Çocukların hayallerini öldürmeyelim

Oprah Winfrey’in Altın Küre ödüllerinde söyledikleri gündeme damgasını vurdu. Sekiz yaşındayken televizyon ekranından gördüğü ödülü ilk kez bu denli yakından gördüğünü ifade etti. O yaşlarda oldukça basit bir evleri varmış, epey yoksullarmış. Annesi dışarıya temizliğe gidermiş ve eve yorgun argın zor atarmış kendini.

Siyah derili, yoksul bir kız çocuğu ekranda ilk defa siyahi bir adamın böyle bir ödülü aldığına tanık olunca kendi kendine şöyle mırıldanır. “Bunu ben de başarabilirim.” Ve bu sözün üzerinden elli yıl geçtikten sonra sözünü tutar. Altmış yaşında ödül podyumuna çıkar, alkışlar içerisinde ödülünü alır.

Oprah Winfrey’in hayatı çok kolay geçmemiştir şüphesiz. Çalışma hayatında derisinin renginden dolayı muhakkak ayrımcılığa maruz kalmış, hakkı çokça yenmiştir. Gençliğinde temizlikten eve bitik gelen bir anne ve yoksulluğun acımasız yüzü, arkadaşları tarafından aşağılanmaya maruz kalması ve uyuşturucu kullanımı. Annesinin onu sığınma evine göndermek zorunda kalması. Sonra büyükannesiyle daha sonra da babasının izini bulup onunla yaşamaya başlaması.

Babası düzenli yaşayan bir adamdır. Bu durum Oprah’ın hayatına olumlu yansır. Üniversiteye yazılır. Üniversiteye devam ederken bir yandan radyoculuk yapmaya başlar. Radyoculuktan televizyon sektörüne geçer. Haber bültenlerinde muhabirlik yapmaktadır. Zamanla dünyaca ünlü kendi talk show programını, “Oprah Winfrey Şov”u yapmaya başlar. Program öyle başarılı olur ki tek başına yüzlerce kanalın toplam reytingini geride bırakır. Dünyanın en zengin medya mensubu haline gelirken ismi Forbes zenginler listesinin müdavimi olmuştur. Artık kendi televizyon kanallarına sahip, kendi dergilerini çıkaran bir medya patronudur. Yeryüzünde kendi yapım stüdyosuna sahip üç kadından biridir. Serveti milyar dolarlarla ölçülmektedir. Kendi özel uçağına sahiptir.

Oprah Winfrey hikayesinin en dikkate değer yanı, hedeflerinden kimselere bahsetmemesidir. Zira çocukluğunda kime bahsetse alaya almış, içindeki hayalleri öldürmeye koyulmuştur. Oysa o asla pes etmemiş, bir daha da kimseyle paylaşmama kararı almıştır.

Bu durum bana akbaba yumurtası hikayesini hatırlatıyor. Birgün bir akbaba yumurtası yükseklerdeki yuvasında düşerek tavus kümesine doğru yuvarlanır. Tavuklar bu yumurtayı sahiplenir. Derken yumurta çatlar ve içinden bir akbaba çıkar. Ancak akbaba kendini tavuk zannetmektedir. Kendini tavuk sanan akbaba, bir gün göklerde süzülen bir akbaba görür ve onun gibi uçmak ister. Ancak tavuk arkadaşları onu alaya alırlar ve bir tavuk olarak uçmasının mümkün olmayacağını ifade ederler. Akbaba bu söze ikna olur ve son nefesini de bir tavuk olduğuna inanarak verir.

Çocuklarımızın hayallerine engel olmaya çalışarak biz de aynı şeyi yapıyoruz aslında. Onların hayalleri bizim aklımızın alamayacağı şeyler olabilir. Bize düşen içlerindeki bu yaratıcı yönü köreltmek değil desteklemek olmalı.

İyi hatırlıyorum da, lise diplomamı aldığım zaman babama basın-yayın okumak istediğimi söylemiştim. O zamanlar örtülü bir genç kız olarak babam bunu uygun görmedi. Dedi ki:”Kızım sen örtü ile arası iyi olmayan şu ülkede bir arpa boyu yol alamazsın.”

Babamın endişesini gayet iyi anlıyordum. Basın-yayın mecrasına girsem rejimi bir şekilde eleştirmeden duramazdım. Yolun sonu iyi görünmüyordu yani. Ancak ben sükut-u hayale uğradığımı ifade etmeliyim. Babamı kendi endişesinde haklı görmekle beraber kendimi bir şekilde korumayı öğrenebilirdim. Belki de böylesi benim için çok daha iyisi olurdu.

İnsanın içindeki hayaller ölmez. Ve ben hayatım boyunca asla pes etmemiş biri olarak gün geldi, Körfez ülkelerinde ismi tanınan bir yazar oldum. Kendi ülkemin medyasına pek fazla yazmadım.

Ancak bu sadece bir tercihti. Yoksa pekala ülkemdeki mecralara da yazabilirdim.

Çocuklarımızın kalplerine kendine güven duygusunu ekelim. Başka toplumların içinde yaşamaya kalktıklarında kendi kimliklerine çok rahatlıkla sahip çıkabilsinler. Kişilik sahibi, üretken insanlar olarak başkalarının saygısını kazanabilsinler.

Evlatlarımızın içindeki hayalleri öldürmeyelim. Sakın onların hayallerini alay konusu edinmeyelim. Yapmaya çalıştıkları herşeyde onlara destek olalım. Çocuğunuz size hayallerinden bahsedecek olursa onlara gülümseyin ve şöyle deyin: “Sen elbette başarırsın.”