Geçtiğimiz hafta ajanslar bir son dakika haberi geçtiler. “Bosna Kasabı Ratko Mladiç’e Müebbet Hapis” Biraz ayrıntı verelim…
Srebrenitsa’da sekiz bini aşkın Boşnak için katliam emrini veren ve Saraybosna kuşatmasında da başrol oynayan Sırp komutan Mladiç, “soykırım” suçundan müebbet hapis cezasına çarptırıldı. Uluslararası mahkeme, Mladiç’in insanlığa karşı suç işlediğine hükmetti.
1992 Nisan ayında başlayan Bosna Hersek iç savaşı esnasında 2 defa Bosna’ya gittim.
1997 yılında savaş sonrasında da, dostları ziyarete gittim…
Bosna Hersek Müslümanlarına yardım için cepheye giden Türkiyeli Müslümanlarının mücadelelerini, Bosna savaşında işlenen cinayetler ve tecavüzleri, Türkiye kamuoyuna duyurmaya çabaladım…
2014 yılında da “Bosna Şehidlerimiz” isimli bir kitap yayınladım…
Bosna savaşı öncesinde, Yugoslavya’nın dağılma sürecini, şöyle kısaca bir hatırlayalım:
İkinci Dünya Savaşından sonra, Josip Broz Tito önderliğinde kurulan, Yugoslavya Demokratik Federal Cumhuriyeti Anayasası, Ocak 1946’da ilan edildi. Buna göre Yugoslavya, 6 Federal Cumhuriyetten oluşuyordu:
1-Bosna-Hersek Sosyalist Cumhuriyeti
2-Hırvatistan Makedonya Sosyalist Cumhuriyeti
3-Karadağ Sosyalist Cumhuriyeti
4-Makedonya Sosyalist Cumhuriyeti
5-Sırbistan Sosyalist Cumhuriyeti (Kosova Özerk Sosyalist Bölgesi- Voyvodina Sosyalist Cumhuriyeti)
6-Slovenya Sosyalist Cumhuriyeti
Tito, 1974 yılında Anayasa’da, önemli bir değişiklik yaptı ve kendisinin ölümünden sonra, Yugoslavya Federal Demokratik Cumhuriyeti Başkanlığı görevinin, dönüşümlü olma maddesini koydu. Bu maddeye göre, Tito’nun ölümünden sonra Başkanlık, dönüşümlü olarak bu 6 Cumhuriyet ve Sırbistan Sosyalist Cumhuriyeti içinde yer alan Karadağ ve Voyvodina Özerk Bölgesi arasında değişecekti. Bu Anayasa maddesi, Tito’nun 1980 Mayıs ayındaki ölümünden, 1991 Mayıs ayına kadar, pürüzsüz işledi.
1991 Mayıs ayında Başkanlık sırası, Hırvatistan Sosyalist Cumhuriyeti Başkanı Stipe Mesiç’e geldiğinde; o zaman Sırbistan Sosyalist Cumhuriyeti Devlet Başkanı olan, Slobodan Miloseviç tarafından engellendi.
Bu olay, Yugoslavya’nın parçalanmasının tetiğini çekmiş oldu.
Bunun üzerine Slovenya Parlamentosu, 25 Mayıs 1991’de bağımsızlık kararını açıkladı. Bir yıldan beri oluşturdukları ordularıyla da, sınırlarını kontrol altına aldılar. Bu gelişmeden bir ay sonra, Sırbistan’ın kontrolündeki Federal Ordu, Slovenya’ya saldırıya geçti. Slovenler, bir yıldır böylesi bir savaşa hazırlanıyorlardı ve Sırpların kontrolündeki Federal Ordu’ya, büyük kayıplar verdirince; Federal Ordu, geri çekilmek zorunda kaldı. 18 Temmuz 1991 günü, Sırplar ile Slovenler arasında, bir anlaşma imzalandı ve Sırplar; 3 ay içinde Slovenya’dan çekilmeyi kabul ettiler. Böylece, Slovenya bağımsızlığına kavuşmuş oldu.
Hırvatistan Sosyalist Cumhuriyeti’nde, 23 Nisan 1990’da yapılan seçimleri Tudjman kazandı. Hırvatistan’ın Doğ ve Güneyi’nde yoğun olarak yaşayan Sırplar, Tudjman Hükümetini tanımayarak; Slobodan Miloseviç’ten aldıkları destekle, isyan bayrağını çektiler. Böylece Hırvatistan’da, büyük bir iç savaş başlamış oldu. Bu iç savaş yaşanırken, 25 Haziran 1991 tarihinde Tudjman Hükümeti, bağımsızlığını ilan ederek, Yugoslavya’dan ayrıldığını duyurdu.
Bölgede bu gelişmeler yaşanırken, Bosna Hersek’te de önemli gelişmeler oluyordu.
Bosna Hersek’te Sırp, Hırvat ve Boşnaklardan oluşan yaklaşık 4,5 milyon kişi yaşıyordu.
16 Kasım 1990 günü yapılan seçimlerde, Aliya İzzetbegoviç’in partisi birinci oldu. Parlamentoyu teşkil eden 240 sandalyenin 86’sını Aliya İzzetbegoviç aldı. Sırp Lider Radovan Karadjiç 70, Hırvat lider Stjepan Kljuiç 45, Komünist Parti 14, diğer partiler de 25 sandalye kazandı. Seçimlerden sonra yapılan ilk oturumda Hırvat ve Boşnak milletvekillerinin oylarıyla Aliya İzzetbegoviç Devlet Başkanlığına, Hırvat Juri Pehlivan Başbakanlığa, Sırp Momcilo Krajisnik Meclis Başkanlığına seçildi.
29 Şubat-1 Mart 1992 günlerinde, referandum yapıldı. Bosna Hersek Sırpları, referandumu boykot ettiler. Bosna Hersek nüfusunun % 63’ünün katıldığı referandumda, %99 Bağımsızlığa evet çıktı.
1 Mart günü Sırplar, Saraybosna’da ilk kurşunu sıktılar. Saraybosna o gün ikiye bölündü. Bir tarafta Boşnaklar ve Hırvatlar, diğer tarafta Sırplar. Çatışmalar çok kısa bir süre içinde önce Sırpların yoğun olarak yaşadıkları Kuzey Bosna’ya, sonra da tüm Bosna Hersek topraklarına sıçradı.
Federal Ordu kuvvetleri, Sırpların kontrolünde olduğu için, Bosna’da yaşayan Sırplar, bu kuvvetlerin desteğiyle; Boşnak ve Hırvatların yaşadığı her yerde büyük katliam ve tecavüzlere giriştiler. Maalesef Müslümanlar (Boşnaklar), önceden böylesi bir saldırıya ihtimal vermedikleri için olsa gerek, silahlanma yoluna gitmemişlerdi.
Bu tecavüzlerin ve Sırp katliamlarının çok fazla olmasının ana sebebi, Boşnakların elinde kendilerini koruyacak silah bulunmayışıydı.
Üstüne üstlük, BM Güvenlik Konseyi 30 Mayıs 1992 günü, Yugoslavya’ya karşı ekonomik yaptırım ve 9 Ekim 1992 günü de, Bosna üzerinde askeri uçuş yasağı kararı aldı.
Bu kararın sadece ve sadece Müslüman Boşnaklara yönelik olduğu, aylar içerisinde anlaşılmıştı. Bosna Hersek’te iki havaalanı bulunmaktaydı, Bihaç ve Banja Luka. Her ikisi de Federal Ordu kontrolündeydi, dolayısıyla Sırpların elindeydi. Birkaç ay içerisinde Sırplar Bihaç’tan çekilmek zorunda kaldı ve burayı kullanılmaz hâle getirdiler. Banja Luka’da, ellerinde bulunan 50 kadar uçak ve helikopterle bu yasağı savaş boyunca ihlal ettiler. BM’nin kendi açıklamasına göre, uçuş yasağının alınmasından sonra ilk 6 ay içerisinde Sırplar, bu yasağı 465 kez ihlal etmişti. Buna rağmen Sırplara hiçbir yaptırım uygulanmadı.
Böylece, BM tarafından, adeta desteklenmiş oldu. Bosna’da Sırplar ve Hırvatlar tarafından, 180 binin üzerinde Müslüman Boşnak katledildi. 44 bin kadın tecavüze uğradı. Bir milyona yakın Boşnak, yerinden yurdundan oldu…
Bütün bunları, birkaç kişiyi cezalandırmakla temizleyeceğini sananlar unutmasınlar:
“Olsun be Yaradan vardır
Sanma ki zalimin ettiği kârdır
Mazlumun ahı, indirir şâhı
Her şeyin bir vakti vardır”
* * *
Çeçenistan Şehidlerimizden Ufuk Kaynar
18 Haziran 1976 doğumlu, Çeçen kökenli Ufuk Kaynar’ın lakabı Şamil’di. Çeçen kökenli olması hasebiyle, Çeçenistan’a derinden bir sevgisi vardı.
Türk arkadaşları yerine, daha çok Çeçenlere beraber bulunurdu. İlk çeçen cihadına 1996 yılında katıldı.
Cephe arkadaşları onun çok kibar, alçakgönüllü ve herkesle iyi geçinen bir kişiliği olduğunu söylüyorlar.
İlk olarak 1999 yılında, Dağıstan’ın Novalak bölgesindeki cihada katıldı.
Bu savaşta 25 arkadaşı şehid olmuştu. Rus kuşatmasından kurtulanlar arasındaydı.
1999 Kasım ayında şehid oldu.