Kudüs’ü Ebu Eyyüb El Ensari anlayışı kurtarabilir

Neden Ebu Eyyüb El Ensari? Ebu Eyyüb El Ensari kimdir?

Ebu Eyyub Halid b. Zeyd b. Küleyb el-Ensari (ö. 49/669) Hicret sırasında Hz. Peygamber (sav)’i Medine’de evinde misafir ettiği için “Mihmandar-ı Rasulullah” diye de anılır.

Hicretten iki yıl önce hanımı Ümmü Eyyub ile birlikte Müslüman oldu. İkinci Akabe Biatında bulundu. Peygamber Efendimiz (sav)’le birlikte Bedir, Uhud, Hendek, Hayber, Mekke’nin fethi ve Huneyn dâhil olmak üzere, bütün gazvelere katıldı.

Vahiy kâtiplerinden olması sebebiyle Hz. Peygamber (sav) zamanında Kur’an-ı Kerim ayetlerinin bir araya getirilmesine hizmet etti. Hafız-ı Kur’an idi.

Ebu Eyyüb (ra), Hz. Ebu Bekir (ra) devrindeki savaşlarla Hz. Ömer (ra) devrinde yapılan Suriye, Filistin ve Mısır seferlerine de katıldı. Kıbrıs seferinde de bulundu.

Medine asilerin eline geçip Hz. Osman (ra)’ın namaz kıldırması engellenince, toplum tarafından sevildiği için Hz. Ali (ra)’ın tavsiyesi üzerine, bir müddet imamlık yaptı. Hz. Ali, halifeliği döneminde Irak’a gittiğinde onu Medine’de yerine vekil bıraktı. Ebu Eyyub el-Ensari, “Kendi elinizle kendinizi tehlikeye atmayınız” (Bakara, 2/195) mealindeki ayette sözü edilen tehlikeyi “savaşa gitmeyip işiyle gücüyle meşgul olmak” şeklinde açıklardı.

Hz. Ali efendimizin vefatından sonra, Müslümanların Emiri Muaviye olmuştur. Bu devirde, kâfirle savaşlar yoğunlaşmıştı. Bunlardan birisi de Hicrî 50 (kimilerine göre de 52) Miladi 670 yılında Bizans (İstanbul) üzerine sevk edilen ordudur. Yezid’in komutanlığını yaptığı bu orduda, Ebu Eyyüb el Ensari’nin de yer aldığını görmekteyiz. Ordu İstanbul’a yaklaştığı sırada, çok yaşlı olan Ebu Eyyüb el Ensari (90 yaşlarında olduğu rivayet edilir), hastalanır ve bir müddet sonra da vefat eder. Vasiyeti üzerine de (ordunun ulaşabildiği en ileri noktada defnedilmesini vasiyet etmiştir) surların yakınlarına defnedilir. Burada dikkatinizi bir noktaya çekmek istiyorum.

Hz. Ali efendimizle birlikte Muaviye ve ordusuna karşı savaşan Ebu Eyyüb El Ensari; daha sonra Müslümanların Emirliğine getirilen Muaviye’nin emrine girdiğini görüyoruz…

“Muhammed Allah’ın elçisidir. Beraberinde bulunanlar da kâfirlere karşı çetin, kendi aralarında merhametlidirler.” ayetinin Ebu Eyyüb El Ensari’de mücessemleştiğine şahit oluyoruz.

Ebu Eyyüb (ra), Hz. Ali döneminde Muaviye ile arasında çıkan Hilafet tartışmasında Hz. Ali’nin yanında yer almış; daha sonra aralarında çıkan savaşta da Hz. Ali efendimizin yanında Muaviye’ye karşı savaşmıştır. Kâfirlere karşı ise, Muaviye’nin yanında yer almış ve onun ordusunda, kâfirlere karşı savaşmıştır.

Bu örnek bir davranıştır. Vahdet açısından, iç meselelerde muhalif olduğumuz fikir ve insanlara karşı dış meselelerde birliktelik arz edebilme gayretinde olmalıyız, olabilmeliyiz.

Bizler bu anlayışı, Ebu Eyyüb el Ensari anlayışını toplumumuzun tüm fertlerine kazandırma gayretinde olmalıyız. Eyyüb el Ensari tavrını toplumumuzun çoğunluğuna kazandırabilirsek, vahdet o derece güçlü tezahür edecektir.

Bu anlayışı tüm partiler, gruplar, tarikatlar, cemaatler müntesiplerine kazandırma gayretinde olmalıdır. Kudüs’ün kurtuluşu için Müslümanların birlik olması şart. Şiisi, Sünnisi, Selefisi, Alevisi, Nakşisi, Bektaşisi, Mevlevisi… Sayın sayabildiğiniz kadar…

İstikbara satılmamış, emperyalizme uşak olmayı reddeden tüm Müslüman gruplar bir araya gelmelidirler.

Müslümanların liderleri, Kudüs için şimdi bir araya gelmeyecekseniz, Kudüs için seferberlik ilan etmeyecekseniz, Allah’a nasıl hesap vereceksiniz?

* * *

Aralık ayı şehidlerimizden Fevzi Bektaş hocamız

Fevzi Bektaş, İstanbul İmam Hatip Lisesi’nde 5. ve 6. sınıfta Kur’an-ı Kerim hocamızdı. Rabbim kendilerinden razı olsun. Bizlere çok emeği geçmiştir.

O günlerde hayıflandığım, fakat sonraki yıllarda gıyaben teşekkür ettiğim bir Fevzi Bektaş hatıramı sizlerle paylaşmak istiyorum.

Ben Kur’an-ı Kerim okumasını İstanbul İmam Hatip Lisesi’nde öğrendim. Yani birçok sınıf arkadaşım İmam Hatip Okuluna girmeden önce Kur’an okumasını öğrenmişti. Fakat ben, Kur’an okumasını İmam Hatip okulunda öğrenmiştim. Bu yüzden de her sene, Kur’an-ı Kerim’den ikmale ve bazı seneler de tek derse kalırdım. İmam Hatip Okulu 4-E sınıfındayken Kur’an-ı Kerim hocamız Müzekka Gürbüz idi. Allah ondan da razı olsun. İkmale kalmıştım ve ikmal imtihanlarında, komisyonda Fevzi Bektaş hocamız da vardı. Önce yüzünden bir miktar okudum. Ve iyi okumuştum. Yasin, Fetih surelerinden birer bölüm ezber okuttular. Bunları da güzel okudum. Hatta Müzekka Hocam Fetih suresinin son ayetlerini okumadan önce, Fevzi Bektaş Hoca’ya: Hocam bak şimdi mahreçleri ne güzel okuyacak, deyişini hiç unutamıyorum. Son olarak Fevzi Bektaş Hocam, Hümeze suresini okumamı istedi. Okudum. Fakat Narullah il-Mûgadeh bölümünü tekrar okuttu. Mûgade derken, ne var diye sordu. Ben de İhfa var hocam dedim. Hâlbuki Meddi Tabi vardı. Ben imtihan heyecanıyla yanlış söyledim.

Fevzi Bektaş Hocam: Hepsini güzel okudun, ama ihfa ile meddi tabiyi öğren de gel olur mu, diyerek tek derse bırakmıştı. Rabbim gani gani rahmet eylesin.

Şehadetiyle ilgili olarak… 17 Aralık 1979 Pazartesi günkü Yeni Devir Gazetesi’nin haberini aynen aktaralım:

Önceki akşam, saat 19 sularında, Beşiktaş sahil kenarındaki Barbaros Kafeterya’da meydana gelen şiddetli patlamada hayatını kaybeden Fevzi Bektaş’ın Bakırköy İmam-Hatip Lisesi Müdürü; yaralı olarak hastaneye kaldırılanlardan Dursun Kılıç’ın Zeytinburnu, Sabahattin Karasu’nun ise Sarıyer İmam-Hatip Lisesi Müdürü oldukları belirlenmiştir.

Beşiktaş iskelesi yanındaki Barbaros Kafeterya’da buluşarak, Üsküdar’a geçmek üzere sözleşen; Bakırköy İmam-Hatip Lisesi Müdürü Fevzi Bektaş, Zeytinburnu İmam-Hatip Lisesi Müdürü Dursun Kılıç, Sarıyer İmam-Hatip Lisesi Müdürü Sabahttin Karasu; saat 19.00 sularında buluşmak üzere, sözleştikleri Barbaros Kafeterya’ya gelmişler; aynı yerde buluşacakları bazı idareci arkadaşlarını gelmesini bekledikleri bir sırada, içinde bulundukları kafeteryada büyük bir patlama duyulmuştur.

Kafeteryanın radyatörleri altına yerleştirilen, tahrip gücü yüksek bombanın patlaması ile ilk belirlemelere göre, 5 kişinin öldüğü, 22 kişinin de yaralı olarak, çevredeki hastanelere kaldırıldığı belirtilmiştir. Olay sırasında, Bakırköy İmam-Hatip Lisesi Müdürü Fevzi Bektaş’ın olay yerinde; hastaneye kaldırılan Orhan Toprakçı, Fehim Fegün adlı şahısların ve kimliği belirlenemeyen iki kişinin daha öldüğü belirtilmiştir.