Demokrasi madalyonunun iki yüzü

Avrupalılar demokrasi, insan hakları, mahremiyet, özgür düşünce ve benzer ilkelere düşkün olarak bilinir. Herkes kendi hayatını yaşar, ötekinin hayatına, tercihlerine, oy pusulasına karışmaz. Fakat birkaç gün önce demokrasi düşkünlerinden bir Avrupalı okurum, sosyal medya aracılığıyla – burada yazdıklarıma dayanarak – fakireyi hem bir parti yanlısı, hem demokrasi karşıtı, hem de insan hakları karşıtı olarak nitelendirdi. Yazdıklarımdan olduğu kadar, yazmadıklarımdan da sorumlu tutulmuş oldum. O kadar demokrat ki, bana şunu yazmalısın, şunu söylemelisin, falanı desteklemelisin, filanı savunmalısın diyebiliyor. Dur evladım, elli dört sene içinde kimse bana bir şey yazdıramadı. Kalkmış sen bir de düşünmediklerimi, hissetmediklerimi, bilmediklerimi bana dikte etmeye çalışıyorsun. Çok ama çok oluyorsun.

Devamı Gerçek Hayat 969. sayısında.