Müslüman ailelerin çoğunda babaların ne zamandan bu yana ortadan kaybolmaya başladığını bilemiyoruz. Bunun ne zaman sandığımızdan daha tehlikeli sonuçlara neden olduğunu da… Bazen baba evini geçindirmek için uzaklara gidebilir. Bugün iletişim vasıtalarının çeşitliliği sayesinde çocuklar babalarıyla günlük iletişime geçebilir. Bu sayede çok uzaklarda çalışan babanın eksikilği aile içerisinde tam olarak giderilmese bile en azından mevcudiyeti hissedilebilir. Aradaki sevgi ve saygı hattı kesintiye uğramaz.
Bazen de babanın yokluğu aile sorumluluğundan kaçmayı ifade edebilir. Babalık sorumluluğu başka bir şeydir. Bazıları bunu kaldıramadığı için ortadan kaybolmayı tercih eder. Babayı aile içerisinde sorumluluk sahibi kılan yaratılış kanunlarına karşı gelerek sorunlarla yüzleşmek istemeyen bir erkek karnındaki çocuğuyla bir kadını tek başına terkedip keyfine bakabilir.
Bazen de bir baba çocuklarının kendi başlarına sorumluluk almalarını isteyebilir. Bu nedenle onları uzaktan izlemeyi, başarılarına uzaktan sevinmeyi tercih edebilir.
Babanın ortadan kaybolması ne gibi sonuçlara yol açar?
Babasız çocuk babalarıyla yaşayan akranlarının sahip olduğu meziyetleri bir türlü edinemez.
Babası sağ olsa bile ömür boyu kendisini yetim hisseder.
Babanın yerini doldurmak zorunda kalan kadın çok fazla baskı altında kalır ve mutsuz olur. Bu baskı altında psikolojik ve hatta fizyolojik olarak hastalanabilir. Bu durumda aile iyice mağdur olur.
Eşi tarafından terkedilen kadın kendini değersiz olarak hissedebilir. Maalesef toplum nezdinde de değeri azalır. Daha çok çalışsa da daha az kazanır. Ve sürekli ötelenir.
Sorumluluktan kaçan, varlığı ile yokluğu hissedilmeyen bir baba ile aile arasındaki bağlar çok yıpranır. Bazı hallerde tamamen yok olabilir.
Babanın yokluğunu en fazla genç kızlar hisseder. Hayatın fitnelerine karşı sığınılacak bir kalenin olmayışı en çok onları mağdur eder.
Bir baba kızları için çok önemlidir. Biz dört kız kardeş olarak babamızın bizimle geçirdiği vakitleri, bize kazandırdıklarını hiçbir zaman unutmuyoruz. Babam bizimle çeşitli etkinlikler yapar ve bizi geleceğe hazırlardı. Örneğin babam bizim okuma ve yazmada ilk öğretmenimizdi. Bu konuda hep onu örnek almışızdır. Bizimle yakın arkadaşlarıymışız gibi oturur bir meseleyi mütalaa ederdi. Bu bize büyük bir güven aşılamış, hayatın zorlukları karşısında dimdik durmamıza yardımcı olmuştur. Şahsen bana dair tavsiyelerine her zaman kulak vermişimdir. Babanın evdeki varlığı, çocukları ve bilhassa kızları açısından güven ve emniyet kaynağıdır.
Hz. Peygamber’in (sav) eşine ve kızlarına nasıl davrandığını biliyor muyuz? Her konuda olduğu gibi bu konuda da örneğimiz, Efendimiz (sav) olmalıdır. O’nun üslubunu, ailesine karşı tavrını, kızlarının hayatında tuttuğu yer ve anlamın büyüklüğünü anlamak durumundayız.
Hz. Fatıma’nın hayatına göz attığımızda babasına duyduğu güvene dair pekçok örneğe rast geliyoruz. Eşi Hz. Ali Ebu Cehil’in kızıyla evlenmeye kalktığında doğrudan babasına giden Hz. Fatıma durumu arzeder. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav) kızının yanında durur ve Hz. Ali’nin Ebu Cehil’in kızıyla evlilik yapmasına engel olur.
Kızı Zeynep, müşrik eşi sırf Müslüman olduğu için ondan ayrılınca hemen babasına koşmuştu. Ve başka talipleri çıksa bile eşi yeniden İslama dönene dek evlenmemiş, babasının yanında kalmayı tercih etmişti. Torunu Ümame’nin Hz. Peygamber namaz kılınca tepesine çıktığını, Hz. Fatıma’nın oğulları Hasan ve Hüseyin efendilerimize düşkünlüğünü çok iyi biliyoruz.
Hz. Peygamber eşi Hatice Validemiz vefat ettiğinde her vesileyle onu anmaktan geri kalmazdı. Ona duyduğu sevgiyi her fırsatta dile getirirdi. Onun arkadaşlarına ikramda bulunurdu. Hatice Validemiz sağken evinde, çocuklarının önünde ona davranma şekli, gösterdiği saygı bir ailenin en çok ihtiyaç duyduğu şeydir. Sahi, kızları diri diri gömme geleneğine son veren kimdi?
Oğlu İbrahim bebek yaşta vefat ettiğinde ağlayıp gözyaşı döken yine O’ydu. Bir babanın evladına karşı şu hissiyatını görüp erimemek mümkün mü?
Evet, artık babalar evlerine dönmeli! Çocuklarını sevgiden, şefkatten, güvenden ve baba terbiyesinden mahrum bırakmamalı!
Babalar, eşlerini yalnız bırakmamalı! Babalık sorumluluğunu artık üstlenmeli! Yaratılış kanunlarına aykırı davranan kimse bu dünya iflah olmaz.
Babalar, babalıklarını yerine getirdikçe çocuklarından saygı, eşlerinden sevgi görecekler. Ev sımsıcak bir yuvaya, emniyetli bir kaleye dönüşecek. Gerçek bir cennet haline gelecek. Aksi takdirde bu hikayenin sonunda hiç kimse mutlu olamayacak.