ABD, Türkiye vatandaşlarına vizeyi durdurduğunu açıkladı.
ABD’nin bu kararı almasının sebebi nedir?
ABD’nin Vizeleri durdurma kararından kısa süre önceki gelişmelere, bir göz atalım.
Metin Topuz isminde, ABD İstanbul Konsolosluğunda çalışan bir Türk vatandaşının…
25 Eylül’de gözaltına alınması ve gözaltındayken verdiği ifadelerden dolayı…
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Soruşturma Bürosunca Topuz, “Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs”, “casusluk” ve “Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüs” suçlarından…
4 Ekim Çarşamba günü tutuklandı…
Metin Topuz’un ifadelerinden yola çıkan savcılık, bir başka ABD Konsolosluğu çalışanı, Türk vatandaşı N.M.C hakkında, gözaltı kararı verdi.
Bunun üzerine, ABD Ankara Başkonsolosu John Bass’ın Adalet Bakanı Abdülhamit Gül ile bir görüşme talep etti. Adalet Bakanı Gül, bu talebi reddetti.
Hemen ertesi günü…
ABD Konsolosluğunda çalışan Türk vatandaşı N.M.C’nin konsolosluktan çıkmaması üzerine; eşinin ve oğlunun Amasya’da gözaltına alındığı açıklandı.
Bu gelişmelerden sonra ABD 8 Ekim akşamı itibariyle, Türkiye vatandaşlarına vize vermeyi durdurduğunu açıkladı.
Hemen ertesinde Pazartesi günü de, Türkiye’nin Washington Büyükelçiliği, ABD’nin vize yasağında kullandığı cümlelerin aynısını kullanarak, ABD vatandaşlarına Vize vermeyi durdurduğunu açıkladı:
“Son zamanlarda yaşanan olaylar, Türk Hükümeti’ni, ABD Hükümeti’nin Türk misyonlarının tesislerinin ve personelinin güvenliğine ilişkin taahhütlerini yeniden değerlendirmek zorunda bırakmıştır. Söz konusu değerlendirme sürecinde, ABD’deki Büyükelçiliğimize ve Başkonsolosluklarımıza gelen ziyaretçi sayısını en aza indirgemek amacıyla, şu andan itibaren geçerli olmak üzere, ABD’deki tüm misyonlarımızdaki ABD vatandaşlarına yönelik vize işlemleri askıya alınmıştır.”
Fethullahçı Terör Örgütü’nün 15 Temmuz Darbe girişiminin başarısız olmasından bu yana…
ABD ili ilişkilerimiz bir türlü rayına oturmadı…
Oturmadı çünkü…
Fethullahçı Terör Örgütü’nün hâlâ arkasındalar… Koruyorlar…
ABD Büyük Elçisi John Bass giderayak açığa düştü…
Yaptığı basın açıklamasında iki şey dikkatimi çekti…
Birincisi: ABD, bağımsız Kürdistan’ı desteklemiyor, Kürt koridorunu desteklemiyor, Türkiye’nin toprak bütünlüğünün bozulmasını desteklemiyor.
Yalancının…
PKK terör örgütünün Suriye yapılanması PYD’ye TIR’lar dolusu silahı, herkesin gözü önünde veren siz değil misiniz?
Bu silahları, sadece DEAŞ’la savaşsın diye mi verdiniz?
Güldürmeyin insanı…
Bu silahların çoğu PKK’ya gidecek, bunu bilmediğimizi mi sanıyorsunuz?
İkincisi: 9,5 aydır Türkiye’de terör saldırısı yaşanmıyor. Bu DEAŞ vazgeçtiği için değil, işbirliğimizin sonucu.
Tam burada bir atasözümüzü hatırlayıverdim birden bire:
“Şecaat arz ederken merdikıpti sirkatin söyler.”
ABD ile vize krizi…
Hükümetin, aynı kelimelerle vize cevabı…
Büyükelçi’nin veda ziyaret talebinin yetkililerce reddedilmesi…
Bütün bunlar bize ne söylüyor?
Bağımsızlığa bir adım atmak istediğimizi…
Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ilk defa…
ABD’nin bir hamlesine, aynı dozajda cevap verdik…
ABD ile ilişkilerin böyle devam etmesi hâlinde
Bunun bir bedeli olacaktır herhâlde…
Bağımsız olmak istiyorsanız…
Bedel ödemeye de hazır olmalısınız.
Ekonomik olarak bizi sıkıştıracaklar…
Fakirleşmeye hazır olun…
2-3 yıl, hatta 5 yıl sıkıntıya hazır mısınız?
Şehitlerimizi unutmayalım
O dönemde mücadeleye katılmak, yürek işiydi…
Canından, malından geçemeyen mücadeleye giremezdi…
12 Eylül öncesinden bahsediyorum…
12 Eylül öncesinde, yakından tanıdığımız birçok arkadaşımızı, şehid verdik.
Metin Yüksel kucağımda şehid oldu…
Irkçı, kavmiyetçiler tarafından, Cuma namazı çıkışında, Fatih Camii avlusunda kahpece kurulan tuzakla şehid oldu…
Mustafa Yaşar…
İstanbul Esenler’in yiğitlerinden birisi…
Gündüz tuzağa düşüremediklerinden…
Komünistlerin gece karanlığında kurduğu kahpe tuzakla, Nene Hatun mahallesine döküldü al kanı…
Orhan Ünal ve Haşim Sönmez de bir Haziran sabahı evlerinde baskına uğrayarak, kurşunlara hedef olarak şehid oldular…
Mustafa Yaşar, Orhan Ünal, Haşim Sönmez şahsen tanıdığım yiğitlerdi…
Mustafa Kardeşimi imkân buldukça, İstanbul Güngören Köyiçi Mezarlığında ziyaret ederim… Yasin okurum…
Unutmadım…
Unutmayacağım…
Unutturmayacağım…
Allah yolunda mücadele veren yiğitler, canlar…
Her zaman olacaktır…
Bir gün bir Selahaddin gelir
Önce bir gazete haberi:
Kurban Bayramının 4. gününde Yasin Börü (16), Hasan Gökgöz (26) , Yusuf Er (18) ve Hüseyin Dakak (19) Bağlar ilçesindeki bir dernek tarafından fakirlere dağıtılmak üzere hazırlanan kurban eti paketlerinden alarak, İskanevleri semtine gitti.
Börü, Gökgöz, Er ve Dakak bu esnada IŞİD’ın Suriye’nin Kobani kentine saldırıları bahanesiyle düzenlenen, izinsiz gösterilerde bir grubun saldırısına uğradı. Yoksulların bayramda evlerine kurban girmesini sağlamak için çalışan 4 gençten 3’ü bir grubun silahlı ve bıçaklı saldırısının ardından, sığındıkları binanın 3. katından atıldı.
IŞİD üyesi oldukları iddiasıyla, binadan atılan 3 gencin cesedine işkence yapıldı, ayrıca gençlerden 16 yaşındaki Börü’nün üzerinden arabayla geçildi, Hüseyin Dakak’ın ise başı taşla ezildi. Cesetleri tanınmayacak hâle gelen Börü, Gökgöz ve Dakak aileleri tarafından, güçlükle teşhis edilebildi.
Kurban Bayramının 4. günü…
7 Ekim 2014 Salı…
Onlar, Diyarbakır’da kurban eti dağıtmak için evlerinden çıktılar ve bir daha geri dönmediler…
İnsanlara yardım etmeye çabalayan fidanlar…
Kobani bahanesiyle terör estiren, PKK taraftarlarının saldırısı sonucu öldürüldü…
Cesetleri kurşunlandı, keserle, satırla kesildi, atıldı…
Yetmedi yakıldı ve üzerlerinden arabayla geçildi…
DEAŞ Irak’ta Suriye’de vahşiyane katliamlar yapıyor…
PKK’lılar onlardan geri kalmadıklarını gösterdiler…
Amerika’nın Ebu Gureyb’de yaptıklarını taklit ediyorlar…
Sanmasınlar ki bu böyle gider…
Bir gün bir Selahaddin gelir…