İrtibatı koparmayalım

Seçim sathı mailine girdiğimiz günlerden beri sosyal medyada birbirine hakaret eden, küfreden paylaşımların çoğaldığına şahit oluyoruz. Edep sınırlarını hiçe sayan paylaşımları gördükçe hemen listemden siliyorum. Müslüman bildiğim, hatta bazılarını tanıdığım kimselerin iftira boyutuna varan paylaşımlar yaptığına şahit oldukça kahroluyorum.

Bunlardan bir tanesini sizinle paylaşmak istiyorum. Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu’nun fotoğrafına fotoşop yaparak içki içiyor diye yayınladılar. Temel Karamollaoğlu’nu sevmiyor olabilirsiniz, Saadet Partisi’ne oy vermeyecek olabilirsiniz fakat bu size iftira atma hakkı vermez. Temel Bey’in yanlış politika izlediğini, yanlış tercihler yaptığını yazabilir, söyleyebilirsiniz ama iftira atamazsınız. Sadece Temel Bey’e değil, hiç kimseye iftira atamazsınız. İftira, insanlık ve Müslümanlık suçudur, hem de büyük bir suç. Özellikle Müslüman için çok büyük bir suç ve günahtır.

Haram yollarla İslam’a varamazsınız. Haram yollarla İslam’a varılacağına, haram yollarla İslam’ı tebliğ edeceğine inananlar ancak şeytanın oyuncusudur.

“Size şeytanların kimler üzerine inip durduğunu haber vereyim mi? Her günahkâr iftiracı, yalancı, sahtekâr üzerine iner. Bunlar (şeytanın iftira ve yalanına) kulak verirler. Çoğu ise yalancıdır.” Şuara Suresi 221-223

Kardeşler, arkadaşlar… Öncelikle bir sakin olun. Ben de birçok şey söylemek istiyorum ama söylemek istediklerimin bazıları karşımdaki dostumun, arkadaşımın, akrabamın gönlünü kırabilir diye söyleyemiyorum veya yazamıyorum. İktidardaki AK Parti yetkililerine söylemek istediğim birçok şeyi söyleyemiyorum.

Şunları da söylemeden edemiyorum. İçlerinde yakinen tanıdığım ve bazılarıyla kader arkadaşlığı yaptığım birçok kimse hâlen cezaevinde. Sivas Davası mağdurlarından, 25 yıldır cezaevinde yatan mahkûm yakını sızlanıyor. Devlet Bahçeli, mafya lideri Alaattin Çakıcı’yı ziyaret etti. Bir Ak Parti yetkilisi bir tane 28 Şubat mağduru Müslümanı ziyaret etti mi? 28 Şubat sürecine direnen onlar değil miydi? Başörtüsü yasağı uygulanmasın diye coplananlar onlar değil miydi?

“Emaneti ehline verin” prensibi çoktan terk edildiği için son dönemlerde, özellikle belediyelerde kayırmacılık zirve yaptı. “Sadece duble yol, hızlı tren yaptılar; AK Parti 16 yılda kaç fabrika yaptı?” diyenlere karşı söyleyecek bir şeylerimiz olmalı.

FETÖ’cü ithamıyla yüzlerce, hatta binlerce suçsuz kimse gözaltına alındı. Bunların bir kesiminin suçsuzluğu anlaşılınca serbest bırakıldı. Bırakıldı ama ve işten el çektirildiklerinden işsiz güçsüz kaldılar. FETÖ’cü damgası yediklerinden dolayı da kimse onlara iş vermiyor. Hatta yardımcı olmak isteyen akrabaları bile “FETÖ’cüye yardım etti” diye gözaltına alınırım korkusundan yardım edemiyor.

Bu insanlar suçluysa cezalandırılsınlar, Suçlu bile olsalar, açlığa terk edemeyiz. AK Parti bu probleme acil bir çözüm bulmak zorundadır. Bu ve benzeri şeyler, iktidarın yanlışları…

Doğrularına gelecek olursak: Bana göre en önemli ve öncelikli değişim insana bakışta oldu. AK Parti öncelikle Anadolu insanını ikinci sınıf vatandaş yerine koyan anlayış ve zihniyeti yıktı. Bugün hiçbir devlet dairesinde vatandaş hor görülmemektedir.

Artık karakollara işi düşen vatandaş insan gibi bir muameleyle karşılanıyor. Yurt dışında elçilik ve konsolosluklarda insan gibi ağırlanıyor. Ekonomik olarak, AK Parti öncesine nazaran iyileşmeyi görmemek, inkâr etmek nankörlük olur.

Bunu tespit etmek için market gezdim ve geçmişe giderek incelemeler yaptım. Yani başkalarının bilgisini değil, kendi ulaştığım bilgiyi sizlerle paylaşıyorum.

Ak Parti’nin ilk iktidar yılı 2002 değil mi? 2002 yılında asgari ücret 184.251.937 liraydı. Benzinin litresiyse 1.620.000 liraydı, asgari ücretle 113 litre benzin alınıyordu. Bugün benzinin litresi 6.20 lira, asgari ücret ise 1.603 lira. Bugün asgari ücretle 258 litre benzin alınabiliyor.

Şimdi ayrıntıları bende olan bazı temel ihtiyaç maddelerini aynı yöntemle kıyaslayalım (mail adresini bildirenlere ayrıntıları gönderebilirim):

Asgari ücretli 2002’de 921 ekmek, bugün 1282 ekmek alabiliyor. Süt: 216 litre alabiliyordu, bugün 458 litre alabiliyor. Kıyma: 42 kilo alabiliyordu, bu ün 55 kilo alabiliyor. Makarna: 383 paket alabiliyordu, bugün 1335 paket alabiliyor. Zeytin: 43 kilo alabiliyordu, bugün 80 kilo alabiliyor. Beyaz peynir: 37 kilo alabiliyordu, bugün 64 kilo alabiliyor. Un: 294 kilo alabiliyordu, bugün 641 kilo alabiliyor. Salça: 136 kilo alabiliyordu, bugün 200 kilo alabiliyor.

Aşağı yukarı 20 kalem ihtiyaç maddesinin böyle olduğunu bizzat tespit ettim. Yani AK Parti asgari ücretlinin alım gücünü artırmış.

Sağlık alanında geldiğimiz seviye bugün birçok Avrupa ülkesinde yoktur. Avrupa’da yaşayan tanıdıklarımız ve ilişkide olduklarımızdan biliyoruz. Her evin bir aile doktoru var ve hiçbir ücret ödemiyoruz. Yollar deseniz hakeza… İranlı bir arkadaşımızla Türkiye’nin bazı vilayetlerine otomobilimle gittik. “Asfalt bizde yol sizde” deyişini hiç unutmuyorum.

Havayollarında geldiğimiz durum, hayalimizde bile göremeyeceğimiz şeydi. Milyonlarca insanımız ancak AK Parti iktidarında uçağa binebildi.

Bu hususta yazılacak daha çok şey var…

Diktatörlük iddialarıyla tamamlayalım. “Erdoğan diktatörleşti” diyorlar. Bu nasıl diktatörlük ki Erdoğan’a her türlü hakareti yapabiliyorlar? Öğretim üyeleri ve akademisyenler “barış istiyoruz” diyerek siyasi iktidarı suçlayan fakat PKK ve uzantısı kuruluşlara toz kondurmayan bildiriler yayınlayabiliyor.

Sorarım sizlere… AK Parti öncesinde askerlerden herhangi birisine bu ithamlarda bulunabiliyor muydunuz? Bugün “apoletlerini sökeceğim” diyebiliyorsanız, bunu AK Parti’ye borçlusunuz. 28 Şubatçılardan birisine “apoletlerini sökeceğim” deseydiniz, harbi söyleyin, yağlı kazıklardan nasibinizi alır mıydınız almaz mıydınız?

Her şeye ve herkese rağmen, AK Parti ile irtibatı koparmayalım.

***

Şehid Mustafa Yaşar’ın kabrinde buluşalım

16 Haziran 1980 tarihinde şehid edilen Esenler Akıncılar Reisi Mustafa Yaşar’ın, İstanbul Güngören Köyiçi kabristanındaki kabri başında, Bayramın ikinci günü (16 Haziran Cumartesi) öğle namazını müteakip buluşalım.