Müslümanlar Ramazan’ı boş çevirecekler mi?

Ramazan ayı her sene ümmetimize neşe getirir. Bu mübarek ayın daha karşılama sevincini yaşarken bir bakarız sonuna gelmişiz. Bir ay boyunca yılmadan, sıkılmadan, karşılık beklemeden bizlere değerli hediyeler bırakır.

Gelmesiyle kalbimize sevinç saçar. Günlük rutin yaşantımıza değişiklik getirir. Nefsimizi terbiye etmemizi, yemeği ve nefsimizin bütün isteklerini sınırlayarak aslında yenilenmemizi sağlar ve böylece bizleri rahatlatır. Bizim muazzam bir ümmet olduğumuzu hatırlatır. Bir ay boyunca oruç tutabildiğimizi, tek kıbleye doğru namaz kıldığımızı, aslında dertlerimizin ortak olduğunu hatırlatarak kendimizi daha güçlü hissetmemize yardımcı olur.

Aynı zamanda birçok armağanı vücudumuza sunar. Aç bıraktığımız bedenimizin ölü ve hastalıklı hücrelerimizi hazmetmesini sağlayarak bedenimizin yenilenmesine ve birçok hastalıktan arınmasına yardımcı olur. Böylece kendimizi daha zinde ve genç hissetmemizi sağlar.

Nefsimizi ve kalplerimizi de arındırır. Açlık hissiyle fakir ve yoksulları daha iyi anlamamızı sağlar. Böylece içimizdeki merhamet ve insani duyguları kabartarak daha iyi insan olabilmemize yardımcı olur.

Ramazan ayı aynı zamanda araya soğukluk giren ilişkileri de ısıtır. İlişkilerimizde yaptığımız hataları düzeltmemiz, küslük ve ayrılıkları çözmemiz için bir fırsattır. Ramazan ayında akraba ziyaretlerin çoğaldığını görürüz. Akraba ziyaretleri ve sıla-i rahim ile evlerin nasıl bereketlendiğine de şahit oluruz.

En önemlisi de Ramazan ayı Allah ile ilişkimizi tazeler. Sık sık Kur’an-ı Kerim okur, teravih ve teheccüd kılar, dua, sadaka, zikir gibi Allah’ın hoşnut olduğu nice amelleri sıklıkla yaparız. Böylece herşeye kadir olan Yaratanla güçlü bir bağı olduğunu anlayan ruhumuz sükunet ve huzurla dolar.

Peki Ramazan’ın bütün bu faziletlerine karşın, ona gereken önemi verebilecek miyiz?

Yoksa günahlarımızda ısrarcı davranıp mübarek ayı boş mu çevireceğiz? Ramazan ayının faydalarından nasiplenemeyecek miyiz?

Açıkçası bizler Ramazan ayının sadece yeme içme ayı olduğunu düşünerek onu boş çevirmiş oluyoruz. Sofralarımızda daha fazla yemek, daha fazla tatlı, daha fazla çerez olması için büyük harcamalar yapıyor, vaktimizin çoğunluğunu mutfakta geçiriyoruz. Bu şekilde dünyadaki muhtaçları ve yoksulları unutuyoruz.

Midemizi yemeklerle doldurarak bedenlerimizde yenilik ve değişiklik hissetmememizle, camide sabah namazlarını ve teravihi kılmamakla Ramazan ayını boş geçirmiş sayılıyoruz. Ramazan ayının spor, hareketlilik , dinamiklik sağlama ve genç hissettirme özelliklerinden faydalanmamış oluyoruz.

Vaktimizin çoğunluğunu televizyon karşısında ya da sosyal medyada kaybederek, Kur’an-ı Kerim okumayı ve ibadetleri unutarak ruhumuzun tazelenmesine yardımcı olmuyoruz Allah-u Teala ile bağımızın kuvvetlenmesini sağlamıyoruz. Gelecek yılla ilgili plan ve projelerimizi düşünmek için kendimize vakit ayırmıyoruz.

Aynı şekilde yiyecek, içecek, tatlı ve bayram kıyafetlerine para harcayarak yaptığımız israfla ruhumuzdaki ağırlığı hafifletmeyerek, muhtaç ve yoksullara yardım etmeyerek, Ramazan ayının zor bir ay olduğunu düşünerek bu mübarek ayı boş çevirmiş oluyoruz.

Herkese, konserve mesaj adını verdiğim, çarşıda satılan konserve hazır yemekler gibi hiç bir duyguyu yansıtmayan kalıplaşmış klasik Ramazan ayı mesajlarını gönderdiğimizde Ramazan ayını boş çevirmiş oluyoruz. Her zamanki gibi bu sene de telefonumun hafızası patlamak üzereydi. Çoğu mesaj hazır resimli veya video şeklindeydi. Dolayısıyla resim ve videoları açmaktan vazgeçtim. Sadece bana gelen mesajlara hazır kutlama mesajı göndermeyi tercih ettim. Hatta bir keresinde arkadaşımdan tamamen alakasız bir mesaj bile geldi.

Ancak bu sene bana özel hazırlanmış ve benim adıma gönderilmiş 2 tane mesaj aldım. O mesajlar bana, aslında hiçbir ruhu olmayan, hiçbir duyguyu yansıtmayan, hiçbir değer taşımayan hazır mesajları alan bir robot olmadığımı  ve beni gerçekten düşünen birilerinin olduğunu hatırlattı.

Eşim bir keresinde uzun bir seyahate çıkmıştı. Saatlerce ona özlemimi anlatacak bir şiir araştırmıştım. Şiiri hazırlayıp kendisine gönderdiğimde bana şöyle demişti; “Bana yazacağın zaman kendi harflerin ve kelimelerinle yaz. Mesajlarının içinde duygularını ve ruhunu hissetmek istiyorum.”

O günden itibaren kimseye hazır mesaj göndermiyorum. Sadece bana hazır mesaj gönderenlere ben de onların mesajlarına benzer duygusuz kalıp bir yanıt gönderiyorum.

Bize gelen mesajları okurken gönderen kişinin aslında bizi düşündüğünü hissetmeye o kadar ihtiyacımız var ki. Bu dünyada bizim mutlu olmamızı isteyen, huzurlu bir hayat sürmemizi dileyen birilerinin olduğunu hissetmek ne kadar da güzel. Yalnız o kalıp mesajların bize karşı hiçbir olumlu duygu taşıdığına inanmıyorum.

Böyle davranmak da aslında sevdiklerimizle ilişkilerimizi tazelemek adına gelen Ramazan ayını boş çevirdiğimiz anlamına geliyor. İşte biz bu fırsatları değerlendireceğimize tembelliğimiz nedeniyle kaçırıyoruz.

Fakat hala şansımız var. Daha Ramazan ayının başındayız ve bazı şeyleri değiştirmek bizim elimizde. Ramazan ayının değerli hediyelerinden faydalanma ve bu mübarek aya kendi emeğimizle hazırladığımız armağanlarımızı sunma fırsatımız devam ediyor. Önümüzde bayram var. Bayram mesajlarını içten duygularımızla hazırlamaya hala vaktimiz var.