Gecenin tenha bir vaktinde birden Çin şiiri okumaya karar verdim. Hayatı kitap toplamakla geçmiş bir adamın, kitap delisi Sıtkı Türkan’ın o büyük deposundan birkaç gün boyunca arayıp çıkardığı ve getirip bana hediye ettiği Çin edebiyatına dair birkaç kitap arasından tesadüfen birini çekip karıştırmaya başladım. Kötü huylarımdandır, bazen çeviri kitapların ve derlemelerin künyesine bakmadan hemen sayfaları arasında gezinirim. Çin Edebiyatı Ansiklopedisi’nin sayfalarını da kâh okuyor kâh şöyle göz ucuyla bakıp çeviriyordum. Sonra birden acaba bu metinleri kim çevirdi diye merak ettim ve kitabın kapağına döndüm. Kapakta, bir kuşun üzerine oturmuş göklerde seyahat eden bir Çinli şair çizimi, altında da antolojiyi hazırlayanın ismi vardı: Doğan Kılıç Şıhhasananlı. Soy ismi biraz tuhafıma gittiği için, Şıhhasananlı’yı merak etmiştim; bu yüzden hemen giriş sayfasını ve önsözünü okumaya başladım. Doğan Kılıç Şıhhasananlı, hazırladığı antolojinin ilk sayfasına bir teşekkür, hemen sonraki sayfaya da kısa bir önsöz koymuş; hem teşekkür hem de önsöz kısmında merakımı daha da artırmıştı…
Şıhhasananlı, girişte şöyle diyordu: “Bu kitabın çıkışına sebep olan eski reisicumhur Truman zamanındaki Birleşik Amerika Cumhuriyetleri Dışişleri Bakanı Mr. Burns ve Miss Wilma Smith’e, kitabın umumi durumu hakkında kıymetli fikirlerini istifadeli kılan Sayın Hayati Sencer’e, bir sürü yardımlarda bulunan eşim Nurhan Kılıç Şıhhasananlı’ya, desen, tanzim ve basılışta kıymetli fikirlerini ve yardımlarını esirgemeyen matbaacı Sayın Mehmet Sucuoğlu’na, cesaret verici muhterem teşviklerini esirgemeyen Sayın Zeynel Gündoğdu’ya hürmet ve teşekkürlerimi bildirmeyi borç bilirim.” Şıhhasananlı, bir sonraki sayfada kaleme aldığı kısa önsözde de bu mütevazı antolojide büyük Çin medeniyetinin edebi yanını tam manasıyla bir araya getirmenin mümkün olmadığını söylüyor, ileride bu konuda daha geniş çalışmalar yapacağını vaat ediyordu. Ve bingo: Şıhhasananlı önsözünün sonuna şöyle bir imza eklemişti: Doğan Kılıç Şıhhasananlı, 6/1/1960, Erzincan. Bir Çin Edebiyatı Antolojisi hazırlayan, antolojisinin önsözünü Erzincan’da yazan, hazırladığı kitabın girişinde teşvikinden ötürü Birleşik Amerika Cumhuriyetleri Dışişleri Bakanına teşekkür eden biri gecenin o vaktinde sadece merakımı değil, hayretimi de artırmıştı…
Eskiden olsa hem hayretimi hem de merakımı kucağıma alıp, çaresizce uykuya çekilirdim; ama artık Google var. Google’a Doğan Kılıç Şıhhasananlı yazdım ve çıkan sonuçları denetlemeye başladım. Nadir Kitap’tan şimdi elimin altında olan kitaba dair bir iki reklam, Kürtlerle ilgili forum adları ve Nihal Atsız’ın Ötüken Dergisi’nin 45. sayısında, Eylül 1967’de kaleme aldığı bir yazı. Takdir edersiniz ki gecenin tenha vaktinde Çin şiiri okuma arzum beni hiç ummadığım bir yerlere sevk etmeye başlamış ve yolum, böyle bir antolojiyle yan yana getirmeyi hiç hayal edemeyeceğim bir sime uğramıştı. Nihal Atsız’ın Şıhhasananlı’yla ne alakası vardı, Şıhhasananlı’nın Amerika Dışişleri Bakanıyla ve Erzincan’la ne alakası vardı? Ve bütün bunların, bazı Google başlıklarında geçtiği gibi Mahabad Kürdistan Cumhuriyeti ile ne alakası olabilirdi? Bütün öbür başlıkları bir kenara bırakıp Nihal Atsız’ı açtım ve onun Ötüken dergisinde kaleme aldığı yazıyı okumaya başladım. Bugünkü siyasi tartışmaları takip edenler için yazı, yakın tarihimizde hiçbir şeyin değişmediğini, aynı konuların neredeyse aynı çerçevede ele alınıp durduğunu gösteren güzel bir örnekti de. Merak edenler için başlığını da paylaşmadan geçmemiş olayım: “Bağımsız Kürt Devleti” Propagandası. İyi de benim antoloji hazırlayıcımın bu yazıda işi neydi?
Atsız yazısına Kürtlerin, Farsların gayet iptidai ve geri bir kolu olduğunu iddia ederek başlıyor, onların çoğunluğunun olmasa bile zengin ağa sınıfının ve okumuşlarının Batı’nın kışkırtmasıyla bağımsız bir devlet kurmaya çalıştığını söylüyor, Birinci Cihan Harbi sonunda ortaya çıkan Kürt Teali Cemiyetinden bahsediyor, Kürtçülüğün yine “hortlamış” olduğundan yakınıyordu. Bunun en önemli kanıtı da İstanbul’un en mühim gazetelerinden Yeni Gazete’nin Mart 1967 sayılarında çıkan “Barzani’nin Karargâhında” başlıklı tefrikaydı. Atsız, yazısında tefrikayı yapan hakkında bazı bilgiler de veriyordu: “Tefrikayı yazan, Doğan Kılıç Şıhhasananlı adında Alevi bir Kürt’tür.(…) Yeni Gazete’de 8-29 Mart 1967 tarihleri arasında da devam eden tefrika, Barzani’yi ve hareketini anlatmaktan ziyade Kürtlük ve Kürtçülük yapmak gayesiyle kaleme alınmıştır. Çünkü bu tefrikada ‘Mareşal (!) Mustafa Barzani’ bir devlet başkanı olarak tanıtılmaktadır. Bu devletin valileri, kumandanları, milli emniyet teşkilatı, mahkemeleri, okulları, kanunları ve her şeyi vardır. Hristiyan Kürtler de bu hareketin içindedir. Barzani’nin yanındaki Kürtlerden bazıları Türkiye Kürtleridir.” Şıhhasananlı, tefrikanın 8 Mart tarihli başlığını şöyle atmış: “Barzani, Mao-çe-tung kadar büyük bir gerillâcıdır.” Masum bir şiir okuma serüveni ve nadir bir kitap bakın beni nerelere götürdü!