#10yearschallenge kampanyasını duymamanız, görmemeniz, okumamanız neredeyse imkânsız…
“10 yıl önce neydim, şimdi neyim” mânâsına gelecek bir paylaşım mantığı üzerine kurgulanmış bir çalışma…
Ama nedense sadece başörtüsü takarken çıkaranları konu ediniyor, herkesi değil…
“Yalnız yürümeyeceksin” adlı bir de internet sitesi kurulmuş…
İsim hakkı 2018 Temmuz ayında alınmış ve 2019 Temmuz ayına kadar süresi var.
Birileri iyi bir hazırlık yapmış sizin anlayacağınız…
Elbette kimin aldığı gizli, bunu yapanlar kimliklerini açığa çıkarmıyorlar…
Sitede biz kimiz bölümünün girişindeki paragrafta şunlar yazılı;
“Yalnız Yürümeyeceksin Platformu, hayatlarının herhangi bir diliminde başörtüsü takmış, başörtüsünü çıkarmış, başörtüsü baskısını türlü şekillerde yaşamış ve henüz bu yönde mücadele eden kadınların hikâyelerini paylaşmak, dayanışmak ve haberdar olmak için, bizzat bu mücadelelerden geçmiş ve onlara destek olan insanlar tarafından, internet üzerinden bir araya gelinerek oluşturulan bir gönüllülük platformudur.”
Mottonun ana fikri şu, “Kapalı insanlar genel olarak kendi rızalarıyla kapanmazlar, mutlaka yanlış inançlara sahip aile bireylerinin baskısı ile örtünmüşlerdir. Özgürlüğünü kazanmak istiyorsan, yeni bir hayatın olabileceğine inanıyorsan başörtüsünü çıkar…”
Siteye yazanlar arasında babasına nefret kusanlar, annesine iftira atanlar, içinde büyüdüğü aile ve çevrenin ne kadar iğrenç olduğunu ballandıra ballandıra anlatanlar var bolca…
Ama sayfa bu hikâyelerden geçilmiyor…
Hatta bazılarında başı kapalı bir kişinin yetiştiği ortamın jargonuna uymayan “dini öğretiler” gibi tamamen modernist bir kalemin üretimi tanımlamaların kullanılması bir sahtelik duygusu da vermiyor değil hani…
Yine öğreniyoruz ki, “biseksüel ya da eşcinsel olarak örtünmek” ne zormuş…
Sanki normal Türk ailesi açıksa biseksüelliği ya da eşcinselliği benimsemiş, onaylamış ve normal karşılıyormuş gibi…
Bu akım adına sosyal medyada başını açtığını belirten gerçek kişilerin sayfalarını incelediğinizde “keşke hiç kapatmasaydınız” denilecek o kadar çok paylaşım var ki..!
‘Başı zaten kapalıyken gayet rahat, lümpen, sosyalleşmenin dibini vuran bu kızlar, kadınlar nasıl bir baskı altındaymışlar acaba’ diye düşünmeden edemiyorsunuz…
Yani başınızı açtığınızda bundan daha fazla ne yapacaksınız?
Dudak bükerek çekilen selfiler, moda ikonlarını aratmayacak giysilerle verilen pozlar, her tür sigara ve bazılarında önlerindeki içki kadehleriyle kombine edilmiş kompozisyonlar…
Yani açık olanlar daha fazla ne yapıyorlar ki, siz yapamıyorsunuz?
Sosyal medyaya bunları yayınlayacak kadar baskı(!) altında olan bu kapalı kadınlar, yayınlamadıkları hayatlarında rahibe gibi mi yaşıyorlar acaba?
Yani, siz zaten belli bir yola çıkmışsınız, bari bu yaptıklarınıza ya da yapamadıklarınıza başörtüsünü alet etmeseydiniz…
Biz dönelim bu işi organize eden siteye…
İsim de afilli hani, “yalnız yürümeyeceksiniz”…
Nasıl yani?
Başı kapalıyken açan bir kadının ailesi, çevresi ve bulunduğu sosyal ortamda bu süreci yaşarken sürekli yanında mı olacaksınız?
Başını örtmesini sağlayan “cahilleri” ikna ederken beraber mi konuşacaksınız?
Kimsiniz siz, kimliğiniz ne, neden bir görünür yüzünüz, temsilciniz yok?
Bu ve benzeri pek çok soru üretmek ve sormak mümkün…
Bir ara şöyle bir yalayıp geçen “dindarların deizme kayış” tartışmalarına ne çok benziyor bu konu…
Sabun köpüğü…
İlerleme şansı yok…
Birkaç yere böyle bizim gibi yazı konusu olup kalkacak bir deneyden ibaret…
“Cinsiyetsiz ve ailesiz” bir toplumsal düzen tasarlayanların bizim ülkemizde organize ettikleri bir sosyal deneyden ibaret…
Konunun bir başka cephesine gelince…
Elbette, kendi isteği dışında başını kapatan ya da başörtüsünün gerektirdiği duruşu sergilemekten çok uzak pek çok örtülü kadın ve kız var bu ülkede…
Başörtüsü bir ilahi emrin sonucudur ve kişinin bu emrin gereğini yerine getirme duygusuna sahip olması gerekir…
Sadece aile ve çevre istedi diye başını örtüp, hayat tarzı, davranış biçimi, sosyalleşme alanları olarak tam aksi bir fiiliyat sergileyen kişi, aslında başörtüsüne büyük bir kötülük etmektedir…
Başı açık bir kadının yaptığı herhangi bir yanlış tüm açık kadınlara mâledilmezken başı örtülü bir kadının davranışı tüm kapalı kadınları bağlamaktadır…
En azından algı böyledir…
Bu durumu doğru kabul etmiyorum elbette, bir algıdan bahsediyorum…
İnanç şahsîdir, kişi hesabını kendi verecektir…
Üstelik İslam kimseyi kendine inanmaya zorlamaz, irade beyanı esastır… Ancak inandığını söylüyorsan da o inancın gereğini yerine getirmek zorundasın… İşte İslam bunu ister.
Aileler telkin, yönlendirme, eğitim ve benzeri yöntemlerle çocuklarını kendi istedikleri tarzda yetiştirmek isterler ama sürecin sonunda ne yapacağına ve nasıl yaşayacağına şahıs kendi karar vermektedir…
Dindar bir ailenin başı açık kızı olabileceği gibi, seküler bir ebeveynin hayatını İslam’a göre şekillendiren çocuğu olabilir ve oluyor da zaten…
Ancak…
Bu kampanyayı düzenleyenler, bazı açınma meraklısı kadınların aklını çelmeye çalışanlar büyük bir yalan söylüyorlar…
“Yalnız yürümeyeceksiniz” derken koca bir saptırma yapıyorlar….
Bal gibi de yalnız yürüyeceksiniz başını açan hanımlar…
Hem bu dünyada, hem öteki dünyada yapayalnız yürüyeceksiniz…
Ailenizle çatıştığınızda “yalnız yürümeyeceksiniz” diyenler yanında olmayacak, belki aile içinde şahsî destek bulacaksın ama seni dindar olarak yetiştiren “cahiller” ile yüzleşirken yalnız kalacaksın…
Anneni, babanı ve büyüklerini üzecek, sahte bir özgürlüğün peşinden giderken tüm bu duygusal yıkımları yalnız göğüslemek zorunda kalacaksın…
Hele, öteki dünyada, hesap saati geldiğinde, tüm yaşadıklarımızla yüzleştiğimizde yalnız da değil, yapayalnız kalacaksın….
O zaman ne bu gazlayıcılar, ne annen ve baban, ne de hiçbir sevdiğin yanında isteseler de olamayacaklar…
Yalnız kalacaksın ve yapayalnız yüzleşeceksin bu dünyada yaşadığın hayat ile…
Tıpkı hepimiz gibi…