Unutulmuş mu yoksa unutturulmuş mu desem. Herhâlde unutturulmuş demek daha doğru olur. 13 Kasım 1957 tarihinde vefat eden Nuri Demirağ’dan bahsediyorum.
Vecihi Hürkuş ilk uçağımızı, Nuri Demirağ da ilk yolcu uçağımızı yapan şahıs. Bu hakikati kaç kişi biliyor?…
1886 yılında Sivas’ın Divriği ilçesinde doğan Demirağ’ın babası Mühürzade Ömer Bey henüz kendisi 3 yaşındayken öldüğünden annesi tarafından büyütülmüş.
Divriği Rüştüye Mektebi’ni bitirdikten sonra bir müddet öğretmen yardımcısı olmuş, daha sonra Mal Müdürlüğünde çalışmaya başlamış. Çalışkanlığı ve başarısı sayesinde kısa zamanda Mal Müdürlüğüne yükselmiş. Mal Müdürü olarak çalışırken bir yandan Maliye Mekteb-i Alisi’nde gece derslerine devam ederek yüksek eğitimini tamamlamış.
1903 yılında Ziraat Bankası imtihanını kazanarak Kangal Ziraat Bankası’nda çalışmaya başlamış. 1910 yılında da Maliye Bakanlığı imtihanına girip Beyoğlu Gelirler Müdürlüğü’ne tayin edilmiş. 1918 yılında ise müfettişliğe yükselmiş.
Bu arada Mesude Hanım ile evlenmiş; 2 erkek, 6 kız olmak üzere 8 çocuğu olmuş.
Birinci dünya savaşı sona erince memurluktan istifa edip Eminönü’nde bir dükkân açmış, sigara kâğıdı ticaretine girişmiş. Bir süre sonra ‘Türk Zaferi’ adını verdiği sigara kâğıdını üretmeye başlamış. Bir yandan da Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’nin Maçka Şubesi idarecisi olarak Milli Mücadele’ye destek vermiş.
1926 yılında Samsun – Sivas demiryolu yapımını üstlenen Fransız şirketinin işi bırakması üzerine 7 kilometrelik kısım için cüzi bir fiyat verip ihaleyi alarak ülke kalkınmasında yerini almaya başlamış.
Tapu Dairesi’nde Mühendis olan kardeşi Abdurrahman Naci Bey’i memuriyet görevinden istifa ettirip demiryolu projesine ortak etmiş.
Bundan sonra başarılar birbirini izlemiş. 1012 kilometrelik Samsun – Erzurum, Sivas – Erzurum, Afyon – Dinar hatlarını bir yıl gibi kısa bir sürede bitirmiş.
Bu arada soyadı kanunu çıkınca demiryollarındaki üstün başarısından dolayı Demirağ soyadını almış.
Demiryolları projelerini sürdürürken Sivas Çimento, Karabük Demir – Çelik, Bursa Merinos Tesisleri, Eceabat Havaalanı ve Haliç’in kenarındaki İstanbul Hâl Binası inşaatlarını da başarıyla bitirip teslim etmiş.
Nuri Bey, İstanbul boğazında tıpkı San Fransisco’daki Golden Gate köprüsü gibi bir köprü yapma hayaliyle yanıp tutuşmuş. Yurtdışından uzmanlar getirtip incelemeler yaptırmış ve Golden Gate köprüsünü inşa eden firmayla anlaşma imzalamış. Hummalı bir çalışma yaparak projeyi hazırlamış ve Mustafa Kemal’e sunmuş. Ancak projeye onay çıkmamış.
O yıllarda ordunun ihtiyacı olan uçaklar, halktan toplanan yardımlarla alınmaktaymış. Bir gün Nuri Bey’den uçak alımı için bağış kampanyasına katılması istenmiş. Bunun üzerine şu müthiş cevabı vermiş:
“Benden bu millet için bir şey istiyorsanız en mükemmelini istemelisiniz. Mâdem ki bir millet tayyaresiz yaşayamaz, öyleyse bu yaşama vasıtasını başkalarının lütfundan bekleyemeyiz. Ben bu uçakların fabrikasını yapmaya talibim.”
Uçak fabrikasını kurmak için kollarını sıvadığında takvimler 1936 yılını gösteriyordu. Avrupa’da yaptığı araştırmalar neticesinde Çekoslavakya’da bir şirketle anlaşıp İstanbul’da Barbaros Hayrettin Paşa İskelesi’nin yanında bir atölye binası inşa ettirdi. Deneme uçuşlarının yapılabilmesi için de Yeşilköy’de Elmaspaşa Çiftliği’ni satın alarak büyük bir uçuş sahası ve uçak tamir atölyesi yaptı. (Burası daha sonra Yeşilköy Havaalanı olarak hizmet verecektir.)
Doğduğu topraklarda ortaokul bile yokken pilot yetiştirmek için Divriği’de Gök Ortaokulunu açtı. Öğrencilerin hepsinin tüm masraflarını karşıladı, havacılığı sevdirmek için İstanbul’a götürdü ve uçuş dersleri almalarını sağladı. 1943 yılında 290 pilotu mezun etmeyi başardı.
Beşiktaş’ta açtığı fabrikasında uçak üretim planlarını, Türkiye’nin ilk Uçak Mühendisleri’nden Selahattin Reşit Alan’a çizdirdi.
Sonunda çalışmalar ve gayretler meyvesini verdi ve 1936 yılında Nu.D-36 adındaki ilk tek motorlu uçağı üretmeyi başardı. Arkasından Nu.D-38 adlı 6 kişi kapasiteli çift motorlu uçağı üretti. Nu.D-38 modeli dünya havacılığında iyi bir yer edindi ve 1944 yılında yolcu uçakları arasında A sınıfına dahil edildi.
1938 yılında THK’dan ilk siparişleri aldı.
1939 yılında Türkiye’nin ilk yerli paraşüt üretimini başardı.
1941 yılında tamamen Türk yapımı olan ilk uçağı ile İstanbul’dan Divriği’ye uçtu. Bu uçuşun pilotluğunu Gök Okulu’nun ilk mezunlarından oğlu Galip Demirağ yaptı.
Türk Hava Kurumu’nun sipariş ettiği 65 planör teslim edildi, on okul uçağı da tamamlandı. Yüzlerce deneme uçuşu yapılan ve Savunma Bakanlığı’ndan onay alan uçaklar teslimat için hazırdı. Bu arada İspanya’dan ve Mısır’dan da uçak siparişleri alındı.
Nuri Demirağ deneme uçuşunun İstanbul’da yapılmasını istemesine rağmen THK Eskişehir’de ısrar etti.
Nuri Demirağ direndi ama kabul etmek zorunda kadı. Pilot Selahattin Alan Eskişehir havaalanına iniş yapacağı sırada pistin etrafındaki hendeği fark edemeyince uçağıyla hendeğe çakıldı ve hayatını kaybetti.
26 Temmuz 1940 günü mason Cumhurbaşkanı İsmet İnönü, incelemelerde bulunmak üzere Nuri Demirağ’ın atölyesine geldi.
Tesisleri gezen ve çok beğendiğini ifade eden İnönü ile Nuri Bey aralarında şu mükâleme geçti:
– Nuri Bey, her şey çok mükemmel, daha ileriye gitmek için niçin devletle iş birliği yapmıyorsunuz?’
– Teşekkür ederim. Senelerdir söylediğiniz hususta uğraştım. Fakat başaramadım. Devlet mensupları benden rüşvet istiyorlar.
Bu söze fena içerleyen İnönü sordu:
– İspat eder misin?’
– “İspat ederim. Müsaade ederseniz evrakları getireyim” diyen Demirağ bürosuna geçti.
Bu sırada İnönü yanındaki zevata dönerek,
– “Zenginliği başını döndürdü. Hava alanını istimlâk edin. Uçakları sattırmayın’ talimatını verdi.
Nuri Bey içeriye girdiğinde İnönü ayağa kalktı ve bir şey söylemeden kapıya yönelip binayı terketti.
THK siparişleri iptal ettiği gibi peşinat olarak verdiği 40.000 TL’yi geri almakla kalmadı, ayrıca teminat olarak aldığı 14.000 TL’yi de iade etmedi. İflasın eşiğine gelen Nuri Demirağ, mahkemelerde açtığı davaların hepsini kaybetti.
Daha sonra bir kanun çıkarıldı ve ürettiği uçakların yurt dışına satışına da yasak getirildi. Böylece ülke geleceğinin köküne kibrit suyu dökülmüş oldu. İşte Kemalist CHP budur!