Önceki yazımızda Suud’un sırasıyla Pakistan, Hindistan ve Çin’i kapsayan Asya gezisini konu etmiş, bu gezinin Çin ve Hindistan rekabeti bağlamında yansımaları olacağını belirtmiştik ve şöyle demiştik:
“Pakistan’ın nükleer koruma şemsiyesini Suud’un üzerine de uzatma” anlaşması değişen zamanlarla birlikte yeniden güncellendi mi, haliyle bilemiyoruz.”
Bu sorunun cevabı hala bizde yok ama bugün itibariyle iki nükleer güç Pakistan ve Hindistan’ın sözde Keşmir sorunu yüzünden gırtlak gırtlağa geldiğini, karşılıklı bombalamalar ve uçak düşürmelere kadar varan eylemlerin ardından nükleer tehditlerin havada uçuştuğunu görüyoruz.
Pakistan Başbakanı Han, ‘Ulusal Komuta Konseyi’ni topladı: Nükleer cephanelik mekanizmaları brifingi verildi. (28.02.2019)
Aslında çarşambanın gelişi bir gün öncesinden belliydi. Her şey, Suudi Prens MbS’ın Pakistan ziyaretinin hemen öncesinde Keşmir’in Hindistan idaresindeki kısmında 14 Şubat’ta polis teşkilatına bağlı milis gücüne yapılan ve 44 kişinin öldüğü bombalı saldırıyla başladı.
Ardından MbS’ın Pakistan, Hindistan ve Çin gezileri geldi. Bu gezinin bitiminde ise Hindistan’ın askerlerine karşı yapılan saldırıya cevabı geldi.
“Mirage 2000 savaş uçaklarının kullanıldığı saldırıda İsrail yapımı Spice 2000 füzelerinin kullanıldığını belirten yetkili asıl planın Pakistan hava sahasına girmeden 100 km menzile sahip füzelerin kullanılması olduğunu açıkladı. Ancak bölgedeki sert rüzgârların füzelerin kullanımına müsade etmediğini belirten yetkili Pakistan hava sahasına girmek zorunda kaldıklarını belirtti.” (27.02.2019)
Tabii ardından bu uçakların düşürüldüğünü biliyoruz. Sizi bilemem ama bu hâdise bize 2015 yılı Kasım ayında Rus savaş uçağının Türkiye sınırını ihlal ettiği için düşürülmesini hatırlattı. Sonrasında gelişen hadiseler, Rusya ile kopan ilişkiler vs. zaten hepimizin mâlumu.
Bir haber daha verelim:
“Suudi Arabistan’ın en büyük gazetesi Okaz’ın Genel Yayın Yönetmeni Camil el-Tiabi, Sputnik’e açıklamasında, Çin’in Suudi Arabistan ve İran arasındaki sorunun çözümünde arabulucu rolünü üzerine almaya hazır olduğunu belirterek, ‘Eğer Pekin, her iki tarafın krizden çıkmaya hazır olduğunu görürse buna destek verecek. Çin bu sorunu, Suudi Arabistan Kralı Selman’ın 2017 Mart ayındaki Pekin ziyareti sırasında çözmeye çalışmıştı. Şimdi Veliaht Prens ile ikinci deneme olacak’ yorumunda bulundu.” (22 Şubat 2019)
İLGİNÇ BİR HABER, DEĞİL Mİ?
Çin İran ile Suud’un arasını bulacak derken, Suud’un nükleer garantörü olan Pakistan, Hindistan ile bir uçak krizi yaşıyor. Bir hafta önce barıştan, ekonomik işbirliğinden bahseden Asya’nın kalbinde bir hafta sonra nükleer çatışma sözleri havalarda uçuşuyor.
Asya’nın kalbi demişken Afganistan’ı atlamak olmaz. Taliban sözcüsü herkes anlasın diye olayı güzelce özetlemiş:
“Çatışmanın devam etmesi, Afganistan’daki barış sürecini etkileyecektir” ifadesini kullanan Zebihullah Mücahid ayrıca Hindistan’a, komşusu Pakistan’la gerilimin daha da tırmandırılmasından kaçınması çağrısında bulundu. (27 Şubat 2019)”
Unutmadan şunları da not edelim:
Suudi prens MBS’ın Çin seyahatine petrol şirketi Saudi Aramco yöneticileri de katılmış ve Suudi Arabistan resmi haber ajansı SPA’nın haberine göre, ülkedeki tüm eğitim kademelerinde Çince dersi müfredata girecekmiş. Bu kararla, iki halk arasındaki ticarî ve kültürel bağların güçlenmesine ve ülkedeki kültürel çeşitliliğin geliştirilmesine katkı sağlanması hedefleniyormuş.
Tüm bunlar olurken bu çatışmanın gizli öznelerinden biri olan İran’da ise Suriye diktatörü Esed ile İran’ın tek ve tartışmasız gerçek lideri Ayetullah Hamaney Tahran’da kucak kucağa poz veriyor, (25.02.2019) baharda aşk tazeliyorlardı.
NE ZAMAN?
İsrail Başbakanı katil Netanyahu, Rusya Devlet Başkanı Putin Moskova’da buluşup “İran ve müttefikleri bölgedeki en büyük tehdit unsuru” derken.
Asya’yı Avrupa’ya bağlayan su yolunun geçiş noktası olan Süveyş kanalının “sahibi” olan ülkenin kanlı diktatörü Sisi’nin geçtiğimiz hafta ağır misafirleri vardı. AB liderleri ayağına kadar gelerek görev süresini sonsuzluğa uzatan Sisi’ye desteklerini sundular ve “geleceği birlikte inşa edecekleri” mesajını verdiler. Sisi de ağır misafirlerinin şerefine İhvan’dan 9 Müslüman’ı asarak Firavunî misafirperverliğini Batılı dostlarına ispat etti.
İlginç bir tesadüf olmalı, Sisi Avrupalı dostları ile “geleceği birlikte inşa ederken” başkent Kahire cehennemi yaşıyor ve “Ramses” tren istasyonunda meydana gelen tren “kazasının” ardından yaşanan patlamada onlarca kişi ölüyordu. Bu hikâye de güncel Ramses’in kim olduğunu söylememize gerek yoktur herhalde.
Mısır’ın görev süresini neredeyse sonsuzluğa uzatan yeni Ramses’ine ve onu kanatları altına alan AB’ye “hayırlı olsun” mesajı olabilir mi bu kaza?
Başlığımızı sonu İstanbul’da biten 1999 yapımı içinde petrol hatları ve nükleer silahların geçtiği “Dünya yetmez” isimli James Bond filminden ödünç almıştık. Geçen hafta gelen bir habere göre petrol devlerinin gelirleri 1.6 trilyon doları aşmış.
Bunlara gerçekten dünya yetmez diyerek Pakistan – Hindistan çatışması vesilesiyle bir başka filmle konuyu noktalayalım:
2018 yılı ortasında vizyona giren “Görevimiz Tehlike 6, Yansımalar” filminin sonunda Asya’nın kalbi olan Hindistan, Pakistan ve Çin’in arasında su rezervuarı olan bölgeye 2 atom bombası yerleştiriliyor. Yani diğer iki ülkeyle kıyaslayınca çok önemli bir nüfusu olmayan Müslüman Pakistan’ı saymazsak, neredeyse toplamda 3 milyar insanın yok edilmesinden bahsediyoruz burada.
Yani dünya nüfus katliamı ve Asya’nın küresel güç olarak doğmadan bitirilişi.
Nükleer bombaların yerleştirildiği o bölge neresiydi merak ediyorsanız geçen hafta Hindistan – Pakistan arasında çatışma yaşanan bölgeye bakmanızı tavsiye ederiz.