Oruç başımıza vurmasın

Ramazan’a ulaştıran Rabbimize hamdolsun. Ramazan ayını hakkıyla idrak edip gereğini yerine getirenlerden olmamızı Yüce Rabbimden niyaz ediyorum.

Oruç, akil baliğ ve sağlıklı olan Müslümanlara, Hicret’in 2. yılında farz kılındı.

Bakara Suresi 183-185:

“Ey iman edenler, oruç sizden öncekilere yazılı bir kanun haline getirilerek farz kılındığı gibi, size de yazılı bir kanun haline getirilerek farz kılındı. Umulur ki, Allah’a sığınarak emirlerine yapışır, günahlardan arınır, azaptan korunur, kulluk ve sorumluluk şuuruyla, haklarınıza ve özgürlüklerinize sahip çıkarak şahsiyetli davranır, dinî ve sosyal görevlerinizin bilincinde olursunuz.”

“Size farz kılınan oruç sayılı günlerdedir. İçinizden hasta olanlar, bir yolculukta bulunanlar, oruç tutamadıkları günler sayısınca, diğer günlerde oruç tutarlar. Oruca dayanmakta zorlananların, takatleri tükenenlerin, her gün için çevresi, çaresi olmayan bir yoksul doyuracak fidye vermeleri gerekir. Kim de gönül hoşluğu ile daha fazla yoksul doyurmak suretiyle fazla fidye verirse, bu onun hakkında daha hayırlıdır. Zor da olsa oruç tutmanız fidye vermekten ve kazaya bırakmaktan hayırlıdır. Eğer orucun faziletini, sevabını, sağlığınıza ve sosyal bünyenize faydalarını öğrenirseniz, ihmal etmezsiniz.”

“Ramazan ayı, bütün insanların iyiliği, kurtuluşu için bir hidayet rehberi olan, Allah’tan gelen, Allah’ın peygamberiyle öğrettiği, hakkı bâtıldan, imanı küfürden, helâli haramdan ayıran apaçık delilleri, şeriatı içeren Kur’ân’ın indirildiği aydır. Sizden kim bu ayda devamlı ikametgâhında bulunursa, o ayın başından sonuna kadar, aksatmadan oruç tutsun. Kim hasta olur veya yolculukta bulunursa, oruç tutamadığı günler sayısınca diğer günlerde oruç tutar. Allah dinî hükümler koymakla, size kolaylık getirmek istiyor, sizi zora, sıkıntıya sokmak istemiyor. Allah orucun sayısını tamamlamanızı, size Kur’ân’da ve Rasulünün sünnetinde öğrettiği şekilde şer’î mükellefiyetleri ifa edip hamdederek, tekbir getirmenizi ve saygı göstermenizi istiyor. Umulur ki, şükredersiniz.”

Yukarıdaki ayetlerde de belirtildiği gibi orucun esas hikmetlerinden birisi, kişinin kendisini olgunlaştırmaya, daha iyi (salih) bir kişi olmaya sevk etmesidir.

Günümüz Müslümanlarının, maalesef orucun hikmetine göre değil de farzı yerine getirip günahtan kurtulalım saikiyle oruç tuttuklarına şahit oluyoruz.

Rabbimizin, bizim ibadetlerimize ihtiyacı yok. Rabbimizin ne namazımıza, ne orucumuza, ne de haccetmemize ihtiyacı var. Rabbimiz bu ibadetleri bizlerin daha iyi bir insan, daha iyi bir Müslüman olmamız için, bizi terbiye etmek için yerine getirmemizi istiyor.

Müslüman kardeşimiz bir hata yapıyor, hataya maruz kalan Müslüman ne diyor: “Git kardeşim, zaten açlık başıma vurmuş” ya da “Git Allah aşkına ya, zaten oruç başıma vurmuş…”

Müslüman… Oruç senin bu hâllerini düzeltmek için farz kılındı. Sen ne yapıyorsun? Müslüman kardeşinin basit bir hatasında hemen töhmet koyuyorsun.

Bu tür davranışlarla, yollarda aracınızla hareket halindeyken çok karşılaşırsınız. Bir sürücü hata yaparak, trafik ihlaliyle sizi sıkıntıya sokuyor. Hemen atılıyorsunuz ve tartışma başlıyor, hatta zaman zaman kavgaya kadar varıyor. Nerede kaldı seni terbiye edecek oruç?

Sevgili kardeşlerimiz, Ramazan’da kazanacağımız iyi hasletleri, hayatımızın her dönemine yaymaya gayret edelim. Bu Ramazan ayı inşallah İslam âleminin uyanışına vesile olur…

***

Bahattin Yıldız ve Faruk Aktaş’ın şehadeti

Bahattin Yıldız ve İHH Asya Sorumlusu Faruk Aktaş kardeşimiz, Afganistan’da düşen bir uçakla şehid oldular. Afganistan’da, 17 Mayıs 2010 Pazartesi günü, kaybolduktan bir süre sonra düştüğü anlaşılan uçakta bildirilen yolcu listesinde, Bahattin Yıldız ve Faruk Aktaş da bulunuyordu. Arkadaşlarımız, Afganistan’a İHH’nın bir yetim projesini hayata geçirmek amacıyla gönüllü olarak gitmişti.

Kaynaklar, 43 kişi bulunan ve Pamir Havayolları’na ait olduğu belirtilen uçakta, altı yabancı olduğunu belirtti. Uçakta Mustafa Cebil isimli, bir Türk vatandaşı daha olduğu duyuruldu. Kazada kurtulan olup olmadığı ise bilinmiyor.

Salang geçidine düşen uçakta şehit olan Yıldız ve Aktaş’ın cenazeleri, 28 Temmuz 2010 Çarşamba günü, Fatih Camii’nde ikindi namazını müteakip kılındıktan sonra, Edirnekapı’da Şehid Metin Yüksel’in de bulunduğu mezarlığa defnedildiler.

Faruk Aktaş, 1974 Iğdır doğumlu. İlk, orta ve liseyi Iğdır’da okudu. Çok küçük yaşlarda babasını kaybetti. Yetim büyüdü. 2002 yılında Pakistan İslam Üniversitesi İslam Hukuku Fakültesinden mezun oldu. Muhammed Ferzan adında bir oğlu var. Ailesi İstanbul’da. Uzun yıllardır İHH’da çalışıyordu. İngilizce, Arapça ve Urduca dillerini biliyordu.

Bahattin Yıldız, ticari bir kaygı için değil; seyahat etmek, gezmek, tatil yapmak için değil, tamamen Allah rızası için çıktığı bir yolculukta, yetimlere yönelik bir çalışmada aramızdan ayrıldı.

Yıldız, 1956 Sivas doğumlu. 1975 yılında, İzmir İmam Hatip lisesinden mezun oldu. 1975-1980 yılları arasında okuduğu, Erzurum Atatürk Üniversitesi İşletme Fakültesini 1987 yılında, Afganistan dönüşünde ikinci öğrencilik döneminde bitirdi. Yazıları Mavera, Güldeste, Gurbet dergileri ile Milli Gazete ve Yeni Devir gazetelerinden yayınlandı. Savaşan Afganistan, Cihat Günlüğü, Kar Çiçeği, Karda Ayak İzleri, Güllerin Vedası isimli kitapları yayınlandı. Henüz yayınlanmayan birçok çalışmasını da ardında emanet bıraktı. Üçü kız, ikisi erkek beş çocuğu ve bir torunu vardı. (Orhan Demiral’dan alıntı)