme noktasında ciddi fon sıkıntısı çekiyor. Dünya Sağlık Örgütü, Yemen’de bazı bölgelere sağladığı hizmetleri askıya almak durumunda kaldı. Birçok sağlık projesi sekteye uğradı.
Huti isyancılar ile Abdurabbu Mansur Hadi’yi destekleyen koalisyon arasındaki dört yılı aşkın savaş Yemen ekonomisini tamamen çökertti. Zaten fakir durumdaki ülkede kitlesel açlık tehlikesi baş gösterdi. Bunun zararını en çok çeken kesim ise küçük çocuklar.
TIPKI FARELER GİBİ
Sudan örneğinden çok iyi biliyoruz ki, Körfez ülkeleri canları isteyince pekâlâ hızlı hareket edebiliyor. Suudi Arabistan-BAE-Mısır üçlüsünün Sudan’da çevirdiği dalavereler genç Sudanlı eylemciler arasında büyük tepkilere neden oluyor. Son olaylarda başkent Hartum’da 100’den fazla kişi can verdi, 500’den fazla kişi de yaralandı.
Açlıktan ölüm döşeğine düşmüş çocuklar söz konusu olduğunda hiç de acelesi olmayan Körfez liderleri, bazı ülkelerdeki özgürlük hareketlerini sabote etme konusunda fareler gibi anında mobilize olabiliyor.
BÜYÜKELÇİ İÇERDEN VURULDU
İngiltere’nin Washington Büyükelçisi Sir Kim Darroch bu aralar fazlasıyla popüler. Bir büyükelçi olarak Beyaz Saray’da oturan kişinin saçmalıklarını ülkesine rapor etmek de görevinin bir kısmı.
Sir Kim’in e-postaları ve yazdığı raporlar oldukça renkli ve dikkat çekici. Hatırlarsanız, Donald Trump’ın yönetimini “beceriksiz” olarak nitelemişti. Trump bu ifadeden hayli alınmış, “O adamın hayranı değiliz. Zaten İngiltere’ye pekiyi hizmet ettiği de söylenemez” şeklinde karşılık vermişti.
Beyaz Saray’ı “işlevsiz” ve “bölünmüş” olarak niteleyen Sir Kim, “Kral çıplak” dediği için görevinden alındı. Muhtemelen gerçeği söylediği için işinden olan ilk diplomat.
Peki, İngiltere’nin dalkavuk Ticaret Bakanı Liam Fox’un “Profesyonel değil, etik hiç değil, vatanseverlikle alakası yok” sözüne ne buyrulur?
Asıl kötü adam kim?
Sir Kim mi, e-postaları sızdıran kişi mi?
İngiltere ve Galler’de yetkililerin çocukları zorla sorgulamaya almasından rahatsız oluyorum.
Londra Yüksek Mahkemesi, ceza mahkemelerinde çocukların haber kaynağı olabileceğinin yasal olduğuna karar verdi. Bu, Just for Kids vakfının çocuk yasalarıyla tamamen çelişen bir durum. Şahsen ben de çocukların korunması noktasında endişeliyim. Aksi takdirde insan hakları ihlali gündeme gelebilir.
Son dört yıl içinde polis ve diğer kurumlar için gizlice istihbarat toplamak amacıyla 17 çocuğun kullanıldığı ortaya çıktı.
Çocukların “gizli istihbarat kaynakları” (CHIS) olarak kullanımına ilişkin bir inceleme yapan Araştırma Yetkilisi Lord Justice Fulford, bilgi verenlerden birinin 15 yaşında, diğerlerinin ise 16 ve 17 yaşlarında olduğunu dile getirdi.
Gençlik söz konusu olduğunda çete şiddeti ve uyuşturucu büyük problem. Buna gençlerin istihbarat amaçlı istismarı eklenmiş görünüyor.
Polis, 17 yaşındaki masum bir kız çocuğunu cinsel istismara uğrama pahasına bir adam hakkında bilgi toplamak için kullanıyorsa durum vahim demektir. Vaziyet anlaşılınca geçen yıl parlamentoda kopan kıyameti bir hatırlayın.
Bu işe karışan, göz yuman kim varsa hesaba çekilmeli!
Polisin bilgi edinme uğruna genç bir kızın bedenini yem olarak kullanması elbette meslek etiğine ve toplum ahlâkına aykırıdır. Fakat bu, aynı zamanda kanunlara da aykırı!