Osmanlı Padişahlarının neredeyse hepsi bir sanat dalıyla ciddi şekilde ilgilenmiş, siyasetten arta kalan zamanlarda çok değerli eserler vücuda getirmişlerdi. Kanuni Sultan Süleyman kuyumculukla, Sultan III. Selim silah yapımıyla, II. Mahmut sedef işlemeciliğiyle, Sultan Abdülmecid hat sanatıyla, Sultan II. Abdülhamid marangozlukla ileri düzeyde alakadar olmuş padişahlardı. Sultanları sanatkâr olan bir devletin önemli makamlarında görev yapmış erkânı arasında da elbette sanatla ilgilenen bürokratları vardı. Bilhassa hüsnü hat alanında zirveye çıkmış vezirlerimize ait eserlerin seviyesine ulaşmak bugün dahi mümkün değildir.
Saraya damat olan hattat vezir…
Hat sanatıyla ilgilenen otuzun üstünde vezirimizin olduğu ifade ediliyor. Bunlar arasında önde gelen devlet adamlarımızdan biri Vezir Ferhat Paşaydı. Paşanın asıl adı Mehmet olmasına rağmen “Ferhad” mahlasını kullanmayı tercih etmişti. Babası da kendisi gibi vezir olan (Mustafa Paşa) Ferhat Paşa, İstanbul’da doğmuş, Enderun’da yetişmişti. Sarayda kapıcıbaşılıkla başlayan memuriyet hayatında Yeniçeri ağalığı, Kastamonu Beylerbeyliği ve Sadrazam Sokullu Mehmet Paşanın takdiriyle üçüncü vezirlik makamına kadar yükselen Ferhat Paşa, 1566 yılında Kanuni Sultan Süleyman’ın vefat eden oğlu Şehzade Mehmet’in kızı Hümâşah Sultan ile evlenmişti.
Ferhat Paşa’nın hüsnü hat hocası Ahmet Karahisari idi. Öğrendiği teknikleri sabrı ve çalışkanlığı ile ilerleten paşa, hocasının talebeleri arasında yeteneği ile ön plana çıkmıştı. Saraya damat olması ve resmi sıfatıyla devlet işlerini takip etmesine rağmen kendisini çoğu zaman sanatına adayan paşa hiçbir zaman makam ve servet hırsına kapılmamış, sarayda devlet erkânı arasında süregelen entrikalara dâhil olmamış, kimsenin tarafına meyletmeyerek arta kalan vaktinin çoğunu Kur’an-ı Kerîm yazmakla geçirmişti. Nesih yazıda ustalaşan paşanın oğulları Mir Mustafa ve Ahmet de babaları gibi hattattı. Ferhat Paşa böbrek ve mesanesinden yakalandığı ciddi bir hastalık nedeniyle 1574 yılında vefat etti. Bu sanatkâr vezirimizin yazdığı Kur’an-ı Kerîmlerden biri Topkapı Sarayı diğeri de Türk ve İslam Eserleri Müzesi’ndedir.
Köprülü ailesinde bir hattat…
Köprülü Mehmet Paşanın oğlu olan Fazıl Ahmet Paşa küçük yaştan itibaren iyi bir tahsil görmüştü. Bir taraftan devrin önemli âlimlerinden Karaçelebizâde Abdülaziz Efendi’den ders alırken diğer taraftan büyük sanatkâr Derviş Ali Efendiden de hüsnü hat çalışmaktaydı. Sülüs ve nesih hattı üzerine kendini geliştiren Fazıl Paşa, aldığı icazetle siyasi sahadaki başarısı kadar hat sanatında da ses getirmişti.
Fazıl Paşa, on yıl süren müderrislik hayatının ardından görev yaptığı medreselerde yaşanan ihtilâf ve dedikodular yüzünden babasının da desteği ile mülkiyeye geçti. Erzurum ve Şam Valiliği, Halep Beylerbeyliği, İstanbul Kaymakamlığı ve babasının vefatından sonra Sadrazamlık görevlerine getirildi (1661). Babasının devrinde büyük oranda iç meseleleri halledilmiş bir ülke devralan Fazıl Ahmet Paşa on beş yıl süren sadrazamlığında daha çok dış politikayla ilgilendi. Devletin en önemli makamında yoğun bir mesaiyle çalışmasına rağmen hüsnü hattı hiç bir zaman bırakmadı. Hocası Derviş Ali’yi daima sarayında ağırlayan paşa devrinin önde gelen hattatlarını toplayıp sanatıyla ilgili fikir alışverişlerinde bulundu. Meşhur Hattat Hâfız Osman Efendiyi himaye ederek yetişmesinde büyük rol oynadı. Yumuşak huyu, müsamahakâr tavırları ve her konuda âdil oluşu nedeniyle lakabına (Fazıl) yakışır bir hayat süren paşa siroz hastalığından 1676 yılında hakkın rahmetine kavuştu.
Sanat siyaset iç içe…
Sultan I. Mustafa devrinde şehzadelere suikast girişiminde bulanan Bâbüssaâde Ağası Toraman Hasan Ağayı öldürmekle ünlenen Hattat Hasan Paşa Enderun Mektebinde yetişti. Mîrahûrluktan sonra Yeniçeri Ağalığı, Rumeli Beylerbeyliği ve Sadaret Kaymakamlığı görevlerinde bulundu. Hasan Paşa’nın hat hocası Üsküdar’daki Ayazma Mektebi’nde senelerce hüsnü hat dersleri vermiş olan meşhur Hattat Hasan Üsküdârî idi. Bıraktığı eserlerin yanında Hasan Paşa pek çok talebede yetiştirmişti. Bunlar arasında Hattat Kızkapanzâde Ahmet Efendi öne çıkanlardan.
Bir diğer hattat vezirimiz olan Şehla Ahmet Paşa ise Antalyalıydı. Sadrazamlığa kadar yükselen Paşa sülüs ve nesih derslerini Yedikuleli Abdullah Efendiden almış, talik derslerini de Fındıkzade İbrahim Efendiden tamamlamıştı (Hocaları ile ilgili farklı bilgileri ileri sürenler de olmuştur). Divanî hatla yazdığı eserler devrinin en seçkin örnekleriydi. Pek çok cami ve çeşmenin yapımında bizzat emeği olan Şehla Ahmet Paşa 1754 yılında Halep’te vefat etti. Hattat olan diğer Osmanlı vezirleri arasında Ahmet Feridun Paşa, Mustafa Müsahib Paşa, Mehmet Bahri Paşa, Ahmet Arifi Paşa, Kabakulak İbrahim Paşa, Yahya Paşa, Seyid Halil Şerif Paşa, Ratib Ahmet Paşa, Hamza Hamit Paşa, Abdürrezzak Paşa gibi isimleri de sayabiliriz.
Geçmişte devletimizin üst makamlarında hem liyakat sahibi hem de sanatkâr ruha sahip birçok ismin görev alması göğsümüzü kabartırken işin günümüze yansıyan tarafına baktığımızda ne yazık ki karamsar bir tablo çıkıyor karşımıza…