Günceli yakala, yenilikleri takip et

Yakın vakte dek çocuklar için yazma konusunda araştırma hazırlığı içerisine girmiştim. Araştırmanın gereklerinden biri de yaş grubuna göre yazma konusuydu. Sonra bu grubun özelliklerini ve onlar için ne şekilde yazılacağı gündeme gelmişti.
Bu konuda Arapça kitaplara ulaşmak hiç kolay olmadı. İnternette rast geldiğim kaynaklarsa aradığım bilgileri sağlamaktan uzaktı. Bu araştırmayı yaptığım vakitlerde İstanbul’da Arapça Kitaplar Fuarı’nın açılmasını bir fırsat olarak görmüştüm. Fakat fuarda da istediğim tarzda bir kitap bulamadım ve hayal kırıklığına uğradım.
Yaptığım araştırmanın noksan kalmasını, daha doğrusu pes etme duygusunu yaşamak istemiyordum. Daha ileri boyutta bir araştırmaya girişmek içinse İngilizcem yeterli gelmiyordu. Tam umudumu kaybetmek üzereydim ki kızım çeşitli internet sitelerinden konuyla ilgili elektronik kitaplar buldu. Araştırmamı nihayet tamamlayabileceğim için çok sevindim. Üstelik elektronik kitaplar sayesinde aradığımı bulmanın yolunu da öğrenmiştim.
Ülkesinden uzakta yaşayanlar için kitap bulma konusu büyük mesele. Hele bizim gibi dünyanın dört bir yanına dağılan Araplar açısından. Göç ettiğiniz ülkelerde Arapça basılı bir kitabı bulmak zorların zoru. Bulunsa bile evini, barkını dahi yitirmiş insanların çoğu kez maddi imkânları satın almaya yeterli gelmiyor. Bu konuda elektronik kitaplar üzerine yoğunlaşan yayınevlerine yönelmek suretiyle bir çözüme ulaşılabilir. Basılı eserlerin yanı sıra bu tür yayıncılığa gereken desteği vermek lazım. İnsanlar aradıkları kitaplara akıllı telefonları ve tabletleri aracılığıyla ulaşabilirler. Soruna bu şekilde çözüm bulunabilir. Yeni nesil bu açıdan daha şanslı. İnternete ve akıllı cep telefonlarına daha hâkim durumdalar. Ekrandan okuma alışkanlığı onlar arasında daha yaygın. Basılı kitaplara bizim duyduğumuz aşkı duymuyorlar, duygusal bir bağları bulunmuyor.
Öte yandan sadece basılı kitapları değil kitapların tümünü tehdit eden başka bir sorun daha var. Yeni nesil, ergen yaştaki gençlerin çoğu kitap okumaya hevesli görünmüyor. Kitaptan gittikçe uzaklaşıyorlar. Sosyal medyaya, Youtube üzerinden video izlemeye veya bilgisayar oyunlarına yoğunlaşmış durumdalar. İstanbul’daki bir toplantıda Suriyeli gençlerle bir araya geldim. Okuma üzerine sohbete başlamadan önce onlara bir hikâye kitabı sundum ve üzerlerinde oluşturduğu etkiyi görmek istedim. Baktım ki sayfaları karıştırıp duruyorlar. Gözlerinde ne denli büyüttükleri her hallerinden belli oluyordu.
Müfredatın mecbur tuttukları haricinde kitap okumayan öğrenciler biliyorum. Eve döndüklerinde ellerine tabletleri alıyor; kâh komik videolar izliyor, kâh bilgisayar oyunlarıyla vakit öldürüyorlar. Okuma işine gelince, Facebook ve Twitter’in ötesine geçemiyorlar. Televizyonu bile demode buluyorlar.
Durum vahim görünüyor. Bu çocuklar birkaç sene sonra ülke yönetimine talip olacaklar. Okul kitaplarıyla sosyal medya arasına sıkışan bir kültürel düzeyi ancak tutturanlar aileleri ve koca koca şirketleri yönetmeye başlayacaklar.
Belki de suç bu çocuklarda değil. Çünkü sosyal medya onlardan önce anne babalarını esir almış. Ergen diye tabir ettiğimiz bu kuşak, aslında yitik bir kuşak. Onlara uygun bir yayıncılık mevcut değil. Oysa çocuk kitapları yaygın. Büyükler için de her türlü kitaba ulaşmak mümkün. Gençler, kendilerine seslenen bir yayıncılık olmayınca sosyal medyanın ağına kolayca düşüyorlar.
Demek ki elektronik kitap da tek başına çözüm değil. Okumayı sevdirmek, okuma alışkanlığını kazandırmak lazım. Bunun için de yayıncılık üslubunu değiştirmek gerekiyor. Belli kalıplara sıkışıp kalmak yerine sesli kitap gibi yeni türleri keşfe çıkmak yerinde olacak. Yeni kitap şekillerine, örneğin etkileşimli kitap türlerine yatırım yapmak farkındalık oluşturacak.
Gençlerin hoşuna giden, kendi yaş gruplarına hitap eden Japon işi çizgi romanlar mevcut. Bu romanların güçlü ve yüksek ahlaka sahip kahramanları var. “Peki” dedim gençlere, “Bu romanlar çizgilerle ifade edilmese, sadece roman olarak yazılı olsa yine okur muydunuz?” Aldığım cevap oldukça öğreticiydi. “Elbette hayır”. Görsel öğelerle desteklenmeyen bir okuma faaliyeti onlar açısından son derece sıkıcıydı, hiç cazip değildi.
Durum gerçekten tehlike arz ediyor. Karar sahiplerinin ve yazarların bu konuda durup düşünmeleri lazım. Gençleri kitaba ve okuma eylemine kazandırmak, onların hoşuna gidecek formatları keşfetmek, sosyal medyadan daha cazip ürünler sunmak öncelikli görev olmalı.
Bizim de yazarlar olarak alışageldiğimiz kalıpları sorgulamamız; üslubumuzda yenilikler, değişimler yapmamız son derece önemli. Büyük teknoloji devrimini yaşayan bir toplumda kendini yeniden formatlayamayanların ayakta durabilmesine imkân yok. Dün çok değerli olan bazı şeylerin yarın hiçbir değeri kalmayabilir. Demem o ki, güncellenmeye açık olalım, yenilikleri takip edelim.