2012 yılında halk oylamasıyla göreve gelen Mursi ile Türkiye arasında Doğu Akdeniz’deki doğalgaz rezervleri için işbirliği yapma fırsatı doğmuştu. Bu pek çok ülkeyi ve yapıyı rahatsız etti. Sisi-İsrail-Güney KıbrısYunanistan-İtalya-ABD ittifakı, Mursi’ye yapılan darbenin de gerçek nedenidir ve Avrupa’nın gerçek yüzü bu kez de Mısır açıklarındaki zengin doğalgaz yataklarının paylaşımında bir defa daha ortaya çıkmıştır.
Mısır’ın seçilmiş ilk Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi 17 Haziran 2019’da mahkeme salonunda 67 yaşında şehid düştü. Müslüman Kardeşler Teşkilatı’nın (İhvan’ül Müslimin) kurduğu Özgürlük ve Adalet Partisi yetkililerinin Mursi’nin ölümü nedeniyle Mısır hükümetini suçlamasının ardından Uluslararası Af Örgütü de “Mısırlı yetkililer, Mursi’nin ölümüne acilen soruşturma emri vermeli” şeklinde açıklama yaptı. İhvan temsilcileri “Mursi’nin ilaç almasına ve tedavi görmesine 6 yıl boyunca müsaade edilmedi, yavaş yavaş öldürüldü. Ailesinin ve avukatlarının ziyaretleri de engellendi” açıklamasında bulundular.
Mursi’nin iki kez kalp krizi geçirdiği hâlde ilaç ve sağlık hizmeti alamadığı, hücresinde yatak bulunmadığı, tek başına bırakıldığı hücrede soğuk betonda yattığı ifade edildiğinden sistematik işkence altında kaldığı söylenebilecektir. Bu ölümün Mısır yönetimini “Mursi’yi idam etmekten kurtaran” bir yönü bulunmaktadır ve “gizlenmiş bir infaz” olduğu da açıkça söylenebilecektir.
Muhammed Mursi’nin şehadeti küresel kapitalist sistemin içindeki emperyalist ilişkiler düzleminde ele alınabilir. 2. Osmanlı Paylaşım Savaşı’ndan sonra kurulan Birleşmiş Milletler, Kant’ın “Ebedi Barış Üzerine Felsefi Bir Deneme” isimli eserinden ilhamla kurulmuştu. Kant’ın getirdiği “barış” tasavvuru, Batı modernitesinin evrenselleşmesini sağlayacak bir program sayılmalıdır.
“Ebedi Barış”ın uygarlık götürme misyonuyla dünyada ulus icat etmesi ve bunların başka bir devletin hâkimiyeti altına girmemesi öngörülmekteydi. Böylece Arap devletlerinin Osmanlı (Türkiye) ile geleneksel, kültürel, siyasi, ekonomik bağları da koparılacaktı.
Kant’ın temellendirmeye çalıştığı “Ebedi Barış” tasavvurunda cumhuriyetçi demokratik rejimler model olarak sunuldu. Kant, demokratik cumhuriyetlerin hukukunun “dinî değerlere değil rasyonel-aklî çıkarımlara yaslanan normlarla” tesis edildiğini ve “uluslararası hukukun üstünlüğü” ilkesine bağlı kaldığını varsaydı. Kant’a göre demokrasilerde halkın katılımının iktidarı sınırlayacak olması savaşı engelleyebilecek bir durumdu.
Avrupa ve ABD, ulus-devletlerin demokratik cumhuriyet rejimleri ile yönetilmesi konusunda Kant’tan güç alıyorlar. Kant’a göre demokratik toplumlar birbirine karşı savaşmamaktadır. Demokratik olmayan toplumlar ise savaş halinde yaşarlar. Kant, demokratik toplumların kendilerini korumak için, demokratik olmayan devletlere müdahaleye hakkı olduğunu ileri sürer.
Malezya Başbakanı Mahathir Muhammed, Güneydoğu Asya Yenilik Güçlerinin (FORSEA) düzenlediği Demokrasi Festivali’nde (Şubat 2019) Batı’nın demokrasiyi dayattığını ifade ederek şöyle dedi: “Bazı demokratik ülkelerin, diğer ülkeleri demokrasiye zorladığına şahit oluyoruz. Irak’ta neler olduğunu gördünüz. Milyonlarca insan, demokrasinin desteklenmesi için öldürüldü ama hala Irak’ta onların sözde iddia ettikleri şekilde bir demokrasi yok…”
Mahathir Muhammed’in diğer bir eleştirisi de BM’nin kuruluş yapısına yöneliktir: “Birleşmiş Milletler, dünyadaki kuruluşlardan en az demokratik olanıdır. 5 üye ülke, diğer 190 ülkenin haklarını tanımayabiliyor. O beş üyeden biri hayır derse bu, BM’nin kararı oluyor.”
2012 yılında halk oylamasıyla göreve gelen Mursi ile Türkiye arasında Doğu Akdeniz’deki doğalgaz rezervleri için işbirliği yapma fırsatı doğmuştu.
Bilindiği üzere Mısır, Tolunoğulları (868-905), İhşîdîler (935-969), Memlükler (1250-1517), Osmanlılar (1517-1805) zamanlarında Türk idaresinde yaşadı. 2012’de Türkiye-Mısır arasında işbirliği fırsatı doğmuştu.
2013’te darbe ile Mursi yönetimini deviren Abdulfettah es-Sisi’nin Doğu Akdeniz politikaları, bu işbirliğini bozma hesabına dayanıyor.
Nitekim BBC’de 30.08.2015’te yer alan bir haberde İtalyan enerji firması Eni, Mısır açıklarında dünyanın en büyük doğal gaz yataklarından birini bulduğunu açıkladı. Eylül 2018’de basında yer alan haberde ise Güney Kıbrıs Yönetimi lideri Anastasiades, BM Kurulu’nda Mısır Cumhurbaşkanı Sisi ile doğalgaz anlaşması yaptıklarını duyurdu.
Avrupa’nın gerçek yüzü bu kez de Mısır açıklarındaki zengin doğalgaz yataklarının paylaşımında bir defa daha ortaya çıkıyor. Sisi-İsrail-Güney Kıbrıs-Yunanistan-İtalya-ABD ittifakı, Mursi’ye yapılan darbenin de gerçek nedenidir.