Saptırılan gerçekler

Twetter, Whatsapp veya Facebook’ta hemen hemen her gün, “uydurma mesajlar” almaktayım.
Sosyal medya hesabı olanların, bu tür uydurma mesajlar aldığını biliyorum.
Üzerinde durmak istediğim uydurma mesajlar:
Domuz çiftlikleri, milletvekillerinin erken emekliliği.
Televizyon programlarında “saptırılan gerçek” ise af ile dışarı salıverilenlerin tamamının, 2-3 sene içinde tekrar suç işleyerek cezaevine döndükleri iddiası.
MHP’nin Ceza indirimi (af) teklifinin, meclise sevk edilmesinin ardından, her gün birkaç televizyonda, bu husus üzerine yapılan yorumlarda, konuşmacıların çoğu şunu söylüyor: ‘Af ile salıverilen tutuklu ve mahkûmların hepsi, 2-3 sene içerisinde, tekrar suç işleyerek, cezaevine dönmektedir bundan dolayı, Af bir çözüm değil.’
Bu söylem, tamamen hakikat dışıdır. Bu hakikat dışı söylemleri, kelli felli gazeteciler, hukukçular da; maalesef, televizyonlarda dile getirmekteler.
16 yıllık Ak Parti iktidarında, herhangi bir ‘af’ çıkarılmadı. Sadece 2003 yılında 4959 sayılı Topluma Kazandırma Kanunu adıyla, bir kanun çıktı. Bu kanun sadece devlete karşı işlenen suçlar için çıkarılmıştı. Kanunun amacı şu şekilde belirtilmişti:
‘Kanunun amacı, siyasî ve ideolojik amaçla suç işlemek için kurulmuş terör örgütleri mensuplarının topluma yeniden kazandırılması, toplumsal huzur ve dayanışmanın güçlendirilerek devam ettirilmesidir.’
Bu kanundan yararlanıp tahliye olan hükümlü ve tutuklu sayısı çok az oldu. Bundan dolayı herhangi bir istatistiğin açıklanması bir fayda sağlamaz.
2000 yılında Bülent Ecevit’in iktidarı döneminde, 4616 sayılı ‘Şartla Salıverme ve Erteleme Yasası’ çıkarıldı. Bu kanundan ilk safhada 28.144 kişi faydalanıp, cezaevinden çıktı.
Ben o yıllarda Eskişehir H Tipi Cezaevi’nde yatıyordum. Cezaevleri Genel Müdürlüğüne 29 Aralık 2004 tarihinde tahliye edilenlerin sayısını sordum.
01 Şubat 2005 tarihinde dilekçeme şöyle cevap verildi:
“Eskişehir H Tipi Kapalı Cezaevi Hükümlüsü Mehmet Ali Tekin’in yapmakta olduğu araştırma için istemiş olduğu, kayıtlarımızda mevcut bilgiler şunlardır:
4616 Sayılı Kanundan yararlanıp tahliye olan 26.908 Hükümlü ve1206 tutuklu bulunmakta olup, bunlardan 523 kişi tahliyelerinden sonra suç işleyerek, tekrar cezaevine girmişlerdir. Adı geçene tebliğ olunur. ”
Kanun Ağustos 2000’de çıktıktan tam 4 yıl sonra, toplam 28.144 kişiden, sadece 523 kişi tekrar suç işleyerek, cezaevine dönmüş. Bu da aşağı yukarı ancak % 2 ediyor.
Milletvekillerinin erken emekliliği yalanına gelelim…
Ak Parti muhalifleri aşağı yukarı 5-6 yıldır Milletvekili emekliliği hakkında tezvirat yapmaktalar. Son günlerde TBMM’nin en genç, Ak Parti İstanbul Milletvekili Rümeysa Kadak ile ilgili olarak şu iddialar dolaştırılmakta:
‘AKP’den milletvekili seçilen 22 yaşındaki Rümeysa Kadak, sadece 2 sene sonra emekliliğe hak kazanacak; Sıradan bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı ise emekliliğe hak kazanabilmesi için, yaklaşık 20 sene boyunca prim ödemek zorunda! “Adalet ve Kalkınma” tam gaz devam ediyor..’
Bu ve benzeri mesajlarla Ak Parti hakkında, olumsuz bir olgu husule getirmek istiyorlar.
Peki hakikat nedir?
Milletvekilleri ile ilgili bu tür erken emeklilik iddialarını, ilk duyduğum 2008’li yıllarda, Ak Parti Milletvekili rahmetli Muharrem Candan’a sordum. Milletvekilinin emeklilikle ilgili bir ayrıcalığı yok. Milletvekilliğinden emekli maaşını ancak, normal emeklilik zamanı dolduktan sonra alabilir. Ben şu anda emekli değilim ve emekli olduğum zaman ilave milletvekili emekliliği maaşı gelecek demişti.
Bu iddiaları, Halit Orakçı isimli mali müşavir bir arkadaşıma sordum ve bana şu bilgileri gönderdi:
01 Mayıs 2008 yılından sonra Milletvekili olan bir erkek, daha önce hiç bir Sosyal güvencesi yok ise bu kişi emekli olabilmesi için 7200 gün, sigorta primi ödeyecek ve 60 yaşına geldiği zaman, emekli olabilir. Şayet bu kişi kadın ise yine 7200 gün sigorta primi ödeyecek ve 58 yaşına geldiğinde emekli olabilir.
Bu ve benzeri mesajları yayanlara ne demeli?
Siz okuyucularıma bırakıyorum…
Gelelim domuz çiftlikleri yalanlarına…
“DOMUZ ETİ UYARISI
Satınalma Müdürlerinin isimlerine kadar açık bilgi verildiğine göre, bu mesajın en az 2 kez ciddiye alınması ve bahsi geçen markaların, kesin olarak hayatımızdan çıkarılması, içinde et, kıyma, salam, sosis bulunan pizza, hazır mantı, börek gibi yiyeceklerin dışarıdan satın alınmaması, emin olunmayan lokantalarda etli yemek yerken bir defa daha düşünülmesi gerekiyor.
İstanbul Gaziosmanpaşa Hacımaşlı Köyü Domuz Çiftliği’nin suları ve katı atıkları, 300 metre mesafedeki Sazlıdere Barajı’na akıyor. Baraj, 10 milyon kişinin su ihtiyacını karşılıyor. Çiftlikte 5 bin domuz var.
Türkiye’deki domuz çiftliklerinde yıllık 3 milyon kg. civarında et üretiliyor. Bu rakam neredeyse kırmızı et üretiminin yarısı. Üretilen domuzlar otellere, yemek fabrikalarına ve marketlere ‘kıyma’ seklinde satılıyor. Domuz etini salam, sosis ve sucuk olarak da piyasaya sürmek en çok kullanılan yöntem.
Peki neden domuz?
Türk yemek kültürüne aykırı ve en önemlisi ‘Dinen yasak’ olmasına, rağmen neden domuz cazip bir konu?
Çünkü domuz yetiştiriciliği çok kârlı bir iş. Domuz üretken bir hayvan. Cinslerine ve yaşına göre yılda 1, 2, bazen de 3 kez ve her batında da 15-20’ye kadar varan yavru dünyaya getirebiliyor. Bir domuz yılda 2 kez doğum yapsa, her batından 10 yavru yaşasa, 20 sene yaşayan bir domuzun 400 yavrusu oluyor. Ve dahası yeni doğmuş bir domuz 4-5 ayda 100 kiloya kadar çıkabiliyor!
Normal şartlarda evcil bir domuzun % 30’u yağ olarak ayrılabilmekte iken; bu rakam bazen % 50’yi bulabiliyor. Yani 150 kg’lık bir domuzdan 75 kiloluk yağ elde edilebiliyor Bu da dana ya da koyuna göre tercih edilmesinde çok önemli bir etken.
Beslenmesi çok kolay, cam dışında -leş dahil-her şeyi hatta kendi pisliğini bile yiyebiliyor. Her domuz ortalama 80-100 kiloya ulaştığı zaman kesiliyor. Kaba bir hesapla sadece bu çiftlikten yılda yaklaşık 1 milyon kg. et çıkıyor.”
Bu tür mesajlar sizlere de gelmiştir sanırım.
Bütün bu iddiaların arkasında yatan ana sebep nedir?
Öncelikle şunu belirteyim, domuz çiftlikleri ve gıda ile ilgili araştırmalarım devam etmekte. Bu hususta gelecek haftalarda, özellikle domuz çiftlikleri ile ilgili ayrıntılı bilgileri sizlerle paylaşacağım.
Domuz ve domuz ürünleri üzerinden bayatlamış, çarpıtılmış mesaj ve bilgilerle konu hakkında ilmi bilgiye sahip olmayan kişiler, güya sevap niyetiyle toplumu uyarıyor gibi gözüküyor…
Bazı Müslümanlar gerçekten uyarmak niyetiyle yayıyor olabilir.
Fakat bu tür bilgileri yayanların ana hedefi Ak Parti’ye vurmaktır…
Yalan yanlış bilgileri yaymaya alet olmayalım…