Padişahların evlat acısı

Hanedana dayalı idare anlayışının hüküm sürdüğü devletlerde iktidarı elinde bulunduran büyük aileler için en önemli husus, ülke yönetimindeki devamlılıklarıdır. Bu yüzden hanedanlar günün birinde kendi içlerinden tahta çıkacak bir aile mensubunun kalmayacağı korkusunu sürekli içlerinde yaşatmıştır. Dünyaya gelen her çocuk onlar için daima Allah’ın bir lütfu olarak görülmüş, hele bir de bu yeni üye erkek çocuk ise yaşanan sevinç iki katına çıkmıştır. Sultan veya şehzadelerin ölümü ise sarayı günlerce sürecek bir matem havasına sokmuş, padişahlar evlatlarının acısını daima derinden hissetmiştir.

Sadece üç yıl yaşayabildi

III. Mustafa devrinde (1757-1774) hanedan mensupları, dört gözle sultanın doğacak çocuklarının haberini bekliyordu. I. Mahmut ve III. Osman’ın hiç evladı olmadığı için herkes tedirgindi zira bu durum Osmanoğulları ailesinin devamı için bir tehlike arz ediyordu. Sultan Mustafa’nın bir çocuğu olacağı haberi yıllar sonra tüm hanedan mensuplarına rahat bir nefes aldırdı. Bu yüzden doğum şenliklerinin hazırlıklarına tam kırk gün evvelinden başlanmıştı. Hali vakti yerinde olan ailelerin evlerinden fakir fukaranın hanelerine kadar tüm sokaklar, çarşıdaki dükkânlar, meydanlar, evler kandillerle, aynalarla, değerli kumaşlarla bezendi. Gelin gibi süslenen çarşılar geceleri kapanmamış, sabaha kadar halka kandil ve meşaleler altında seyir zevki yaşatmıştı. Düzenlenecek eğlenceler için saz heyeti, canbazlar,  hokkabazlar, hayalbazlar günler öncesinden ayarlanmış, konak ve köşklerde yapılacak eğlenceler tüm mahallelinin izleyebileceği şekilde organize edilmişti. Köçekler, çengiler sokak sokak dolaşıp, sazlı sözlü gösterileri ile günlerce halkı eğlendirmişti.

Hanedanın merakla beklediği haber nihayet 1759 yılının Mart ayında geldi. III. Mustafa’nın evladı Hibetullah Sultan dünyaya teşrif ediyordu. Sultanın doğumu halka davul zurna eşliğinde tellallarla ilan edildi. Eğlenceler gece yarısından sonra başlamış, haberi alan her esnaf kendi meslekleriyle ilgili maharetini çarşıda pazarda sergileme yarışına girmişti. Kâğıtçı esnafı kâğıttan bayraklar, külahlar, cübbeler yaparak; kürkçü esnafı da çıraklarına ayı ve kurt postları giydirerek eğlencelere renk katmıştı. Bunun dışında Sultanahmet Meydanından başlayarak Paşakapısına kadar bir esnaf alayı da tertip edildi. Alayda zanaatkârlar yaptıkları işleri araba veya tahterevalli üzerinde gece yarısına kadar sergileyerek halka güzel bir seyir yaşattılar. Bu alaya etrafı adeta inleten bir de mehter takımı iştirak ediyordu.

Doğumu ile herkesi sevindiren ve bir şehri adeta ayağa kaldıran minik sultan ne yazık ki sadece üç yaşına kadar yaşayabildi. Cenazesi babasının yaptırdığı Laleli Camii türbesine defnedildi. Sultan III. Mustafa’nın vefat eden bu evladından sonra yedi kızı iki de oğlu dünyaya geldi…

Sultan Mahmut 29 çocuğunu kaybetti

Osmanlı Hanedanı, Sultan II. Mahmut tahta çıktığında yine uzun süredir bir padişah evladının dünyaya gelmesini bekliyordu. Kendinden önce tahtta olan amcası III. Selim’in hiç çocuğu olmamıştı. Artık hanedanın geleceği Sultan II. Mahmut’un kaderine bağlıydı. Bu yüzden annesi Nakşidil Valide Sultan başta olmak üzere tüm saray mensupları, Sultan Mahmut’un birçok hanımla nikâhlanmasını sağladı. Beraberliklerinden 17’si kız, 18’si de erkek olmak üzere otuz beş çocuğu olan padişahın sağlığında on altı erkek evladı çeşitli hastalıklardan dolayı hayatını kaybetti. Geriye bir tek Şehzade Abdülmecid ve Abdülaziz kaldı. Evlat acısını derinden hisseden Sultanın kız çocukları da hayatlarını çok erken yaşlarda kaybetmişti. Kendisi daha hayattayken on yedi kız evladından on üçü küçük yaşlarda vefat etti. Geriye sadece Saliha, Mihrimah, Atiye ve Âdile Sultanlar kaldı.

Sultan II. Mahmut’un ilk çocuğu olan Fatma Sultan 1809 yılında dünya ya geldi. Doğumu büyük bir sevinçle karşılanan Fatma Sultan için İstanbul’da bir hafta süren şenlikler yapıldı. Endurûnî Vâsıf küçük Sultanın doğumuna “ O gül endâm bir al şâle bürünsün yürüsün / Ucu gönlümü gibi ardınca sürünsün yürüsün” beytini düşmüştü. Lakin Fatma Sultanın beşiği, ne yazık ki sadece altı ay sallanabildi. Kızını kaybetmenin acısını yaşayan Sultan Mahmut’u, Ayşe Sultanın doğumunun teselli edeceği düşünülürken o da daha yaşını dolduramadan Hakk’ın rahmetine kavuştu. Sarayda yaşanan bu matem havasını, 1811 yılında dünyaya gelen ve kendisine yine Fatma ismi konulan başka bir sultanın doğumu dağıttı.

Babasının acısı kızının mısralarında

Titizlikle büyütülen Fatma Sultanın çocukluğu sorunsuz geçmişti. Ancak 1825 yılında İstanbul’da başlayan çiçek salgını o sıralarda on dört yaşına gelmiş olan Fatma Sultan ve birkaç kardeşinin daha ölümüne neden oldu. Sultan Mahmut’un evliliklerinden birçok çocuk dünyaya geliyor ancak hepsi küçük yaşlarda hayatlarını kaybediyordu. Özellikle 1813 yılında doğan Emine Sultan’ın feci ölümü herkesi derinden etkiledi. Talihsiz Sultan, henüz üç yaşındayken Haseki Sultan dairesinde bir mumdan çıktığı düşünülen yangın neticesinde hayata gözlerini yumdu. Sultan II. Mahmut’un en uzun süre yaşayan kızı Âdile Sultan, babasının uğradığı bu evlat acılarını yazdığı şu mısralarla anlatmaktaydı. “Çünkü ol şehinşah-ı âli makam. / Birçok evlâd ile olmuştu bekâm. / Bir gülistan-ı has güller idi. / Lâle vü reyhan-ü sünbüller idi. / Kimi masum, kimi âkil, kimi genç; / Kimi gitti, kimi kaldı ehl-i renç. / Gördü çoğu acısın ol padişah, / Bazısı fevt-i pederde etti ah.”

Dünyaya gelen çocuklarının çoğunu bebek denilecek yaşlarda kaybeden talihsiz padişahın, hayatta kalabilen kızlarını evlendirmede çok aceleci davranmaması dikkate değerdir. Ancak kader ne yazık ki onları da bu hayattan erken almıştır. 1811 yılında doğan Saliha Sultan 24 yaşındayken Tophane Müşiri Halil Rıfat Bey’le evlendirilmiş lakin o da sadece 32 yıl yaşayabilmişti. “Allah benim canımı babamdan önce alsın” diyecek kadar babasını çok seven diğer kızı Mihrimah Sultan ise 1838 yılında yani Sultan Mahmut’un ölümünden bir yıl önce, doğum yaparken Hakk’ın rahmetine kavuştu. Padişahın bir diğer talihsiz kızı Atiye Sultan da henüz 26 yaşında vefat ederken geriye kalan son kızı şair Âdile Sultan ise tüm bu acıları içinde büyüterek 72 yaşında ömrünü tamamlamıştı.