Kentleştik; iş, aş, eş veremeyeceğimiz bir gençlik yetiştirdik

Bilge Tonyukuk kentleşmenin yıkım getireceğini düşünüyordu. “Biz, Çinlilerin yüzde biri kadarız. Bir şehir kurarsak orada düşman bizi yok eder. Hâlbuki eski hayatı sürdürürsek zayıf olduğumuz zaman çekilir, güçlü olduğumuz zaman ilerleriz” demekteydi.

Tonyukuk yazıtlarının (Bain Tsokto Yazıtları), Orhun Irmağı vadisine 725 tarihinde dikildiği söyleniyor.

Tonyukuk, Türk milletinin Budizm’e girmesini de eleştiriyor; “Buda dinine gelince, bu din insana yumuşaklık telkin etmekle savaşçıların (Türklerin) mizaç ve karakterine uymaz” diyordu. Faruk Sümer’in TTK’dan çıkan ‘Eski Türklerde Şehircilik’ kitabına göre bu görüşleriyle Bilge Kağan’ın şehirleşme politikasının yanlışlığını dile getiriyordu.

Tonyukuk’a göre Türk milletinin kentleşmemesi kendine mahsus bir iktisadî âdalet sisteminin gereğiydi. Öğütleri, Türklüğün şehirleşme ile içtimaî organizasyonu kaybedeceği sezgisine dayanıyordu. Türklerde millet, devletten önce teşkilatlanmış yapı olarak mevcuttu. Ancak bu millet dağınık halde yaşıyordu. Hakan (kağan), dağınık hâldeki milleti toplayan reisten ibaretti.

Bilge Kağan kitâbesinin (yazıtının) kuzey yüzünün 9. satırında yer alan “Tanrı buyurduğu için kendim oturduğumda dört taraftaki milleti düzene soktum ve tertipledim, kıldım” ifadesi “Hakan-Reis”in millet içindeki ‘toplayıcı’ vasfına işaret ediyordu.

Bilge Kağan kitâbesinin doğu yüzünde bu vasfın neye tekabul ettiği şöyle anlatılır:

“Milleti besleyeyim diye kuzeyde Oğuz kavmine doğru, doğuda Kıtay, Tatabı kavmine doğru, güneyde Çin’e doğru on iki defa ordu sevk ettim, savaştım. Ondan sonra Tanrı buyurduğu için, devletim ve kısmetim var olduğu için, ölecek milleti diriltip besledim. Çıplak milleti giydirdim. Fakir milleti zengin, az milleti çok kıldım. Değerli ilinden, değerli kağanlıdan daha iyi kıldım. Dört taraftaki milleti hep tâbi kıldım. Hep bana itaat etti.”

Tonyukuk, “hakan” kişinin, milletin teşkilatlı ama dağınık hâlini bir sosyolojik hakikat olarak görmesi gerektiğini dile getirir. Buna göre;

a) Millet; kahramanlar, bilgeler ve emekçilerden oluşur. Bu üç zümreyi korumak gerekir.
b) Kahramanları ödüllendirmelidir.
c) Alın terine (emekçilere) saygı gösterilmelidir.
ç) Bilgelerin sözü dinlenmelidir.
d) İyice güç kazanmadan savaşılmamalıdır.
e) Düşmanla işbirliği yapanlar cezalandırılmalıdır.
f) Düşmanın kolay hedefi haline gelmemek için kalabalık nüfuslu şehirlerde oturulmamalı, “göçer evli” bir hayat yaşanmalıdır.

Tonyukuk’a göre Türk şehirleşerek ve Çinlilerin inançlarını benimseyerek teşkilatlanmasını gerçekleştirmekte, böylece milletin varlığını tehdit eden kültür emperyalizmine uğramaktaydı.

Bilge Kağan kitâbesinin kuzey yüzünün 4. ve 5. satırında kültür emperyalizmi şöyle ifade edilir: “Ötüken ormanında Çin milleti ile oturup anlaştım. Altını, gümüşü, ipeği, ipekliyi sıkıntısız veriyor. Çin milletinin sözü tatlı, ipek kumaşı yumuşak imiş. Tatlı sözle, yumuşak ipek kumaşla aldatıp uzak milleti öylece yaklaştırırmış (…) Tatlı sözüne, yumuşak ipek kumaşına çok aldanırsan öldün Türk milleti.”

Günümüzde de bütüncül bir toplum inşası tasavvuru geliştirilmediği için Tonyukuk’un ikaz ettiği hususlar modern dönemin aydınları tarafından dikkate alınmamaktadır.

Kentleşme Türk toplumunu kültürel iflasın eşiğine getirmektedir.

Eski Türklüğü Çin ürünleri, günümüz Türklüğünü ise Batı’nın emtiaları etkilemektedir. Eski Çin’in Budist değerleri gibi günümüz Batı’nın “uygarlık-civilization” değerleri de ahlâkî ilkelerimizi çözmekte, bizi yozlaştırmaktadır.

Kentleşme Tonyukuk’a göre emekçi, kahraman, bilge zümrelerini yok etmekteydi. Tonyukuk kitâbesinin 1. satırında şöyle yazılıdır: “Türk milleti Çin’e tâbi idi.”

Bugün de Türk milleti kendi gıdasını üretemeyecek şekilde kentleşti. Üreticilerini; çiftçi, çoban zümresini tasfiye edip Batı’nın kölesi oldu. Türk, sofrasıyla küresel gıda-eşya kapitalizmine tâbi oldu. “Kahraman” tipini unuttu.

“Herkesi okutacağız” ideali peşinde kentleştik. Emekçi/kahraman/bilge zümrelerimizi kaybettik. İş, aş, eş veremeyeceğimiz bir gençlik yetiştirdik. 