Türkiye İslamcılarının durumu AK Parti’ye döndü. Bir başka deyişle AK Parti, İslamcıların çoğunu bozdu. Cümleyi şöyle de kurabiliriz, AK Parti İslamcıların önünü açtı; makam, mevki, para, pul, şöhret sahibi olmalarını sağlayınca, ne oldum delisine dönen İslamcılar, bu hâle geldi.
AK Parti ile birlikte Türkiye insanının hayatı, maddi yönden gelişti. Halkımızın genelinin, daha doğrusu orta direk dediğimiz ve fakir kesimin hayatı; AK Parti öncesine göre daha iyi bir hâle geldiğini teslim etmeliyiz. Bunu hayatımızda kullandığımız eşya, malzeme ve yediğimiz içtiğimiz gıdalarda görebiliyoruz: 2003 yılında asgari ücret 225.999.000 (İki yüz yirmi beş milyon dokuz yüz doksan dokuz bin TL idi. 1 Dolar = 1.648.438 (Bir milyon altı yüz kırk sekiz bin dört yüz otuz sekiz ) lira idi. 2003 yılında bir aylık asgari ücret ile 137 Dolar alabiliyordunuz. 2018 yılı başında asgari ücretli birisi 424 Dolar alabiliyordu. 2003 yılına göre asgari ücretlinin 137 doları, 2018’de 424 dolara çıkmış, yani yüzde 309 artış göstermiş. Yaklaşık bir aydır ABD ve dış harekât ile dolar fırlatıldı. Buna rağmen, 28 Ağustos itibariyle de 257 dolar alabiliyor. Yani aşağı yukarı 2003 yılına göre yüzde 187 gibi bir artış olmuş.
2003 yılında asgari ücretli 921 ekmek alabiliyorken, bu gün 1.282 ekmek alabiliyor.
Süt: 216 litre alırken, bu gün 458 litre alabiliyor. Kıyma: 42 kilo alabiliyordu, 55 kilo alabiliyor. Beyaz Peynir: 37 kilo alırken, 64 kilo alabiliyor. Un: 294 kilo alırken, 641 kilo alabiliyor. Salça: 136 kilo alabilirken, 200 kg alabilir hâle gelmiş. Günlük zaruri ihtiyaç maddelerimizin hemen hemen hepsinde, durum aynıdır.
AK Parti’den sonra hayatımızın her alanında, iyileşmeler yaşandığını görüyoruz. Sosyal hizmetlerde, AK Parti’nin âdeta bir devrim yaptığını görmemek, büyük bir nankörlüktür. Benim köyümde yatalak, bakıma muhtaç kaç tane insana bakanı maaşa bağladıklarını biliyorum. Belediyeler ve Sağlık Bakanlığı, evde bakım hizmetlerini çok yaygınlaştırdılar. Kara, hava ve deniz ulaşımında, büyük ilerlemeler kaydedildi. Ömründe uçağa binmemiş ve binemeyecek olan insanlarımız, bugün her yere uçakla gidebiliyor. Evet bütün bu iyileşmeleri halkımız yaşamakta ve görmektedir.
Fakaaaat…
Son 10 yıldır hele hele son 5 yıldır, AK Partili belediyelerde yaşananlar, tam bir rezalet. Büyük şehirler beton yığını hâline dönüştürüldü. Kat irtifaları o kadar saçma şekilde yükseltildi ki, akıl alacak gibi değil. Belediyelerde, adeta bir rantiye kapma savaşı yaşanmakta. AK Parti, cumhuriyet döneminin en çok yeşil alan kazandıran iktidarı oldu. Fakat beton yığınlarını o kadar yükselttiniz ki, o yeşil alanlar âdeta kaybolup gittiler. Bugün belediyelerdeki yolsuzluklar ayyuka çıkmış durumdadır. Genel olarak tüm belediyelerden halkımız memnun değil. Dostlardan, arkadaşlardan, hatta belediyelerde çalışanlardan, aynı şikâyetleri dinliyorum. Başka şehirlerden gelen misafir arkadaşlarımızla dertleşiyoruz, hep aynı sızlanmalar: Belediyeler bitmiş ağabey diyorlar.
Kangren olmuş bir durum var ortada. Bunun ilaçla, iğneyle tedavi evresinin geçtiğini görüyorum. Neşter vurulup, kangren olmuş kol kesilip atılmalıdır. Aksi takdirde kol kesilip atılmadığı takdirde, kangren bütün vücudu saracak ve ölüm vaki olacak. Önümüzde, 7 ay sonra yerel seçimler var. Belediyelere neşter vurulup, kokuşmuş kesimler kesilip atılmazsa 1989 yerel seçimlerinde SHP (Sosyal Demokrat Halkçı Parti)’nin Anap’a yaşattığı hezimetin benzerinin, AK Parti’de yaşanması kaçınılmaz olabilir.
2017 Referandumunda, büyük şehirlerin oylarını iyi tahlil ediniz. Beş büyük şehre bakalım:
İstanbul’da: % 51.35 Hayır, % 48.65 Evet
Ankara: % 51.15 Hayır, % 48.85 Evet
İzmir: % 68.80 Hayır, % 31.20 Evet
Adana: % 58.19 Hayır, % 41.81 Evet
Bursa: % 53.21 Evet, % 46.79 Hayır
Neşter vurmazsanız hezimet geliyorum diyor.
24 Haziran seçimlerinde, AK Parti’ye verilen mesajın, ‘Şimdilik Reisin hatırına pek bir şey yapmıyorum. Ayağını denk al, yoksa gözünün yaşına bakmam.’ şeklinde okunması gerektiğine inanıyorum. Belediye başkanları, o kadar burunları büyümüş ki… Tabiri caizse burunlarından kıl aldırmıyorlar. O kadar saltanat düşkünü olmuşlar ki, halkın hiç yüzüne bakmıyorlar. Göstermelik bazı halk günlerinde de, seçmenlere hava atmaktan başka bir şey yapmıyorlar. Bir atasözü vardır: ‘Şuyuu vukuundan beterdir.’ Belediyelerle ilgili o kadar yolsuzluk lafı ediliyor ki, yolsuzluk yapılmamış olsa bile; böyle bir şayianın yayılması, halkın nefretinin yükselmesi için yeterlidir.
Sevgili Başkan…
Sevgili Reis…
AK Parti ile kazanımlarımızın, birkaç belediye başkanının yolsuzluk ve yanlış yönetim tarzı yüzünden, yok olup gitmesine gönlümüz razı değildir. Bu günlere kolay gelinmedi. Nice bedeller ödendi. Nice badireler atlatıldı…
Sevgili Reis, Hayrettin Karaman Hocamız, 24 Haziran seçimlerinden sonra, ‘Çınarımızı Kurutmayalım’ başlıklı, çok manidar bir yazı yayınladı. O yazı hislerimize tercüman olmuştu. O yazının bana göre en önemli kısmını sizinle paylaşmak istiyorum:
“Sevgili Başkan,
Mümkünse her şehirden gayr-i resmi olarak beş altı iyi kişi seçin, bunları yalnızca siz bilin; bu “iyi” den maksadım “güzel ahlakı ile tanınmış, bilgili ve ehliyetli, iktidardan hiçbir beklentisi olmayan” kişilerdir. O şehrin ve çevrenin doğru bilgisini bunlardan alın. Aday seçiminden imkân tahsisine kadar önemli tasarruflarınızda teşkilattan ziyade bu kişilerin raporlarına güvenin.”
Bu tavsiyeyi mutlaka yerine getirin. Şayet yerine getirmezseniz, sizin etrafınız tamamen kuşatılmış durumda. Ve inanıyorum ki, sizi bilgilendirenlerin çoğu, yanlış bilgilendirmektedirler. Sizinle, hakikat arasına girmektedirler. Size yanlış bilgi verilmektedir. Elhasılı Kelâm… Etrafınıza öyle duvarlar örülmüş ki, bu duvarlar yıkılmazsa, vatan yıkılacak…